Paylaş
Hiç fark etmedi sağlığıyla oynananlar. Onlar ucuz diye gittiler aldılar köftelerini...
Bakanlıktan köftelerinde domuz eti çıkan firmayla ilgili açıklama geldi.
Bir sürü şubesi olan Köfteci Yusuf çıktı o marka.
Ve markanın sahibi Yusuf Bey hızlıca bir açıklama yaptı:
“Ben garip bir kuşum. Yanımda çalışan 12 bin kişinin alnına leke sürdürmeyeceğim. İyiler her zaman kazanır.”
Yahu kardeşim ne alakası var yanındaki 12 bin kişiyle, iyiler, kötülerle...
Sen zaten kaybettin.
Haberin var veya yok günahını almayayım ama haberin olması lazımdı böyle bir durumdan!
Yaptığın açıklama da tamamen suçluların savunmasıdır.
Keşke hiç girmeseydin bu toplara.
Susup otursaydın inan daha gururlu bir hareket olurdu.
Lahmacuna dikkat
En çok hile yapılan yiyeceklerin başında lahmacun geliyormuş.
Zaten bakanlığın insan sağlığını tehlikeye atan yiyecekler listesinin de başını çekiyor lahmacun.
Artık öyle bir devirdeyiz ki, iki kere dikkat etmemiz lazım her şeye.
Mesela “Bu fiyata lahmacun mu olur” diye kızıyorduk ya bazı yerlere, kızmayacağız, haklıymış adamlar.
“100 liranın altında satılan lahmacunu yemeyin” diyorlar artık.
Yani olur da 50-60 liralara lahmacun görürseniz anlayın ki o işin içinde bir şeyler var.
Artık domuz eti mi, kanatlı mı, soya fasulyesi mi kullanıyorlar bilemem ama mutlaka var bir şeyler.
Tüm sevdiğimiz şeylerle oynuyorlar, gel de çıldırma!
Daha saçma az şey duydum
Ferdi Tayfur’un kızı Tuğçe söylemiş sanırım.
Duydum da kulaklarıma inanamadım.
“Eskiden Ferdiciler, Müslümcüler vardı, artık Tuğçeciler ve Ferdiciler var” demiş.
Gülüyorum bu açıklamalara.
Ne demek Ferdiciler, Tuğçeciler...
Ferdi Tayfur öyle net bir kırmızı çizgidir ki, hafızasıdır bu toplumun.
Sevin sevmeyin, imzasını atmıştır ülkeye.
Yani hiçbir zaman “Tuğçeciler” olmayacak.
Bunu söylemek de bir garip ruh hali. Nasıl bir cesaret ve özgüven!
Yahu adamın karşısına onun yaptıklarıyla baş edecek eserler koyarsın, milyonlar arkanda olur, konserlerin dolar taşar, dinlenme rekorları kırarsın, o zaman tamam derim.
Ama sırf babanla tartışmaya girdin, aran bozuldu diye kendini onun karşısına koyamazsın.
Gülerler insana.
Semti sevmek için bir sebep
Nişantaşı Topağacı’ndaki yılların Grey’i isim ve kabuk değiştirerek Recolte adını aldı.
Artık bir semt meyhanesi orası.
Gidip rahatça oturacağınız, fondaki müzikleri dinleyeceğiniz mezelerini deneyip yemeklerini yiyeceğiniz bir yer.
Ben bir kez değil, birkaç kez gittim oraya ve gitmeye de devam edeceğim.
Gitmeden anlaşılamayacak, kelimelerle pek anlatılamayacak bir huzura sahip Recolte.
Ben hiç halka kokoreççi olmadım ama şefin elinden çıkan bir halka kokoreçleri var deneyen derim.
Aynı şekilde köftesi, dolması denenmesi gereken lezzetleri.
Öyle süslenip püslenecek, “ne giyeceğim” kaygısına düşülecek bir yer değil.
Adı üstünde ‘semt’ mekânı orası.
O yüzden rahat rahat gidin.
Ayrıca fiyatları da çok dert etmeyin, çünkü makul fiyatları var.
Hesap gelince sürpriz, hesabı ödedikten sonra can sıkıntısı yok yani.
Paylaş