Olağan işler: Lady Gaga dün beni takibe aldı

Sosyal çevresi pek olmayan, sadece kendi içinde sosyalleşen bir dizi karakterinin iç sesiyle konuşacak olursak: Sosyal medyada ilginç şeyler olmaya devam ediyordu.

Haberin Devamı


Bir yandan “Ahirette sosyal medyadan sorgulanacak mıyız hocam?” şeklindeki uhrevi röportajlar bir yandan da yeni dönemin piyangosu sayılacak hareketleri daha sık duymamız:
1. Ünlü fenomen Dan Bilzerian’dan New York daveti aldığını, hatta business biletinin dahi ödendiğini söyleyen genç Türk Instagram kullanıcısı.
2. Jennifer Lopez’in, “eniştem beni niye öptü” kategorisinden iki Türk gencini Instagram’da takip ettiği 1088 kişi arasına aniden katıvermesi...
Hatırlayın; Facebook’la beraber önce ne olmuştu?
Bin yıldır görmediğimiz, yolda görsek artık tanımayacağımız ilkokul arkadaşlarımızı teker teker bulmaya başlamıştık. Zaman tünelinde geriye sarmıştık.
Ulaşılamayan, görüşülemeyen kim varsa listeye alınmıştı, iki “Merhaba, hayrola” sonra yeniden büyük sessizlik doya doya... Instagram’la beraber şimdi ne oluyor?
İlkokul arkadaşını bulmak gibi “yatay etkileşimler” geride kaldı, demode oldu. Artık etkileşimin dikeyi makbul.
Her an Lady Gaga sizin bir fotoğrafınızı beğenebilir.
Ya da işte Jennifer Lopez bir anda sizi takibe başlayabilir.
Yahut Dan Bilzerian gibi birisi DM’den size “Hey Bro!” diye yazıp şaşırtabilir.
Tüm bunlar şaşırtıcı değil, hayal hiç değil. Aksine olağan olmaya başladı.
Çünkü ünlüler biraz da bu dikey etkileşimi “promosyon” olarak görüyor.
Hani blogger’lar arada bir “Beni takip üç kişiye iPhone veriyorum, koşun kız” diye coşkulu kampanyalar yapıyor ya. İşte o hesap.
Daha çok parası olan dünyaca ünlü zat-ı muhterem de “like”ını bahşederek ya da takibe alarak “ödül” vermiş oluyor.

Haberin Devamı

Üç saatten bir saate düşürdüm

Instagram demişken...
Bakıyor musunuz bilmem ama istatistikler bölümünde “Hareketler” diye bir kategori var.
Orada bir gün içinde Instagram’a ayırdığın süreyi görebiliyorsun.
Aralık ayında benim bir günlük ortalamam korkunçtu: Üç saat!
Önce inanamadım, yok artık dedim.
Ama farkında değiliz işte, en sıkıldığım anda telefonu elime alır almaz baktığım ilk şey Instagram.
Ocak ayında ise günlük ortalama Instagram sürem düşük çıktı: Bir saat.
Peki bu istatistik şu anlama mı geliyor:
Aralık ayında öyle sıkılmışım ki durmadan Instagram’da vakit geçirmişim...

Haberin Devamı

Her takipçi manyak olmayabilir ama...

Netflix dizisi “You” sosyal medya paylaşımlarını çok zekice konu alıyor.
Hayır, dizinin tamamı bunun üzerine kurulu değil.
Ama ana karakterimiz ulaşmak istediği kişilerin neredeyse tüm önemli verilerini sosyal medya paylaşımlarına bakarak elde ediyor. Bir konum, bir like, manasız bir selfie, paylaşılan bir söz, sıradan bir manzara fotoğrafı; her şey ama her şeyi dizinin ana karakteri kullanıyor ve sonunda ne mi oluyor?
Onu söylemeyeyim tabii, şimdi izlemeyene ayıp olur.
Ama “You”nun ana fikrini söyleyebilirim:
Her takipçi takıntılı bir manyak olmayabilir, ama içlerinden biri pekala bir sürpriz de yapabilir.

Haberin Devamı

Yerli “Alanıma girme” öyle bir şey değil

Önceki günkü “Alanıma girme” yazısıyla ilgili okurum Yusuf yazmış:
“Onur Bey medeni ülkelerde belli bir mesafeden fazla birine yaklaşamazsınız ve bu
belli mesafenin ne olacağına da sadece ve sadece o kişi karar verir.
Bunun Türkiye’ye geliyor olması hoş bence. Tuhaf bir delilik hali değil yani bu.”
Yusuf Bey haklısınız, ama yerli “Alanıma girme” bahsettiğiniz “personal space” gibi bir şey değil bence.
Daha net anlatayım: Diskodasınız, aynı pistte onlarca insan dans ediyor. Kimse kimseye dokunmuyor. Ve biri kalkıp “Alanıma girme burada ben dans ediyorum” diyor. Bunun adı keşke medeniyet olsa. Ama bu bize has bir şımarıklık sadece...

Yazarın Tüm Yazıları