Pandemi çocukları fiziksel ve psikolojik olarak nasıl etkiledi?
Elif Pınar Çakır: Arkadaşlarından, okuldan, sokaktan, spordan uzak kaldılar. Sadece psikolojik olarak değil fiziksel olarak da etkilendiler. Ekran karşısında geçirdikleri vakit de arttı. Çocukluk çağı obezitesi riski artıyor. Bu, diyabet ve kalp hastalığı gibi sağlık sorunları ve yetişkinlikte obezite için de önemli bir risk faktörü. Ayrıca uzun süre bir ekrana bakmak miyopi ve diğer bazı göz bozukluklarına neden olabilir. Dışarı çıkmayan ve güneş ışığından faydalanamayan çocuklarda D vitamini eksikliği de görülüyor. Maruz kalınan mavi ışıktan dolayı uyku süresi de azalıyor. Sandalyede uzun süre oturmaksa omurga eğriliği, kamburluk, duruş bozuklukları yaratıyor.
Berk Karaoğlu: Bilinmezlikler, kaygı ve korku hisleriyle dolu bir süreç bu. Üstelik çocuğun gözünde yetişkinlerin dünyası ve sorunları dev gibi! Yönlendirilmezlerse hem fizyolojik hem de psikolojik gelişim sorunları kaçınılmaz olur.
Peki, ne yapmak lazım?
Berk Karaoğlu: Belirsizlik ve kaygılarla ilgili konuları yanlarında konuşmayın. Belli etmeseler bile kafalarında kurarlar. Oyun çağındaysa bol bol oyun oynamasına izin verilmeli. Onları haberlere maruz bırakmayın. Çocuklarına ne söylediğiniz kadar nasıl söylediğiniz de önemli. Ona güven vererek, olumlu bilgileri uygun şekilde aktarmak daha anlamlı. Televizyon, çizgi film ve tablete süre sınırı konulmalı. Uzaktan eğitimin, ders çalışmanın saatleri belirlenmeli. Oynadığı video oyunları denetleyin. Gerektiğini düşündüğünüz anda da psikolojik destek almaktan kaçınmayın.
Elif Pınar Çakır: Onları korumak için sporla enerjilerini atmalarını, ekrana ara vererek sosyal faaliyetler yapmalarını sağlamak zorundayız. Spor hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı destekler. Bağışıklık sisteminin de sağlıklı işlemesini sağlar. Okulöncesi çocuklar (3-4 yaş) günde en az 180 dakika fiziksel aktivite yapmalı, 10-13 saat de uyumalı. Okul çağındaki çocuklarsa (5-17 yaş) günde en az 60 dakika fiziksel aktivite yapmalı, iki saatten fazla hareketsiz ekran başında kalmamalı. 9-11 saat de uyumalı.
HAFTALIK EGZERSİZ PROGRAMI
* Emekliyorsa sert cisimleri ortadan kaldırın: Emeklemeyi ve yürümeyi düşmeden öğrenmek imkânsızdır ama çocuğun düşerken çarpmaması için sivri köşeli eşyaların kaldırılması veya sivri köşelerinin kapatılması gerek.
* Mutfakta dikkat: Yemek pişirirken bebek ve küçük çocuklar mutfaktan uzak tutulmalı. Eğer mutfakta olacaksa da sevdiği oyuncaklarla kendine ait bir köşede olması sağlanmalı.
* Kesici, elektrikli, yanıcı aletler: Bıçak, çatal, makas gibi keskin delici aletler kilitli bir çekmecede tutulmalı. Elektrikli aletler kullanılmadığında fişten çekilmeli. Kabloları da bebeğin uzanıp çekemeyeceği yerlerde olmalı. Ocak üzerinde duran tencere, tava ya da cezveler bebeğin uzanamaması için sapları içerde olacak şekilde yerleştirilmeli. Kibrit ve çakmaklar da çocukların erişemeyeceği yerlerde durmalı.
