“Hayatı Protesto ediyordum” şimdi çok iyi işler yapanları protesto ediyorum..
Peki ama neden..!!? Şundan:
Tanrım saha yine patates tarlası gibi..
Sadece 2 kalenin önüne yama yapılmış. Çim yaması..
Ama bu yetmez ki..
Maçın başlamasına artık dakikalar var..
Aradan tam 21 gün geçti ama saha aynı saha.. Patates tarlası gibi..
Oysa o küçümsenen Kazakistan sahası futbol açısından iyi bir örnekti..
Kalbim Helsinki'de böyle atıyor.. Ama ben buradayım..
Televizyondan izliyorum maçı.. İmkan olmadı ne yapalım..
Adamların sahasına bakıyorum, "saha bu olsa gerek" diyorum.. (Süni müni...)
Bizimki patates tarlası gibiydi..
Vee, Beşiktaş sahaya çıkıyor..
Ama kadroya bak kadroya..!!
Orhan CAN yazıyor hurriyet.com.trCenk Gönen, İsmail Köybaşı, Ekrem Dağ, Ferrari, Zapotocny, Fabian Ernst, Necip Uysal, Guti, Hilbert, Quaresma, Bobo.. Antrenör Schuster
"İnşallah bir kazaya uğramayız.". diyorum içimden
“Beşiktaş’ı durdurmanın tek yolu Beşiktaş’a büyü yapmaktır..” demiştim, yapmışlar demek ki..
Helsinki karşısında şiir gibi top oynayan takımın yerinde yeller esiyordu.
Sahada tel tel dökülen Nihat ve Delgado..
Büyükşehir maçı 2-0 kazandı. Şimdi Nihat’ı “Sübye kafalılar” yerden yere vuracaktır..
Doğru, Nihat ve Delgada günlerinde değildi..
İyi de onları o kadar sahada kalması mı gerekiyordu..
Hayır..
Dikkat edin “olamadı” demiyorum “Olmadı” diyorum..
İstemediler ki..
Peki kim istemedi?
Kim olacak, 82 dakika Guiza’yı sahada tutan zihniyet..!!
2 kupa alacaklardı 0 çektiler..
Orhan CAN yazıyor hurriyet.com.trPeki, bu işin suçlusu kim?
Onu da anlatacağım..
Ama önce..!!
“Adalet, bir gün size de lazım olur” diyorlar ya..
“Hakemin doğru kararlar vermesi de bir gün size de lazım olur” diyorum..!!
Korkma Mustafa Hoca arkanda dağ gibi Beşiktaş ve Beşiktaşlılar var..
Yok eğer “Sana katılmıyoruz” diyorlarsa..
Eh, o zaman sadece
Dağ gibi “Ben” varım..!!
Orhan CAN yazıyor hurriyet.com.tr
Bükreş’te Beşiktaş – Eskişehir maçını takip ediyorum. “Takip ediyorum” diyorum çünkü seyredemiyorum. Maçı Hürriyet.com.tr’den takip ediyorum.. Dakika dakika yazıyorlar.. Adamlar 2-0 önde..
Ben ancak hayal edebiliyorum Mustafa Hoca’nın yüzünü..
Buna dimineata (Günaydın) dedik yine anlatamadık şimdi de “Buna seara Mustafa” (İyi akşamlar Mustafa) diyorum..
Beni duymuyor ama hissediyor olmalı... Ki,
Orhan CAN yazıyor hurriyet.com.trOyuna müdahale ediyor..
Gözüm üstünde ama “İyi ki var Mustafa hayatımızda” diye düşünüyorum.. Çünkü, şu tek düze hayatımıza “heyecan gark ediyor”..
Düşünsenize 2-0 sıfır geriye düştünüz..
Dakikalar geçmiyor dakikalar..
Peki ama neden..? Neden olacak şundan..!! “Böyle “kabız” bir soru mu olur..?” demeyin olur..
Şimdi bakın, bizim “enteller” senede 1 defa bilemedin 2 defa espri yapar ve 1 yıl boyunca aynı espriye gülerler.. (3 yoktur ha..!!)
Çünkü, “üretme” yetenekleri yoktur.. Üretemezler.. Allah onlara böyle bir yetenek vermemiştir. İşin kötüsü bu kabız enteller ıkına ıkına ürettikleri bu esprilerine, 365 gün gülmemizi isterler..
Gülemeyiz tabii..
Çünkü, normal insanlar hergün yeni “şeylere” gülerler, ağlarlar, homurdanırlar, sevinirler, küserler…
Kısacası hayatın her rengine karşı tepkilerini dışa vururlar… Ona göre tavır geliştirirler.. Bu, aynı zamanda sibernetik bir olaydır..
Psikolojik anlamda bunun adı günlük olarak “taktik”, uzun vadede ise strateji belirlemedir.. Şirketler, kurumlar, hatta devletler böyle yönetilir..
Bireysel anlamda bile, günlük yaşamda sıradan insanlar anlık veya 24 saatlik gelişen olaylarda bile tavırlar ortaya koyarlar.. (Otobüse binerken, otobüsten inerken veya işyerinde, yemekhanede vs vs vs) Bunun adı -kısa vadede olduğu için- “Taktik”tir.
Mustafa Denizli her maçı hastane odasından yönetmelidir..!!
Fenerbahçe ve Galatasaray’ın berabere kalması Beşiktaş için iyi fırsattır..
Ancak, “Öndeki arabanın devrilmesi de arkadaki araba için ikaz olmalıdır..!!”
Elbette puan farkı kapanmış değildir ama psikolojik üstünlük Beşiktaş’a geçmiştir..
Strese girenler Beşiktaş’ın rakipleridir çünkü..
Hastam vardı. Ben maçı seyretmedim. Seyredemedim..
Seyredenlere sıkı sıkı sordum ama.. “Maç nasıldı?” diye..