Paylaş
Öyle bir gerginlik yaşandı ki, illerin milletvekilleri araya girmek zorunda kaldı. Isparta ile Burdur arasındaki gerginlikten söz ediyoruz. İlginç hikayeyi aktaralım size.
Koronavirüsün hangi illerde ne kadar olduğuna ilişkin harita, yıllardan beri yakın ilişkiler içinde olan iki kentin arasını açtı. Isparta, vaka listesi açıklandığında ilk 10’a girince, şaşkınlık yaratmıştı. Isparta’da koronavirüs sayısının, umreden dönen kişilerden kaynaklandığı kısa sürede ortaya çıktı. Hatta, kamuoyu bu rakamın tamamına yakınının umreciler olduğunu, AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel’den duydu.
Bu liste, Burdurluları gerdi. Zira, Isparta’da ilk haftalarda 250’yi aşan vaka sayısı, Burdur’da üç olarak belirlendi. Burdurlular, bu üç vakadan da Ispartalı umrecileri sorumlu tuttular. İki il arasındaki ulaşım durduruldu. Dağ ve köy yolları bile atlanmadı. Burdur Valiliği, tüm olasılıkları ortadan kaldırmak amacıyla her yol için karar çıkarttı. Üstelik İçişleri Bakanlığı’nın genelgesinde olmayan yeni kurallar konduğu da iddia edildi.
Burdur il yönetiminin bu konudaki aşırı hassasiyeti, Ispartalılarda alınganlık yarattı. İki ilin milletvekilleri, kendilerine gelen şikayetlerden bunaldı.
Bu aşırı hassasiyet, Burdur’da çalışıp, Isparta’da yaşayanlar açısından ciddi sıkıntı yarattı. Öğrendik ki Burdur küçük diye Isparta’da ev tutan, çok sayıda özel sektör ve kamu kurumu çalışanı varmış. Sayıları 500’ü aşan bu kişiler, koronavirüs kavgası yüzünden ortada kalmışlar.
Burdur Valiliği, “Isparta’ya gitmeyin, Burdur’da kalın” deyince, nerede kalacakları, nerede yemek yiyecekleriyle ilgili kriz çıkmış ve aileler bölünmüş.
Şimdi iki ilin milletvekilleri, mağdur olan çalışanlarla ilgili formül arıyor.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Korona günleri bir gün geçecek, sonrasını da hesaba katmak lazım.
MECLİS’TE KORONA TALEPLERİ: SAĞLIKCILAR GAZETECİLER ECZACILAR
KORONAVİRÜS ile mücadele sürecinde, hak kayıplarının oluşmaması için farklı sektörler ve meslek gruplarının sorunları muhalefet tarafından sık sık gündeme taşındı. Bunların, iktidara fikir verecek, önemli başlıklar içerdiğini düşünüyoruz. Sadece muhalefet değil, vatandaşlar da TBMM Dilekçe Komisyonu aracılığıyla taleplerini ilettiler. Derli toplu bir araya getirerek, aracılık etmek istedik. İşte korona talepleri:
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: Sağlık personeline döner sermaye ödemeleri tavandan yapılmalı, sağlık kurumlarındaki temizlikçiden, acil tıp teknisyenine, ambulans şoföründen banko memuruna, sekreterden, teknisyenine kadar herkesi kapsamalıdır.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer: 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta hafta sonları uygulanmaya devam eden sokağa çıkma yasağı nedeniyle tirajı düşen gazetelere destek sağlanmalıdır. Salgın sonrasında eğer Türk basını diye bir şeyin ortada kalmasını istiyorsak, acilen mali destek paketi açıklanmalıdır.
CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer: Koronavirüs salgını nedeniyle eczacı ölümleri artmaktadır. Tüm eczacı ve eczane çalışanları belirli periyodlarda COVID-19 testinden geçirilmelidir.
TBMM Dilekçe Komisyonu vatandaş talepleri:
* Zorlu günlerde çalışmak zorunda kalanların, yıllık izinleri arttırılmalıdır. Maruz kalınacak fiziki ve psikolojik durumun sonuçları ancak iyi bir istirahatla giderilebilir.
* Toplu taşıma araçlarının yeterince temizlenmesini sağlamak için tüm kurumlar birlikte çalışmalıdır.
* Gıda, temizlik ve ilaç ürünlerinden KDV kaldırılmalıdır.
* Yurtdışında eğitim gören öğrencilere bir defaya mahsus, Türkiye’deki üniversitelere geçme hakkı verilmelidir.
Vatandaşın bazı önerileri, kriz fırsatçılığı gibi görünmüyor değil.
POST-COVID DÖNEM ENDİŞESİ AVRUPA KAPILARINI MI KAPATIYOR?
KÜRESEL salgın karşısında uygulanan ulusal ve bölgesel önlemler, koronavirüsten sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına dair işaretleri güçlendiriyor. Düşünürlerin “post-COVID periyod” dedikleri salgın sonrası döneme yönelik ilginç kararlar alınıyor. Kimilerine göre salgın sonrası insanlığı yeni bir uluslararası sistem bekliyor. Bu konu, bizde de önemli bir başlık olarak konuşulmaya başladı.
Geride bıraktığımız dönemde Avrupa Birliği Komisyonu’ndan bu konuda önemli bir adım atıldı. AB, güvenlik ve kamu düzeni için gerekli olan stratejik Avrupa şirketlerini ve kritik varlıkları korumak amacıyla doğrudan yabancı yatırımların denetlenmesine karar verdi.
AB kurumları, üye devletlerin güvenliğini ve kamu düzenini etkileyebilecek yabancı yatırımları bir taramadan geçirecek. Halk sağlığı krizi ve ekonomik kırılganlık döneminde yabancı yatırım denetlenmesi sağlanacak. AB ülkeleri, özellikle güvenlik, kamu düzeni için gerekli olan sağlık, tıbbi araştırma, biyoteknoloji ve altyapılar gibi alanlarda AB şirketlerine gerekirse birlik dışından ortaklıkları engelleyecek. Yani “birlik varlıkları” yabancı yatırımdan korunacak.
Bununla da bitmiyor. Komisyonun açıkladığı kılavuz ilkeler, AB ülkelerinin belirli koşullar altında “sermayenin serbest dolaşımını sınırlamasını” da öngörüyor.
Bu gelişmeler hem hükümetin hem de muhalefet partilerinin dikkatini çekti. İktidar Partisi, post-COVID dönemine hazırlık için çalışma başlattı. Çünkü bu durum, Türk şirketlerini yakından ilgilendiriyor. Dolayısıyla akıldaki sorular bitmiyor.
Koronavirüs, liberalizmin temellerini kökten mi sallıyor?
Paylaş