Nuray Babacan

Seyahat izni bekliyorlar

2 Mayıs 2020
Koronavirüs salgını ne çok alanda, ne çok insan grubuyla ilgili karar alınmasını gerektirdi...

Günlük hayatın akışında hiç dikkat etmediğimiz mevsimlik tarım işçilerinin hareketi, sokak çocuklarının durumu, huzurevlerinde salgın önlemleri gibi başlıkları tartıştık günlerce. Bu süreçte karantina kararlarından etkilenen bir grup daha vardı: 154 aile kalan Yörükler. Onların hayvanlarıyla birlikte göç vakti gelmişti, seyahat sınırlandırmasına takıldılar.




Konu doğal olarak Meclis’e taşındı. CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek soru önergesi verdi ve göçerler için seyahat belgesi istedi. Zeybek, “Birçok büyükşehirde sokağa çıkma yasakları ve şehirler arası seyahat yasakları mevcut. Göç esnasında Yörükler ve aileleri, eşyaları ve hayvanları ile birlikte şehirler arası sınırları aşmaktadır. Seyahat belgesi düzenlenmesi konusunda derhal karar alınmalıdır” dedi. Zeybek, Yörüklerin gittikleri illerde sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerinden yararlanmaları için de düzenleme yapılmasını istedi.

Yazının Devamını Oku

Meclis potadan dönmüş - Vekiller dünya turu yapmış

26 Nisan 2020
Koronavirüs'ün mart ayından itibaren Türkiye’de sıkı takibe alınmasına kadar geçen sürede, başta milletvekilleri olmak üzere Meclis çalışanlarının hastalıktan kıl payı kurtuldukları ortaya çıktı.

Dünyada salgının kol gezmeye başladığı aralık-mart ayları arasında milletvekillerinin 29 ülkeye gittiği, Meclis personelinin de görevli olarak 13 ülkeyi turladığı saptandı.

Şu ana kadar COVID-19’a yakalanan milletvekili olmadığı açıklanırken, salgının ciddiyetini anlamanın biraz zaman aldığı anlaşılıyor. Umreden dönen 31 milletvekiline 14 günlük karantina uygulandığı o dönem konuşulsa da diğer ülkelere yapılan ziyaretlerin yoğunluğu, bir soru önergesiyle ortaya çıktı.

Umut Erdem’in aktardığına göre, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a virüs salgının dünyada görünmeye başladığı aralık-mart ayları döneminde yurtdışına yapılan seyahatlerin dökümünü sordu. Verilen yanıt, o dönem vekilleri ve TBMM bürokratlarının hastalıktan kıl payı kurtulduğunu gösterdi.

Milletvekillerinin 2019 Aralık ayından itibaren ABD, Fransa, Gürcistan, Finlandiya, Cibuti, Romanya, Özbekistan, Azerbaycan, Ukrayna, Moldova, Kuzey Makedonya, Rusya, Hırvatistan, Avusturya, Yunanistan, İran, Burkina Faso, Belçika, İspanya, İsviçre, Malezya, Almanya, Hollanda, İrlanda, Kanada, İsveç, Fas, Katar ve Pakistan’a görevli olarak gittikleri ortaya çıktı. Ayrıca Meclis bürokratları da 13 ülkeyi ziyaret etti.

Liste gösteriyor ki tüm riskli ülkeler turlanmış. Milletvekili heyetlerinin her partiden bir temsilciyle yapıldığı, yanlarına görevli bürokratları da aldıklarını hesaba katarsanız, 10 kişiden az gerçekleşmiyor bu ziyaretler. Yani o dönem epey risk alınmış. Dönenlerin tamamına karantina uygulanmadığını da öğrendik.

Anlayacağınız, nüfusu zaman zaman 5 bin kişiye ulaşan TBMM’de ciddi badire atlatılmış.

Yazının Devamını Oku

TÜİK’in kolonya hesabı tutmadı - Kolonya-sivribiber savaşı

25 Nisan 2020
Salgının sadece sağlık sorunu değil, aynı zamanda ekonomik sorunları da beraberinde getirdiğine ilişkin çok sayıda örnek bulunuyor.

