Ama bu eğitim sisteminde bunu başarmak çok zor.
Neden mi?
EĞİTİM SİSTEMİ
Eğitim sistemi ile sporcu yetiştirme sistemi birbirini desteklemesi gerekirken, tamamen birbiriyle çatışıyor.
Örneğin, bir sporcu en az 10.000 saat pratik yapmalı ki olimpiyatlarda başarı elde edebilsin. Ama bu eğitim sisteminde bir öğrencinin bu zamanı bulması zor.
Spora yeni başlayan bir öğrencinin, haftada en az 20 saat pratik yapması ve yılda en az 3 turnuvaya katılması gerekir. Bazı turnuvalar 3 hafta sürüyor.
Haftada 40 saat okula giden bir çocuk, bu zamanı nereden bulacak?
SPORUN GETİRİSİ
Nasıl mı?
GRUP ÇALIŞMASI
Okulda bireysel çalışma kültürü vardır, işyerinde takım kültürü. Örneğin:
Sınıfta öğretmen çocuklara “Arkadaşının kağıdına bakma, kendin yap.” der, işyerinde müdür “Birlikte yapın.” der.
Sınıfta öğretmen çocuklara “Kopya çekmeyin.” der, işyerinde müdür “Amerika’yı yeniden keşfetmeyin, meslektaşınıza sorun.” der.
Sınıfta öğretmen “Arkadaşlarını rahatsız etme!” der, işyerinde müdür “Sürekli birbirinizle konuşun.” der.
FİKİR BEYAN ETME
Okulda dinlemek esastır, işyerinde fikir beyan etmek. Örneğin:
Sağlıklı karar vermek için ilk önce öğrencilerin nasıl karar verdiğini incelememiz gerekiyor.
KİMLER NASIL KARAR VERİR?
Üniversiteye göre seçim yapan öğrenciler, genelde ya okulun prestijine göre ya okulun olanaklarına göre ya da ailelerine yakın olmak için bu seçimi yapıyor.
Bölüme göre karar verenler ise ya sevdiği işi yapmak ya aile şirketlerinde çalışmak ya da mesleğin prestiji için bu seçimi yapıyor.
Peki, bu seçimlerden hangisi daha sağlıklı?
AİLEYE YAKIN OLMAK
Aileye yakın olmak ekonomik açıdan avantajlı olsa da sosyal gelişim açısından sorunlu.
Öğrencilere mümkün olduğunca, ailelerinden uzakta okumayı öneriyorum.
En sağlıklı tercih nasıl yapılır?
Benim önerilerim şunlar.
GÜÇLÜ YANLARINIZ NE?
Öğrencilere tercihlerini sorunca, bazen birbirinden o kadar ilgisiz bölümler duyuyorum ki şaşırıyorum.
Seçim yaparken kendinize sormanız gereken en önemli soru bence şu: benim güçlü yanım ne?
Çoğu öğrenci “Hiç düşünmedim.” diye yanıt veriyor.
İlk olarak güçlü yanınızı keşfetmeniz ve güçlü yanlarınıza göre seçim yapmanız gerekiyor.
Örneğin, içsel bakış açısı güçlü olan ve yalnız kalmayı seven bir kişinin, insanlarla yakın ilişki gerektiren mesleklerde başarı göstermesi daha zor.
Nasıl tahmin ediyor?
Daha önce yazdığım gibi dört davranışa bakıyor: eleştiri, aşağılama, savunma ve susma. Bu dört davranış varsa, ayrılma ihtimalleri yüksek oluyor.
(O yazıyı bu linkten okuyabilirsiniz. www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13877747.asp)
Peki, hangi tutum, bu dört davranışı doğurur?
NİYET YÜKLEME
Mutlu insanların ne yaptıkları kadar, ne yapmadıkları da önemli.
İlişkilerinde mutlu insanlar ne yapmıyor? Bu kişiler insanlara niyet yüklemiyor.
