Kasideyi irdelersek, altından acayip hikâyeler çıkar eminim.
Fakat günümüzde unutulmaya yüz tutmuştur artık kasideler.
Benim için de öyleydi, ta ki “İnci Taneleri”nin ikinci sezon tanıtım filmini seyredene kadar.
Yılmaz Erdoğan o tanıtım filminde Kırklareli Hızırbey Camii müezzini Necmettin Ötün’ün yorumladığı “Bir Garipsin Şu Dünyada” isimli kasideye yer vermiş. Nefis okuyor Ötün.
Erdoğan’ın sesi ve görüntüsüyle de birleşince, bambaşka bir hava veriyor o tanıtım. İlk yayınlandığı gün ilahi benzetmeleri de okumuştum.
İyi ki “İnci Taneleri” gibi değerlere sahip çıkan diziler var, iyi ki unutulmaya yüz tutmuş olan o değerleri gün yüzüne çıkaran zeki kalemler var. Haydi başlasın artık tamamını dinleyelim, özledik!
Sizlerden bıktık
Hiç tanımam ama ismini sağdan soldan uydum. Özlem Öz diye bir sosyal medya fenomeni var.
Garip hikâyeler dinliyorum, kulaklarım çok ilginç iddialar duyuyor hepsinin sonunda içimden ‘umarım doğru değildir’ diye mırıldanıyorum.
Dilan Polat tahliye olunca ‘acaba yaşananların sorumlusu o değil miydi’ sorusu insanların vicdanında dönüp duruyordu.
Çok fazla ses etmemişti kimse o tahliyeye. Ama Engin Polat ve diğer 3 sanık da cezaevinden çıkınca sorular çığ oldu vicdanların üzerine doğru yuvarlandı...
Er ya da geç çıkacaktır zaten ortaya gerçekler.
Bence kimse bu kadar ağır ithamlarla suçlanıp
kısa süre sonra böylesine temizlenemez.
Bekleyip göreceğiz. Fakat bekleyip görmek istemediğimiz bir şey var.
O da ‘Dilan Polat’tan paylaşımlar.’
Ben Demet Akalın’ın paylaşımını gördüm.
Demiş ki, “Uzun süreden sonra hepsi güzel.”
Sonra merak edip baktım tabii...
Bence de hepsi güzel. Ama ondan önemlisi, hepsi eğitimli kızlar.
Koç, Marmara, İstanbul Teknik, Boğaziçi üniversitelerine gideni de var, Torino’da Hukuk fakültesi, Viyana’da opera, Bergamo’da insan bilimi, Dortmund’da biyoloji okuyanı, Fransa’da ilaç geliştirmede yüksek lisans yapanı da var.
Helal olsun demek düşer bize...
Herkes yorulur
Adele, çıktığı dünya turnesinin Münih ayağında “10 konser daha vereceğim, sonra beni uzun bir süre göremeyeceksiniz, ara vereceğim” dedi.
Hiç torpil yok, hiç insan kayırmaca da yok... Gördüğümü söylüyorum inanın...
Bakmayın siz yersiz eleştirilere. Eleştirinin zekâ dolu olanını severiz biz, diğerlerini görmezden geliyoruz. Otomobil markası Lexus’un davetlisi olarak Venedik Film Festivali’ndeydi Melis Sezen ve Salih Bademci.
Günler öncesinden hazırlanıyor onlar festival için, çok ince elenip sık dokunuyor detaylar, kıyafetler için bir sürü alternatife bakılıyor...
Çünkü bir arena onlar için Venedik.
Melis aldı eline gülünü ve başladı halıda yürümeye. Yine kendine has pozlarını verdi, yine dikkatleri üzerine çekti.
Salih Bademci ile öyle uyumlular ki, sanırım bundan sonra nerede bir kırmızı halı görseler tek başlarına yürüyemezler, öyle bir uyum.
Salih yine halı seremonisinin en rahat isimlerinden biriydi. Önce tek, sonra da Melis’le yaptıkları sempatik hareketler ilginç kareler çıkardı ortaya...
Haber kısaca şöyle: “Serenay Sarıkaya önceki akşam Bebek sahilde ‘Yalı Çapkını’ adlı bir tekneye binerken görüntülendi. Fotoğraflarının çekildiğini fark edince keyfi kaçan ünlü oyuncu menajerini muhabirlerin yanına yollayarak görüntülerin silinmesini istedi.
Şimdi Serenay Sarıkaya’nın menajeri Ayşe Barım.
Sadece Sarıkaya’nın değil bugün ekranda gördüğünüz, sinemada izlediğiniz kalburüstü oyuncuların da menajerliğini yapıyor Ayşe.
Ve tanıdığım kadarıyla magazincilerle arası çok iyidir.
Ve yine bildiğim Ayşe’nin menajerliğini yaptığı ünlü biri tarafından muhabirlerin yanına yollanacağını hiç sanmıyorum.
Çünkü Ayşe’yi tanıyanlar bilir ki, hem iyi bir menajerdir, hem de serttir.
Yani ona bir oyuncunun “Git magazincilerle konuş” demesi mümkün değildir.
Hayatını kaybettikten sonra bıraktığı emanetleri, çocukları sayesinde sahipsiz kalmadı.
Yıllardır Amerika’da Silikon Vadisi’nin en önemli şirketlerinden bir tanesinin CMO’su (pazarlama ve satış yöneticisi) olarak görev yapan kızı Zeynep İnanoğlu Özdemir işlerine ara vererek tüm yazı Türkiye’de geçirdi.
Özdemir’in çalıştığı yer şampiyonlar ligi, o yüzden Türkiye’nin zekâsıyla alkışladığı kadın o...
Ve aylardır Erler Film ve TÜRVAK operasyonlarını yönetmek için gece gündüz çalışıyor. TİM Show Center’ı Darüşşafaka’ya devrettiler, TÜRVAK’ı daha nasıl ileri götürebiliriz diye tüm planlamaları yaptılar ve Erler Film’de oluşabilecek ufak pürüzlerin dahi önüne geçtiler.
Vefadır bu yapılanların bir diğer tanımı.
Dile kolay, siz Amerika’nın en büyük şirketlerinden birini yönetin ama baba vasiyeti için oradaki işi gücü dondurup buraya gelin...
Vallahi bravo!
Çok büyük bir acı yaşadı oyuncu Cihat Tamer. Oğlu Atilla Tamer’i kaybetti. Oğlunun cenaze törenindeyse bizler insanlığımızı bir kez daha kaybettik.
Zihni Göktay ile Cihat Tamer bir bankta yan yana otururken, yanlarına müzisyen Turhan Öge geldi. Zihni Göktay’a yaklaştı ve telefonunu çıkarıp acılı babayı da aldı kareye.
Attı elini Göktay’ın omzuna ve selfie’sini çekip ayrıldı oradan.
Nasıl saygısızsın sen!
Nasıl vicdansız!
Olacak şey mi bu?
Dilan Polat’ın hayatı film olacakmış hatta senaryosu bile hazırmış. Bu kadar da kolaya kaçmamak, hazıra konmamak lazım ama kime anlatacaksın ki.
İzlenmiyor işte kaç kere gördük örneklerini.
Filmi yapılacak insanın buna değer olması lazım öncelikle!
Kusura bakmayın ama hapishanelerde yüzlerce belki binlerce Dilan Polat var.
Çok film yapmak isterseniz biraz araştırma yapıp onlardan hikâye çıkarsanıza?
Hapisten çıkıyor 500 bine yakın takipçi kazanıyor.
E bir de filmi yapılırsa oradan da para alacak.
Benim ülkem mağdurların ülkesi gerçekten.