Bana göre bu alemin en uç noktasına ise, mevzu anne-çocuk olunca varılıyor. Ayağında çorap olmayan bir çocuk, ek gıdaya geçen ya da geçmeyen bir bebek, emziren bir anne, okul, oyun, beslenme derken ortalık karışıyor. Hal böyleyken çoluk çocuk mevzularında fikir beyan eden, üstelik pek çok takipçisi olan sosyal medya kullanıcılarını sabırlarından dolayı tebrik etmek istiyorum.
Kötü Alışkanlıklara İyi Öneriler, Başlarım Şimdi Anneliğe, Çok Hayal Kuran Çocuk, Oyuncu Anne, Ev Yapımı Sihirli Değnek ve Dedemin Bakkalı kitaplarının yazarı, reklamcı, on parmağında on marifet Şermin Çarkacı, namıdiğer Oyuncu Anne de bu hesaplardan biri. Facebook’ta yaklaşık 620 bin kişi tarafından takip edilen Çarkacı, Ankara’da yaşıyor ve üç çocuk annesi. Paylaşımlarıyla neşe ve ilham veren Oyuncu Anne, kimi zaman çocuklarıyla kartondan langırt yapıyor, kimi zaman çocukluk anılarını neşeli fotoğraflar eşliğinde takipçileriyle paylaşıyor.
SONSUZA KADAR MUTLU YAŞADILAR
Onu, seramik çamurundan kerpiç, kerpiçlerden Mısır piramidi, sirke, karbonat ve bulaşık deterjanından yanardağ yaparken görürseniz şaşırmayın. Tam bir oyun kurucu. Öyle ki kitaplarının yanı sıra, her güne bir oyun önerdiği bir oyun takvimi bile hazırladı. Çocukların ailelerinden istediğinin renkli ve pahalı oyuncaklar, çeşit çeşit kurslar, oyun alanları, etkinlik merkezleri, çizgi filmler olmadığını belirten sevgili Oyuncu Anne, “Aslında sadece bize ihtiyaçları var. Birlikte geçecek kısa ama dopdolu anlara, göz göze geldiğimizde kendilerini önemli hissettikleri anlara ihtiyaçları var” diyor. Her paylaşımında ‘Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar’ demenin bir yolunu mutlaka bulan bu güzel ruhu, sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz. Takip ederken bir de bakmışsınız, kendi çocukluğunuzu bulmuşsunuz...
BABALAR OLARAK BİZ DE BURADAYIZ
Baba olacağını öğrendiği günden bu yana okuyan, araştıran ve babalık serüvenini sosyal medyada takipçileriyle paylaşan Uçan Baba ise, konuya çok haklı bulduğum bir noktadan giriş yapıyor ve şunları söylüyor: “Hamilelik ve anne sütü dışında her şeyi babalar da yapabilir diye düşünürken farkettim ki bu sektörde babalara çok yer yok. İnternet ve sosyal medya blogger annelerin tekelinde. Ben de bu kaotik ortama bir baba yaklaşımı getirmek için öğrendiklerimi ve tecrübelerimi bu sayfada paylaşıyorum. Babalar olarak biz de buradayız!”
1999 yılında ‘Kutsal bilgi kaynağı’ sloganıyla doğan Ekşi Sözlük’ün ardından, çok sayıda kardeşi de sanal dünyaya merhaba dedi. Kimi parladı, kimi zamanla göç eyledi. Bu furyada yerini alan ve son dönemde internet aleminde arzıendam eden Gazi Sözlük, Gazi Üniversiteli genç girişimciler tarafından 2015 yılında kuruldu. Öğrencilerin de desteğiyle son dönemde ivme kazanan sözlük, üye olduktan sonra ‘dal içeri’ butonuyla kullanıcıları davet ediyor, sisteme giriş yaptıktan sonra ekranda beliren ‘ve cennetin kapıları sana ardına kadar açılıyor’ mesajıyla gülümsetiyor. Sözlük, kentle ilgili çok sayıda başlığa da ev sahipliği yapıyor. ‘Ankara’ başlığı, şu düzeltmelerle dolu:
rakun123: Eminmisin la (bkz: angara) olmasın?
batmayanigneucu: Ankara diye yazılır angara diye okunur.
raskolnikov: Bozkıra beton dökmüşler, adına angara demişler.”
