Asgari ücretle birlikte 850 bine yakın kişinin yararlandığı yaşlılık aylığı da arttı. Bu aydan itibaren maaşlar zamlı yatacak. 65 yaşını doldurmuş, hiçbir sosyal güvencesi ve herhangi bir geliri olmayan kişilere devlet maaş ödemesi yapıyor. Bu desteğe; 65 yaş aylığı veya muhtaç yardımı ya da yaşlılık aylığı deniyor. Maaş desteğinden emekli maaşı olanlar, nafaka alanlar, dul ve yetim aylığı alanlar, sosyal hizmetlerden harçlık ödeneği alanlar, muhtaçlık sınırının üzerinde geliri olanlar ya da başka bir geliri olanlar yararlanamıyor. 65 yaş aylığı memur maaş katsayısındaki artışa göre her yıl yeniden belirleniyor ve yılın ocak-haziran, temmuz-aralık dönemleri için maaş oranı artıyor.
MAAŞLAR AYLIK ÖDENİYOR
Peki, 65 yaş aylığından nasıl yararlanılıyor? Şartlardan biri, kişinin kendisinin ve eşinin kişi başına düşen ortalama aylık gelirinin asgari ücretin aylık net tutarının üçte birinden az olması gerekiyor. Yeni açıklanan asgari ücretle birlikte bu tutar da arttı. Asgari ücret, 220.73 liralık Asgari Geçim İndirimi (AGİ) düşüldükten sonra net, 2.103.97 lira. Bunun üçte biri de 701.32 lira ediyor. Buna göre bu yıl için aylık geliri 701.32 liranın altında olanlar 65 yaşın üzerindeyse yaşlılık aylığı almaya hak kazanacak. Geçen sene ise aylık geliri 609.67 liranın altında olanlar 65 yaş aylığı alabiliyordu. 2020’de maaş miktarı da arttı. Yeni yılda 65 yaş aylığı olanlar artık 671.5 lira alacaklar. Geçen sene bu rakam 637.7 liraydı. Böylece yaşlılık aylığı yeni senede yüzde 5’in üzerinde zamlanmış oldu. 65 yaş aylığı ile yanlış bilinen bir konuya da değineyim ki, okuyuculardan bu yönde sıkça soru geliyor. Maaşların aylık mı, üç ayda bir mi yatırıldığı sorusu. İki sene öncesine kadar yaşlılık aylığı mart, haziran, eylül ve aralık olmak üzere üç ayda bir ve senede 4 kere maaşlarını toplu alıyorlardı. Ancak yapılan yeni bir düzenleme ile aylığa çevrildi. Bugün artık 65 yaş aylıkları ayık olarak ödeniyor ve 2020’de bu haktan yararlananlar her ay 671.5 lira alacaklar. Bu da ocak-haziran döneminde toplu 4 bin 26 lira ediyor. Bu yılın temmuz ayında maaş yine artırılacak.
ENGELLİ AYLIKLARI DA ARTTI
Ocak ayı birlikte sadece 65 yaş aylığı değil engellilere ödenen maaşlar da zamlandı. Aynı 65 yaş üzerindekilere olduğu gibi yüzde 40-69 arası engeli olanlarla, yüzde 70 ve üzeri engeli olanlara da maaş ödemesi yapılıyor. Bu haktan yararlanmak için 18 yaşından büyük, 65 yaşından küçük olmak ve sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmamak, hiçbir gelire sahip olmamak gerekiyor. Bu maaştan da hane içinde kişi başına düşen geliri 701.32 liradan az olanlar yararlanabiliyor. Geçen sene yüzde 40-69 arası engeli olanlara ödenen aylık maaş 509 liraydı, bu sene ise bu rakam 536 liraya çıkartıldı. Yüzde 70 ve üzeri engelli olanlara ödenen maaş ise geçen senen 763.70 lirayken şimdi 804 liraya yükseldi.
