Onur Baştürk

.

◊ Fermente içecekler.
En popüleri kombucha.
Süt kefiri ya da kvass gibi farklı türleri deneyenler de var.
◊ Cheesecake’in her türlüsü. Başına “San Sebastian” ya da “Katalan” sıfatı eklenmiş olanı ya da balkabaklı yapılanı pek makbul.
Kısacası şehirde garip bir cheesecake rüzgarı esmekte.
◊ Yeni kafelerden Reşitpaşa’daki Padoca Bakery&Cafe.
◊ Matcha ile yapılan kokteyller. Matchanın çay versiyonuyla kafeler yeni tanışmıştı ki, şimdi bir de bu moda olmaya başladı.

Yükselen derken yeme-içme alanında yükselişi ve popülerliği kastediyorum tabii. Şimdi buyurun nedeni ve nasılıyla iki semtin iştah kabartan mekanlarına...

Hafta içi sıradan bir akşam...
Bomonti’de taksiden indim, Isola adlı mekanı arıyorum.
Mekan hayli sıradan bir caddede, mütevazı bir yere konumlanmış meğer.
Ben buradayım diye bas bas bağırmıyor. Gösteriş yapmıyor.
Böyle mekanları daha çok seviyorum. İçine girince çıkmak istemeyeceğin, “sadece sana aidiz” hissi veren mahalle mekanlarını...
Bomonti’nin en yeni mekanı Isola da böyle bir yer olmuş.
Tıpkı ondan daha önce açılan, Parisli havasıyla dikkat çeken komşusu Batard gibi...

Nasıl anneler ve babalar günü vesilesiyle Instagram’daki tüm kullanıcıların ebeveyniyle isteğimiz dışında tanışıyorsak, önceki gün de herkesin 10 yıl önceki haliyle yüz göz olduk maalesef.

Çünkü #10yearchallenge hashtag’i aldı yürüdü, eski fotoğraflar havai fişek misali bir bir evrene saçıldı.
Birçok Instagram kullanıcısı açısından ego tatmini tabii:
“Ay hiç değişmemişsin, hâlâ dünkü bebeksin” yorumlarının yazılması.
Bir de tam aksi vardı. Eskiden kilolu olup sonra aşırı forma girenler.
Onların da gönlünü okşadık:
“Aman tanrım, o eski şişme bebek halinden eser yok şimdi, bravo”.

Meğer bu “alanıma girme” hadisesinden herkes mustaripmiş. Bugün okurlardan gelen iki maili paylaşıyor ve özellikle yeni neslin bu “Alanıma girme” meselesini cidden yanlış algıladığını düşünüyorum: Hayli şımarık bir algılama.

“STANTIMIN ALANINA GİRİYORSUN!”

“Geçen gün ‘Alanıma giriyorsun’ yazısında belirttiğiniz şeyin aynısı cumartesi gecesi başıma geldi.
Rise n Fall’da bir kız arkadaşımla, iki stantın arasında dans edip müzik dinliyorduk.
Senelerdir gece çıkan bir insan olarak da belirteyim, öyle çok sıkışık bir yer değildi.
Neyse, arka stanttan bir kız yanımıza gelip ‘Sizi buraya kim gönderdi, sahneyi göremiyorum, stantımızın alanına giriyorsunuz’ dedi!
Biz oralı olmayınca da hesabı isteyip gittiler.

Tacı elinden alınan ex Türkiye güzeli Itır Esen, Cengiz Semercioğlu’na verdiği röportajda skandal 15 Temmuz tweet’iyle ilgili şöyle demiş: “Bizim kuşağın espri anlayışı bazen böyle kayalara toslamamıza neden olabiliyor.”

Itır Esen topu kendi kuşağının espri anlayışına atmış ama kuşağının espri anlayışı emin olun onunki kadar kötü değil.
Mesela en güzel örnek Aleyna Tilki.
En son şöyle bir tweet attı Aleyna:
“İnsan olduğum için kısıtlanıyorum şu an. İnsan olmak çok sıkıcı.”
Keşke Itır Esen, bu tip
veciz sözleri sebebiyle geleceğin Yıldız Tilbe’si olma yolunda hızla ilerleyen Aleyna’yı örnek alsa.

Yeni Şeyma

Bir diğer konuşulan mesele.

Yan masan sana gıcık olabilir.

Sen de ona gıcık olabilirsin.
Yan masan senden hoşlanmayabilir. Sen de ondan hoşlanmayabilirsin.
Ama bu durum üzerine vakit harcamak ancak Türkiye’de olur.
Neden yurtdışındaki bir mekana oturduğumuzda hissettiğimiz “görünmezlik” duygusunu burada bir türlü hissedemiyoruz?
“Kimse kimseyle ilgilenmiyor, ne güzel” duygusunu yani...
Hissettiğimiz gün yan masa olayları gündemimizden hızla çıkacak zaten.

Pazar tavsiyesi

Canan Karatay’cı olduğunu açıklayan Yıldız Tilbe el yükseltmiş: “Kelle paça tüketin, kelle paça çok güzel”.

Havalı parti yapanı, şık burger icat edeni, sessiz sedasız menü değiştireni, Paris kafelerini anımsatanı ve “pek yakında”larıyla şehrin nabzı, gözü kulağı, “oldu da bitti maşallah” gündemi burada...

 ◊ ESKİ BUZ GECELERİ GİBİ...

Lal Dedeoğlu Fenix’in başına geçer geçmez akşamüstü partilerini başlatmıştı.

İlk akşamüstü toplanması geçen hafta gerçekleşti, bugün de ikincisi 16.30 civarında başlayacak.

Hakan Özkul’un konuk DJ olacağı partiyle beraber eski Buz günleri iki-üç saatliğine de olsa anılmış olacak.

◊ AKARETLER’İN YENİSİ: BEYOND

Akaretler’e en son White Mill gelmişti. Şimdi de Beer Hall’ün altına Beyond diye bir kulüp açılmış. Dün gece Murat Tokuz’un çaldığı mekanın içinde Sushi Lab diye bir restoran da var.

◊

Sosyal çevresi pek olmayan, sadece kendi içinde sosyalleşen bir dizi karakterinin iç sesiyle konuşacak olursak: Sosyal medyada ilginç şeyler olmaya devam ediyordu.

Bir yandan “Ahirette sosyal medyadan sorgulanacak mıyız hocam?” şeklindeki uhrevi röportajlar bir yandan da yeni dönemin piyangosu sayılacak hareketleri daha sık duymamız:
1. Ünlü fenomen Dan Bilzerian’dan New York daveti aldığını, hatta business biletinin dahi ödendiğini söyleyen genç Türk Instagram kullanıcısı.
2. Jennifer Lopez’in, “eniştem beni niye öptü” kategorisinden iki Türk gencini Instagram’da takip ettiği 1088 kişi arasına aniden katıvermesi...
Hatırlayın; Facebook’la beraber önce ne olmuştu?
Bin yıldır görmediğimiz, yolda görsek artık tanımayacağımız ilkokul arkadaşlarımızı teker teker bulmaya başlamıştık. Zaman tünelinde geriye sarmıştık.
Ulaşılamayan, görüşülemeyen kim varsa listeye alınmıştı, iki “Merhaba, hayrola” sonra yeniden büyük sessizlik doya doya... Instagram’la beraber şimdi ne oluyor?