* Temizlik maddeleri: Bulaşık deterjanları dahil tüm temizlik malzemeleri çocuğun göremeyeceği ve erişemeyeceği üst dolaplara yerleştirilmeli. Eğer bu malzemeleri lavabo altındaki dolapta tutmak zorundaysanız mutlaka ‘çocuk kilidi’ takılmalı. Çamaşır suyu gibi tehlikeli kimyasal maddeler içeren temizlik ürünleri kendi orijinal ambalajlarında saklanmalı. Bunların yiyecek ve içecek kaplarına konması, plastik su şişelerine doldurulması, çocuklar tarafından yanlışlıkla içilmesine sebep olabilir.
* Ütüyü fişten çekin: Fırın kapağı asla açık bırakılmamalı. Çocuğun elini yakmaması için kaloriferlerin yüzeylerinin sıcaklıkları kontrol edilmeli. Yangın en çok mutfakta çıktığından bir yangın söndürücü burada yer almalı. Ütüler fişte bırakılmamalı, ütü esnasında çocuk odada bulunmamalı. Evde yangın dedektörü sistemi kurulmalı.
Benim anneannem de ‘yetersiz sevilmiş’ bir çocuktu. Kurtuluş Savaşı’nda annesi onu ardında bırakamamış, beşiğiyle dağlara kaçırmış, sonra savaşa gidip onu da köydeki ahretliğine bırakmış. Savaş kazanılmış ama annesini bir daha görememiş. Köyde bırakıldığı evin bir oğlan çocuğu olmuş. Onu büyütmüş, giydirmiş ve kendisinin bile gidemediği Cumhuriyet ilkokuluna onu göndermiş anneannem! Ve sonra da onunla evlenmiş…
Bu ülkede kadınların çektiği çileyi kimse çekmemiştir. Ancak kadının kadına ettiği eziyeti de kimse etmemiştir herhâlde… Anneannem, bir kadının dizinin dibinden ayrılmadan çalışmış da çalışmış. Annesi başını okşayamamış, babası başını okşayamamış, “Büyütürsün gelinin olur” diye verildiği evde de başı okşanmamış. Eskiden çocuklar erken büyürlerdi. Onun çocukluğuna dair hatırladığı en sarsıcı şey, annesinin onu bıraktığı an. Ancak o anı anlatırken bile ağladığını hiç görmemiştik.
Çocukluğunu anlatırken bazen heyecanlı, bazen hüzünlü olurdu anneannem. Annesine hiçbir zaman “Beni bıraktı” diye de kızmamıştı. “Savaş yıllarıymış” der, geçerdi. Ancak çocukluğu… İşte onu garipserdi. Bir asırlık hayatının içinde, yalnızca çocukluğunda canı çekip de yiyemediği erik için ağlardı. Yüz yaşına gelmişti ama çocukluğunda işittiği bir azarın kursağında bıraktığı o erik, hâlâ gururunu incitiyordu. Bu nedenle olsa gerek sofrası çok boldu. Geleni geçeni yedirir içirir, en güzel yataklarda uyutur, herkesin gönlünü hoş ederek uğurlardı. Yaşlı kalbinin içinde bir çocuk saklardı.
İşte bu yüzden bir çocuğun yüzü gözyaşlarıyla ıslanmamalı! Ve incitilmemeli hiçbir çocuk, canı bir erik çekti diye… Ve asla ‘yetersiz sevilmemeli’ çocuklar! Çünkü çocukluk unutulmuyor.
MEDİKAL HAZIRLIK
“GENEL SAĞLIK TARAMASINDAN GEÇSİNLER”Eğitimbilimci Dr. Gülden Dönmez
Okula yeni başlayan çocuklar ilk kez bu kadar kalabalık bir ortama girecekleri için daha sık hasta olurlar. Bu nedenle pandemi olmasa da velilerin okul
başlamadan çocuklarına alerji ve genel testleri yaptırmaları çok önemli.
“ÇİZGİ FİLM KARAKTERLİ MASKE TAKSIN”Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer
- Okula gitmeden önce çocuğun ateşini evde ölçün.
- Hasta olan çocukları okula göndermeyin (38 derece üzerinde ateş, öksürük, burun akıntısı, ishal, kırgınlık, kas ağrısı, eklem ağrısı, ciltte döküntü gibi bulgular).