KİMLER YAŞLILIK AYLIĞI ALABİLİYOR?
Cevap: Görevdeki memurlar, ocak-temmuz ve temmuz-aralık olmak üzere senede iki kere maaşlarını zamlı alıyor. Zam oranları toplusözleşmeye göre önceden belirleniyor, üzerine geçmiş 6 aylık enflasyondan kaynaklı bir fark oluşursa bu fark maaş zammına yansıyor. Son toplu sözleşmeye göre memurlar 2020’nin ocak ayında yüzde 4 zam alacaklar, geçmiş 6 aylık enflasyonun yüzde 5’i aşması halinde de aşan tutar maaş zammına eklenecek. Açıklanan son enflasyona göre yüzde 1.49’luk enflasyon farkı oluştu. Böylece memurlar bu yılın haziran sonuna kadar maaşlarını yüzde 5.49 zamlı alacak. Temmuz ayında ise zam oranı yeniden belirlenecek ve enflasyon farkı oluşursa da zammın üzerine eklenecek.
AY SONU EMEKLİ OLMA ŞANSINIZ VAR
Soru: Engelli vergi indirimi ile tüm şartlarımı sağladım. SGK’lıyım. Emekli olmak için ocak ayında mı başvuru yapmalıyım? Hangi ayda başvuru yapar isem maaşım daha yüksek olacak? Savaş Uluçay
Cevap: Gerekli şartları yerine getirmişseniz istediğiniz zaman emekli olabilirsiniz. Ocak ayında emekli olmanız ile temmuz ayında emekli olmanız arasında fark olacaktır. Ayrıca temmuz ayında sosyal güvenlik şartları yeniden belirleneceğinden kıdem tazminatının tavanı da artacaktır. Dolayısıyla temmuz ayında emekli olursanız alacağınız tazminat daha yüksek olur. Ancak bugün için asgari ücret veya biraz üzerinde maaş alıyorsanız, hemen emekli olmanızda fayda var.
İŞVERENLE ANLAŞIRSANIZ ÜCRETSİZ İZİNLE ASKERE GİDEBİLİRSİNİZ
Soru: Yeni askerlik sistemi kanunuyla birlikte bedelli askerlik uygulaması sürekli hale geldi ve başvuran kişilerin 1 ay temel eğitim alması öngörüldü. Yeni sistemde ücretsiz izinle ilgili herhangi bir madde konulmadı. İşverenimle anlaşarak yıllık izinle bedelli askerlik görevimi yerine getirebilir miyim? Yasal olarak herhangi bir yaptırım var mı? Emre Arslan
Cevap: Eski yasada ücretsiz izinle ilgili konu vardı ancak yeni yasada yok. Eğer işvereniniz ile anlaşabiliyorsanız 21 gün ücretsiz izin kullanarak, askere gidebilirsiniz. Bu süre içinde işveren maaşınızdan 21 günlük kesinti yapar, sosyal haklarınız ise davam eder. Bu tamamen sizin işvereniniz ile aranızdaki iş ilişkisine bağlı. Eğer işveren ücretsiz izni kabul etmezse ve siz de işyerinde bir yıldan fazladır çalışıyorsanız tazminatını alıp, işten ayrılabilirsiniz.
YAŞTAN EMEKLİ OLABİLİRSİNİZ
Bu satırları yazarken Elazığ’daki depremin maddi bilançosu şöyleydi: 75 bina tamamen yıkılırken, bölgede 645 binanın da ağır hasar aldı. Beklenti ise hasarlı binaların sayısının daha da artacağı yönünde. Deprem, başta Elazığ olmak üzere Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Tunceli, Samsun, Tokat, Çorum, Sivas, Niğde’de hissedildi ve yine başta Elazığ, Malatya olmak üzere bölgedeki diğer iller de de ciddi hasara neden oldu. Biraz inceleme yaptım, yetkililerle de konuştum. Sigortacıların bir kısmı, depremin ertesi günü Elazığ’a giderek, incelemelere başladı. Bölgeye giden sigortacılarla da konuştum.