Bu konuda en önemli kaynak olarak da TÜİK verileri kullanılıyor. Ancak TÜİK’in salgın nedeniyle özellikle bazı ürünlerdeki hesabı tamamen şaştı. Özellikle de kolonya ve temel gıda maddelerinde. Bu hesaplamalar muhalefet tarafından da sık sık gündeme getirilirken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, TÜİK’in enflasyon sepetinde açıkladığı bazı ürünlerin fiyatlarının tutmadığını dile getirdi. Ağbaba’nın hesabıyla çarşı-pazar durumu şöyle: “Mart ayı enflasyon oranı yüzde 11.86 olurken, geçtiğimiz ay en çok artış gösteren ürünler temel besin maddeleri oldu. Bu durum virüs krizinin temel besin maddeleri üzerinde nasıl fahiş oranlar ortaya çıkarttığını kanıtlıyor. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda geçtiğimiz yıldan bugüne yaşanan artış yüzde 10 civarında. Yani ücretli ve yevmiyeli çalışanların sofrasındaki ürün sürekli olarak azalıyor.”

Ağbaba, hesaplamaya kolonya ile devam ediyor. Şubat-mart ayları arasında kolonya fiyatlarında iki kat artış olduğunu ve bunun TÜİK verilerine yansımadığını iddia eden Ağbaba, kolonyanın neredeyse karaborsaya düşecek hale gelmesine rağmen bunun verilere yansımadığını ifade etti. Yani kolonya, tarihinde ilk kez sivribiber, soğan ve patatesle yarışacak noktaya geldi. Ağbaba, bu süreçte dar gelirlerinin zarar görmemesi için öneride de bulundu. Gıda ve sağlık ürünlerindeki KDV’nin düşürülmesini istedi. Bu koronavirüs sonrası için en sık duyduğumuz taleplerden biri.Evde bunalmama önerileriÇOCUĞUNUZUN HAYAL GÜCÜNÜ ZORLAYINKORONAYLA birlikte evlerdeki hayat her zamankinden farklı akmaya başladı. 24 saat dilimlere bölündü, yeni bir ev planı çıkartıldı. Tabii çocukların tablet, telefon, televizyon başında saatler geçirmesine bağlı olarak göz ve vücut sağlıklarının bozulmasına ilişkin endişeler arttı. Aysel Alp de halk bilimin duayen isimlerinden UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Öcal Oğuz’a ilk kez zaman kaygısı olmadan anne ve babasıyla aynı anda evde kalan çocuklarla neler yapılabileceğini sordu.

Oğuz, dijital bilginin geleneksel veriyle birlikte var olabilmesi gerektiğine dikkat çekti. Oğuz, dijital bağımlılığı olan çocukların stresli olduğunu, depresyona doğru gidebildiğini, topluma zarar veren bireylere dönüşebildiğini anlatıyor. Oğuz, “Anne-babasıyla oyun oynamayan çocukların depresyon ve stres ortamında çevrelerine zarar verebildiği uluslararası araştırmalarla sabittir. Korona günlerinin yarattığı sıkıntıyı fırsata çevirerek çocuklarımızı depresyondan, obeziteden ve iletişimsizliğin neden olduğu diğer sorunlardan koruyabiliriz” diyor.

Satın alınan objelerle değil, hayal gücünü kullanarak oyun yaratmak, birlikte oynanacak oyunlar bulmak, yapboz gibi, kelime oyunu gibi oyunlar tavsiye ediliyor. Mutfakta birlikte yemek pişirmek veya kurabiye yapmak bile bilgisayar başında geçirilecek zamanlardan daha kaliteli olacaktır.

“Eski oyunlar nelerdi?” diye araştırmak bile bir aktivite. Bunun için eski ilginç oyunların nasıl oynanacağı Ankara Hacıbayram Veli Üniversitesi Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi internet sitesinde yer alıyor.

Meraklılarına ve sıkılanlara duyurulur.

Yazının Devamını Oku

Aralarına virüs girdi... Isparta-Burdur kavgası

19 Nisan 2020
Koronavirüs, iki kardeş kenti birbirine düşman etti.

Öyle bir gerginlik yaşandı ki, illerin milletvekilleri araya girmek zorunda kaldı. Isparta ile Burdur arasındaki gerginlikten söz ediyoruz. İlginç hikayeyi aktaralım size.

