* Karlı yolda bir başka araç kayarak benim aracıma çarptı zararımı kimden alacağım?
Size çarpan aracın trafik sigortası zararınızı karşılayacak. Aynı şekilde siz kayıp, bir başka araca zarar verirseniz sizin trafik sigortanız karşı tarafın zararını karşılar.
* Bana çarpan aracın trafik sigortası tüm zararımı karşılayacak mı?
Maddi zararlar trafik sigortası teminat limitleri ile sınırlı. Araç başına teminat limiti de 50 bin lira. Yani, trafik sigortası 50 bin liraya kadar olan zararınızı karşılar, üzerini karşılamaz. Eğer aracınızdaki hasar trafik sigortası limitinin üzerinde ise hukuki yola başvurup, sigorta limitini aşan tutarı karşı tarafın sürücüsünden talep edebilirsiniz.
* Karlı yolda bir araç kayıp, birden çok araca zarar verirse ne olacak?
Zarara neden olan aracın trafik sigortası, diğer araçların hasarını karşılayacak. Ancak yine trafik sigortasının limitleri çerçevesinde zarar karşılanacak. Trafik sigortasının kaza başına teminat limiti ise 100 bin lira. Buna göre karlı yolda kayıp, birden çok araca zarar veren aracın trafik sigortası 100 bin lira limit çerçevesinde diğer araçların hasarını ödeyecek. Bu durumda da trafik sigortasındaki 100 bin liralık limit kazada zarar gören araçlar arasında pay edilecek. Sigortanın karşıladığı zararın üstü için hukuk yoluna başvurup, hasara neden olan sürücüden talep edebilirsiniz.
* Sürücü karlı yolda kayıp, elektrik diğerine ya da duvara çarparsa araçta oluşan zararı trafik sigortası karşılar mı?
Hayır, karşılamaz. Trafik sigortası trafikte bir başkasına vereceğiniz zararları karşılar, kendi aracınızdaki zararları karşılamaz. Bu durumda kasko sigortanız varsa aracınızdaki zararı kaskodan alırsınız.
Çok da doğru, çünkü salgın bize tarım ve gıdanın önemini gösterdi. Tarımı konuşurken de sürekli olarak girdi maliyetlerinin yüksekliğinden, çiftçinin üretim yapamaz hale geldiğinden, zarar ettiğinden dem vuruluyor. Doğrudur, yanlıştır; konunun bu boyutunu işin uzmanları daha iyi bilir. Ben ise, tarım uzmanı olanların bilerek ya da bilmeyerek gündeme getirmediği, üreticinin günlük sorunlarından daha büyük ve müdahale edilmesi mümkün olmayan ama tedbir alınabilir bir soruna değineyim. Aslında bu sorunu çiftçi son birkaç yıldır yaşıyor, önümüzdeki yıllarda daha fazlasını yaşayacak.
AFETLER ARTACAK
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, İklim Değişikliği ve Tarım Değerlendirme Raporu yayınladı. Rapora göre, iklim değişikliği bir başka adıyla da iklim krizi, tarımı derinden etkiliyor. Sel, fırtına, dolu gibi birçok etkisi var ama asıl iki önemli etkisi var. Biri, su kaynaklarını azaltması, diğeri ise kuraklık sorunu yaratması. Tespit şu ki, iklim değişikliğinin yarattığı afetler bundan sonra katlanarak artacak ve Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya maalesef bu afetlerden daha fazla etkilenecek. Raporlar böyle diyor. Ben ise şöyle diyorum. Çiftçi zor şartlarda ekse de biçse de iklim değişikliğinden kaynaklı yaşanan bir afette ürün falan kalmıyor. Yaşamıyor muyuz? Son birkaç yıldır sel, fırtına, dolu, kuraklık, yangınla bir hayli yoğun yaşıyoruz. Üretici ne yaşadığını bizden daha iyi bilir. Afetlerin önüne geçme imkanı var mı? Mümkün değil. Peki, önlem alınabilir mi? Alınabilir, tek yolu da devlet destekli tarım sigortası.
