'),t.viewport.prepend(t.loader),n.css({width:"horizontal"==t.settings.mode?100*t.children.length+215+"%":"auto",position:"relative"}),t.usingCSS&&t.settings.easing?n.css("-"+t.cssPrefix+"-transition-timing-function",t.settings.easing):t.settings.easing||(t.settings.easing="swing"),m(),t.viewport.css({width:"100%",overflow:"hidden",position:"relative"}),t.viewport.parent().css({maxWidth:h()}),t.settings.pager||t.viewport.parent().css({margin:"0 auto 0px"}),t.children.css({float:"horizontal"==t.settings.mode?"left":"none",listStyle:"none",position:"relative"}),t.children.css("width",g()),"horizontal"==t.settings.mode&&t.settings.slideMargin>0&&t.children.css("marginRight",t.settings.slideMargin),"vertical"==t.settings.mode&&t.settings.slideMargin>0&&t.children.css("marginBottom",t.settings.slideMargin),"fade"==t.settings.mode&&(t.children.css({position:"absolute",zIndex:0,display:"none"}),t.children.eq(t.settings.startSlide).css({zIndex:50,display:"block"})),t.controls.el=r('
'),t.settings.captions&&k(),t.active.last=t.settings.startSlide==v()-1,t.settings.video&&n.fitVids();var e=t.children.eq(t.settings.startSlide);"all"==t.settings.preloadImages&&(e=t.children),t.settings.ticker?t.settings.pager=!1:(t.settings.pager&&E(),t.settings.controls&&C(),t.settings.auto&&t.settings.autoControls&&T(),(t.settings.controls||t.settings.autoControls||t.settings.pager)&&t.viewport.after(t.controls.el)),d(e,f)},d=function(e,t){var n=e.find("img, iframe").length;if(0!=n){var i=0,o=function(){++i==n&&t()};e.find("img, iframe").each((function(){var e=r(this);if(e.is("img")){var t=new Image,n=!1;return r(t).on("load",(function(){n||(n=!0,setTimeout(o,0))})),t.src=e.attr("src"),void setTimeout((function(){t.width&&!n&&(n=!0,setTimeout(o,0))}),0)}e.on("load",(function(){setTimeout(o,0)}))}))}else t()},f=function(){if(t.settings.infiniteLoop&&"fade"!=t.settings.mode&&!t.settings.ticker){var e="vertical"==t.settings.mode?t.settings.minSlides:t.settings.maxSlides,i=t.children.slice(0,e).clone().addClass("bx-clone"),o=t.children.slice(-e).clone().addClass("bx-clone");n.append(i).prepend(o)}t.loader.remove(),b(),"vertical"==t.settings.mode&&(t.settings.adaptiveHeight=!0),t.viewport.height(p()),n.redrawSlider(),t.settings.onSliderLoad(t.active.index),t.initialized=!0,t.settings.responsive&&r(window).bind("resize",W),t.settings.auto&&t.settings.autoStart&&B(),t.settings.ticker&&H(),t.settings.pager&&L(t.settings.startSlide),t.settings.controls&&P(),t.settings.touchEnabled&&!t.settings.ticker&&I()},p=function(){var e=0,n=r();if("vertical"==t.settings.mode||t.settings.adaptiveHeight)if(t.carousel){var o=1==t.settings.moveSlides?t.active.index:t.active.index*y();for(n=t.children.eq(o),i=1;i<=t.settings.maxSlides-1;i++)n=o+i>=t.children.length?n.add(t.children.eq(i-1)):n.add(t.children.eq(o+i))}else n=t.children.eq(t.active.index);else n=t.children;return"vertical"==t.settings.mode?(n.each((function(t){e+=r(this).outerHeight()})),t.settings.slideMargin>0&&(e+=t.settings.slideMargin*(t.settings.minSlides-1))):e=Math.max.apply(Math,n.map((function(){return r(this).outerHeight(!1)})).get()),e},h=function(){var e="100%";return t.settings.slideWidth>0&&(e="horizontal"==t.settings.mode?t.settings.maxSlides*t.settings.slideWidth+(t.settings.maxSlides-1)*t.settings.slideMargin:t.settings.slideWidth),e},g=function(){var e=t.settings.slideWidth,n=t.viewport.width();return 0==t.settings.slideWidth||t.settings.slideWidth>n&&!t.carousel||"vertical"==t.settings.mode?e=n:t.settings.maxSlides>1&&"horizontal"==t.settings.mode&&(n>t.maxThreshold||nUzmanlar eğer biraz dikkatli yönetebilir ve uluslararası tanıtımı daha profesyonel bir mantıkla yapılabilirse neredeyse 100 milyar doları geçen küresel sağlık pazarının en büyük oyuncularından biri olabileceğimizi söylüyor. Muazzam bir sağlık altyapımız var. Sağlık teknolojisinde lider ülkelerden biriyiz. Devlet hastanelerimiz bile son derece kaliteli otelcilik hizmeti verebiliyor. Özel hastanelerimiz mükemmel. Özellikle Ortadoğu, Balkanlar ve Orta Asya için olağanüstü kalitemiz ve oldukça makul fiyatlarımız ile ciddi bir sağlık turizmi atağı yapabiliriz. Bütün mesele Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığımızın birlikte geliştireceği ulusal bir projenin oluşturulmasıyla ilgili.
