Cevap: İŞKUR kısa çalışma ödeneğine başvuru için açıklama yaptı. Kısa çalışma ödeneğine ilk kez de başvursanız, ödenekten yararlanabilirsiniz. Başvurunuzu İŞKUR’a elektronik posta yoluyla yapabileceksiniz. İŞKUR’un bu konuda yaptığı açıklamaya göre, başvuruların işyerine gidilmeden de belge üzerinden hızlı bir şekilde sonuçlandırılabilmesi için koronavirüsten olumsuz etkilenildiğine dayanak teşkil eden belgelerin başvuruya eklenmesi gerekiyor. İŞKUR, gerektiğinde işverenle irtibata geçerek ilave belgeler de talep edilebilecek.
GERİYE DÖNÜK SİGORTALI OLAMAZSINIZ
Soru: 1996 yılında LTD şirketi kurduk. 1999 yılında şirketi kapattık. Bu süreç içerisinde Bağ-Kur kaydı yapılmamış. İlk SSK girişim 2000 yılında yapıldı. Prim günü ve yaştan faydalanmak için, geri dönük Bağ-Kur girişi yapıp, prim ödeyebilir miyim? Nurcan Ekiz Cevap: Yaşınızı ve prim gün sayınızı belirtmemişsiniz. 2000 yılında ilk girişi olan kadınlar için emeklilik şartları, 58 yaş ve 7000 prim gün sayısı. Geri dönük sigorta girişi yapamazsınız. Ancak doğum borçlanması yaparak, prim gün sayınızı artırabilirsiniz.
EMEKLİLİK İÇİN YAŞI BEKLEYECEKSİNİZ
Soru: 28.5.1979 dogumluyum. 10.10.2000 yılında sigortalı oldum. 6 bin 800 prim günüm var. Askerliğimi Şubat 1999’da yaptım. 1999 öncesi sigorta olanlar emekli edilirse askerliğimi saydırıp emekli olabilir miyim? Yılmaz Tetik
Cevap: Sizin durumunuzda emekli olabilmeniz için 58 yaş şartını ve 7000 prim gün sayısını doldurmanız gerekiyor. Yaşınız 41. Prim gün sayınız da eksik. Prim gün sayınızı askerlik borçlanması ile tamamlasanız bile yaşı beklemek durumundasınız. Ancak şu anda erken emeklilik diye bir konu gündemde yok. O nedenle emekli olamazsınız.
KISA ÇALIŞMAYA YENİDEN BAŞVURABİLİRSİNİZ
Soru:
ÖLÜMLER HAYAT SİGORTASI KAPSAMINDA
Okuyuculardan aldığım sorular arasında korona salgınının hayat sigortası kapsamında olup olmadığı geliyor. Virüs kaynaklı vefatlar hayat sigortası kapsamında ve sigorta şirketleri virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin yakınlarına vefat tazminatı ödüyor. Nitekim geçmişte yaşanan zika, sars, mers, kuş gribi salgınlarında da aynı konu gündeme gelmişti ve sigorta şirketleri bu salgınlardan hayatını kaybedenler için tazminat ödemişti. Korona salgınında ise farklı bir tablo var. Hastalık daha çok 65 yaş ve üzeri kişilerde ölüme neden oluyor ve bizde de 60-65 yaş üzeri kişilerde hayat sigortalılığı oranı çok düşük. Sadece bankadan kredi alıp da krediye bağlı sigorta yapılan kişiler var ve bu kişilerin sayısı da fazla değil. Ama bir kişi 65 yaşın üzerindeyse ve bankadan da kredi kullanmışsa, bu krediye bağlı olarak banka da hayat sigortası yaptırmışsa, korona virüse nedeniyle de ölüm olursa; sigorta şirketi bankanın borcunu kapatıyor.