Koronavirüsün hangi illerde ne kadar olduğuna ilişkin harita, yıllardan beri yakın ilişkiler içinde olan iki kentin arasını açtı. Isparta, vaka listesi açıklandığında ilk 10’a girince, şaşkınlık yaratmıştı. Isparta’da koronavirüs sayısının, umreden dönen kişilerden kaynaklandığı kısa sürede ortaya çıktı. Hatta, kamuoyu bu rakamın tamamına yakınının umreciler olduğunu, AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel’den duydu.



Bu liste, Burdurluları gerdi. Zira, Isparta’da ilk haftalarda 250’yi aşan vaka sayısı, Burdur’da üç olarak belirlendi. Burdurlular, bu üç vakadan da Ispartalı umrecileri sorumlu tuttular. İki il arasındaki ulaşım durduruldu. Dağ ve köy yolları bile atlanmadı. Burdur Valiliği, tüm olasılıkları ortadan kaldırmak amacıyla her yol için karar çıkarttı. Üstelik İçişleri Bakanlığı’nın genelgesinde olmayan yeni kurallar konduğu da iddia edildi.

Burdur il yönetiminin bu konudaki aşırı hassasiyeti, Ispartalılarda alınganlık yarattı. İki ilin milletvekilleri, kendilerine gelen şikayetlerden bunaldı.

Yazının Devamını Oku

Meclis’in tarihi binası sınavı geçti - Virüssavar odalar, nefes aldıran bahçe

18 Nisan 2020
TBMM’nin bir asrı dolduracağı 23 Nisan 2020 için kimsenin planları elbette böyle değildi.

Görkemli kutlamalara hazırlanan milletvekilleri, gelişen riskler sonucunda bir anda kendilerini Polatlı’dan top seslerinin duyulduğu 1920’deki Milli Mücadele duygusu içinde buldular.

Çalışmalarına bir süre ara veren TBMM, bir ay boyunca zorunlu olarak çalışılan diğer alanlar gibi maskeli görevlilerin uzaktan selamlaşarak geçtiği bol dezenfektanlı çalışma ortamlarına dönüştü. TBMM’nin yeminli sırdaşları olan ve tüm görüşmelerde “tam tutanak” tutulmasını sağlayan stenograflar ile kavaslar da milletvekilleriyle aynı şartlarda çalışıyor. Meclis yönetimi de milletvekillerinin yanı sıra personelin üzerindeki riskleri azaltmaya çalışıyor.



Bülent Sarıoğlu’nun aktardığına göre, Genel Kurul’a ve komisyon görüşmelerine giren stenograf sayısı düşürülüp dönüşüm süreleri arttırıldı. Virüsü sınırlamaya yönelik her çareye başvuran Meclis yönetiminin imdadına ise geleneksel mimari yetişti. Son bir aydaki komisyon görüşmelerinin tamamında, tavana kadar açılır geniş pencereleriyle doğal havalandırma sağlayan TBMM ana binadaki plan-bütçe komisyonu salonu kullanıldı.

Avusturyalı mimar

Yazının Devamını Oku

Muhtarlara korona zulmü! Maaş isteyen de kolonya isteyen de var

12 Nisan 2020
Halk sağlığını korumak için her kesimin çaba gösterdiği bugünlerde ülkeler, şehirler, mahalleler, hatta aileler içine kapanırken, bazı birimler var ki yükleri daha çok arttı. Bunlardan biri de muhtarlar. Bir yandan vatandaşı evinde tutmak için uğraşıyorlar diğer yandan merkezi idarenin desteklerine aracı olmaya çalışıyorlar. Ama süreç kolay işlemiyor.

CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, sıcak iklimiyle virüsten kaçanların gözdesi olan seçim bölgesinde, muhtarlara ilişkin gözlemlerini paylaştı. Budak, kolonyadan maskeye, sosyal yardımdan cenazeye kadar vatandaşın her konuda muhatap olarak muhtarı gördüğünü vurguluyor. Nice krizler, sıkıntılar atlatmış “duayen” muhtarlar bile, “Biz böyle bir dönem yaşamadık” deyip anlatıyorlar: “Kaymakamlıklara ulaşamayanlar soluğu muhtarlıkta alıyor. Ama elimizde ne maske, ne kolonya, ne de ödeme yapacak bir kaynak var. Evden çıkama yasağı olan yaşlılarımız, acil ihtiyaçlarını en kolay muhtarlara söylüyorlar. Bazıları, ihtiyaç listelerini direkt bize veriyorlar. Maske ve kolonyalara bizim el koyduğumuzu, dağıtmadığımızı iddia edip, masa arkalarında aramaya kalkanlar bile oluyor. Hatta, ‘Benim bin liram nerede muhtar?’ diyenler de var. Vatandaş sinirini bizden çıkarıyor. İşten kaçtığımız yok, keşke kaynağımız olsa da evlere gidip tek tek dağıtsak.”