TARIM SİGORTASI
Hani, tarımı ve çiftçiyi vuran her afet sonrası klişeleşmiş bir söylem vardır ‘devlet destek olsun’; aslında devlet kredileri, borçları falan erteleyerek destek oluyor ama asıl desteği TARSİM kapsamında sunulan devlet destekli tarım sigortası ile veriyor. Nasıl mı? Mesela, bitkisel üründen hayvan sigortalarına kadar tümünde primin yüzde 50’sini devlet karşılıyor. Mesela, üretici don teminatını alırsa primin üçte ikisini devlet ödüyor. Mesela, iklim krizinin en büyüt etkisi kuraklık ya; TARSİM, kuraklık verim sigortası başlattı. Düne kadar bu sigortayı yaptıran çiftçinin ödeyeceği primin yüzde 60’ını devlet karşılıyordu, yeni alınan kararla destek oranı yüzde 70’e çıkarıldı. Daha açık bir anlatımla, çiftçi tarım sigortasını yaptırıyor, devlet yüksek oranda destek veriyor, iklim değişikliğinin neden olduğu afetler ya da başka nedenlerden dolayı çiftçinin ürünü zarar görürse TARSİM zararı karşılıyor. Sistem bu kadar basit.
Nitekim işi bilen üretici devletten destek alıp sigortasını yaptırıyor. Örneğin, 2021 yılında, kuraklığa karşı sigorta yaptıran yüz binlerce çiftçi, hepi topu 24 milyon lira prim ödemiş, karşılığında da TARSİM, 215 milyon lira ödeyerek, çiftçinin kuraklıktan kaynaklı zararını karşılamış. Mesela, geçen sene yaşanan sel afetinde TARSİM 56 milyon lira, yangınlarda ise 12 milyon lira ödeyerek, çiftçilerin zararını karşılamış. Sadece 2021 yılında devlet destekli tarım sigortasından ödenen hasar tutarı ise 2.4 milyar TL.
ÇİFTÇİNİN SORUNU
Bence artık çiftçinin günlük sorunlarından çok bunları konuşmak gerekiyor. Gerekiyor ki, devlet destekli tarım sigortası konusunda üretici teşvik edilsin, tüm üreticiler bu destekten yararlansın. Düne kadar iklim krizi kapıda diyorduk, şimdi ise krizin etkilerini derinden yaşıyoruz, fazlasını da yaşayacağız. Borçla, krediyle, zor şartlarla ürünü eken çiftçinin, iklim değişikliği nedeniyle yaşanması çok da olağan dışı olmayan bir afette zarar görmesinin yaratacağı sorun; hele bir de sigortası yoksa, sadece o çiftçinin değil, gıdaya ulaşma zorluğu açısından toplumun sorunu haline gelir. Diyeceğim o ki, tarımda sürdürülebilirliği sağlamanın yolu tarım sigortasından geçiyor. İklim krizini, pandemide yaşananları ve gelecekte yaşanacakları hesaba kattığımızda bana göre, tarım sigortası zorunlu sigorta haline getirilmeli.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) konusu yeniden gündeme geldi. Son olarak AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, bir açıklama yaparak, EYT’lilerin durumunun çalışma programı içerisinde olduğunu, konunun 2022 yılı içinde ele alınacağını ve müjdeli haber verileceğini söyledi. EYT konusu ne zaman gündeme gelse okuyuculardan da, ‘beni de kapsıyor mu, ben de yararlanabilir miyim, prim günüm eksik borçlanma yapıp çıkacak düzenlemeden yararlanabilir miyim?’ benzeri sorular peşi sıra gelir. Açıkça söyleyeyim, bir emeklilikte yaşa takılanlar sorunu var ama EYT’liler kimlerdir, kimler yaşa takılıyor; kamuoyunda pek de bilinmiyor. Bu yıl içinde bu konuda bir düzenleme yapılır ya da yapılmaz bilmiyorum ama şu EYT konusuna açıklık getirmekte fayda var. Çünkü bakıyorsunuz, herkes kendine göre emeklilikte yaşa takılıyor. Yeri gelmişken; doğrudur, EYT konusu bir süredir gündemde, üzerinde konuşulup tartışılıyor, düzenleme yapılırsa maliyetinin ne olacağı hesaplanıyor, maliyetin düşük olması için de formüller bulunmaya çalışılıyor. Şunu da belirteyim, eğer bir düzenleme yapılırsa, öyle beklendiği gibi tüm emeklilikte yaşa takılanları kapsamayacaktır.
