Peki, ceza gerçekten işe yarar mı? Ceza, çocukları motive eder mi?
MEŞRULAŞTIRMA
Ceza çoğu durumda bırakın çocuğu motive etmeyi, istenmeyen davranışı daha da pekiştirir. Çünkü istenmeyen davranışı meşrulaştırır.
Örneğin, ‘Dersini yapmazsan, bilgisayarı açamazsın’ dediğimiz an çocuğa dersini yapmama hakkını vermiş oluruz.
Ders yapmama meşrulaşır.
‘Neyse parası öderiz.’ diyerek sigara içen kişilerin yaptığı gibi.
CEZA GERÇEK SEBEBİ GÖZARDI EDER
Cezayla iş yaptırmak, aynı zamanda gerçek sorunu gözardı etmektir.
Hatta topluluk içinde yaşayan insanoğlu için empati o kadar önemli ki; beynimizde bu mekanizmayı mümkün kılan, diğer canlılarda olmayan ‘ayna nöronlar’ var.
Ama empatinin zararlı olduğu durumlar da mevcut.
Yüksek empati, zararlarını hem iş dünyasında, hem çoçuk yetiştirmede, hem de ilişkilerde gösteriyor.
EMPATİ YETENEĞİ YÜKSEK OLAN MÜDÜRLER
Tahmin edilenin aksine, empati yeteneği çok yüksek olan müdürler, daha az başarılı oluyor.
Bunun birçok nedeni var.
İlk olarak empati yeteneği yüksek olan müdürler, çalışanlarının dertlerini dinliyor, onlara anlayış gösteriyor ve tüm çalışanlara mümkün olduğu kadar yardımcı oluyor.
(Zaten çoğu zaman insan empati sonucu hissettiği acıyı dindirmek için yardım etmek zorunda hisseder.)
Okullarda birbiriyle paralel çalışan iki farklı yapı/sistem var: Modüler yapı ve bağlı yapı.
İkisi arasında büyük bir fark var.
Bağlı yapılarda, bir sistemin tüm bileşenleri birbirine bağlı. Bir bileşen bozulduğu zaman tüm sistem çöküyor.
Örneğin, televizyonda bir parça bozulduğu zaman, televizyon çalışmaz. Bir şirkette üretim olmazsa, satış olmaz. Sistem bağımlıdır.
Modüler yapılarda ise sistem birbirine çok bağlı değil. Her parça arasında ilişki var ama parçalar bağımsız.
Örneğin, okulda rehberlik birimi kaldırılsa, eğitim devam eder.
Müdürsüz okullar var. Bir öğretmen gitse, diğer öğretmenler derse girer. Tüm öğretmenler gitse bile, müdür büyük öğrenciler ile küçük öğrencileri eşleştirebilir.
OKULUN YAPISI
Daha da kötüsü etrafındaki insanların da olumsuz duygularını bastırmasına sebep oluyor.
Örneğin, çocuğuna ‘Üzülme çocuğum, bir dahakine başarırsın.’ , ‘Senin gibi bir çocuk üzülür mü?’ ya da ‘Buna da üzülünür mü?’ diyebiliyor.
Bu şekilde duygularını sahiplenmeyen ve dolayısıyla mutlu olamayan çocuklar yetişiyor.
OLUMSUZ DUYGULARDAN KAÇMAK
Olumsuz duygulardan kaçmaya çalışmak büyük bir sorun.
Kısa vadede çözüm getirse de uzun vadede mutsuzluk getiriyor.
Örneğin, uzun süreli ilişkilere girmeyen bir insan, terkedilmek korkusundan kendisini koruyabilir ama uzun vadede ait olmamanın ve yalnızlığın acısını çekecektir.
OLUMSUZ DUYGULARDAN KAÇILMAZ
Çocuklar üç gruba ayrılacak: takdir belgesi alanlar, teşekkür belgesi alanlar ve hiçbir belge alamayanlar.
Çocukların değeri de grubuna göre belirlenecek.
Bakın o gün neler yaşanacak?
TAKDİR ALANLAR
“Takdir” alanlar en değerli grup olacak.
Bu grup kürsüye çıkartılacak ve karne töreni ile belgeleri kendilerine takdim edilecek.
“Sen başarılı olduğun için değerlisin.” denecek.
“
Derste konuları öğrenmiyorlar mı?
Öğrenme, yaşantı ve derin incelemeler sonucunda meydana gelir. Ama çocuklar konuları derinlemesine incelemediği ve çok azını yaşadığı için, konuları biliyor ama öğrenmiyor.
12 yılını okulda geçiren çocuk, konuları bilmekten ziyade okulda var olmayı öğreniyor.
İşte bunlar da bizim farkında olmadığımız öğretiler.
Nedir bu öğretiler?
KOPUK HAYATLAR
Çocuklar, birbirleriyle ilişkisi olmayan yetişkinlerden, birbirleriyle ilişkisi olmayan konuları dinlediği için, hayata bir bütün olarak bakmayı öğrenemiyor.
Onun yerine kopuk hayatları öğreniyor.
Etkili öğretmenler ile etkisiz öğretmenler arasındaki farka baktık.
Aralarında çok önemli bir fark bulduk. Daha doğrusu gizli bir bakış açısı. Bu fark tüm öğretmenliklerini etkiliyordu. Aynı yapıyı ailelerde de gözlemledik.
Neydi bu fark?
ÇOCUK ÜZERİNDE KONTROL
Etkili öğretmenler çocuklara güvenirken, etkisiz öğretmenler güvenmiyordu.
Etkisiz öğretmenlerin çoğu, ‘Çocuklar serbest bırakılmaya gelmez’, diyordu. ‘Serbest bırakılırsa; çalışmazlar, yaramazlık yaparlar, dersi kaynatırlar’ diye düşünüyordu.
Bu güvenmeme dürtüsünün altında tehlikeli bir düşünce var. O da şu: İnsanlar özünde bencildir ve çıkarcıdır. Onları kontrol etmek gerekir.