ÖNEMLİ
SAĞLIK TURİZMİ: ALTIN YUMURTLAYAN TAVUK
SAĞLIK hizmetlerinde ulaştığımız nokta tek cümleyle “muazzam ve mükemmeldir”. Rahmetli Özallı yıllarda başlayan, 80’li yılların özelleştirilmiş sağlık hizmeti çabası bugün neredeyse Avrupa’nın tamamı ile boy ölçüşebilecek, Amerika ve Uzak Asya ile yarışa girebilecek düzeydedir. Sağlık turizmi pahalı bir turizmdir. Ülkemize farklı nedenlerle gelen (saç ekimi, estetik diş uygulamaları, plastik ve estetik cerrahi uygulamalar...) sağlık sorunlarına çözüm arayışındaki turistlerin yapacakları harcamalar, tatil için gelen turistlere oranla çok daha fazladır. Eğer döviz açığı problemimizi halletmek istiyorsak, eğer katma değeri yüksek bir turizm organizasyonu daha düşünüyorsak sağlık turizmi için yapılacak daha ciddi organizasyonlar ve uluslararası tanıtım çabaları düşündüğümüzden çok daha fazla döviz geliri elde etmemizi sağlayabilir.
Bu nedenle başlıktaki sorunun cevabı net ve açık olarak şu: Yediğinize, içtiğinize, damlasına, şurubuna, iğnesine, hapına değil, “emeğinize(!)” yani düzenli aralıklarla güneşlenerek ürettiğiniz D vitamininize güvenin. Zira uzmanlar ısrarla D vitamininin en güvenlisi ve faydalısının derimizi güneşle buluşturarak güneşten gelen UVB/morötesi ışınları sayesinde ürettiğimiz “doğal D vitamini” olduğunu söylüyorlar. Peki, neden? Nedeni şu...
İYİ BİLGİ 1
SÜLFATLI D VİTAMİNİ ÇOK DAHA DEĞERLİ
Takviye olarak faydalandığımız D vitaminleri, hayvan ya da bitki kaynaklı. Takviyelerdeki D vitaminleri doğal olanlarının aksine “sülfatlı değil, sülfatsız”. Sülfatsız oldukları için de suda değil sadece yağda eriyebiliyorlar. Neticede de hücrelerimizdeki etkileri “hem suda hem de yağda eriyebilen doğal D vitaminine oranla” daha sınırlı kalıyor. Diğer taraftan mesele sadece “sülfatlı olup olmama meselesi” ile de sınırlı değil. Basit ama önemli bir ayrıntı daha var. O ayrıntı da şu...
İYİ BİLGİ 2
SÜLFATLI D VİTAMİNİ ADETA BİR GÜNEŞ PİLİ
Şimdi çok daha açık ve net olarak biliyoruz ki bu muazzam molekülün bilinen marifetleri dışında “akla ziyan” görevleri ve faydaları da var. Zaten böyle olduğu içindir ki son yılların en popüler vitamin desteklerinden biri hatta birincisi oldu. Özellikle pandemide muazzam bir D vitamini furyası esti. İsterseniz yaklaşan yazla birlikte daha da sık gündeme gelecek olan D vitamini gücü ve üretimi meselesini ve bu vitamine ilişkin doğru bilinen yanlışlar ile yanlış bilinen doğruları yeniden hatırlamaya çalışalım. Dosyamızın ilk bölümünü bugün açıyoruz, hazırsanız buyurun...