1999 EYLÜL KRİTİK TARİH
Gelelim, kimlerin EYT’li olduğuna. İlk sigortalı olduğu tarih 1999 yılının eylül ayından önce olanlar emeklilikte yaşa takılıyorlar. Neden? Çünkü bu tarihten önce sigortalıların emekli olabilmeleri için kadın çalışanların 20 yıllık sigortalılık süresi ve 5 bin gün prim ödemiş olması gerekiyordu. Erkek çalışanların ise 25 yıllık sigortalılık süresi ve 5 bin gün prim ödemiş olması emeklilik için yeterliydi ve her iki kesim için de yaş şartı aranmıyordu. Ancak 1999’un eylül ayında sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişiklikle sigortalılık süresi ve prim gün sayısına ek olarak emeklilik için bir de yaş şartı getirildi. Emekli olabilmek için emeklilik yaşı kademeli olarak kadınlar için 58, erkek çalışanlar içinse 60’a çekildi ve prim gün sayısı da 7 bin güne çıkarıldı.
İşte bundan sonra da bu kişiler çalışma yılını ve prim gün sayısını doldursalar da emeklilikte yaşa takıldılar. Düzenlemenin başlarında bu durumdan etkilenenlerin sayısı azdı ancak zaman geçtikçe prim gün sayısını doldurup da emekli olamayanların sayısı artınca sorun haline geldi. Örneğin, 1997 yılında işe başlayan erkek bir çalışan, 25 yıllık sigorta süresi ve 5 bin prim gün ile emekli olacakken, yapılan düzenleme ile bu çalışanın prim gün sayısı 5900 güne çıkartıldı ve 57 yaş sınırı getirildi.
ÜÇ AYRI KESİM VAR
1999 yılındaki bir geceki düzenlemeden etkilenip de bundan dolayı emeklilikte yaşa takılanlar işin bir boyutu. Bir de düzenleme sonrası erkeklerde 25 yıl, kadınlarda 20 çalışma yılını doldurup, üstüne prim gün sayısını da tamamlayıp da yeni getirilen yaş şartı nedeniyle emekli olamayanlar var ki, bunlar da emeklilikte yaşa takılanlar. Ayrıca yine düzenleme sonrası sigorta girişi olup da ödemesi gereken prim gün sayısını veya çalışma yılını doldurup, gerekli yaşı doldurmadığından emekli olamayanlar var ki, bunlar da kendilerini emeklilikte yaşa takılanlar olarak görüyor. Daha açık bir anlatımla bugün emeklilikte yaşa takılan ya da takılacak olan üç ayrı kesim var. Peki, kaç kişi emeklilikte yaşa takılıyor? Tüm yaşa takılanların sayısı 6 milyonun biraz üzerinde ve bu sayı artacak. Ama 1999’daki düzenlemeden etkilenip de yaşa takılanların sayısı bir milyon kişi civarında.
YAŞA TAKILMA ŞARTLARI
Bu noktada kritik soru şu. Tüm bu kişiler sadece emeklilikte yaşa mı takılıyorlar, bir düzenleme yapılırsa tüm bu kişiler düzenlemeden yararlanabilir mi? Örneğin, 1999 yılından önce çalışmaya başlamış ancak 10 yıl çalışma süresi ve 3000 prim günü olan bir kadın çalışan, emeklilikte yaşa takılanlara yönelik bir düzenleme yapılsa bundan yararlanabilir mi? Ya da yine 1999 önce işe başlamış ancak prim gün sayısını doldurmasına karşın 15 yıl çalışma süresi olan erkek sigortalı, çıkacak düzenlemeden yararlanıp, emekli olabilir mi? Bu örnekler okuyuculardan gelen sorular üzerine verdiğim örnekler.
Bir süredir okuyuculardan iki konu hakkında çokça soru alıyorum; biri 3600 ek gösterge, diğeri de Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) konusu... İki konu üzerinde de kamuda çalışmalar sürüyor ama öncelik, 3600 ek göstergede. O nedenle de önce 3600 ek göstergedeki son gelişmeleri paylaşayım, EYT konusuna sonraki yazılarımda değineyim.
Okuyuculardan gelen sorulara baktığımda bu konuda kafaların karışık olduğunu görüyorum. Kimi okuyucu, ‘3600 ek göstergeden ben de yararlanacak mıyım?’ diye soruyor, kimileri de düzenleme yapılması halinde maaşını nasıl etkileyeceğini merak ediyor. Kimileri de 3600 ek göstergenin belirli kesimleri kapsayacağından şikayet edip, haksız uygulamaya yol açacağını savunuyor. Hepsine tek tek değineyim.
