Konu sosyal güvenlik olunca, en çok merak edilenlerin başında kimlerin çift maaş alabileceği geliyor. Kimileri, hem dul hem de yetim aylığı alıp alamayacağını soruyor, kimileri çift maaş almak için başvurduklarını ancak reddedildiklerinden yakınıyor. Sözün özü, çift maaş konusunda kafalar karışık. Karışık olması da normal, çünkü bir taraftan bu konuda geçmişte yapılan faklı düzenlemeler var; diğer taraftan da vefat eden sigortalıların statülerine ve vefat tarihlerine göre geride kalanlara tek mi, çift mi maaş bağlanacağı değişiyor.
Hangi statüde olursa olsun, sigortalının vefatı halinde geride kalanlara emekli aylığı bağlanıyor. Tabi, sigortalının da çalıştığı süre içinde belirli şartları yerine getirmesi gerekiyor. Hem bu şartlar hem de maaş konusunda milat sayılabilecek bir tarih var; o da 1 Ekim 2008. Bu tarihten öncesi ve sonrasına göre tüm şartlar değişiyor.
DUL VE YETİM AYLIĞI
Geri kalanlara maaş bağlanabilmesi için memur ya da Bağ-Kurlu sigortalının Ekim 2008’den sonra ölmesi halinde en az 1800 gün prim ödemiş olması gerekiyor. Ekim 2008’den sonra ölen sigortalının SSK’lı olması halinde 5 yıldan beri sigortalı olması ve 900 gün prim ödemiş olması şart. Ölen Bağ-Kurlunun genel sağlık sigortası primi dahil tüm prim borçlarının ödenmiş olması da gerekiyor. Bağ-Kurlu sigortalının Ekim 2008’den önce ölmesi halinde 1080 gün prim ödemiş olması gerekiyor. Bu şartlar yerine getirilmişse; geri kalanlara maaş bağlanabiliyor. Başta sigortalının eşi ve çocukları olmak üzere belli şartlara bağlı olarak anne-babaya da maaş bağlanıyor.
1 EKİM 2008 TARİHİNE DİKKAT!
Peki, kimler çift maaş alabilir? Daha doğrusu kimler, hem sigortalı eşin ölümünden dolayı dul aylığı hem de vefat eden sigortalı anne ve babadan yetim aylığı alabilir? Burada iki kriter var. Birincisi, ister eş olsun ister anne-baba, vefat eden sigortalı kişilerin 1 Ekim 2008 öncesi mi, sonrası mı vefat ettiği. Diğeri ise sigorta statüleri; SSK’lı mı, Bağ-Kurlu mu, Emekli Sandığına mı tabi oldukları. Sigortalı anne-baba ve eş aynı sigorta statüsündeyse geride kalanların çift maaş hakkı bulunmuyor, tek maaş ve tercih etti maaşı, yani en yüksek maaşı alıyor. Örnekle anlatayım. Eş SSK’lı ise baba da SSK’lı ise hak sahibine tek maaş ödeniyor; hak sahibi en yüksek kimin maaşıysa onu tercih edebiliyor. Aynı şekilde babası Bağ-Kurlu, vefat eden eş de Bağ-Kurlu ise yine tek maaş ödeniyor.
Gelelim, sigorta statülerinin farklı olması durumunda alınacak maaşa. İşte bu aşamada da sigortalıların vefat tarihleri önemli hale geliyor. Burada da kritik tarih 1 Ekim 2008 öncesi ve sonrası. Sigortalıların, sigorta statüleri farklıysa ve her ikisinin de vefatı 1 Ekim 2008 tarihinden önceyse hak sahiplerine çift maaş bağlanıyor. Sigorta statülerine ve sigortalıların vefat tarihlerine göre geride kalanlara çift mi, tek mi maaş bağlanabileceğini tabloda detaylı yazdım.