CHP’li Budak, dertli muhtarların sorunlarına Meclis’te çare arıyor.

KARANTİNADA KAMPANYA VEKİLLERDEN İLGİNÇ YÖNTEMLER

YÜZ yüze temas, siyasetin en olmazsa olmazlarındandır. Koronavirüs salgını nedeniyle her şey gibi bu da askıya alındı. Seçim bölgelerindeki ziyaretler, il başkanlıklarında toplantılar, meclis odalarında seçmen ziyaretleri yok artık. Ancak buna da çözüm geliştirenler oldu. AK Parti Ankara Milletvekili Ali İhsan Arslan gibi.

Kamuoyunun Mücahit Arslan olarak bildiği AK Parti milletvekili, bu temassız dönemini farklı iletişim mecraları kullanarak, aşmaya karar verdi. Seçmenlerine sesli mesajlar kaydederek, hem korona günlerine ilişkin içerikler hazırladı, hem de çalışmalarını aktardı.

Arslan, önce ekibiyle günlük toplantılarını, zoom ve skype gibi uygulamalar aracılığıyla video konferansa çevirdi. Ardından seçmene ulaşmanın yöntemi için fikirler geliştirildi. Telefon trafiğinin yeterli olmadığı yerlerde, sesli kayıt yapmaya, koronavirüs ve gündemdeki diğer konularla ilgili olarak mesajlar vermeye başladı. Mesajlar sık sık yenilendi.

Mesajlar, sesli olarak Twitter, Instagram, Facebook ve YouTube mecralarından yayınlandı. O da yetmedi, Podcast kullanılmaya başlandı. Yeni teknolojilerle, hem milletvekilleri, hem seçmen tanıştı. Aynı yöntemi kullanan milletvekillerinin sayısı hızla artıyor. Sesli ve görüntülü video kayıtlarıyla mesaj veren siyasilerin yanı sıra, seçmenlerine, kitap, film tavsiye edenler de oldu. Bu zorunlu hallerin hem topluma, hem siyasetçilere ilginç katkıları olacak gibi.

Yazının Devamını Oku

Hapiste yaşamın bilinmeyenleri

11 Nisan 2020
İletişim için özel santral kurduran, ekmek mayasından alkol üreten mahkûmlar var.

KORONA günlerinin en önemli tartışma konularından olan “infaz” düzenlemesi, daha çok tahliyeler ve koşullu salıverme hükümleriyle gündeme geldi. Oysa teklifin parlamento sürecinde tartışılan bazı ilginç ayrıntıları da vardı. Yeni düzenlemeyle, infaz yasasının hücre cezasıyla ilgili maddesine sürpriz bir ekleme yapıldı. Buna göre hapishanelere alkol sokan, alkol bulunduran veya kullananlara hücre cezası verilecek. Hem de cezanın süresi bir günden 10 güne kadar olacak. Aslında bu ceza, mevcut yasada cezaevinden kaçmak amacıyla tünel kazan veya isyan çıkaran mahkûmlar için öngörülüyor. Peki alkol girişinin yasak olduğu hapishanelerde alkol nasıl bulunduruluyor?

Milletvekilleri de bunu merak ettiler ve Adalet Bakanlığı bürokratlarından yanıt istediler. Bülent Sarıoğlu’nun aktardığına göre, muhalefet milletvekilleri ısrarla “Cezaevine alkolü kim nasıl sokacak? Alkol bulunmasıyla tünel kazmasını eş tutmak akıl tutulması” dediler.

Tartışma uzayınca Adalet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç da “Hükümlü dışarıdan alkolü nasıl sokuyor içeriye?” diye sordu. Bunun üzerine Cezaevleri Genel Müdür Yardımcısı Hasan Akceviz yöntemi şöyle açıkladı: “Kendileri yapabiliyor, ekmek ve meyve suyuyla mayalamak çok basit. Bunlar cezaevlerinde olan şeyler. Bazı mahkûmların mesela, telefonla ilgili örnek veriyorum, özel santral kurdurup dışarıyla konuşan mahkûmlarımız bile oluyor. Alkole ilişkin de karşılaştığımız sorunlar var, disipline ilişkin ciddi sıkıntılar oluyor.”