POLİSLERİN MEVCUT DURUMU NE?
Geçmişte yapılan düzenleme ile öğretmen ve polislerin ek göstergeleri diğer memurlara göre düşük tutulmuştu. Polis, uzman jandarma ve erbaşların ek göstergeleri 3000’e çıkartıldı ama 3600 ek gösterge hakkı verilmedi. Ek gösterge düşük kaldığından öğretmen ve polisler emekli olamıyor ve yüksek emekli maaşı, emekli ikramiyesi alamıyor.
ÖĞRETMENLER DÜZENLEME KAPSAMINDA MI?
Evet. Öğretmenler yıllardır ek göstergelerinin 3600’e çıkarılmasını bekliyor. Bugün için öğretmenlerin derecesine göre ek göstergeleri 450 ila 3000 arasında değişiyor ve en yüksek gösterge 3000. Yapılacak yeni düzenleme ile 2200 ve 3000 olan ek gösterge 3600’e çıkartılacak.
1- Devlet katkısının yüzde 30’a çıkarılması katılımcılara nasıl yansıyacak?
BES’e aylık 1.000 lira yatıran bir kişi için bugün devlet, aylık 250 lira katkı yapıyor. Yasa çıktıktan sonra 1.000 lira yatıran kişiye devlet aylık 300 lira, yıllık da 3.600 lira katkı koyacak.
2- Yüzde 30 devlet katkısından kimler yararlanacak?
Sistemdeki katılımcılar bugüne kadar ödedikleri katkı paylarına yüzde 25 devlet katkısı alıyorlardı, yasa çıktıktan sonra tüm katılımcılar yüzde 30 devlet katkısı alacaklar. Eğer katkı paylarını kredi kartı ile ödüyorsanız ya da BES ödemeleriniz kredi kartından otomatik çekiliyorsa, katkı payı 30 gün sonra hesaba geçtiğinden ve devlet katkısı da fiziken hesaba yatan para üzerinden hesaplandığından devlet katkısı yüzde 30 olacak. Örneğin, ocak başında kartınızdan BES ödemesi çekildi, 30 gün sonra hesaba geçeceğinden yüzde 30 katkı hakkından yararlanabileceksiniz.
3- Sisteme peşin para ödeyenler de yüzde 30 devlet katkısı alacak mı?
Yasa çıktından sonra peşin ödeyenler yüzde 30 katkıdan yararlanacak. Ancak yasa çıkmadan önce sisteme peşin para yatıranlar yüzde 25 katkı alacak. Örneğin, 2021’in aralık ayında ya da bu yılın ocak ayının başında BES’e peşin katkı payı yatırdıysanız devlet katkısı yüzde 25 olacak.
4- Devlet katkısının üst sınırı ne oldu?
BES katılımcılarının devlet katkısından yararlanacağı üst sınır hem asgari ücretle hem de katkının yüzde 30 çıkması ile değişti. BES’te en yüksek yararlanacağınız devlet katkısı tutarı, yıllık brüt asgari ücret toplamının yüzde 30’u ile sınırlı. Bu yıl asgari ücretin brüt aylık tutarı 5 bin lira, yıllık da 60 bin lira oldu. Buna göre de bu yıl yararlanacağınız en yüksek devlet katkısı tutarı 18 bin lira. Sisteme 2022 yılında 60 bin lira katkı payı öderseniz devlet de hesabınıza 18 bin lira yatıracak.
Cevap: Emekli maaşınız hesaplanırken 2021’nin tüketici enflasyonu ile büyüme oranının yüzde 30’u üzerinden hesap yapılır. Buna göre ortalama aylık prim matrahı belirlenir ve maaş hesaplanır. Hesaplanan bu maaşa da 2022’nin ocak zam oranı eklenir. Buna göre emekli maaşınıza ocak ayındaki emekli zam oranı yansıyacaktır.
18 YAŞ ÖNCESİ HESABA KATILMAZ
Soru: 1973 doğumluyum, 1986 senesinde 13 yaşında sigorta başlangıcım ve 4866 gün primim var. İnternet üzerinden bilgilerimi girdiğimde emekli yaşımı 49 gösteriyor. Ne zaman emekli olabilirim? Hüseyin Ç.