TABLOYA BAKARAK MAAŞ HAKKINIZI ÖĞRENİN
Cevap: Emekli olup da çalışanların çalışma hayatına yönelik haklarında herhangi bir kısıtlama bulunmuyor. Çalışanların hakları ne ise emekli olup da çalışanlar da aynı haklardan yararlanıyor. Buna kıdem, yıllık izin, ihbar tazminatları da dahil. Bu şartlarda işveren sizi işten çıkarırsa çalıştığınız süre kadar –ki, sizin durumunda 13 yıl ediyor- kıdem tazminatınızı alırsınız. Hatta haklı nedenle kendiniz istifa ederseniz de kıdem tazminatı almaya hak kazanırsınız.
YAŞTAN EMEKLİ OLUNABİLİR
Soru: 1967 doğumluyum. 1985’ten SSK başlangıcım var. 40 günden sonra çalışmadım. 3 çocuğum var. Bir yıldır SGK’lı olarak çalışıyorum. Ben nasıl ve hangi şartlarda emekli olabilirim? Zülfiye ASLAN
Cevap: Eğer sigortalılığınız Mayıs 1985 öncesi ise 20 yıl çalışma süresini ve 40 yaşını doldurduysanız ve 5000 prim gün ödemeniz varsa emekli olabilirsiniz. Sigorta başlangıcınız Mayıs 1985 sonrası ise 20 yıl çalışma süresi, 42 yaşını doldurduysanız ve 5075 gün prim ödediyseniz emekli olabilirsiniz. Anladığımız kadarıyla geçmişte sadece 40 günlük çalışmanız var ve son bir yıldır da sigortalı çalışıyorsunuz. Bu şartlarda siz ancak yaştan dolayı emekli olabilirsiniz. Bunun için de 3600 prim gün sayısını, 15 yıl çalışmayı ve 50 yaşını doldurmuş olmanız gerekiyor. Öncelikle 3600 prim günü doldurmanız ve 15 yıl çalıştıktan sonra 67 yaşında emekli olabilirsiniz.
YURTDIŞI DÜZENLEMESİ SİZİ ETKİLEMEZ
Soru: Annem 5461 günden borçlanarak 2017 yılında 95.745.60 TL yatırdı. 47 yaşına girdi ve emekli yaşı da gelmiş oldu. Fakat biraz daha çalışmak istediği için emekliliğini henüz başlatmadı. Şuan annem işini bırakıp emekliliğini başlatmak istiyor. Başlatmış olsa aylık kaç lira alır? 31 Temmuz 2019 yılında çıkan genelgeden dolayı düşük maaş alır deniliyor. Bozok TÜRKMENİ
Cevap: 31 Mayıs 2019 tarihli genelge yurtdışı borçlanmayla ilgili. Genelgeye göre bu tarihten önce borçlananlar eski sisteme göre emekli oluyorlar. Bu tarihten sonra başvuranların ise hem prim ödeme gün sayısı hem de borçlanma miktarı arttı. Siz iki yıl önce borçlandığınız için genelgeden etkilenmeyeceksiniz. Ne kadar emekli maaşı alacağınız konusuna gelince. Emekli maaşını belirleyen kriterler; sigorta prim gün sayısı, çalıştığınız süre, hangi sigorta statüsünde çalıştığınız, sigorta başlangıç tarihiniz, emekli olacağınız tarih ve sizin adınıza ödenen primler önemli. Bu kriterlerin çoğunu belirtmemişsiniz. Anlaşıldığı üzere aylık 500 liranın üzerinde bir prim ile borçlanmışsınız. Primlerini tavandan yatıranlar yüksek emekli maaşı alırlar, düşük tutanların maaşı düşük olur. Ne kadar emekli maaşı alacağınızı sgk.gov.tr adresi üzerinden tüm bilgilerinizi girerek öğrenebilirsiniz.