İYİ BİLGİ 1
ONU SADECE BESİNLERLE KAZANMAK MÜMKÜN DEĞİL
Araştırmaya göre, Türkiye’de 10 kişiden sadece 4’ü “mutlu olduğunu” söylüyor. Bu kötü neticede tabii ki salgın ve ekonomik problemlerin de etkisi olmalı. Ama gelin, biz IPSOS’un açıkladığı bu kötü sonucu bahane ederek biraz daha derine gidelim ve sürece önemli bir biliminsanının, Dr. Toksöz Bayram Karasu’nun düşünceleri ile yaklaşmaya çalışalım.
HATIRLATMA
DR. TOKSÖZ BAYRAM KARASU KİMDİR
DR. Toksöz Bayram Karasu, Amerika’nın en ünlü ve önemli -bilelim ki ünlü ve önemli olmak her zaman aynı şey değildir- ruh sağlığı uzmanlarından biridir. Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesinde doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra Amerika’ya gitmiş, Yale Üniversitesi’nde psikiyatri ihtisası yapmıştır. Daha sonra Albert Einstein Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Halen American Journal of Psychology dergisinin yayın yönetmenidir. Bugünkü yazımızda bol bol faydalanacağımız “HUZURLU YAŞAMA SANATI” kitabı Amerika’da bestseller (çok satan) olmuş, pek çok dile çevrilmiştir.
(NOT: Bu yazı Dr. Toksöz B. Karasu’nun HUZURLU YAŞAMA SANATI / Boyner Yayınları / 2006 kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır. Bu mükemmel kitabı tüm okurlarıma tavsiye ediyorum.)
COVID-19 sonrası sisli beyinden en fazla da kronik hastalığı olanlar, diyabetliler, insülin dirençli obezler, D vitamini noksanlığı çekenler etkilendi. Ama bilelim ki hastalığı hafif geçirmelerine rağmen COVID-19’a yakalanan gençlerin hatta çocukların bile bir bölümünde sisli beyin sorunu ortaya çıkabiliyor. Eğer COVID-19 sonrasında “yorgunluk, halsizlik, unutkanlık, derslere odaklanamama” ve benzeri sorunlar yaşayan çocuklarınız varsa lütfen dikkatli olun ve en kısa zamanda bir nöroloji uzmanından yardım isteyin.
ÖNEMLİ
HAYVANSAL PROTEİNLERİ ABARTMAYIN
Estetik cerrahi uzmanları ve kozmetik dermatologlar bu gelişmeye “ZOOM PATLAMASI” adını veriyor. Sosyal ilişkiler ve iş toplantılarında “Zoom uygulaması”nın yaygınlaşması, estetik cerrahideki bu muazzam patlamanın başlıca nedeni gibi görünse de uzmanlara göre tek neden “Zoom” değil. Pandemi sürecinde oluşan bir başka problemin de bu gelişmede önemli bir rolü var: DEPRESYON. Pandeminin getirdiği “depresyon salgını” ruhuna enerji yüklemek hevesine düşen pek çok insanı estetik cerrahi ve kozmetik dermatoloji kliniklerine yönlendirdi. Ayrıca “maskne” olarak tanımlanan bir başka sorun var ki o da önemli bir faktör. Maskne, pandemi sürecinde kullanılan maskeler nedeniyle oluşan yüzdeki yaygın sivilcelere/aknelere verilen yeni bir takma isim. ÖZETİ ŞUDUR: Pandemide evden çalışma sisteminin yaygınlaşması sadece video konferansları değil, Zoom yönteminin kullanımını sıklaştırdı. Bu gelişme de pek çok kişi için görüntüsüyle yüzleşme fırsatı ve problemi (!) yarattı. Kimi gıdı sarkması, kimi göz altı torbaları, kimi iki kaş arasındaki tatsız ve sinir bozucu kırışıklıklardan kurtulmak, kimi de göz çevresindeki “kaz ayağı” katlanmalarına bir son vermek amacıyla estetik cerrahi ve kozmetik dermatoloji kliniklerinin yolunu tuttu.