Cevap: Sizin durumunuzda 25 yıl çalışıp, 49 yaşında, 5300 prim günü doldurduğunuzda emekli olabiliyorsunuz. Ancak 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılıkları 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul ediliyor. Ancak 18 yaş öncesi prim gün sayısı emeklilik hesabındaki prim gün sayısına eklenir, sigortalılık süresi ise 18 yaşını doldurduğunuz tarih olarak ele alınır. Dolayısıyla 49 yaşında emekli olsanız bile prim gün sayınız ve çalışma yılınız bugün için emekli olmanıza imkan tanımıyor.
ÇALIŞMA YILINIZ EKSİK
Soru: Eşim 1966 doğumlu olup ilk kez 4/A olarak işe girişi 1.7.1992 tarihidir ve 170 gün pirimi ödenmiştir. İsteğe bağlı olarak 1230 gün pirim ödedikten sonra yeniden 4 A olarak çalışmaya başlamıştır ve çalışmaya devam etmektedir. Aralık 2021 içerisinde 1328 gün 4/A kapsamında doğum borçlanması yaptık. 3600 gün ile emekli olabilir mi? Vacit K.
Cevap: Yaştan dolayı emekli olunabilmesi için kadın çalışanlarda 15 yıl çalışma yılını ve 3600 prim gün sayısının doldurulmuş olması gerekiyor. Eşiniz yaşı doldursa bile çalışma yılı 7.5 yıl eksik ve prim gün sayısı da 872 gün eksik. Çalışma yılının ve prim gün sayısının tamamlanması halinde yaştan dolayı emekli olunabilir.
KIDEMDE TAVAN 10.569 TL OLDU
Asgari ücret çalışanları ilgilendiriyor olsa da sosyal güvenliğe konu neredeyse tüm işlemler asgari ücrete göre belirleniyor. Buna göre asgari ücretteki yüzde 50’lik artış sosyal güvenlik ile ilgili tüm alanlara da yansıdı. Yeni asgari ücretle birlikte; doğum ve askerlik borçlanmasından işsizlik maaşına, genel sağlık sigortası priminden isteğe bağlı sigortalılık ödemelerine, bireysel emeklilik sistemi kesintilerine kadar tüm ödemeler de değişti. Peki, 2022’de neler değişti?
TAZMİNAT TAVANI ARTTI
* Kıdem Tazminatı: 2022 ile birlikte kıdem tazminatı da arttı. İşveren, çalışana, her bir yıl için 30 günlük, yani bir aylık, giydirilmiş brüt ücret tutarında tazminat ödemek zorunda. Toplam kıdem tazminatı ise çalışanın son aldığı aylık giydirilmiş brüt ücretin, işyerinde çalışılan yılla çarpılması ile hesaplanıyor. Kıdem tazminatı senede iki kere, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan genelge ile belirleniyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı 2022 yılı ocak-haziran dönemi Mali ve Sosyal Haklara yönelik genelgeyi yayımladı. Buna göre de 2022’nin ilk yarısında uygulanacak kıdem tazminatının tavanı yüzde 27.9 artırılarak, 10.569 liraya çıkartıldı.
* İşsizlik Maaşı: Çalışanın adına son 4 ay içinde SGK’ya bildirilen prime esas kazanç dikkate alınarak işsizlik maaşı hesaplanıyor. Sigortalının ortalama brüt kazancının yüzde 40’ı kadar maaş ödeniyor. En fazla işsizlik ödeneği ise aylık brüt asgari ücretin yüzde 80’ini geçemiyor. 2022 yılında en düşük işsizlik maaşı 2.137 lira, en yüksek işsizlik maaşı ise 4.272 lira olacak.
* Sağlık Primi: Yeni sene ile birlikte Genel Sağlık Sigortası (GSS) için ödenecek prim de değişti. Aynı hanede yaşayan aile içinde kişi başına düşen gelir asgari ücretin üçte birinin altında olanlar her sene olduğu gibi gelir testine girecek ve gelirlerinin düşük olduğu tescil edilirse GSS primlerini devlet karşılayacak. Geliri asgari ücretin üçte birinin üzerinde olanlar asgari ücretin yüzde 3’ü üzerinden GSS primi ödüyor. 2022 yılında genel sağlık sigortası için aylık 150,12 lira, yıllık da 1.801 lira prim ödenecek.
BAĞ-KUR’LU NE ÖDEYECEK?