Ankara ayazı, Ankara soğuğu ve Ankara’nın ayazından korunma yolları başlıkları ise adeta birer şikayet kutusu. Soğuk havaya isyan eden sözlük kullanıcılarının acı dolu yakarışlarından bazıları ise şunlar:
MEMLEKET ERZURUM İKAMETGÂH ANKARA
helesendur:
Yorumlar, fotoğraflar, gülüp geçenler, eleştirenler, alay edenler, internetin dipsiz kuyusunda, metrodaki ananasın başına üşüştü. Bu alışılmadık durumla ilgili herkesin bir fikri, hissi vardı fakat en çok twitter ananas monologlarından nasibini aldı.
@asosyalbirisi1 sordu, “Milyonlar tek yürek, akıllarda bir soru: Hanımefendi, napıyorsunuz?” @attorneyatbkk nüktedan bir çağrıda bulundu, “Arkadaşlar çok sevdiğimiz yavrumuz ananas Ankara metrosunda kayboldu görenler lütfen iletişime geçsin.” Peşi sıra @Manyakovski geldi, “Abla ısırmaz dimi? İsmi ne bunun çok tatlıymış.” Şarkıcı İrem Derici ise fotoğrafı, instagram hesabından “Allah belamı versin idolümü buldum” notuyla paylaştı.
ANANAS BİLE ŞAŞKIN
Ankara metrosundaki esrarengiz ananasla ilgili birbirinden ilginç yorumların ardı arkası kesilmedi. İşte bu yorumlardan bazıları:
@Fatihyasinim Çok uzak değil yaklaşık 7 sene önce eve ilk kez ananas alındı. Babam bizi ananasın etrafına toplayıp konuşma yapmıştı.
@errbilll Ananas bile şaşkın! Tasma boynunda Ankara metrosunda! Hayat işte.
Tüm bu sürprizler size bir kartla birlikte ulaşıyor. Kartın üzerindeyse ‘Faili Meçhul Kıyak’ yazıyor. Kulağa romantik komedi filminden sahneler gibi gelse de, tüm bu kıyaklar ve daha fazlası sekiz yıldır hayata geçiriliyor.
Tunç Kılınç’ın 27 Şubat 2009’da fikiratolyesi.com’da “Hadi bir oyun oynayalım” diyerek başlattığı Faili Meçhul Kıyak (FMK) Hareketi, ufak şeylerle insanları mutlu ederek mutlu olmak ve anonim olarak kalmak esasına dayanıyor. Üzerinde “Faili Meçhul Kıyak. Seni gülümsetebildiysem ne mutlu... Sen de birine bir kıyak yap. Bıraktığın tek iz de bu kart olsun!” yazan kartlar ise, yapılan kıyakla birlikte olay yerine bırakılıyor. Oyunun devamı için gerekli olan bu kartlar, internet sitesinden indirilip baskı alınarak kullanılabiliyor. Öte yandan harekete gönül verenler tarafından kurulan failimechulkiyak.org internet sitesindeki formu doldurarak, bir matbaanın ücretsiz olarak bastığı kartlardan da talep edebilirsiniz.
ŞAŞIRTICI VE BULAŞICI
Faili Meçhul Kıyak Hareketi, gizemli, yakalanma korkusu nedeniyle oldukça heyecanlı, basit fakat yaratıcılığa alabildiğine açık, çekici, şaşırtıcı, bulaşıcı bir girişim. İnsanda engellenemez bir ‘Ben de yapmalıyım’ hissi uyandırıyor. Faili meçhul bir kıyak yapanın ya da bir kıyakla karşı karşıya kalanın gününün kötü geçmesi mümkün mü? Siz de fikiratolyesi.com internet sitesini inceleyerek oyuna dahil olabilir, hem kendinize, hem de kentin asık suratlarına gülümsemeler armağan edebilirsiniz.
Fransız şair Paul Eluard’ın Aydınlık adlı şiirinde söylediği gibi: “Hayal edilecek bir şey vardır/Yerine getirilecek istek/Doyurulacak açlık/Cömert bir yürek/Uzanmış açık bir el/Canlı canlı bakan gözler vardır/Bir yaşam vardır yaşam/Bölüşülmeye hazır.” Haydi hayallerimiz, cömert yüreğimiz, canlı canlı bakan gözlerimizle, yaşamı bölüşmeye ve aydınlatmaya...
Ortodonti uzmanı Yalçın Ergir, uzun yıllar ilmek ilmek işlediği internet sitesi ergir.com üzerinden, ruhunun renklerini, gezilerini, kitaplarını, şiirlerini, Ankara’nın mazisini, her köşesi bir hikaye anlatan sihirli muayenehanesini ve mesleğinin inceliklerini paylaşıyor takipçileriyle.