BİR BİLGİ
DİŞ ESTETİĞİNDE DE PATLAMA VAR
Bu bilgi geçtiğimiz günlerde “The Journal of Headache and Pain” dergisinde yayımlanan yeni ve önemli bir araştırma ile de teyit edildi. Araştırmayı yürüten Norveçli uzmanlar, küresel nüfusun yarıdan fazlasının (yüzde 52’sinin) her yıl şu veya bu nedenle baş ağrılarından etkilendiğini açıkladı. O araştırmaya göre, baş ağrısı nedenlerinin ilk sırasında (yüzde 14) “migren problemi” var. Bu önemli inceleme baş ağrısı vakalarının yüzde 26’sının da -beklendiği gibi- “gerilim tipi” yani “stres kökenli” baş ağrılarının oluşturduğunu gösterdi. Yine aynı araştırma, dünya nüfusunun yüzde 15.8’inin “her gün” şu veya bu nedenle farklı türde bir baş ağrısı sorunu ile karşılaştığını gösterdi.
BİR NOT
KADINLARIN BAŞI DAHA ÇOK AĞRIYOR
NORVEÇ’te yapılan bu baş ağrısı araştırmasının önemli bir ayrıntısı daha var... Baş ağrısı problemi, kadınları erkeklere oranla daha sık ve çok üzüyor. Erkeklerde yüzde 8.6 oranında baş ağrısı görülürken bu oran kadınlarda yüzde 17’ye (iki katı) yükseliyor. Peki, sonuç ne? Sona yaklaşılıyor gibi görünse de bir taraftan pandemi meselesi, diğer taraftan Ukrayna’daki savaş problemi ve tabii ki hemen her ülkenin yaşadığı enflasyon/fiyat artışları sorunu dünyanın da bizim de başımızı daha çok ağrıtacak gibi görünüyor.
ÖNEMLİ
YAPAY TATLANDIRICILAR KANSER NEDENİ Mİ
YAPAY
Ömrümüz bile kısalabiliyor. Binlerce araştırma bize net ve açık olarak gösterdi ki: “Bel çevremiz büyüdükçe şeker hastalığına (tip 2 diyabet), yüksek tansiyona (hipertansiyon), kalp hastalığı ve felç gibi problemlere yakalanma riskimiz artıyor. Aşırı bel kalınlığının Alzheimer dahil her türlü bunamaya ve bazı kanserlere de (prostat, kalınbağırsak, karaciğer, meme, böbrek) zemin hazırladığı net ve açık olarak biliniyor.”
HATIRLAYALIM: Pandemi sürecinde COVID-19 nedeniyle yaşamlarını kaybedenlerin çoğunluğunu da bel çevresi geniş, göbekli, kronik hastalar, insülin dirençliler, diyabetliler oluşturdu. Özetle “bel çevresinin genişlemesi sadece estetik bir problem değil, yaşamsal bir sorundur.” Bu nedenle yaşımız ne olursa olsun bel çevremizi yakından izlemek, her ay dikkatle ve doğru bir şekilde bel çevremizi ölçmek çok önemli bir “iyi hayat” ayrıntısıdır. “Peki, ideal bel çevremiz kaç santim olmalı?” diyorsanız, buyurun...
ÖNEMLİ
BEL ÇEVRENİZ BOYUNUZUN YARISINI GEÇMESİNİNGİLTERE’deki kamusal bir sağlıklı yaşam organizasyonu (NICE) sağlıklı kişilerde bel çevresi genişliğinin ideal ölçüsünün ne olması gerektiğini açıkladı. NICE’a göre sağlıklı her yetişkin, sağlık risklerini azaltmak için bel çevresi genişliğini boyunun yarısından daha az tutmak zorunda. NICE’ın hazırladığı bu yeni raporda, “bel çevresini izlemek, tartıyı/vücut ağırlığını izlemekten de vücut kitle indeksini (BMI) takip etmekten de daha güvenli” bir sağlık yaklaşımıdır. NICE uzmanları bize diyor ki: “Bel çevresinin genişlemesi karın içindeki organlarda (karaciğer, pankreas) ve bu organları çevreleyen boşlukta, ayrıca ‘omentum’ olarak bilinen özel bir karın içi yağ deposunda aşırı yağ birikiminin varlığı anlamına geliyor. Bu aşırı yağ birikimi ise ürettiği, iltihabi moleküllerle kronik hastalıklara zemin hazırlıyor.”
İYİ BİLGİ