- Ailede solunum yolu şikâyetleri gelişen ya da COVID-19 tanısı olan biri varsa okula bilgi verin ve çocuğu okula göndermeyin.
'Yaratıcı yazma’ deyince ne anlıyoruz?
Koray Avcı Çakman (yazar-eğitmen): Yaratıcı yazmada hedef, okuru bilgilendirmek değildir, estetik bakış açısı ön plandadır. İrlandalı yazar Bernard Shaw yaratmanın başlangıcının, düş gücü olduğunu söyler. Düş gücünüzle yazma becerinizi birleştirdiğinizde ortaya yaratıcı yazma çıkar.
Tülay Uğurludural (Bahçeşehir Okulları Ortaokul Türkçe Bölüm Başkanı): Yaratıcı yazma; duygu, düşünce, izlenim, olay ve hayalleri özgürce yazabilmek demektir. Amaç, okuru etkilemektir. Sözcüklerin büyüsüne kendini kaptırıp yaratıcı düşünme becerisini yazı yoluyla ortaya koymak, böylelikle kendini tanımak ve geliştirmektir. Tamamen özgün bir kurgusal yapı ve üslup ile yazmaktır. Bilgi vermekten öte, çocuğun duygularına ait olan metinlerdir bunlar.
Yaratıcı yazı çocukların hangi yönlerini geliştirir?
Koray Avcı Çakman: Hayal gücünü geliştirir, dilin etkili biçimde kullanılmasına katkı sağlar. Çocuk yazı aracılığıyla farklı bakış açılarını keşfeder. Her şeyden önemlisi de yaratıcı yazma çalışması sırasında kendini tanır, duygu ve düşüncelerini özgün ve özgür bir şekilde ifade etmeyi öğrenir.
Tülay Uğurludural: Çok küçük yaşlardan itibaren çocukların sözcük dağarcığını geliştirmek, öğrendikleri yeni sözcükleri yazılarında ve konuşmalarında kullanmalarını sağlamak için yazma etkinlikleri çok önemli. Dil hakimiyeti, planlı düşünme, neden sonuç ilişkileri kurabilme ve görüşleri derli toplu anlatabilme becerisi hayal gücünü geliştirir. Bu da iletişim ve ikna etme becerisinin gelişmesini sağlar. Üstelik yazmak bir tür terapidir ve çocuğun kendisini tanımasına da yardımcı olur.
Peki, ama çocuk yazı yazmayı sevmiyorsa…
Zekâ oyunlarını ve bulmacaları neden öneriyorsunuz?
Türk Beyin Takım Kaptanı Ferhat Çalapkulu: Ünlü psikolog Piaget zekâyı ‘uyum becerisi’ olarak tanımlar. Günümüzün hızla değişen dünyasına uyum sağlayabilmek için zekâmıza daha fazla ihtiyaç duyuyoruz ve duymaya da devam edeceğiz. Rutini tekrar eden işlerde çalışan kişiler, bir süre sonra rutin kalıplara sıkışır ve beyin kalıplar içerisinde düşünmeye başlar. Zekâ oyunlarında farklı sorularla karşılaştığınız için size öğretilen kalıpların dışında düşünmeye başlarsınız. Bu da yaratıcı düşünme becerisini geliştirerek, gerçek hayatta karşılaşılan problemlere de farklı açılardan bakmamızı sağlar. Zekâ oyunları kalıplara sıkışmış beyinleri özgürleştirir, bakış açınızı zenginleştirir.
Mantık Oyunları Yazarı Ümit Abacıoğlu: Zekâ oyunları ile uğraşmak, uzun süre konsantre olabilmeyi ve etkin düşünebilmeyi geliştirir. Uzun süreli konsantrasyon, odaklanmayı, derinlemesine düşünme becerisini geliştirmeye yardımcı olur. Zekâ oyunlarını çözebilmek için, yeri gelince detayları, yeri gelince büyük resmi, yeri gelince de aynı anda hem detayı hem de büyük resmi görmeyi gerektirir. Bu da çoklu algıyı ve dikkati güçlendirir; parça-bütün ilişkisi kurmayı öğretir.