Henüz sosyal medya bu noktaya gelmemiş, telefonlar akıllanmamışken tanışmıştım sevgili Düş Hekimi’nin internet sitesiyle. Sene 2005, yaşım küçük, bilgisayarımın monitörü tüplü ve büyük, internetim sınırlıydı. Birkaç sene sonra röportaj yapmak için onu ziyaret etme fırsatı buldum. Duvarlardan, fotoğraflardan, muayenehanedeki envaiçeşit tasarımlardan, renkten, ahenkten gözümü alamadığımı hatırlıyorum.
GEÇEN YÜZYILDAN SICAK BİR KARE
Nevişahsına münhasır bir isim olan Ergir, yukarıdaki fotoğrafa eklediği şu satırlarla anlatıyor kendini:
“Geçen yüzyıla açılır arka kapım. Ne kavağı ne deresi kalmış Kavaklıdere’de, beton çölü ortasında zemin katta yaşarım. Herkesin kendi kapısının da, komşu kapısının önünü de süpürmesine inananlardanım. Kapımın ardında, şehrin tam ortasında, hem kendime, hem de griden geçenlere bugüne ait olmayan bir dünya kurarım. Kütük tepsim, çay sepetim, meşe kalasım, kara kedim, çiçeklerim, emekli sandığım. Geçen yüzyıldan sıcak bir kare sunarım...”
YAZILMASAYDI UNUTULMAYA MAHKUMDU
İlki 2000 yılında okurla buluşan yedi kitap yazan Düş Hekimi, Büyük Sinema’yı, Ankara Palas’ı, Türk Ocağı binasını, Atatürk’ün Ankara’daki son gününü, Başkent’in ilk dükkanlarını, kentin mahzun banliyö istasyonlarını, 1953-1986 yılları arasında Yenişehir’de şarküteri-lokanta olarak hizmet veren efsane Piknik’i ve çok daha fazlasını kaleme aldı. Kendi deyimiyle bu öyküler, “Yazılmasaydı bir kuşak sonra unutulmaya mahkumdu.” Birbirinden değerli, kentin belleğine ışık tutan, gönülden kaleme alınmış bu yazılara, ergir.com’daki ‘Düş Hekimi Belgeselleri’ başlığından ulaşabilirsiniz.
Evet, Ankara grinin envaiçeşit tonunu barındırıyor. Peki ya diğer renkleri...
Neyse ki kentin diğer renklerini göstermek ve sokakları, yaşamı canlı renklerle boyamak için mücadele edenler var. Geçtiğimiz aylarda kurulan ve test yayınını sürdüren ankaraguzeldir.org internet sitesi de bunlardan biri. “Ankara Güzeldir” diyerek yola çıkan ekip, etkinliklerin duyurulacağı, kent kültürüyle ilgili yazıların, röportajların, tanıtımların yer alacağı bir internet sitesi oluşturmak için özveriyle çalışıyor. Ankara’da pek çok güzel şey olduğunun altını çizen ekip, şunları söylüyor:
RENGARENK YAŞAYALIM
“Kentin güzelliğinin temel etmenlerinden birisi kültürel, sanatsal etkinlikleri. Ama düşünüyoruz ki, griye hapsolan yaşamlar diğer renkleri her zaman hissedemiyor, duyamıyor, göremiyor ve bu renklere ulaşamıyor. Bizler Ankara’nın grisini de seviyoruz, gökkuşağı altındaki tüm diğer renklerini de. Birlikte tüm renkleri görelim, rengarenk yaşayalım istiyoruz. Canlı, dinamik ve samimi bir kent kültürü olan Ankara için, Ankaralılar için, yani aslında kendimiz, hepimiz için Ankara’nın güzelliklerini daha fazla yaşamak istiyoruz.”
ankaraguzeldir.org, kentteki kültürel, sanatsal, sportif, bilimsel, politik eylem ve etkinlikleri takip edebileceğiniz bir rehber niteliğinde. Ankara’nın renklerine, sitenin sosyal medya hesaplarından ulaşmak da mümkün. Sitede, sanat mekanları, sokaklar, parklar, mahalle meyhaneleri, kolektif yaşam mekanları, röportajlar gibi pek çok kategori bulunuyor. Test yayınının tamamlanması ve bu kategorilerin içinin doldurulması halinde site, kentlinin çok sayıda ‘Tık’ını almaya aday. Gelecek vadeden internet sitesi umuyorum ki büyüyüp serpilecek, gri gözlüklü şehir sakinlerini gözlüğünü çıkarmaya ikna edecek.
