Komedyen Vural Çelik’in hayatını kaybetmesinin ardından sessizliğini koruyordu Gülse Birsel. Bozdu pazar gecesi ama keşke yapmasaydı.
Çelik ile ilgili anılarını anlatayım derken eleştiri sınırlarını da aştı bence.
“Herkese küsen biriydi” dedi.
“Barışmak için de hepimizden hediyeler isterdi” dedi.
Okurken devamında ne gelecek diye merak ettim ve daha ağır sözler geldi maalesef...
“Seti bırakarak yanlış karar verdi, yaptığı hatalarını yanlışlılarını buradan anlatmak istemiyorum” diye de ekledi.
Ve Gülse belki de ona bu satırları yazdıran asıl olayı da ekledi o mesajına çaktırmadan...
Çok üzüldüm, çok yazık.
Ama bunu duyurmakla da çok iyi yaptı Umut Hanım.
Ve ben bir o kadar da şahidim ki sadece o yaşamıyor bu sorunu...
Bazı gençler maalesef esiri olmuş durumda zararlı maddelerin.
Buna sebep kötü arkadaş mı dersiniz, mutsuz aile mi dersiniz, sosyal medya etkisi mi dersiniz bilemem... Durum sıkıntılı. Bu yasaklı maddelere, uyuşturucuya ulaşmak artık çok kolay.
Taksicilerden bu işi yapanlar var. Müşteri almıyor adam, çünkü kuryelik yapıyor! Motorcular var bu işi yapan. “Nasıl olsa kimse anlamaz” diye adres adres geziyor. Acilen hem taksicilerin hem motorcuların sıkı denetime girmesi, gerekirse hepsinin didik didik aranması, ani baskınlar yapılması gerekiyor.
Yoksa gençler elimizden kayıp gidecek.
Kademeli ayrılık
Mesela sonradan görürsen değişmen zor olur hatta imkansıza doğru yol alırsın.
Bizim fenomen dediğimiz Dilan Polat alışverişe çıktığı görüntüleri paylaşınca eleştirilmiş ve sonra demiş ki “Elim ayağım titriyor çocuklarım çıplak mı gezsin, okula gitmesinler mi?”
Ya ne alakası var...
Sana kimse alışveriş yapma demiyor ki, milletin gözüne sokma diyor...
Aynı Polat gitmiş bir de kafasına dolar taktığı görüntüleri yeniden yüklemiş sosyal medya hesabına.
İşte değişmeyecek huyu olan kişiler bunlardır.
Eski hayatını, harcadığı paraları, insanların ona ilgisini, onu konuşmalarını özleyecektir elbet.
Ve özlediği için de onu takip edenleri çileden çıkaran paylaşımlarına devam edecektir.
Sosyal medyada gördüm tanıdık bilindik isimler videolar çekip köfte yiyorlar ve “yanındayız Yusuf Kardeş” falan diyorlar.
Yani iyi de kardeşim ya doğruysa?
Bunun yanı sıra bakanlığın raporu da var
Ya patrondan habersiz 3-5 kendini bilmez bu ürünleri kullandıysa...
Burada destek videoları çekmek yerine bazı soruları sormak gerekmiyor mu...
Mesela geçtiğimiz mart-nisan aylarında yapılan denetimlerde ortaya çıkmış bu hileli ürünler...
E bunca zaman niye beklendi de insanlar bu köfteleri yemeye devam etti diye sorabilirsiniz?
Hiç fark etmedi sağlığıyla oynananlar. Onlar ucuz diye gittiler aldılar köftelerini...
Bakanlıktan köftelerinde domuz eti çıkan firmayla ilgili açıklama geldi.
Bir sürü şubesi olan Köfteci Yusuf çıktı o marka.
Ve markanın sahibi Yusuf Bey hızlıca bir açıklama yaptı:
“Ben garip bir kuşum. Yanımda çalışan 12 bin kişinin alnına leke sürdürmeyeceğim. İyiler her zaman kazanır.”
Yahu kardeşim ne alakası var yanındaki 12 bin kişiyle, iyiler, kötülerle...
Sen zaten kaybettin.
Tabii ki bir yerde son vermek gerekir bu tür sorulara ama gündemin sıcaklığı ve can sıkıcılığından şu sıralar mecburen soruluyor.
Sibel Can’ın o soruya verdiği yanıt tartışılıyor.
“Ben güvendeyim ama benim dışımda kimse güvende değil” diye konuştu Sibel Can.
Sibel Can, şunu kastediyor olabilir: Arabamdan inmeden evime gidiyorum, sahneme gidiyorum, asla yalnız yürümüyorum.
Muhtemelen bunu kastediyor.
Fakat söylediği cümle yanlış anlaşılmaya müsait.
Sen, kadınlar şiddete maruz kalırken, cinayete kurban giderken çıkıp “Ben güvendeyim” dersen olmaz.
Geçen hafta neler yaşadık, yazsak sayfalara sığmaz duygularımız, acımız, nefretimiz...
Bir cani, kız arkadaşlarını katlediyor. Vahşice!
İki cani, Beyoğlu’nda yürüyen bir kadını göz göre göre taciz ediyor.
Alçakça!
Söylenecek, bağıracak çok şey var... Ama biz başka pencereden bakalım...
Tarkan güzel söylemiş, “Erkekliğimden utanır hale geldim” diye.
Vallahi ben de utanıyorum erkekliğimden.
Bir insan utanır mı yahu cinsiyetinden, utanılıyormuş demek ki...
Evde çalışan hanımefendiden kahve istiyor ve “bir çalışanla daha ne kadar kibar konuşabilirim” diyor.
Ahhh...
Öyle yazık ki şu durum.
Bu ‘sonradan görme’nin net bir örneği.
Bu dünyada ‘büyüdükçe’ küçülmek gerektiğini, insanlara saygı duyulması gerektiğini hiç öğrenememiş.
Çünkü ailesinden o terbiyeyi almamış. Binlerce kez yazık.
Tüm konserler aynı artık
Hazıra alışmışlık çok can sıkıcı bir durum.