ÖZEL SAĞLIK SİGORTASI GEÇMİYOR
Koronaya bağlı olarak okuyucuların sıklıkla sorduğu soru, virüsün tedavisinde, özel sağlık sigortasının kullanılıp kullanılamayacağı. İş, özel sağlık sigortası olunca durum biraz karışık hal alıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), koronayı, salgın hastalık (pandemi) ilan etmesinden sonra artık özel sağlık sigortası devre dışı kalıyor. Yani, koronanın tedavisinde özel sağlık sigortası geçmiyor. Düne kadar virüs şüphesi ile özel hastaneye gittiğinizde, hastane sizden örnek alsa da testi devletin belirlediği hastanelere gönderiyordu. Eğer, sonuç pozitif çıkarsa, devletin korona için belirlediği karantina merkezlerine götürülüyordunuz ve tedaviniz de bu merkezlerde devlet kontrolünde yapılıyordu. Sağlık Bakanlığının son yayımladığı genelge ile sağlık kurumlarına müracaat eden hastaların korona tanısı kesinleşinceye kadar devlet, vakıf ve tüm özel hastanelerce kabul edilip, tedavi süreçlerinin yapılması zorunlu hale getirildi. Bu da özel sağlık sigortası açısından bir şey değiştirmiyor, pandemi ilan edildikten sonra artık korona virüsünün tedavisinde özel sağlık sigortası geçmiyor; tüm tedavi giderlerini devlet karşılıyor. Eğer, hastalığınızın korona ile bir alakası yoksa diğer tüm tedavilerde özel sağlık sigortanız geçerli.
SEYAHAT SİGORTASI PRİMİNİZİ İADE ALABİLİRSİNİZ
Gelelim, Schengen ülkeleri tarafından, vize başvurusu yapan Türk vatandaşlarından istenen ve 30 bin euro teminatları, zorunlu olan seyahat sağlık sigortasının iptal edilip edilemeyeceğine. Okuyucular, yurtdışına çıkış için vize ile birlikte seyahat sağlık sigortası yaptırdıklarını ancak virüs salgını nedeniyle yurtdışına çıkamadıklarını, dolayısıyla da sigortayı nasıl iptal ettireceklerini merak ediyor. Şöyle anlatayım. Sigortanın başlangıç ve bitiş tarihi sigortanın geçerlilik süresini belirliyor. Sigorta, yurtdışına çıkışta, pasaport tespit edildiğinde başlıyor ve Türkiye’ye girişte pasaport tespiti ile son buluyor. Bu noktada iki farklı durum var. Birincisi, vizeniz uzun süreli ise ve salgın nedeniyle yurtdışına çıkışınızı birkaç ay sonraya ertelediyseniz, poliçenizi iptal ettirmenize gerek yok. Ne zaman yurtdışına çıkarsanız, sigortanız da o zaman devreye girer. Ama yok, vizeniz bir-iki aylıksa ve seyahatinizi de başka bir tarihe erteleyemiyorsanız, poliçenizi iptal ettirip, priminizi de iade alabilirsiniz.
PAKET TUR POLİÇELERİ İPTAL EDİLDİ
Okuyucular tarafından merak edilen bir başka konu da gerek yurtdışı olsun gerekse de yurt içi; virüs salgını öncesi satın alınan paket turlara yönelik paket tur sigortası. Kimi okuyucular paket tur sigortasını iptal ettirip ettiremeyeceklerini soruyor. Paket tur sigortası tüketicinin parasını ödeyip aldığı bir sigorta değil. Tur şirketi, sattığı tüm paket turlar için sigorta yaptırmak ve poliçeyi de tüketiciye vermek zorunda. Sigortanın primini de tur şirketi ödüyor. Korona salgını nedeniyle tüm paket turlar; ya başka bir tarihe ertelendi ya da iptal edildi. İptal edilenlerin sigorta poliçeleri de iptal edildi. Bunu yapan da tur şirketi. Sigorta; tur şirketi, paket turu satarken verdiği taahhütleri yerine getirmezse devreye giriyor ve tüketici uğradığı zararı karşılıyor. Mesela, tur şirketi iflas eder ve verdiği taahhüdü de bundan dolayı yerine getiremezse, devreye sigorta şirketi giriyor, tüketicinin mağduriyetini gideriyor. Yani, paket tur sigortasını, tüketici iptal edemez.
Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan ve koronavirüse karşı alınacak bir dizi tedbiri içeren Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinde işverene de destek çıktı. Bu kapsamda kısa çalışma ödeneği devreye alınacak, bundan faydalanmak için gereken süreçler kolaylaştırılıp, hızlandırılacak. Böylece faaliyetine ara veren işyerlerindeki işçilere geçici gelir desteği sağlanırken, işverenlerin de maliyeti azaltılacak.
Kısa çalışma ödeneği yeni bir düzenleme değil; İŞKUR çatısı altında uzun süredir uygulanıyor, ancak işverenler tarafından fazla bilinmiyor. Son 15 yılda ise 350 bine yakın çalışan bu ödenekten yararlandı ve bu kişilere 432.4 milyar lira ödendi. 2020’nin şubat ayında ise 17 bin 862 kişiye kısa çalışma ödemesi yapıldı.
6 AYA UZATILABİLİR
Kısa çalışma ödeneği; genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı nedenlerle işverenin haftalık çalışma sürelerinin en az üçte bir oranında azaltması, faaliyetini tamamen ya da en az dört hafta süreyle durdurması hallerinde devreye alınıyor. Salgın hastalık da kısa çalışma ödeneğine giren zorlayıcı sebep arasında sayılıyor. Uygulama ile işverene, çalıştırdığı sigortalılar için gelir desteği veriliyor. Bugün için destek süresi üç ay ancak Cumhurbaşkanı kararı ile bu süre 6 aya kadar uzatılabiliyor.
SAĞLIK PRİMİ DE ÖDENİYOR
Kısa çalışma ödeneği ile işçilere çalışma ödeneği ödeniyor hem de genel sağlık sigortası primleri karşılanıyor. Peki, uygulama nasıl olacak? Öncelikle işyerinin bu ödenekten yararlanması için İŞKUR’a başvurması gerekiyor. Gerekli incelemeler yapıldıktan sonra ki, koronavirüs nedeniyle yapılacak uygunluk tespiti incelemesi önümüzdeki üç ay daha basit ve kısa sürede olacak- işyerinin bu ödenekten yararlanmasına imkân tanınıyor. Bu aşamada da aranan şartlarında başında, çalışanın kısa çalışma ödeneğinden yararlanmadan önce iki ay çalışıyor olması ve son üç yıl içinde de 600 gün süreyle işsizlik sigortası primi ödemiş olması gerekiyor. Önemli bir nokta da kısa çalışma ödeneği kapsamında çalışanın genel sağlık sigortası primleri ödenirken, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primleri ödenmiyor.
ASGARİ ÜCRETLİ 1.752 LİRA ALACAK
Kısa çalışma ödeneği kapsamında çalışana, aylık prime esas kazancının günlük brüt tutarının yüzde 60’ı ödeniyor. Kısa çalışma ödeneği miktarı aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde 150’sini geçemiyor ki, bu rakam 4 bin 414 lira. Yani çalışan ne kadar maaş alırsa alsın ödenecek en yüksek kısa çalışma ödeneği 4 bin 414 lirayı geçmeyecek. Asgari ücretli bir çalışan bin 752 lira ödenek alabilecek. Aylık brüt ücreti 4 bin lira olan bir çalışana ise 2 bin 381 lira ödenecek. Çalışanın maaşı 8.000 liraysa, yüzde 60’ı 4 bin 800 lira olacağından, bu rakam da üst sınır olan 4 bin 414 lira geçtiğinden, çalışana 4 bin 414 lira ödenecek ancak bundan da damga vergisi kesilecek ve çalışanın eline 4 bin 380 lira geçecek. Kısa çalışma ödeneği, çalışmadığı süreler için, çalışanın kendisine ve aylık olarak her ayın beşinde ödenecek. Ödemeler de PTT aracılığı ile yapılacak.
Mazeret izni kullanılabilir miyim?