SİGORTALILIK ORANI ÇOK DÜŞÜK
Durumu şöyle özetleyeyim. Önce zorunlu deprem sigortasından bahsedeyim. Doğu Anadolu’da sigortalanabilir konut sayısı 777 bin, sigortalı konut sayısı ise 312 binin biraz üzerinde; sigortalılık oranı da yüzde 40’lar civarında. Güney Doğu Anadolu’da ise sigortalanabilir 991 bin konutun sadece 396 bini sigortalı ve sigortalılık oranı yüzde 40.
Bir de depremin etkili olduğu illere bakalım. Elazığ’da sigortalanabilir konut sayısı 123 binin biraz üzerinde, bunun da 43 bini sigortalı. Elazığ’da deprem sigortalılık oranı ise yüzde 35. Depremin ağır hasara neden olduğu Malatya’da ise sigortalı konut sayısı 63 bine yakın ve bu ilde sigortalılık oranı yüzde 38. Bu da şu anlama geliyor; Elazığ’da 80 bin 163, Malatya’da da 102 bin 706 konut sigortasız depreme yakalandı. Deprem sigortasının dışında bir de DASK’ın ödediği tazminatın üzeri için yapılan konut sigortaları var. Burada durum daha da vahim. Başta Elazığ ve Malatya olmak üzere bölgede toplam sigortalı konut sayısı 10 bini bile bulmuyor.
24 SAATTE 2 BİN İHBAR
Peki, deprem sonrası durum ne? Uzmanlarla konuştum. Doğal Afet Sigortaları Kurumu’na (DASK) 10 ilden, zorunlu deprem sigortası olup da depremde hasar gören 2 binin üzerinde konuttan hasar ihbarı gelmiş. Bu sayının 20 bini geçmesi bekleniyor. İhbarların çoğu da Malatya ve civar illerden ki, Urfa’dan bile hasar ihbarı yapan konutlar var. Enkaz kaldırma ve arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasının ardından sigorta eksperleri hasarlı konutlarda gerekli incelemeleri yapacak, ardından sigortalı konutların hasarları DASK tarafından ödenmeye başlanacak.
Asgari ücretle birlikte doğum yapan kadınlara ödenen yarım çalışma desteği de arttı. Yeni yılda ilk kez doğum yapan kadınlar 2 bin 943 lira destek alacak. Ödenek miktarına geçmeden önce çalışanlar arasında pek de fazla bilinmeyen yarım çalışma ödeneğinden bahsedeyim. Yarım çalışma ödeneği, çalışan ve yeni doğum yapmış annelerin hem iş hayatından kopmamalarını hem de çocuklarının bakımına zaman ayırabilmeleri için devlet tarafından verilen bir destek. Çalışan kadınlar için ‘analık izni’ ya da başka adıyla doğum izni, 16 haftadır. Bunun 8 haftası doğum öncesi, 8 haftası da doğum sonrası kullanılır. Bunun dışında doğum izni sonrası çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi için çalışan kadınlara istemeleri halinde ücretsiz izin verilir. Bu izin de birinci doğum için 60 gün, ikinci doğum için 120 gün, sonraki doğumlar için de 180 gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin şeklindedir. Bu izinden sadece doğum yapan anneler değil, üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinin kadın veya erkek çalışanlar da yararlanabilir.