PRİM İADESİ İÇİN YAŞI BEKLEYECEKSİNİZ
İran’da meydana gelen, Van’da da hissedilen deprem sonrasında Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, depremin bilançosunu açıkladı; 254 konut ve 297 ahır yıkıldı, 694 yapı ağır hasar gördü. Soru şu: Bu konutların ne kadarı sigortalıydı? Yıkılan ve ağır hasar alan konutların sadece 15’i sigortalıydı. Konuyu biraz açayım.
Van’da toplam 80 bin 720 konutun, 40 bin 296’sının zorunlu deprem sigortası bulunuyor. Yani, her iki konuttan biri sigortalı. Tabi, bu Van geneli. Bir de depremin ağır hasara yol açtığı ilçelere bakalım. Mesela, Başkale’de 132 konut sigortalı. Saray’da sadece 38 konutun deprem sigortası bulunuyor. Gürpınar’da ise sigortalı konut sayısı 58. DASK’a gelen hasarlı konut sayısı ihbarı ise sadece 15. Yani, 254 konut yıkılmış, 694’a ağır hasar görmüş; hepi topu 15 konuttan hasar ihbarı yapılmış.
YENİ BİR VAN İNŞA ETTİK
İşin şaşırtıcı tarafı, Van’ın, deprem konusunda deneyiminin olması. 2011 yılında meydana gelen depremde 40 bine yakın bina yıkıldı, yerine 25 binden fazla konut yapılarak, depremzedelere teslim edildi. Adeta, yeni bir Van inşa edildi. Çok iyi hatırlıyorum, deprem öncesinde 7 bin 300 konutun zorunlu deprem sigortası vardı; DASK, bunların 6 bin 500’üne zarar gördükleri için 112 milyon lira hasar ödedi. Deprem sonrası konut sahipleri sigorta yaptırmak için kuyruğu girmiş ve sigortalı konut sayısı bir anda yüzde 127 artmıştı. Aradan 9 yıl geçmiş, deneyime bakarak bugün Van’daki konutların tamamının sigortası olması gerekir diye düşünüyorsunuz; sadece yarısı depreme karşı sigortalanmış.
Demek ki, deprem paniği ile koştura koştura sigorta yapılıyor, yıllar geçtikçe, ‘nasıl olsa bir daha olmaz, sigortaya boşuna para ödemeyelim’ diyerek, sigorta yenilenmiyor. Deprem yine oldu ve yine konutlar yıkıldı. Uzmanlara sordum, ‘694 yapı ağır hasar görmüş, 15 tane hasar ihbarı mı olur?’ diye; ‘sigortalı konut yok ki’ cevabını aldım. ‘Deprem sonrasında sigortalı sayısında artış var mı?’ diye de sordum. Bir hafta içinde ciddi artış yaşanmış.
DEPREM SİGORTASI
Son olarak şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Son yaşanan Elazığ, Malatya ve Van depremlerinde, o bölgelere giden uzmanından yetkilisine kadar kimsenin ağzından, zorunlu deprem sigortasının lafını duymadım. Biri bile, halka, ‘sigortanız var mıydı, deprem sigortasını yaptırdınız mı?’ diye sormadı. Devlet elbette yardım edecek, konut yapacak, bu konutları düşük bedellerle depremzedelere verecek; burada bir sorun yok. Ancak biri de, ‘depremler nedeniyle 20 yıl önce sigorta uygulaması başlattık, zorunlu da yaptık, sizin niye sigortanız yok?’ diye sormaz mı?
Tasarı; bankaların ücret ve komisyon tarifelerinin düzenlenmesinden finans piyasalarında izinsiz faaliyetlere karşı erişim yasağının uygulanmasına, yine finansal piyasalarda manipülasyona ceza uygulaması getirilmesine kadar birçok yeni düzenleme ve değişiklik öngörüyor. Bunlar kamuoyunun dikkatini çeken temel değişiklikler. Bunların dışında da önemli düzenlemeler var. Gözlerden kaçan birkaçını paylaşayım.