Virüs nedeniyle kullanamazsınız. Evlilik, akrabasının vefatı, eşinin doğumu gibi nedenlerle mazeret izni kullanılabilir ve bu da 3 gün ile sınırlıdır.
Bu dönemde yıllık iznimi kullanabilir miyim?
İş yerinde bir yılınızı doldurmuşsanız yasanın size tanıdığı süreler içinde yıllık izninizi kullanabilirsiniz.
İşveren ücretsiz izin verebilir mi?
Ekonomik sebepler nedeniyle işveren ücretsiz izin verebilir. İşyerinde ücretsiz izin uygulanabilmesi için işçinin de rızası ve yazılı onayı gerekir. Eğer onay olmadan ücretsiz izin verilirse çalışan tek taraflı iş sözleşmesini fesh edip, tazminatını alır. Ücretsiz iznin de belirli bir süresi olmalıdır, ucu açık olamaz ve bu süre de karşılıklı anlaşmada belirtilmelidir.
Virüs nedeniyle işveren, toplu tatil ilan edebilir mi?
Edebilir, ancak çalışanların ücretlerini ödemek zorundadır. İşveren nisan ayından itibaren toplu yıllık izin kullanımına imkan verebilir. İş kanunun, 1 Nisan ile ekim sonuna kadar işverene toplu izin verme imkanı tanıyor; tabi ücretlerin ödenmesi şartı ile.
Soru şu; işverenleri tarafından, bireysel emeklilik sistemine dahil edilen 5.4 milyon çalışanın tasarrufları 2019’da arttı mı, arttıysa da ne kadar arttı? Bir süredir, otomatik katılım sistemi aracılığı ile BES’e giren ve çıkmayıp, sistemde kalan okuyuculardan bu yönden sorular alıyorum. Getiri konusuna değineceğim ama önce kısa bir bilgi vereyim.
2017’nin başında, 45 yaş altı tüm çalışanların, işverenleri tarafından BES’e alınmasını sağlayan otomatik katılım uygulaması başladı. Bu kapsamda da çalışanların maaşlarından her ay belirli bir miktar kesilerek, emeklilik şirketi aracılığı ile emeklilik fonlarına yatırılıyor, devlet de çalışanın her ay yatırdığına yüzde 25 katkı yapıyor. Uygulamanın üzerinden
3 yıl geçti. Bu süre içinde 17 milyondan fazla çalışan, işverenleri tarafından sisteme dahil edildi; bunun 11.7 milyonu sistemden çıktı, 5.4 milyon çalışan ise sistemde kaldı ve tasarruf ediyor.
FAİZSİZ FONU TERCİH ETTİLER
Bugüne geldiğimizde 5.4 milyon kişi sistemde bulunuyor ve bu çalışanların fon toplamı 8.7 milyar liranın biraz üzerinde. Bunun da 5.5 milyar lirası faizsiz, 3.1 milyar lirası da faizli fonlardan oluşuyor. Çalışanların BES’e ödedikleri aylık katkı payı ortalaması ise 108 liralar civarında. Kaldı ki, bugün asgari ücretli bir çalışanın maaşında BES için her ay 88.29 lira kesiliyor. Çalışanların maaşlarından BES için yapılan kesintiler hangi fonlarda değerlendiriliyor; kısaca buna da değineyim. Otomatik BES’te çalışanlara faizli ve faizsiz fon seçenekleri sunuluyor. Sisteme ilk girildiği andan 2 ay içinde çalışanların birikimleri ‘başlangıç fonu’na aktarılıyor. Başlangıç fonu ağırlıklı TL mevduatı veya katılma hesaplarından oluşuyor. İki ayın sonunda çalışan isterse ‘standart fon’lara ya da diğer fonlara geçebiliyor. Tercih etmezse de birikimleri başlangıç fonunda değerlenmeye devam ediyor. Standart fonlarda da birikimler borçlanma araçlarında, kira sertifikalarında, mevduatta, katılma hesaplarında değerlendiriliyor, içinde biraz da hisse senedi, kıymetli maden fonlarını da barındırıyor.
