Dünyanın başı ağrıyor

Anlaşılan o ki “baş ağrısı patlaması” sadece bizim değil, hemen her ülkenin en güncel sağlık sorunlarından biri.

Haberin Devamı

Bu bilgi geçtiğimiz günlerde “The Journal of Headache and Pain” dergisinde yayımlanan yeni ve önemli bir araştırma ile de teyit edildi. Araştırmayı yürüten Norveçli uzmanlar, küresel nüfusun yarıdan fazlasının (yüzde 52’sinin) her yıl şu veya bu nedenle baş ağrılarından etkilendiğini açıkladı. O araştırmaya göre, baş ağrısı nedenlerinin ilk sırasında (yüzde 14) “migren problemi” var. Bu önemli inceleme baş ağrısı vakalarının yüzde 26’sının da -beklendiği gibi- “gerilim tipi” yani “stres kökenli” baş ağrılarının oluşturduğunu gösterdi. Yine aynı araştırma, dünya nüfusunun yüzde 15.8’inin “her gün” şu veya bu nedenle farklı türde bir baş ağrısı sorunu ile karşılaştığını gösterdi.

Dünyanın başı ağrıyor

Haberin Devamı

BİR NOT
KADINLARIN BAŞI DAHA ÇOK AĞRIYOR

NORVEÇ’te yapılan bu baş ağrısı araştırmasının önemli bir ayrıntısı daha var... Baş ağrısı problemi, kadınları erkeklere oranla daha sık ve çok üzüyor. Erkeklerde yüzde 8.6 oranında baş ağrısı görülürken bu oran kadınlarda yüzde 17’ye (iki katı) yükseliyor. Peki, sonuç ne? Sona yaklaşılıyor gibi görünse de bir taraftan pandemi meselesi, diğer taraftan Ukrayna’daki savaş problemi ve tabii ki hemen her ülkenin yaşadığı enflasyon/fiyat artışları sorunu dünyanın da bizim de başımızı daha çok ağrıtacak gibi görünüyor.

ÖNEMLİ
YAPAY TATLANDIRICILAR KANSER NEDENİ Mİ

YAPAY tatlandırıcıların kullanımı konusunda neredeyse 50 yılı geçen tereddüt ve tartışmalar var. Ve o tartışmalar bugün de sürüyor. 50’li yıl kadar önce yapay tatlandırıcı “sakkarin”in “mesane kanseri”ne yol açabileceği tartışmalarıyla başlayan bu önemli konuya son olarak Fransa’da yapılan yeni bir araştırmayla farklı ve önemli bir bilgi daha eklendi. Tatlandırıcıların kanser riskini değerlendirebilmek için Fransa’da yaklaşık 100 bin kişinin geriye dönük olarak sağlık verileri dikkatle analiz edildi. Araştırmayı yürüten INSERM Enstitüsü’nün yöneticisi Mathilde Touvier yaptığı açıklamada, “tatlandırıcı tüketen katılımcılarda tüketmeyenlere oranla kanser riskinin yüzde 13 oranında arttığını” açıkladı. Sonuçları bilimsel bir tıp dergisinde de (PLOS MEDICINE) yayımlanan bu çalışmaya göre, özellikle kolalı meşrubatlarda kullanılan ASPARTAM ve ASESÜLFAM POTASYUM isimli tatlandırıcıların yüksek kanser riski taşıyabileceğinin altı çizildi. Anlaşılan o ki bilimsel veriler netleşinceye kadar “kalori tasarrufu” ve “kilo kontrolü” gibi masum amaçlarla tatlandırıcı kullanmak ya da tatlandırıcı eklenmiş yiyecek ve içecekleri (diyet meşrubatlar) tüketmek önemli bir sağlık riskidir.