Uzun yıllardır kar kış demeden Güvenpark’ta kuş yemi satan 81 yaşındaki Nezegül Yıldırım için harekete geçen @ankara_cevirme, twitter hesabından “Yarın Güvenpark tarafına yolu düşenler, bu pamuk teyzemizi ziyaret eder misiniz? Gidecek birkaç arkadaşımız var. Sevindirelim teyzemizi” notuyla Nezegül ninenin fotoğrafını paylaştı. Ardından @ankaralitutank çağrıda bulundu, “Arkadaşlar Güvenpark’tan geçerken bu teyzemizden yem alır mısınız? Yemi biterse evine daha erken dönecektir. Bu sizden ilk ricam lütfen.”
KOLUNU KIRDI GİTMEKTEN VAZGEÇMEDİ
Nezegül ninenin soğuk havada uzun saatler boyunca kalmasına dayanamayan sosyal medya kullanıcıları, hızla harekete geçti. Hatta yem almak için Güvenpark’a gitmek üzere yola çıkan Buket Öztürk, buzda düşüp kolunu kırmasına rağmen yolundan dönmedi. Kolu alçıya alındıktan sonra soluğu Güvenpark’ta aldı. İlerleyen saatlerde @ankara_cevirme “Güvenparktaki teyzemizin yemleri bitti. Teşekkürler iyi kalpli Ankara’lılar. İyki varsınız” diyerek duyarlı kentlilere teşekkür etti.
Gelişmelerin ardından haber bültenlerinde de yer alan Nezegül nine ise, “Cumartesi günü öğlene doğru gençler geldi. Erkenden gittim. Allah gençlerin işlerini rast getirsin. İnternete koymuşlar, haberim yoktu” dedi ve muhabirin “Bu durum hoşuna gitmedi mi” sorusunu, “Hoşuma gitmedi yavrum. Bu yaşta...” şeklinde cevapladı.
Öte yandan Ankara Valiliği, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
Bir masa, dolap, kıza oyuncak, oğlana beşik, yeni bir kazak, balkona da bir salıncak... Bu eşya kalabalığının gerçekten ihtiyaç olup olmadığını bir kenara bırakıp, bu ihtiyaçları nasıl karşılayacağımızı düşünüyorum. Kabul gören yöntem satın almak. Oysa öğrenmemiz, alışmamız gereken daha makul yollar var. Elinde kullanmadığı eşyaları olanlar ile, o eşyalara talebi olanları, takas, ücret veya herhangi bir karşılık aramadan buluşturan bir proje olan Özgür Dönüşüm, bu yollardan biri.
ELBİSEDEN OTOMOBİL LASTİĞİNE
ozgurdonusum.org internet sitesi ve Özgür Dönüşüm Ankara facebook grubundan inceleyebileceğiniz proje, kıyıda köşede duran, kullanılmayan eşyaları hiç tanımadığınız insanlara sayfa üzerinden hediye ederek gereksiz tüketimi ve üretimi azaltmayı, çevre kirliliğini en aza indirmeyi amaçlıyor. Özgür Dönüşüm’de esas olan, sadece maddi yetersizliği olanlarla eşya paylaşımı sağlamak ve onların ihtiyacını karşılamak değil, maddi anlamda yeterliliği olup eşyayı satın almak isteyenlerin tüketimini de en aza indirmek.
Üye sayısı 158 bine yaklaşan grupta, abiye elbiseden bota, televizyon kumandasından otomobil lastiğine, kanepeden saç kurutma makinesine çok sayıda eşya yeni sahipleriyle buluşuyor. Geçtiğimiz günlerde bir anaokulunda yapılan yeni yıl kutlamasında kullanılmak üzere talep edilen Noel Baba kostümü hızla bulundu. Grupta bir anne, oğlunun çok sevdiği fakat bozulan oyuncağının aynısından arıyor, bir başka üye, her canlının tüm ihtiyaçlarına hitap eden projenin kullanıcılarından kısırlaştırılmış kediler için mama talep ediyor. Yoğun bir trafiğin olduğu Özgür Dönüşüm Ankara facebook sayfasında kıyafetler, elektronik eşyalar, mobilyalar, kitaplar, oyuncaklar, takılar, hatta bir gün kullanıldıktan sonra bir ömür gardıropta bekleyen gelinlikler el değiştiriyor.
HASTA ZİYARETİ VE VİTAMİN DESTEĞİ
Taleplerde de, verilmek istenen eşyalarda da sınır yok. Birinin ihtiyacı, muhakkak bir başkasının evinde fazlalık oluyor. Sayfada yaptığım kısa gezintideki gözlemim, ekranı kırılan telefonlarda kullanılmak üzere, aynı model, bozuk-kullanılmayan fakat ekranı sağlam telefonlara büyük bir talep olduğu. Bebek ve çocuk eşyaları ile kıyafetleri de sayfada sık sık boy gösteriyor.