Ama farklı aileler, bu mutluluğa farklı anlamlar yükler.
Bu farklılık da hem ailenin hem de çocuğun geleceğini etkiler.
Nasıl mı?
ÇOCUK MERKEZLİ AİLE
Aileleri çocuğa bakış açısı bakımından üçe ayırabiliriz: çocuk merkezli, ebeveyn merkezli ve değer merkezli. (Ebeveyn merkezli aileleri başka yazıda ele alacağım.)
Çocuk merkezli aileler, mutluluklarını çocuk üzerine inşa eder.
Çocuğun mutluluğu eşlerin mutluluğundan daha önemlidir. Eşleri birbirine, çocuk bağlar.
Eşler, çocuksuz bir bağ kurmakta zorlanır.
Peki, çocukların seviyesine çıkmak ne demek?
KARAR VERME
Hayatlarında insanlar üç şekilde karar verirler.
Bazı insanlar mantık çerçevesinde karar alır; ama insan davranışını mantıktan ziyade, duygular yönettiği için bu kararlarda yanılma payı yüksektir.
Bazı insanlar ise duygusal karar verir. Bu kararlarda da insanlar gerçeklikten uzaklaşır ama gerçek er geç onları yakalar.
En doğru karar verme şekli, sezgiseldir.
Sezgisel kararlar; hem mantığı hem de duyguyu kullanır ama en çok da iç sesi kullanır.
Malcolm Gladwell’in ‘Blink’ kitabında anlattığı gibi en doğru kararlar bu şekilde verilir.
Danimarka Halkı’nın %90’ı diğer insanlara güvenirken, Türkiye’de bu oran sadece %10.
Türkiye’de insanlar birbirine güvenmiyor. Aynı zamanda Türkiye mutluluk indeksinde sonlarda.
Acaba mutsuzluğumun sebebi, toplumdaki güvensizlik mi?
MUTLULUK VE GÜVEN
Kanadalı araştırmacı John Helliwell şirketleri inceleyince görüyor ki iş yerlerinde insanlar arasındaki sadece %2’lik güven artışı, insanların hayatına %36’lık zamdan daha fazla katkıda bulunuyor.
Güven ile mutluluk arasında bu kadar büyük bir ilişki var. İnsanlar ne kadar çok güven ilişkisi kurarsa, o kadar mutlu oluyor.
Helliwell araştırmayı biraz daha genişletiyor. 81 ülkeyi birçok açıdan karşılaştırıyor. Bu karşılaştırma sonucunda da çok net görüyor ki birbirine güvenen toplumlar çok daha mutlu.
O da “Nasıl olur bu saatten sonra?” diye yanıt veriyor.
Arkadaşı da “İstersen olur” deyince, yolculuk başlıyor...
EĞİTİMİN YAŞI YOKTUR
22 yaşından sonra bir yılda ortaokulu ve üç yılda liseyi bitirerek, yüksek mühendis oluyor.
Ama o da yetmiyor. Doktorasını tamamlayıp, üniversitede hocalık yapıyor.
O da yetmiyor.
“İnsan hayatını değiştiren en güçlü unsur eğitim” diyor kendi eğitim kurumunu kuruyor.
Yıllar önce gecekondu versiyonu olarak kurduğum dediği Eyuboğlu Eğitim Kurumlarını, ülkenin en saygın okullarından bir tanesine haline dönüştürüyor.
Birey bir şey öğrenince, ilgili nöronlar arasında köprüler (synapses) oluşuyor.
Deneyim ve öğrenme arttıkça, köprülerin sayısı da artıyor.
(Bazı köprüler deneyimle daha da güçleniyor.)
Doğal olarak 18 yaşındaki çocuğun beynindeki köprü sayısı, 12 yaşındaki çocuğunkinden daha fazla.(Aynı koşullarda yetiştirildiğini varsayıyoruz.)
Buraya kadar bir sorun yok.
Bu mantıkla 5 yaşındaki çocuğun beynindeki köprü sayısı, 3 ve 1 yaşa göre daha fazla olmalı, değil mi?
Bu durumda, ilişki ihtiyacını karşılamak için sosyal medyayı kullanmayı seçiyor .
Peki sosyal medya çocukların mutluluğunu nasıl etkiliyor?
Bu soruyu yanıtlamak için Michigan Üniversitesi profesörlerinden Ethan Kross ve ekibi bir araştırma tasarlıyor.
ARAŞTIRMAProf. Ethan, 82 üniversite öğrencisinin facebook kullanımını iki hafta boyunca takip ediyor.
İlk 11 için oyuncu satın alacaksınız. Elinizde de 11 milyon gibi bir bütçe var.
Bu parayı nasıl kullanırsınız?
PARAYI BÖLÜŞTÜRMEParanın büyük bir kısmını üç yıldız oyuncuya harcayıp, geri kalanla ortalama futbolcu mu alırsınız yoksa hepsiyle ortalamanın üstünde futbolcular mı alırsınız?
İkisinin farkı ne?
İlk opsiyonda oyuncular arasında fiyat farkı olacak, diğerinde olmayacak. Fiyat farkı oyuncuların performansını nasıl etkiler?
Pedagojik açıdan pek az değerlendirme yapıldı.
Peki, bu müfredat değişikliği pedagojik açıdan gerçekten iyi mi?
‘ANLAMA SEVİYESİ’ AZ
Son söyleyeceğimi ilk söyleyeyim. Müfredat birçok açıdan sadeleşmiş, derinleşmiş, son gelişmelerle daha entegre olmuş ve gerçek hayatla bağlantısı artmış. Ama buna rağmen pedagojik açıdan anlamayı ve öğrenmeyi sağlamakta yetersiz kalmış.
Nasıl mı?
BİLGİ VE ANLAMA
Bilmek ve anlamak farklı şeylerdir.
Bilmek; bilgileri kontekstten bağımsız olarak hafızada tutmaktır.