Haberin Devamı

Dünyanın başı ağrıyor

BİR BİLGİ
ASPİRİN TARTIŞMALARI BİTMİYOR

KAN incelticiler, özellikle de asetil salisilik asit, yaygın bilinen adıyla aspirini çoğu kişi kalp krizi riskini azaltmak amacıyla kullanıyor. Bir ara kalınbağırsak riskini azaltmak için de kullananlar oldu ama yararı olmadığı anlaşılınca bırakıldı. COVID-19’a yakalananların da çoğu gereksiz yere asetil salisilik asit kullandı. Ne var ki aspirin kullanımının olası riskleri ile ilgili tartışmalar da bitmek bilmiyor. Son olarak ABD’de bir grup uzman, özellikle 60 yaşı geçen kişilerin kalp krizinden korunma amacıyla “her gün düşük doz aspirin kullanmalarının” riskli olabileceğini açıkladı. Bilindiği gibi aspirin özellikle kanı inceltmesi, sulandırması ve neticede de pıhtı oluşumunu engelleyebilme yeteneği sebebiyle özellikle yaşı ilerlemiş kişiler tarafından muhtemel bir kalp krizini önlemek amacıyla yaygın olarak kullanılıyor. Ne var ki yukarıdaki açıklamayı yapan ABD’li uzman grubu, 60 yaş üzeri kişilerde düzenli düşük doz aspirin kullanımının “beyin, mide ve bağırsaklarda iç kanama riskini arttırarak hayatı tehdit edici problemlere yol açabileceğinin” de altını ısrarla çiziyor. Kişisel kanaatime gelince... Aspirinin yol açabileceği iç kanama riski sadece 60 yaş üzeri için değil her yaş için söz konusu olabilecek tehlikeli bir gelişmedir. Bu nedenle “doktora danışılmadan” günlük düzenli aspirin kullanımından kaçınılması gerekmektedir.

Haberin Devamı

AKLINIZDA OLSUN
TİROİD BEZİNİZ TEMBEL OLABİLİR Mİ

Yorgun ve halsizseniz...
Sürekli üşüyorsanız...
Sisli beyinden/unutkanlıktan yakınıyorsanız...
Kabızlık ve ödemleriniz varsa...
Cildiniz kuruyorsa...
Kilo alıyorsanız...
Kolesterolünüz yükseliyorsa...
Uyku isteğiniz fazlaysa...
Cildiniz kuruyorsa...
Saçlarınız dökülüyorsa...

NOT: Eğer bu belirtilerden 3 veya daha fazlası sizde de mevcutsa lütfen “tiroid yetmezliği/hipotiroidi” yönünden tetkik edilmek üzere doktorunuza başvurunuz.

Dünyanın başı ağrıyor

UNUTMAYIN
SADECE BEDENSEL ORUÇ YETMEZ

BİLELİM ki ramazan ayı sadece bedensel değil ruhsal bakımdan da bir detoks, bir temizlik ve sağlıklı düşünceler üretme, iç dünyamızı güzel duygularla besleme zamanıdır. Bu güzel ay, olumsuz, umutsuz ve kaygılı duygulardan uzaklaşma; iyiliğe, güzelliğe, dostluğa, arkadaşlığa, kardeşliğe yelken açma fırsatıdır. Bu huzurlu ay sadece bedeni değil, ruhu da temizler. Ve yine bu güzel ay yalnızca vücutlarımızı değil, duygularımızı da iyi yönde besler. Bu hedeflere ulaşmak için de ramazan ayı boyunca bir taraftan akılcı sahur ve iftar sofraları oluştururken, diğer taraftan şükretmek, hoş görmek, affetmek, olanla yetinmek ve kabullenmek yolculuklarına çıkmak lazımdır. Maneviyat dünyasından ve onun aracısı dualardan istifade ederek ruhlarımızı sakinleştirmek, dostluk ve aile bağlarımızı güçlendirmek de bu ayın vazgeçilmez görevleri arasındadır.

 

Yazarın Tüm Yazıları