BİRİKİMLER YÜZDE 22.60 ARTTI
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), koronavirüsü pandemi, yani salgın hastalık ilan etti. Peki, bu karar; özel sağlık sigortalılarını nasıl etkileyecek, hastanelerde özel sağlık sigortası geçerli olacak mı, sağlık sisteminde neler değişecek? Özellikle, DSÖ’nün, koronayı, pandemi ilan etmesinin ardından sağlık konusunda vatandaşların kafası da karıştı. Kimileri, özel hastaneler ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı hastanelerin ateşli hastalıklara bakmadığını, gelen hastaları da devlet hastanelerine yönlendirdiğini söylüyor. Kimileri, pandemi sonrası özel sağlık sigortasının özel hastanelerde geçmediğini savunuyor. Hepsine tek tek değineyim. İşin sağlık tarafını Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkanı ve Bahat Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Reşat Bahat ile, sigorta tarafını da sigorta şirketlerinin yöneticileri görüştüm. Önce, uzmanlarla görüşmeme istinaden pandemi konusunda kısa bir bilgi vereyim. DSÖ, en son 2009 yılında influenza virüsü nedeniyle pandemi ilan etmiş. Türkiye’de de ilk vaka 2009 yılında çıkmış ve toplam 14 bine yakın vaka görülmüş, 2009-2010 yıllarında 656 ölüm meydana gelmiş. Ölümler de en fazla 65 yaş grubunda görülmüş; en az etkilenen ise 5-24 yaş grubu olmuş.
TÜM SÜRECİ DEVLET YÜRÜTECEK
Gelelim, koronavirüs nedeniyle pandemi ilan edilmesinin sağlık sisteminde ne gibi değişikliklere yol açacağına. Reşat Bahat, pandemi ilan edilmesinin hastalığın yaygın ve kolay bulaşılır olduğu anlamına geldiğini belirterek, “Pandemi, virüsün yaygınlığını gösteren bir durum, ciddiyetini göstermez” diyor. Bahat, virüsün dünyaya yayılmaya başladığı andan itibaren Sağlık Bakanlığı’nın süreci pandemi olacakmış gibi yürüttüğüne dikkat çekerek, pandemi ilan edilmesinin sağlık sisteminde ve işleyişinde bir değişikliğe neden olmayacağını vurguluyor. Vakaların başından sonuna kadar tüm evrelerini devletin yürüttüğüne ve bundan sonra da yürütmeye devam edeceğine değinen Bahat, “Devlet tedavinin yürütüleceği hastaneleri tespit etti. Özel hastanelerde tedavi olunmuyor. Eğer virüs bizde de yayılır ve devletin tespit ettiği hastaneler yetmezse; devlet biz özel hastanelere dönüp, ‘bir katını corona için ayır’ diyor” şeklinde konuştu.
ÖZEL HASTANELERE GİDENLERİ NELER BEKLİYOR?
Vatandaşın en çok merak ettiği konu, pandemi ilan edildikten sonra ateş, öksürük gibi şikayetler nedeniyle özel hastanelere gidildiğinde nasıl bir yaklaşımla karşılaşılacağı. Söylendiği gibi özel hastanelerin hastayı kabul etmeyip, devlet hastanelerine yönlendirmesi gibi bir durum söz konusu değil. Hastane, önce hastalığın geçmişini, yurtdışına giriş-çıkış yapılıp yapılmadığını içeren ön bilgileri alınıyor. Eğer korona şüphesi yoksa normal testler yapılıyor. Koronavirüs şüphesi varsa Sağlık Bakanlığı’nın özel hastanelere gönderdiği çubuklar vasıtasıyla hastadan numune alınıyor. Özel hastaneler korona virüsünün testini yapamıyor. Alınan örnekler, İlçe Sağlık Müdürlüğüne gönderiliyor. Test sonuçları beklenene kadar hastaneler 24 saat hastayı gözlem altında tutabilir. Eğer hasta, hastanede kalmak istemiyorsa, tüm bilgileri alınıp, gönderiliyor ancak hastaneden gittiğine dair de Sağlık Müdürlüğü’ne bilgi veriliyor. Virüs tespit edilirse hasta, hastaneden ya da evden alınıp, devletin tespit ettiği hastanelerde karantina altına alınıyor.