* İsteğe Bağlı Sigorta: Zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmayan, sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışan ya da tam gün çalışmayanlar, malullük ve yaşlılık aylığı almayanlar isteğe bağlı sigortalı olabiliyor. İsteğe bağlı sigortalılıkta ödenecek prim kişiye bağlı. Ancak belirli bir sınırlama var. En az brüt asgari ücretin yüzde 32’si, en çok da yine brüt asgari ücretin 7.5 katının yüzde 32’si kadar. 2022 yılında isteğe bağlı sigorta yaptıracaklar aylık en az 1.601 lira prim ödeyecekler. Primlerini yüksekten ödemek isteyenler ise 2022’de en çok 12.009 lira yatıracaklar. Bağ-Kur sigortalarının 2022’de aylık prim tutarı ise 1.726 lira olurken, 5 puanlık prim indiriminden yararlananlar için aylık prim tutarı 1.476 lira oldu. Tarım Bağ-Kurluların ise 2022’de ödeyecekleri prim tutarı 1.668 lira oldu.
* Askerlik, Doğum Borçlanması:
Toplumun büyük kesimi Meclis’te görüşmeleri süren, 18 maddelik yeni ekonomik paketinde yer alan kamu çalışanları ile emeklilerin yeni yıl zamlarına odaklandığı için tasarıdaki diğer hususlar gözlerden kaçtı. Oysa yeni ekonomi paketi, Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ile ilgili milat sayılacak değişiklikler içeriyor. Öyle ki, tasarı yasalaştığında, artık BES’ten çıkılamayacak. Daha doğrusu çıkılmasına gerek kalmayacak. Çünkü BES’te devlet katkısının artırılmasından sistemdeki katılımcılara kısmi çekiş hakkı tanınmasına, 45 yaş sınırının kaldırılmasından sisteme toplu para ödeyenlere yeni imkanlar getirilmesine kadar birçok değişiklik geliyor. İşte, o değişiklikler.
BİRİKİMİN BİR KISMI ÇEKİLEBİLECEK
Bugüne kadar sisteme girip de sonradan ayrılanların gerekçesi neydi? Birincisi, birikimlere yeterli getiri elde edememekti ki, artık böyle bir gerekçe kalmadı, çünkü son yıllarda tasarrufların değerlendiği emeklilik fonları hiçbir yatırım enstrümanında olmayan rekor sayılacak getiriler sunuyor. İkinci ayrılma nedeni ise, acil paraya ihtiyacı olanlara, BES’teki birikimlerinin bir kısmını kullanma hakkı tanınmıyordu. Bu durumda olanlar mecburen BES’teki tasarruflarının tamamını alıp sistemden ayrılmak zorunda kalıyorlardı; devlet katkısının bir kısmını da alamıyorlardı.
YÜZDE 50 İLE SINIRLI
İşte, yasa çıktığında artık BES katılımcıları birikimlerinin bir kısmını acil ihtiyaçları için kullanabilecekler. Şöyle ki; sistemde belirli süre bulunan katılımcılar, BES’ten ayrılmadan devlet katkısı hesabındaki birikim tutarı hariç, kendi birikimlerinin en fazla yüzde 50’sini kullanabilecek. Daha açık bir anlatımla BES’te belirli süreyi doldurmuş olanlar kısmen ödeme alabilecek. Böylece acil ihtiyaçlar için sistemden ayrılmaya gerek kalmayacak. Ayrıca kısmen yapılan ödeme tutarının yüzde 25’ini aşmamak üzere kişinin yüzde 25’i aşmamak kaydıyla devlet katkısı hesabındaki tutardan da ödeme yapılabilecek.
KONUT, EVLİLİK, EĞİTİM
Tabi, bu işin iyi bir tarafı daha var. Yeni düzenleme ile BES, bir anlamda sadece emeklilik için birikim yapmaktan çıkıyor; konut alımı, evlilik, eğitim gibi ileride ihtiyaç duyulacak durumlar için de kullanılabilecek tasarruf sistemi haline geliyor. Böylece BES’e yönelik, ‘kim bekleyecek 56 yaşına kadar?’ söylemi de artık karşılık bulmayacak. Hangi şartlarda ve hangi durumlarda kısmi çekiş yapılabileceğinin detayları ise tasarı yasalaştıktan sonra Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) belirleyecek.
BES KREDİYE TEMİNAT OLACAK