EN FAZLA 180 GÜN
İşte, doğum izninin bitiminden itibaren haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin verilen annelere, çalışmadıkları süre için yarım çalışma ödeneği verilir. Yukarıda da belirttiğim gibi yarım çalışma süresi; birinci doğum için 60 gün, ikinci doğum için 120 gün, sonraki doğumlar için de 180 gündür ve çoğul doğumlarda bu sürelere 30 gün eklenir. Çocuğun engelle doğması halinde de bu süreler 360 gün olarak uygulanır. Daha açık bir anlatımla ücretsiz izin 60 gün ila 360 gün arasında değişir. Yarım çalışma ödeneği de bu süreler için ödenir. Ödemeden yararlanma sürelerine gelince; çalışan kadınlar birinci doğum için 30 gün süreyle ödenek alabilir. İkinci doğum içinse en fazla 60 gün ödenekten yararlanılır. Sonraki doğumlarda da en fazla 90 gün çalışan anneye ödeme yapılır. Çocuğun engelle doğması halinde de 180 gün yarım çalışma ödeneği alınır. Çoğul doğumlarda ilave edilen 30 gün için 15 günlük yarım çalışma ödeneği ödenir.
GÜNLÜK 98.10 LİRA
Peki, yarım çalışma ödeneğinin miktarı nedir, kişinin aldığı maaşa göre değişir mi? Maaşa göre değişmez. Hesaplamasında ise günlük miktar üzerinden ödeme yapılır. Doğum ya da evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneğinin günlük miktarı da günlük asgari ücretin brüt tutarı kadardır. 2020 yılı için belirlenen asgari ücret brüt 2.943 lira; günlük de yine brüt 98.10 lira. Yani, çalışan annelerin günlük olarak alacakları yarım çalışma ödeneği 98.10 liradır. Örnek vermek gerekirse, ilk kez doğum yapan bir kadın çalışan, 30 gün süreyle ödenekten yararlanacağı için toplam 2.943 lira yarım çalışma ödeneği verilir. Yarım çalışma ödeneği de binde 7.59 oranında damga vergisi dışında herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Yarım çalışma ödeneği alanlar aynı zamanda genel sağlık sigortası kapsamında sayılıyor. Doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği alınan günler için sağlık sigortası primleri İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanıyor. Aynı zamanda ödenek alan kişilerin bakmak yükümlü olduğu kişiler de genel sağlık sigortası kapsamında sayılıyor ve devletin sunduğu tüm sağlık hizmetinden ücretsiz yararlanıyor. Yarım çalışma ödeneğinden yararlanabilmek için yapılması gereken, doğum izni bittikten sonra 30 gün içinde İŞKUR’a yarım çalışma ödeneği belgesi ile başvuruda bulunmak.
NASIL YARARLANACAKSINIZ?
◾
Cevap: Hastalık nedeniyle çalışma gücünün en az yüzde 60’ını kaybetmeniz halinde emekliliğe hak kazanırsınız. Aylık bağlanabilmesi için de sigortalının en az 10 yıl çalışmış olması, toplam 1800 gün prim ödemesi gerekiyor. Hastanelerden ya da sağlık kuruluşlarından alacağınız maluliyete ilişkin rapor malul sayılmak için yeterli değil. Meslekte kazanma gücünün en az yüzde 60’ını kaybettiğinin SGK Sağlık Kurulunca tespit edilmesi gerekiyor ki, maaş bağlanabilsin. Bunun için de SGK’ya başvurmanız gerekiyor.
EMEKLİ OLMAYANIN MAAŞI DÜŞER
Soru: 22 yıl bir şirkette bölge müdürü olarak çalıştım. Prim ödemelerim tavandan yatırıldı. Emeklilik prim günüm doldu ancak emekli olmama yaştan dolayı 5 yıl var. Şu an bir yerde sigortalı olarak çalışmaya başlasam ve primlerim tavandan yatmasa emekli aylığım düşüyor mu ya da primlerimin kaç liradan yatarsa emekli aylığım düşmüyor? Seçil Aktaş
Cevap: Asgari ücret ve asgari ücretin biraz üzerinde maaşla çalışanlar emekli olmayıp çalışmaya devam ederlerse ileride alacakları emekli maaşları aylık bir-iki lira düşer. Tavandan prim ödeyenler ya da daha üzeri prim ödeyenler ise çalışmaya devam ederlerse maaşları her ay 10 lira ile 20 lira arasında yükselir.
