Sanal ortamda, tanıdığımız ya da tanımadığımız onlarca insanın yaşamını dikizliyor, hayıflanıyor, ihtiyacımız olan ya da olmayan ürünleri satın alıyor, bir fotoğrafla alelacele bir şeyleri kutluyor ya da hiçbir sorunu çözmeyen iki cümle yazarak vicdanımızı rahatlatıyoruz. Gülten Akın’ın ‘İlk Yaz’ında söylediği gibi, ‘Ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya.’ İnce şeyleri anlamaya ve okumaya, yazmaya, gelişmeye, bir tatlı huzura, iki güzel kelama, birbirini dinlemeye, yaşamaya...
Saatler sosyal medyada akıp giderken, pek çok alanda çevrim içi eğitim veren Bilişim ile Gelişen İş Dünyası (Bilgeiş) Projesi, kullanıcılarını bilgilendirerek sertifika sahibi yapıyor.
ÇEVRİM İÇİ KRİZ YÖNETİMİ
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ile Türkiye Bilişim Derneği (TBD) arasında imzalanan protokolle yola çıkan ve geçtiğimiz yıl kasım ayında kayıt almaya başlayan Bilgeiş, Fotoğrafçılık Teknikleri, Kriz Yönetimi, Müşteri İlişkileri, Zor İnsanlarla Baş Etme, Photoshop, Üç Boyutlu Modelleme, WordPress Kullanarak Web Sitesi Hazırlama gibi pek çok konuda ders veriyor.
Dersler, farklı büyüklükte KOBİ’ler düşünülerek çalışanlara ve KOBİ sahiplerine yönelik olarak hazırlanmış olsa da, iş hayatına katkı sağlamak ya da ilgi duyduğu alanda bilgi sahibi olmak isteyen herkes portaldan yararlanabiliyor. bilgeis.net internet sitesine üye olduktan sonra çevrimiçi dersleri takip ederek kısa sürede ilgi duyduğunuz alanlarda bilgi sahibi olabiliyor, dilerseniz dersin ödevlerini ve sınavlarını tamamlayarak sertifika alabiliyorsunuz.
@emreglrr, “Ankara grinin en güzel tonudur” tespitinde bulunurken, @mkd, “Ankara hep böyle kal, zaten yazcı pislikler güneye kaçtı biz sana böyle aşığız” dedi. Ankara sevdası, twitter’a şu satırlarla yansıdı:
@berfiield Bir insan nasıl Ankara’yı sevmez aklım almıyor ya vallahi biz bu şehre aşığız aşık.
@ayseenyil Ankara’da metroya ilk binişim, iki genç metroda gitar çalarak şarkı söyledi. Seni seviyorum Ankara.
@YasinKenduzler Ankara Karapürçek semaları doğal sepya filtre yapıyo kaçırma.
@ichlikgiyenadam Evet, Ankara’da göze hoş gelen az şey var. Fakat ruha hoş gelen çok insan var. Farkı bu.
@isacoskun12 Ankara’nın bu kasvetli havasına aşığım yaşasın gri şehir.
@meskalinluci Ankara sana aşığım, o yüzden senden nefret ediyorum aynı zamanda.
Kimi mutluluğunu paylaştı, kimi talihine küsüp, öfkesini kustu. Bölümünden memnun olanlar hızla sosyal medyada kişisel bilgilerini düzenleyip kazandığı üniversiteyi yazarken, bu durum alay konusu oldu:
@ahalbo Yeni kazanan arkadaşlara kısa hatırlatma. Kazanılan bölüm bio’ya İngilizce olarak eklenecektir.
@biakdenizkizi ÖSYM’den sonra en çok tıklanan google çeviri olcak eee malum bölümü bio’ya İngilizce yazılmayınca dövüyorlar.
@YunusEUzun Şu an kazanan arkadaşlar translateden bio için bölüm çevirilerini yapıyor.
@eccculdg Ya arkadaşlar bio’nuza üniversite yerine university yazınca ne değişiyor bi anlatır mısınız?
@hamzayildiz__ Doldurun bioları doldurun vizelerde görecem ben sizi.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ ERİK DALI BÖLÜMÜ
Heyecanlı gençler, başarılarını attıkları tweetlerle de duyurdu. Twitter kullanıcıları ise durur mu, yapıştırdı cevabı:
lavarla.com’da paylaşılan yazıda, İstanbul’un herkesin, Ankara’nın ise yalnızca Ankara’da yaşayanların olduğunun altını çizen Lavarla, ikinci sıraya “Nem yok, nem!” maddesini koydu ve “Yaz aylarında değerinin farkına varılan bir durumdur. Denizsiz kentin yaz geceleri esintili olur. Gündüzleri sırılsıklam ter içinde kalmazsınız. Balkon kapısını açar, mis gibi uyursunuz. Hatta dikkat etmezseniz üşütür, hasta bile olabilirsiniz” uyarısında bulundu.
Listenin üçüncü sırasında, kentin bütün yollarının Kızılay’a çıkması yer aldı. Ankara’da iki vasıtayla en uzak noktadan bile Kızılay’a ulaşılabileceğini belirten Lavarla, “İstanbul’da bir yerden bir yere gidilirken söz konusu mesafe bir buçuk saatse normaldir, göze alınır, aynı bir buçuk saat Ankara’da çok uzak bir yeri işaret ediyordur, gitmek sürekli ertelenir” dedi.