İlişkilerinde mutsuz olan insanlar ise, olumsuz durumlarda karşıdaki kişiye olumsuz niyet yüklüyor. Ben senin niyetini biliyorum, der gibi. (Sormadan, nasıl bilebilirsin ki?)
Gençler, gerçekte ne ister?
HER ŞEYİ VAR AMA ÇALIŞMIYOR
2 ay önce, bir işadamı ile konuşuyorum.
Yönetici, çocuğundan şikayetçi.
“Çok zeki ama çalışmıyor. Ya odasında bilgisayar oynuyor ya da arkadaşları ile geziyor. Gezerken, oyun oynarken çok mutlu ama ders çalış dediğimde hemen kükrüyor. Dediklerimi umursamıyor.”
Sonra devam ediyor.
“Onun için gece gündüz çalışıyoruz. En iyi okula gidiyor. İstediği hoca eve geliyor. Tatilini yurtdışında geçiriyor. Ama onun tek sorumluluğu var. Onu da yapmıyor.Sizce ne yapmalıyım?”
BU TÜR AİLELERİN ÖZELLİKLERİ
Dönemin Milli Eğitim Bakanı, Doç. Dr. Hüseyin Çelik milli eğitim dünyası için çok önemli olacak bir projeye imza atıyor.Garanti Bankası’nın ayırdığı 15 milyon TL ile “Öğretmenin Sınırı Yok” sloganıyla kurulan Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) ile sözleşme imzalıyor.ÖRAV, o günden bugüne yaklaşık 80 bin devlet okulu öğretmenine daha etkili öğretmen olmaları için eğitim veriyor.MEB’in ya da okulların cebinden bu eğitimler için kaç para çıkıyor biliyor musunuz? Sıfır. Eğitimi alan öğretmenler bu eğitimler için ne diyor?Çoğu öğretmen kariyerimizde aldığımız en iyi eğitim, diyor. Özellikle kırsal bölgelerde görev yapan öğretmenler bu eğitimlerin devamı olan e-seminerler aracılığı ile mesleki gelişimlerini sürdürme imkanı bulunuyor.Ama şimdi ÖRAV’ın eğitimleri durduruldu. Nasıl oluyor da devlete bir kuruş maliyeti olmayan ve bu kadar etkili bir eğitim sunan vakfın eğitimleri durduruluyor?
FARKLI HABERLER
Bu durdurma kararı, Garanti Bankası Genel Müdürü Ergün Özen’in “Ben de çapulcuyum.” demesinden sonra bazı basın kuruluşlarında çıkan haberler sonucunda alınıyor.Bu haberler ne kadar gerçekçi ve çapulculuk olayı ile Vakıf arasında bir bağ var mı?
BİZE NE ÇAPULCUYSA?
ÖRAV çalışanları hiçbir politik görüşü savunmayan, sadece eğitime gönül vermiş kişiler. “Bize ne insanların çapulculuğundan!” diyor birçok ÖRAV eğitimcisi. “Bizim derdimiz Anadolu’nun en ücra köşesinde, eğitim aşkıyla çalışan öğretmene dokunmak. Bu benim yaşam enerjim.” diyor başka bir eğitimci. Bir diğer eğitimci “Biliyor musun Özgür Bey, öğretmenlerin % 50’si hiçbir hizmet içi eğitim almadan emekli oluyordu. Biz bu öğretmenlere ulaşıyoruz.” diyor.
Ergün Bey’in söylemi ile vakıf arasından uzaktan yakından bir ilişki yok.
SPONSOR İLE DESTEKLENEN KURUM BİR MİDİR?
Eğer sponsor ile sponsorluktan yararlanan kurum bir tutulacaksa, o zaman Garanti’nin ve Doğuş Grubu’nun desteklediği tüm projeler (“Türkçe Olimpiyatları”, “12 Dev Adam” ,“Baba Beni Okula Gönder” gibi) iptal mi edilecek?