Paylaş
Ortodonti uzmanı Yalçın Ergir, uzun yıllar ilmek ilmek işlediği internet sitesi ergir.com üzerinden, ruhunun renklerini, gezilerini, kitaplarını, şiirlerini, Ankara’nın mazisini, her köşesi bir hikaye anlatan sihirli muayenehanesini ve mesleğinin inceliklerini paylaşıyor takipçileriyle.
Henüz sosyal medya bu noktaya gelmemiş, telefonlar akıllanmamışken tanışmıştım sevgili Düş Hekimi’nin internet sitesiyle. Sene 2005, yaşım küçük, bilgisayarımın monitörü tüplü ve büyük, internetim sınırlıydı. Birkaç sene sonra röportaj yapmak için onu ziyaret etme fırsatı buldum. Duvarlardan, fotoğraflardan, muayenehanedeki envaiçeşit tasarımlardan, renkten, ahenkten gözümü alamadığımı hatırlıyorum.
GEÇEN YÜZYILDAN SICAK BİR KARE
Nevişahsına münhasır bir isim olan Ergir, yukarıdaki fotoğrafa eklediği şu satırlarla anlatıyor kendini:
“Geçen yüzyıla açılır arka kapım. Ne kavağı ne deresi kalmış Kavaklıdere’de, beton çölü ortasında zemin katta yaşarım. Herkesin kendi kapısının da, komşu kapısının önünü de süpürmesine inananlardanım. Kapımın ardında, şehrin tam ortasında, hem kendime, hem de griden geçenlere bugüne ait olmayan bir dünya kurarım. Kütük tepsim, çay sepetim, meşe kalasım, kara kedim, çiçeklerim, emekli sandığım. Geçen yüzyıldan sıcak bir kare sunarım...”
YAZILMASAYDI UNUTULMAYA MAHKUMDU
İlki 2000 yılında okurla buluşan yedi kitap yazan Düş Hekimi, Büyük Sinema’yı, Ankara Palas’ı, Türk Ocağı binasını, Atatürk’ün Ankara’daki son gününü, Başkent’in ilk dükkanlarını, kentin mahzun banliyö istasyonlarını, 1953-1986 yılları arasında Yenişehir’de şarküteri-lokanta olarak hizmet veren efsane Piknik’i ve çok daha fazlasını kaleme aldı. Kendi deyimiyle bu öyküler, “Yazılmasaydı bir kuşak sonra unutulmaya mahkumdu.” Birbirinden değerli, kentin belleğine ışık tutan, gönülden kaleme alınmış bu yazılara, ergir.com’daki ‘Düş Hekimi Belgeselleri’ başlığından ulaşabilirsiniz.
Sosyal medyaya mesafeli olduğunu bildiğim sevgili Yalçın Ergir, artık sadece internet sitesinden değil, facebook ve instagram hesaplarından da paylaşımlar yapıyor, hayata dair umut verip mutluluk saçıyor ve ekliyor, “Ben Yalçın / Adam olamamış / Kodumu oturtamamış / Hesabını hiç bilmemiş / Çok sevmiş, çok sevilmiş / Çok üzmüş, çok üzülmüş / Çok sevecek, çok sevilecek / Hiç büyüyemeyecek / Sokak kedisi Yalçın...”
AKÜYE ASMA KİLİT
480 bin takipçisi ve 13 binden fazla paylaşımıyla yaklaşık üç yıldır sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanan @ankara_cevirme geçtiğimiz günlerde twitter hesabından yukarıdaki kareyi paylaştı. Fotoğrafa, “Keçiören’de bi amca aküyü çalıyorlar diye çözümü asma kilitte bulmuş. İnsanlar ne hale geldi. Sene 2017” notu eklenmiş.
Paylaş