FAİZSİZ FİNANSMAN
Bunlardan biri katılım bankalarına yönelik. Katılım bankalarının, faizsiz yöntemlerle gerçekleştirecekleri faaliyetlere ilişkin usul ve esaslar belirlenecek. Yine katılım bankalarının faizsiz yöntemlerle finansman sağlanması için edindikleri ortaklık paylarının toplam tutarı, katılım bankaları tarafından kabul edilen katılım fonlarının yüzde 50’sini geçemeyecek. Görünen o ki, tasarının yasalaşması halinde önümüzdeki dönem katılım bankalarının hem rolü hem de sundukları hizmet çeşitliliği artacak.
Kanun tasarısı ile önemli bir düzenleme de köprü, otoyol, kanal gibi büyük projelerde artık devreye sermaye piyasalarının da girecek olması. Bu kapsamda aracı kurumlara proje finansmanı kredisi verme, altyapı yatırımları gibi büyük projelerdeki kredilerin menkul kıymetleştirilmesi, bu projelerin nakit akışlarına dayalı menkul kıymet ihraç edilmesi, Proje Finansman Fonu kurulmasına imkan tanınacak. Böylece, büyük projelerin finansmanında sermaye piyasaları da kullanılacak.
TAHVİL İHRACINA GARANTİ
Tasarıda, dikkatimi çeken ancak gözlerden kaçan bir düzenleme daha var. Yasa çıktığında sermaye piyasalarına yed-i emin uygulaması geliyor ki, bu uygulama yurtdışı piyasalarda geniş çapta uygulanan bir yöntem. Peki, amaç ne? Tasarıda detaylı yer alıyor. Bugünkü durumda, borçlu, tahvil ihraç ederken tahvillerin geri ödenmesini teminat olarak rehnedebiliyor, ancak tahvillerin ödenmemesi durumunda rehinli varlıkların paraya çevrilmesi ve hak sahiplerine ödenmesi çok da kolay değil. Kolay olmuyor değil derken; hem zaman alıyor hem de tahvil sahipleri tam karşılığını alamama durumu ile de karşı kaşıya kalıyor.
İşte bunun için ‘Teminat Yönetici-Trust-Yed-i Emin’ kurumu kurulacak. Bu sayede tahvil ihraç edenler daha kolay ihraç edecek, aynı zamanda da düşük faizle borç temin edebilecek. Yeni düzenleme ile teminat yöneticisine satış yetkisi verilecek ve teminat varlıklarının teminat yöneticisinin mal varlığından ayrı izlenmesi ile yatırımcılar, daha etkin bir şekilde korunacak.
Tasarıda, teminat yöneticisinin işleyişi de detaylı yer alıyor. Buna göre Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenecek sermaye piyasası araçları, bu araçlardan doğan yükümlülüklerin vadesinde yerine getirilmesini garantilemek için SPK’nın uygun göreceği varlıklarla teminat altına alınacak ve yatırım kuruluşu niteliğine sahip teminat yöneticisine devredilecek.
Kadın okuyuculardan, özellikle de çalışan kadın okuyuculardan, hakları konusunda çokça soru alıyorum. Kimileri, doğum izinlerini merak ediyor, kimileri emzirme ve evlenme ödeneğini soruyor; kimileri de doğum borçlanmasını merak ediyor. Okuyuculara tek tek cevap vermek yerine çalışan kadınların haklarını bir arada topladım.
SÜT PARASI
Önce, çok merak edilen emzirme ödeneği ya da halk arasında bilinen adıyla süt parasından başlayayım. Bu haktan, işçi ve Bağ-Kur statüsünde çalışan kadınlar yararlanıyor. Memur olarak çalışanlara süt parası ödenmiyor. Sadece kadın çalışanlar da değil, eşi sigortalı olmayıp doğum yapan erkek çalışanlar da faydalanabiliyor; süt parası eşe ödeniyor. Emzirme ödeneği alabilmek için sigortalının doğumdan önceki bir yıl içinde en az 120 gün sigortalı olması gerekiyor. Bağ-Kurlu kadınların buna ek, genel sağlık sigortası primi de dahil hiçbir prim borcunun olmaması da gerekiyor. 2020 yılı için 202 lira emzirme ödeneği ödeniyor. Peki, bu ödenekten nasıl yararlanacaksınız? Düne kadar Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) başvurulması gerekiyordu; bugün ise SGK sisteminde emzirme ödeneği raporuna göre 202 lira otomatik olarak ödeniyor. Emzirme ödeneği bir kereliğine verilen bir ödenek.