Peki, çocuğun okul başarısına nasıl bir etkisi var?
Ferhat Çalapkulu: Zekâ oyunlarında ipuçlarını bulmak, doğru sırayla değerlendirmek ve çözüme giden yolu oluşturmayı öğrenirsiniz. Bu da kişiye sistemli düşünme alışkanlığı kazandırır, hayatın her alanında problem çözme becerisinin gelişmesini sağlar. Dolayısıyla olayların sebep-sonuç ilişkisini kavramak ve çözüm üretmekte hız ve kolaylık sağlar.
Ümit Abacıoğlu: Nasıl düzenli spor yaptığımızda forma giriyor, fiziki sağlımıza kavuşuyorsak; yani vücudumuzun fiziki sağlığı için jimnastik yapıyorsak; beynimizin formda olması, sağlıklı kalması için de düzenli olarak beyin jimnastiği yapmamız gerekir. İşte bu nedenle de bulmaca ve zekâ oyunları çok önemli ve gereklidir.
Ne tür bulmacalar çözülmeli peki?
‘Haftalık plan hazırlayın’
Eğitimci-yazar Dr. Bahar Eriş: Ebeveynler, çocuklarıyla birlikte günlük veya haftalık bir çalışma planı hazırlamalı. Bir planın olması belirsizliği azaltır. Belirsizliğin azalması da motivasyonu arttırır. Gün sonunda planı birlikte gözden geçirin. Evin içindeki çalışma ortamı da sınıf içindeki ortam gibi sessiz sakin olmalıdır. Çocuk ekran üzerinden ders dinlerken başka bir yerde TV’nin açık olması, elektrik süpürgesinin çalışması, etrafta konuşma olması dikkatini dağıtır. Çocuğun dersine saygı göstermek, eğitimin değerli olduğu mesajını da verir. Bu da motivasyonunu arttırır.
‘Teneffüs olmazsa olmaz!’
Eğitim bilimci Dr. Gülden Dönmez: Uzaktan eğitim sürecinde teneffüs çok önemli ama bununla ilgili bir standardın olması çok zor görünüyor. Örneğin birinci dersin sonunda on dakikalık teneffüs yeterli olabilirken üçüncü dersin sonunda daha uzun süreli teneffüsler verilmeli. Sınıf seviyeleri ve günlük ders saatleri dikkate alındığında teneffüs süreleri için bir alt sınır belirlenip öğretmenin inisiyatifine bırakılabilir.
‘Yatakta değil masada çalışsın, uyku saatleri dengeli olsun’
Dr. Bahar Eriş: Yatakta çalışmak iyi fikir değildir. Yatak uykuyla ilişkili bir mekândır, dolayısıyla dersi yataktan izlemek uyku getirir. Çalışma tercihen masa başında olmalıdır. Çalışma alanı dikkat dağıtıcı uyaranlardan arındırılmalıdır. Bu bir tatil değil, dolayısıyla uyku saatlerinin okuldaki gibi olması iyi olur. Sabahları erken kalkma düzenini sürdürmek, gece yatma saatini düzenlemek yararlı olur.
‘Sanki okuldaymış gibi giyinsin’
TABAKTA YEMEK BIRAKMAMASI İÇİN ÖRNEK OLUN
İpek Ağaca Özger, diyetisyen
◊ Gıda israfının en büyük bölümünü tabakta bırakılan yemekler oluşturuyor. Bu nedenle anne-babaya düşen görevler var.
◊ Örnek olun. Çocuklar, anne-babanın sofradaki davranışlarını, beslenme alışkanlıklarını örnek alır.
◊ Çocuğunuza danışmadan tabağına sevmediği ve yemeyeceği besinleri koymayın.
◊ Tabağına tüketebileceği miktarlarda yemek koyun.
◊ Öğün saatleri belirleyin, tabakları birlikte hazırlayın. Porsiyonlar konusunda onu bilgilendirin.