Bir başka vatandaş da, “Konut kredisi kullanan babam vefat etti, kredinin ödemesi biz mirasçılara kaldı, kredi çekerken bankanın hayat sigortası yapması gerekmez mi? Banka hakkında hukuki süreç başlatmak istiyoruz” diye şikayet ediyor. İlginçtir, bu konuda verilen yargı kararları da birbirinden farklı. Birinde yargı, konut kredisini öderken ölen bir kişinin kalan borcunu mirasçılarından talep eden bankayı, hayat sigortası yapmadığı gerekçesiyle hatalı bulup, ödenen kredi borcunun iadesine karar verirken; bir diğerinde yargı, bankanın kredi verirken sigorta yapmadığı gerekçesiyle gelen şikayeti geri çeviriyor.
HAYAT SİGORTASI ZORUNLU MU?
Peki, doğrusu ne? Şunun bilinmesi gerekiyor; bankadan kredi kullanırken hayat sigortasının zorunlu tutulması, hem tüketici haklarına hem de yasalara aykırı bir uygulama. Banka, kredi verirken, ‘hayat sigortasını zorunlu yaptıracaksın’ diyemez. Ama aynı bankanın, kredi kullandırdığı kişilerden hayat sigortası isteme hakkı da var. Banka, hayat sigortası talep edebilir, tüketici kabul etmezse de ‘krediyi başka bir bankadan kullan ya da benden sigorta yaptırırsan kredinin faiz oranlarında değişiklik yapabilirim’ diyebilir. Bu bir; ikincisi, banka, ‘kredi veririm ama hayat sigortasını benden yaptırmak zorundasın’ da diyemez.
Evet, banka, risk değerlendirmesi yapıp, tüketiciden hayat sigortası isteyebilir; tüketici de ister o bankanın çalıştığı sigorta şirketinden ister bir başka sigorta şirketinden hayat sigortasını yaptırıp, bankaya sunar. Bu da tüketicinin hakkı. Banka, hayat sigortası yapmamışsa, tüketici de sigorta talep etmemişse ve kredi de kullanılmışsa; kredi süresi içinde tüketici vefat ettiğinden mirasçıları, ‘neden sigorta yapmadın’ diye bankayı suçlayamaz. Yani, tüketicinin sigorta yaptırmama serbestiyeti varsa, bankanın da sigorta yapmama serbestiyeti var. Tabi, şu da var: Tüketici bilgilendirmiş, sigorta sözleşmesi de imzalanmış ama sigorta yapılmamışsa banka kabahatlidir. Kredi süresi boyunca hayat sigortası yapılmış ancak herhangi bir nedenden banka bunu yarıda kesip, sigortayı iptal etmiş ya da yenilememişse, yine banka kabahatlidir.
YENİ yılda asgari ücretin netleşmesi ile birlikte 2020’nin ilk yarısında işçilerin, işten ayrılırken işverenden alacakları kıdem tazminatı da arttı. Kıdem tazminatının tavanı ne oldu, çalışma yılına göre kimler, ne kadar tazminat alacak sorularına açıklık getirmeden önce kıdem tazminatı ile ilgili önemli bir-iki konuya değineyim. Kıdem tazminatı tutarı ocak-temmuz, temmuz-aralık olmak üzere senede iki kere değişiyor, bu değişikliği de Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklıyor. Buna göre 2020’nin ilk yarısında işçilere ödenecek kıdem tazminatının yıllık tavanı 6.730.15 lira oldu. Bu da şu anlama geliyor, bu yıl, işçilere ödenecek tazminat 6.730.15 liranın üzerinde olmayacak. Tazminat tavanı 2019’un ikinci yarısında 6.379.86 liraydı. Böylece kıdem tazminatı 2020’de yüzde 5.49 artmış oldu.