VURGULARIN SESİ KISILIYOR
Dördüncü maddede, Dostoyevski, Barış Bıçakçı, Arkadaş Zekai ve Ahmet Erhan yer aldı. Ekip, bu dört ismin yarattığı karakterlere, satırlarına, dizelerine, en güzel Ankara’da aşinalık kurulacağını belirtti ve “Başka şehirlerde cümlelerin anlamı eksilecek, vurguların sesi kısılacaktır” tespitinde bulundu.
Beşinci maddede arzıendam eden ‘Yalnızlık’ ise, şu cümlelerle açıklandı:
“İstanbul’da bir tanıdığı, ahbabı, akrabası olmayan kimse yoktur. Uzak yakın illa ki birileri olacak, gidip görmediğinizde sitem edecek, bayramlarda el öpmeye bekleyecek, olmadık yerlerde karşınıza çıkıp yadırgayıcı bakışlar ve lüzumsuz sorularla keyfinizi kaçıracaktır. Ankara’da doğup büyüyenler için de bu durum geçerli olabilir elbette, ama Ankara’ya okumak için gelenler arasında burada yakın akrabası olanlar, küçük bir azınlıktan fazlası değildir.”
Sıcak günlerde içeceğini, kitabını alıp sandalyesini sırtlayan önce parka giden meşhur yokuşu tırmanıyor, sonra sosyal medyada yer bildirimi yapıp fotoğraf paylaşıyor.
Parkın ismi konusunda ise kafalar karışık. @pekgizli soruyor, “Seğmenler mi Seymenler mi arkadaşlar?” @yanisankibelki, “Bu ikilemi ben de yaşıyorum. Gönlüm ‘Seğmenler’den yanaydı. Ama tabelada ‘Seymenler’i gördüm. Dertlendim” derken, parkla ilgili diğer tweetler ise şöyle:
@zdenizturan Senelerdir Seğmenler sandığım yer Seymenlermiş.
@barisokur Artık burası Seğmenler değil, Seymenler...
@kobeoncount A aaa Seğmenler ne güzel yermiş İzmir’e benziyo ama insanlar çime oturmuş deniz varmış gibi aşağıya bakıyolar ı ı deniz yok orda da.
Gri şehrin kara mizahını yaptığını ifade eden nüktedan ekip, “Turizmde adres değişti. Ankara, Çeşme ve Bodrum’u tarihe gömebilir” açıklamasıyla sosyal medyayı kırdı geçirdi. Turizm Bölge Müdürü kimliğiyle kamera karşısına geçen Nevzat Can Ünsal, Kaan Karabüber’in sorularını yanıtladı. Tatilseverlerin Ankara’yı keşfetmeye başladığını belirten Ünsal, şunları söyledi:
“Keçiören ana baba günü. Adam Bodrum’a gidiyor, bir sodaya 15 TL veriyor, maddi manevi yoruluyor. Çoluk çocuk, gürültü, nem, sivri sinek derken dinlenemeden eve dönüyor. Keçiören konum itibarıyla yüksekte. Nefes aldığınızda oksijenden ciğeriniz yanıyor. Nem yok, doğayla iç içe, şehir merkezine yakın. Birçok antik kültür mirası var. Antik kule, antik teleferik, eski belediye binası, şelale, kent meydanı, gondol...”
BATIKENT’İN ANTİK KALDIRIMLARI
Ünsal, “Ben susayım Keçiören konuşsun” derken, youtube’da yaklaşık 45 bin kez tıklanan videoya yorumlar gecikmedi:
-Hocam ciddi anlamda mizah ve eleştiri kalitenize ulaşabilen bir tane daha kanal, kişi, kurum, kuruluş yok.
-Siz Batıkent’in antik kaldırımlarını bilir misiniz?
Feminist olduğunu iddia eden ya da feminist olmadığını belirtip gerekçelerini sıralayan pek çok kişi, bilinçsiz ve çelişkili söylemleriyle sosyal medyada boy gösteriyor. Konu kadın, erkek, eşitlik, feminizm olunca, cinsiyetçi tepkiler ve sunturlu küfürler birbiri ardına sıralanıyor. Şuur yoksunu argümanlardan ilki, şu minvalde:
-Kendini kakalayacak adam bulamayan feminist oluyor.
-Her sevgilisinden sorunlu ayrılıp, kin tutan da kendine feminist diyor.
-Sevdiği çocuk ona bakmayınca feminist olmuş.
-Hiçbir erkek seni umursamıyor diye feminist olduğunu bilmesek inanırdık belki.
-Evde kalan kızlar durdukça bozulup feminist oluyor.
-Bu yıl da evlenemezsem her an feminist olabilirim.
“Ben Sıhhiye’deki çirkin alo 153 mavi konteyneri olurdum sanırım” diyen @mevzuvargibi’nin ardından, yanıtlar gecikmedi. @josessemprun, “Anıtkabir” derken, @evrimzabeth “İller Bankası :(“ yorumu yaptı. @Bruegkel, Büyük Çankaya Oteli’nin tepesinde unutulan, yaklaşık 20 yıl bekledikten sonra 2014 yılında sökülen Başkent’in en meşhur kule vincine dikkat çekti ve “Üzerinde vinç unutulan, bir türlü bitmeyen cam bina olabilir. Saçma ve yarım” dedi. Diğer yorumlar ise şunlar oldu:
@abidigabidiga Ulus’taki eski meclis binası.
@gulserendipity Botanik Parkı! (eski hali ama :)
@JR_Kasmir Yüksel-Konur kesişimi, insan hakları heykeli...
@neskuiklisut Sakal’ın yanındaki yıkık bina.
@desemdeinanma_ Gazi Tıp’ın hüzünlü bankları.
@arkebuzcu Ulus’taki Ziraat Bankası.