ÖZEL SAĞLIK SİGORTASI GEÇMİYOR
Pandemi ilan edilmesinden sonra özel sağlık sigortalılarının en çok merak ettiği konu, koronavirüsün sağlık sigortası kapsamında olup olmadığı. Salgın hastalık ilan edildikten sonra özel sağlık sigortası artık devre dışı kalıyor ve tedavi giderleri sigortadan karşılanmıyor. Yani, salgın hastalık, özel sigortanın kapsamına girmiyor. Şöyle anlatayım. Koronavirüsün tespitini de tedavisini de özel hastaneler yapmıyor; devlet hastaneleri yürütüyor. Devlet hastanesi yürüttüğü için de tüm sağlık giderleri SGK kapsamında; vatandaştan hiçbir ücret alınmıyor. Eğer, yüksek ateş, öksürük gibi rahatsızlıklar nedeniyle özel hastaneye giderseniz ve ön incelemede rahatsızlığınızın korona ile ilişkisi olmadığı tespit edilirse özel hastane tedaviniz yürütüyor, özel sağlık sigortanız da giderlerinizi karşılıyor.
Yıllık izin planını yapıp, yıllık izin formunun gönderilmesi istendiği halde personel yıllık izne çıkmadı. Bu sefer noter vasıtasıyla ihtar edildi. İşverenin belirttiği tarih arasında yıllık iznini kullanması ve yıllık izin formunu göndermesi istendi. Personel bu çağrıya da uymadı. İşverenimiz bu durumda ne yapabilir? İşten ayrıldığında yıllık izin ücreti isteyebilir mi? Duygu Bağcı
Cevap: Yıllık ücretli izin vazgeçilmez bir haktır ve gerek çalışan gerekse de işveren tarafından ne paraya çevrilebilir ne de feragat edilebilir, kullandırılmış gibi gösterilemez. Çalışanlar yıllık izin kullanmayıp karşılığında işverenden para talep edemez. Ancak çalışanın işten ayrılması halinde kullanmadığı yıllık izinler varsa işveren bu izin süreleri için ödeme yapmak zorundadır. Bu durumda da çalışanın son aldığı ücret üzerinden izin ücreti hesaplanarak ödenir. Sizin durumunuzda ise işveren, çalışanın yıllık iznini kullanması için gereken yasal yollara başvurmuş ancak çalışan bunu reddederek, iznini kullanmamış. Bu şartlarda tutulacak bir tutanak ile çalışan izinli görünecektir.
PRİMLERİNİZİ 58 YAŞINDA İADE ALABİLİRSİNİZ
Soru: Merhaba 40 yaşındaki bir erkek, 1998’de SSK girişi var. 3600 günü doldurmuş durumda. Emekli maaşından vazgeçerse toplu para alabilir mi? Sibel Özdilek
Cevap: Sigortaya yatırdığınız primleri geri alma hakkınız var. Buna yaşlılık toptan ödemesi deniyor. Bu ödemeden yararlanılabilmesi için de bazı şartların yerine getirilmesi gerekiyor. Bu şartların başında da yaş şartı geliyor. Kadınlar için 58, erkekler için 60 yaşını doldurduğu halde emekli aylığı bağlanmasına hak kazanamayanlar, geçen süre içinde ödedikleri primleri yaşlılık toptan ödemesi adı altında iade alabiliyor. Bahsettiğiniz durumda kişi 40 yaşında olduğu için yatırdığı primleri geri alamaz.