TAZMİNAT ALMANIN ŞARTLARI
Peki, kıdem tazminatına nasıl hak kazanılır? Çalışanın tazminat alabilmesi için işveren tarafından işten çıkarılmış olması gerekiyor. Çalışan kendi isteği ile ayrılırsa, tazminat alamıyor. Tabi şunu da belirteyim, eğer işveren, iş kanununa uygun hareket etmediği gerekçesiyle işçinin iş sözleşmesini fesh ederse de tazminat alınamıyor. Bir diğer önemli şart ise, çalışanın, işyerinde en az bir yıl çalışmış olması. Bir yıldan az çalışanlar tazminat alamıyor.
Bunların dışında erkek çalışanlar, askerlik görevi nedeniyle işten ayrılırsa, tazminat alabiliyor. Kadın çalışanlar da evlilik nedeniyle, bir yıl içinde işten ayrılırsa tazminata hak kazanıyor. Çalışanın, emeklilik hakkını elde etmesi veya yaş dışında gereken sigortalılık süresi ve prim gününün doldurulması halinde de tazminat alınıyor. İşçi vefat ederse yakınlarına kıdem tazminatı ödenebiliyor. Tazminat alınabilmesinin bir yolu da 15 yıllık sigortalılık süresini doldurup, 3600 gün prim ödenmiş olması. Bunların dışında hangi durum olursa olsun, çalışan, kıdem tazminatı alamıyor.
Yanlış hesaplamayın
ÇALIŞANA, çalıştığı her tam yıl için 30 günlük brüt ücret tutarında kıdem tazminatı ödenir. Tazminat tutarı, giydirilmiş brüt ücret üzerinden hesaplanıyor ve çalışılan yıl ile çarpılarak, toplam tazminata ulaşılıyor. Bir yıldan artan süreler de oranlanarak hesaplamaya dahil ediliyor. Giydirilmiş ücret; aylık brüt maaş, ikramiye, prim, yol ve yakacak yardımı gibi ödemeleri içeriyor. Kıdem tazminatında da bu ödemelerin tamamı hesaba katılıyor. İşveren, her bir yıl için aylık brüt ücret üzerinden tazminatı hesaplayıp, çalışana ödüyor.
Örneğin, 5 yıldır aynı işyerinde çalışıyorsunuz ve son aldığınız brüt ücret 3 bin lira. İşveren, işten çıkarması halinde size, 15 bin lira kıdem tazminatı ödeyecek demektir. Alacağınız tazminattan da sadece binde 7.59’luk damga vergisi kesinti yapılır. Şunu da belirteyim, kıdem tazminatında bir tavan rakamı var ve bu rakamın üzerinde tazminat alınamaz.
Bu tavan tutarı da en yüksek devlet memurunun bir hizmet yılı için alacağı azami emeklilik ikramiye tutarıdır. İşçiye ödenecek tavan da bu miktar üzerinde hesaplanır. 2020’nin ocak-haziran dönemi için ödenecek en yüksek tazminat tutarı 6.730.15 lira. Çalışan ne kadar yüksek maaş alırsa alsın, hesaplanacak tazminat tutarı 6.730.15 lirayı geçemez.
2019 sonu itibariyle, gönüllü BES’teki toplam katılımcı sayısı 6.8 milyonun biraz üzerinde. Devlet katkısı da dahil BES’teki toplam fon büyüklüğü ise 120 milyar liraya yakın. Bir de çalışanların, işverenleri tarafından sisteme dahil edildikleri otomatik BES var. Burada da 5.3 milyon kişi bulunuyor ve otomatik BES’teki toplam fon büyüklüğü de 8.2 milyar liraya yakın. Özetlersek, bugün kabaca, 12.1 milyon kişi BES aracılığı ile birikim yapıp, tasarruf ediyor.