Sigortalı kadınların yararlandığı haklardan biri de evlenme ödeneği, bir başka adıyla da çeyiz parası. Çeyiz parası, ilk defa 2008’in ekim ayından sonra çalışmaya başlayan sigortalıların hak sahiplerine ödeniyor. Ölüm geliri veya aylığı almakta iken evlenen ve bu nedenle aylığı kesilen kız çocuklarına bir defalık olmak üzere evlenme tarihindeki gelir veya aylığının iki yıllık tutarı kadar ödeme yapılıyor. Evlenme ödeneği alanların gelir veya aylıkları, evlenme tarihini izleyen ödeme dönemi başından itibaren durduruluyor. Gelir veya aylıklar, durdurulduğu tarihten iki yıl sonra da kesiliyor. Evlenme ödeneği alanlar boşandıkları takdirde, bu kişilere hak sahipliğinden doğan gelir ve aylığı yeniden bağlanıyor. Evlenme ödeneğinden yararlanmak için de SGK’ya başvurmak gerekiyor.
Cevap: Apartman görevlilerinin (kapıcılar) 2020’de uygulanacak net asgari ücretin hesabı şöyle: 2.943 liralık asgari ücretten 412.02 lira (yüzde 14 SGK primi), 29.43 lira (yüzde 1 işsizlik sigorta primi) kesilecek. Toplam kesinti tutarı 441.45 lira ediyor. Kapıcıya ödenecek asgari ücret 2.501.55 lira. Kapıcılar damga vergisinden muaf tutuluyor. Apartman görevlisinin apartmana maliyeti ise şöyle: 2.943 lira asgari ücretten 456.17 lira (yüzde 15.5 SGK işveren primi), 58.56 lira (yüzde 2 işsizlik sigortası primi) kesilecek. İşverene maliyeti 3.458.03 lira oluyor.
İŞVERENE DAVA AÇACAKSINIZ
Soru: Dokuz aydır işyerinden maaşımı alamadım. İşe 2.5 yıl önce girmiştim. 15 gün önce de işveren hiçbir gerekçe göstermeden işten çıkardı. Tazminat da ödemedi. İşten çıkaracağına dair bir bildirimde de bulunmadı. İşten çıkarılırken yazılı bir belge de vermediler. Ne yapmam gerekiyor? İsmail Sarıkol
Cevap: Bu durumda işverene dava açmanız gerekiyor; hem alamadığınız 9 aylık maaşınızı hem de 2.5 yıllık kıdem tazminatını alabilmeniz için.
EMEKLİ OLABİLİRSİNİZ
Soru: Sigorta başlangıç tarihim 01.05.1989. Halen sigorta pirimim ödenmektedir. 4/A olarak devam etmektedir. Toplam 5.866 gün mevcut. 4/B olarak da Bağ-Kur 1.539 prim günüm mevcut. Bu durumda ne zaman emekli olurum? Prim günüm dolduysa sigorta primi ödemeye devam edeyim mi? Eğer edersem emekli olduğumda fazla prim ödediğim için emekli maaşım düşer mi? Ali Ekber Güvensoy
Tasarının yasalaşması halinde yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları dövizle BES’e girip, tasarruf edebilecek ve sistemin sunduğu tüm avantajlardan yararlanacak. Mevcut uygulamada, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız BES’e girebiliyorlardı ancak aylık ya da yıllık sisteme ödeyecekleri katkı paylarını TL üzerinden yapmak durumundaydı. Açıkçası çoğu gurbetçi BES’e ilgi gösterse de TL ödemelerinden dolayı girmiyor; ‘döviz üzerinden ödeyim, emekliliğim geldiğinde de birikimimi yine döviz üzerinden alayım’ diyordu. İşte yeni yasa buna imkan tanıyor.