KIDEM TAZMİNATI ALAMAZSINIZ
Soru: Emekli olduktan sonra 8 yıldır bir yerde çalışıyorum. 2 yıldır maaş alamıyorum. Maaşlarım 8 yıl içinde muhtelifti, kendim ayrılırsam maaşlarımı, kıdem tazminatı ve yıllık izinlerimin parasını alabiliyor muyum? Hak ettiğim meblağ nedir, maaş, kıdem tazminatı, izin parası gibi başka haklarım var mı? Arif Duman
Cevap: Kendiniz ayrıldığınızda kıdem tazminatı alamazsınız. Kıdem tazminatı, izin ücreti, ihbar tazminatı gibi haklarınızı alabilmeniz için işvereninizin sizi işten çıkarması gerekiyor. Maaşınızı belirtmediğiniz için kıdem tazminatının hesabını yapamayız. Anlattıklarınızdan anlaşılan işveren maaş da ödemiyor. Bu şartlarda sosyal güvenlik kurumuna işvereni şikayet etmeniz gerekiyor.
Koronavirüsü, sigortayı da vurdu, etkisi de ağır olmaya başladı. Günlerdir okuyuculardan, virüsün etkileri konusunda mesajlar alıyorum. Kimileri, konunun özel sağlık sigortası tarafını merak ediyor, kimileri -özellikle de yurtdışına seyahat edecekler- seyahat sigortası boyutunu soruyor. Son olarak da Ticaret Bakanı Ruhsat Pekcan’ın, virüs salgını nedeniyle tüketicilerin paket turları iptal edebileceğini açıklaması üzerine bu sefer de paket tur sigortası gündeme geldi. Peşin peşin söyleyeyim, özel sağlık sigortası açısından hiçbir sorun yok. Hangi virüs olursa olsun, sigortanız varsa, tedavi giderleriniz sigortadan karşılanır; bu kadar basit.
SEYAHAT SİGORTASINI VURDU
Asıl sorun başka. Geçen günlerde bir sigorta şirketinin yöneticisi arayarak, “Sigorta iptalleri ciddi boyuta ulaştı, böyle giderse sıkıntı olacak, bir bak istersen” demesi üzerine araştırma yaptım. Gerçekten de salgın nedeniyle hem dört bir taraftan sigorta iptalleri başlamış hem de bazı sigortalar yapılamaz hale gelmiş. Başı ise, seyahat sağlık sigortası çekiyor. Malum yurtdışına seyahat edecekler zorunlu olarak seyahat sağlık sigortası yaptırmak durumunda. Korona salgını nedeniyle yurtdışına çıkışlar azaldığı için sigorta da yapılamıyor. Daha da kötüsü önceden yurtdışı programını yapıp, sigortasını alanlar, seyahatleri ile birlikte sigortalarını da birer birer iptal ediyor. Dikkatinizi çekerim, seyahat sağlık sigortası her yıl hemen hemen 3.5-4 milyon poliçenin satıldığı bir alan.
İPTALLER 20 BİNİ GEÇTİ
Bu kadarla da sınırlı değil. Konuştuğum sigorta şirketi yöneticisi, sigortada en büyük kaybın da uluslararası fuarların iptalinden kaynaklandığını söyledi. Uluslararası fuarlara Türkiye’den her yıl binlerce kişi katılıyor. Fuar takvimi çok önceden belli olduğundan, fuarlara katılacak şirketler de çalışanları için önceden tüm seyahat planlarını organize ediyor, çalışanları için başta sağlık olmak üzere gerekli tüm sigortaları önceden yaptırıyor. Salgın nedeniyle fuarlar iptal olduğundan şimdilerde yapılan tüm sigortalar da birer birer iptal ediliyormuş.
Öğrendiğim kadarıyla salgın nedeniyle sadece bir ay gibi bir sürede 20 binin üzerinde sigorta poliçesi iptal olmuş. Konuştuğum sigortacılar, virüsün bu hızda yayılması halinde sigorta iptallerinin artacağını ve bunun da sigortaya faturasının ağır olacağını söylüyor. Yeri gelmişken belirteyim, Türkiye’yi şimdilik ilgilendirmiyor ama virüs nedeniyle, dünyada büyük şirketlerin yaşayacağı sigortalı ekonomik kayıplar yüzünden dünya sigorta pazarı da ağır darbe alacağa benziyor.
İPTAL EDİLEN TURU SİGORTA KARŞILAMAZ