Anlatılanları dinleyen Tunç, “Evet, sarhoş olup yanındakilere zarar verebilir” deyip geçti ama tünel kazanla alkol yapanın cezasının neden aynı olduğunu açıklamadı.

VEKİLLERİN MASKEYLE SINAVI

TBMM Genel Kurulu’ndaki yasa çalışmalarında maske takmak zorunlu olunca, milletvekillerinin maskeli anlarını gözlemlemek epey ilginç oldu.

Milletvekilleri, bir süre sonra nefes almanın zorlaştığı ve konuşmanın güçleştiği cerrahi maskelerle zor anlar yaşadı. Kürsüye çıkan AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın maskesi hitabı sırasında sık sık yüzünden aşağı kayarken, HDP Grup Başkanvekili Meral Tanış Beştaş da kendisini bunaltan maskesini kısa süre açarak su içti.

Genel Kurul’da oturum sürerken bazı vekiller de maskelerini aralıklarla çıkararak rahat nefes almaya çalıştı.

Yazının Devamını Oku

Kırmızı acil, siyah ümitsiz vaka - Koronanın el kitabı

5 Nisan 2020
Korona günlerinin şartları adeta belleğimizi formatladı. Bildiklerimizi unuttuk, bilmediklerimizin uzmanı olduk. Pandemi, epidemi, karantina derken çeşit çeşit kavramlar öğrendik. Tarihteki 24 büyük salgını ezberledik. İzolasyon, entüpe, filyasyon gibi kelimeler maalesef hayatın parçası oldu.

Bir de başta İtalya olmak üzere Avrupa’da yaşanan yaşlı ölümlerini konuşurken, “savaş triyajı” terimiyle karşılaştık. Peki nedir bu triyaj? Sizin için araştırdık. Öncelikle bu ifade, Fransızca “Aciliyetine göre sınıflama” anlamındaki “Triage” sözcüğünden geliyor. İlk olarak Napolyon’un cerrahı Baron Dominique-Jean Larey tarafından 1812’de uygulanmış. Tedavi önceliğine göre savaş süresince yaralı askerleri kategorize etmeyi tanımlıyor.

Bülent Sarıoğlu’nun araştırmasına göre, “acil durumlara göre renkli kod sistemi” denebilecek bu terimin tıbbi ve hukuki boyutunu Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı şöyle özetliyor:

Pek çok afet ve savaş durumunda uygulanmıştır. Triyajda renk sınıflaması yapılmaktadır. Kırmızı renk en acil iken, sarı ikincil acil, yeşil hafif vakalardır. Ümitsiz vakalar ise siyah olarak belirlenmektedir. Mantık şudur; Sağlık çalışanları ne yapabiliyorlarsa onu yapmalıdırlar; en iyi olan şey en iyi rakamdır. Normal koşullarda hayatı tehlikede olan bir hastanın, yaralının ve şüpheli durumda olanın hastaneye kabulü şarttır. Tabii ki doğal afet triyajı, savaş triyajı ile aynı değildir. Virüsle yaptığımızın bir savaş olduğunu düşünürsek triyaj da savaş triyajı olarak adlandırılabilir. Dinamik bir işlemdir; hastaların sürekli yeniden değerlendirilmesini gerektirir. Triyaj sorumlusunun kararları aciliyet nedeniyle tartışmaya açık değildir. Bir hekim için neye mal olursa olsun ümitsiz bir hastanın yaşamını korumakta ısrar etmesi, başka yerde gereken kaynakları harcamak anlamına geleceğinden ahlaki bir tutum değildir. En fazla sayıda kurbanı kurtarma niteliği taşıdığı zaman haklıdır.”

Umarız, Türkiye bu aşamaları tartışmadan salgınla mücadeleyi başarıyla atlatacaktır.

KİM BU 65 YAŞ ÜSTÜ?
7 MİLYON YAŞLININ 1 MİLYONU HÂLÂ ÇALIŞIYOR

KORONAVİRÜS

Yazının Devamını Oku