6.5 MİLYON KİŞİYİ İLGİLENDİRİYOR
Öğrendiğim kadarıyla yeni düzenlemenin içeriğini paylaşayım. Dövizli BES’e, sadece; Türkiye’de ikamet etmeyen kişiler ile Mavi Kart sahipleri girebilecek. Değişiklik daha çok Avrupa’da yaşayan vatandaşları kapsayacağından ödemeler de euro üzerinden olacak. Şartları yerine getirip de sistemden emekli olunacağı zaman birikim de euro üzerinden alınacak. Birileri, ‘yeni düzenleme kaç kişiyi ilgilendiriyor?’ diye soracaktır. Yurt dışında 6.5 milyona yakın vatandaşımız bulunuyor. Bunların 5.5 milyona yakını da Avrupa’da bulunuyor ki, 2 milyondan fazlası Almanya’da, 1.5 milyona yakını da Fransa ve Hollanda’da yaşıyor.
DEVLET KATKISI DA DÖVİZLE
Gelelim, dövizli BES’e, devletin de katkı yapıp yapmayacağı. Sisteme giren herkese ödediği katkı payının yüzde 25’i kadar da devlet katkı yapıyor. Devlet, gurbetçilere de katkı yapacak, ancak bu katkı TL değil döviz üzerinden olacak. Katkı miktarı da yüzde 25 olmayacak. Meclis’e gönderilen yasa tasarısında katkı konusunda şu yazıyor; “Cumhurbaşkanı yabancı para cinsinden yapılan katkı payı ödemeleri için bu oranı yüzde 10’a kadar indirmeye yetkilidir”. Buradan da anlaşılıyor ki, dövizli BES uygulamasında devlet döviz cinsinden katkı yapacak ve katkı miktarı da yüzde 25’den düşük olacak.
Peki, dövizli BES’le amaç ne? Bugün sistemde toplam 12.2 milyonun üzerinde kişi bulunuyor; fon büyüklüğü de 133 milyar liranın üzerinde. Gurbetçilerin sisteme girmesi ile fon büyüklüğü artacak. Dolayısıyla ülke tasarrufuna katkı sağlanacak. İkincisi, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza ikinci bir emeklilik imkanı sunulmuş olacak.
Ev hizmeti kapsamına hangi işler giriyor?
Ev içerisinde yaşayanlar tarafından yapılabilecek temizlik, ütü, yemek yapma, çamaşır, bulaşık yıkama, alışveriş ve bahçe işleri ile çocuk, yaşlı veya özel bakıma ihtiyacı olan kişilerin bakım işlerinin ev halkı dışındaki bireyler tarafından yapılması ev hizmeti sayılıyor. Çocuk, yaşlı veya özel bakım işinin ev hizmetinde çalışanın evinde ya da hastane, bakımevi gibi yerlerde yapılması da ev hizmeti kapsamına giriyor. Ancak aynı evde oturan üçüncü dereceye kadar akraba olanların yaptıkları işler ev hizmetinden sayılmıyor.
Sigorta yaptırmak zorunlu mu?
Bir günlüğüne bile olsa birini çalıştırıyorsanız sigorta yaptırmak zorundasınız.
Sigortalılık işlemi nasıl olacak?
Çalışan kişinin bir ay içinde çalıştığı süreye göre sigortalılık da farklılık gösteriyor. Ay içinde 10 günden az çalışıyorsa farklı, 10 günden fazla çalışıyorsa farklı oluyor.
Ayda 10 günden az çalışanlar sigortalanır mı?