6.8 MİLYON KİŞİNİN BİRİKİMİ ARTTI
Gelelim, gönüllü BES’teki 6.8 milyon kişiyi yakından ilgilendiren emeklilik fonlarının 2019 getirilerine. Geçen sene emeklilik fonları ortalama yüzde 27.24 getiri sağladı. Bunun üzerine yüzde 25 devlet katkısını da eklersek, BES’teki kişilerin tasarrufları kaba bir hesapla, yüzde 52.24 arttı demektir. Basit bir örnekle anlatayım. Bir kişinin 2019’un başında 2 bin lira yatırarak, BES’e girdiğini varsayalım. Yüzde 25 devlet katkısı olduğundan, 500 lira katkı ile 2 bin lira kafadan oldu 2.500 lira. Fonların ortalama yüzde 27.24 getirisi de eklendiğinde –ki, 2.500 liranın yüzde 27.24’ü 681 lira ediyor- sene başında tasarruf olarak sisteme yatırılan 2 bin lira, sene sonunda 3 bin 181 bir lira oldu. Bu işin faizli tarafı; bir de faizsiz emeklilik fonları var. Onların da geçen yıl ortalama getirisi yüzde 29.73 oldu. Aynı hesaptan gidersek; sene başında faizsiz fonları tercih eden bir kişinin 2 bin lirası sene sonunda 3.243 lirayı geçti. Bir de BES’in dışındaki yatırım araçlarına bakalım. Örneğin, mevduat faizi. 2019’da mevduat faizinin ortalama getirisi, yüzde 19.45 olmuş. 2019’un başında 2 bin lirayı BES yerine faize yatıran bir kişi, sene sonunda 2.389 lira getiri sağlamış. BES’teki devlet katkısının bile altında, yani. Bitmedi; hani şu herkesin dilinden düşürmediği ABD doları var ya, onun 2019 getirisi ortalama yüzde 12.48 olmuş. Geçen senenin başında BES’e girmek yerine 2 bin lirası ile dolar alan bir kişinin, sene sonunda parası sadece 2.250 lira olmuş. Yine BES’teki yüzde 25’lik devlet katkısının çok altında.
FAİZ VE DOLARI GERİDE BIRAKTI
Şimdi diyeceksiniz ki, ‘enflasyonu hiç mi hesaba katmıyorsun?’. Katalım. Geçen yıl enflasyon yüzde 11.84 oldu. Buna göre, mevduat faizi enflasyonun 7.61, dolar ise sadece 0.64 üzerinde getiri sağlamış. BES fonları ise enflasyonun 15.4 puan üzerinde kazandırmış. Yine birileri diyecek ki, ‘benim birikimlerimi değerlendirdiğim fonlar senin söylediğin gibi getirmedi’. Ona da bakalım. Yüzde 27.24’lük getiri, BES ortalaması. Mesela 2019’da birikimlerini altının da içinde olduğu kıymetli maden fonlarında değerlendiren yüzde 31.54 getiri sağladı. Hisse senedinde değerlendirenler ise yüzde 37.67 getiri elde etti. Dikkatinizi çekerim, hisse senedini seçenlerin getirisinin üzerine yüzde 25 devlet katkısını da koyun yüzde 62’nin üzerinde bir getiriden bahsediyoruz. Peki, hiç mi düşük getirili fon yok? Var, yüzde 20.29 ile özel sektör borçlanma araçları ki, zaten sistemdeki katılımcıların sadece 54 bini bu fona tercih etmiş.
Son olarak şunu da belirteyim, yıllardır sistemdeki tüm katılımcıların en çok şikayet ettiği konu, devletin yaptığı yüzde 25’lik katkının değerlendirildiği fonların getirisinin çok düşük olduğu yönündedir. İşte, 2019’da, devlet katkısının değerlendirdiği fonlar yüzde 33.46’lık bir getiri ile adete rekor kırdı. Özetle, ister enflasyonla mukayese edip bakın, isterseniz de fonları kategorize edip bakın; nereden bakarsanız bakın, 2019’da BES fonları, 6.8 milyon kişin birikimlerini ciddi katladı.