Sigorta şirketleri ve sağlık kurumlarının uzun zamandır beklediği uzaktan sağlık hizmeti verebilmelerine imkan tanıyan düzenleme yapıldı ve uzaktan sağlık hizmetlerine yönelik yönetmelik Resmi Gazetede yayımlandı. Düzenleme ile sigorta şirketleri de bu hizmeti sunabilecek. Nedir uzakta sağlık hizmeti? En basit haliyle, hastaların, hastaneye ya da doktora gitmeden uzaktan, elektronik ortamda sağlık hizmeti alabilmesi. Yani, uzaktan hasta takibi, teşhisi ve tedavisi. Bu uygulamaya tele sağlık ya da teletıp da deniyor.
TELETIP RESMEN BAŞLADI
Peki, bu hizmet daha önce verilmiyor muydu? Sigorta şirketleri özel sağlık sigortaları kapsamında doktor danışma hizmeti ya da sağlık danışma hizmeti adı altında bu hizmeti veriyorlar. Ha keza kimi özel sağlık kurumları da pandemi döneminde uzaktan sağlık hizmeti sunuyor. Ancak bu hizmetlerin hiçbirinin yasal dayanağı yoktu. Bu iş dijital sistemler üzerinden yapıldığından en büyük sorun da kişisel verilerin korunması kapsamında hasta bilgilerinin kaydedilmesi ve paylaşılması sorunuydu. O nedenle de sigorta şirketleri ‘danışma’ adı altında; sağlık kurumları da basit muayeneler ile bu hizmeti verebiliyorlar. Teşhis konamıyor, rapor ve reçete yazılamıyordu. Buna rağmen iki yılda, pandemide, hastaneye gitmek istemeyenler bu hizmetten ciddi yararlandı. Bu süreçte uzaktan sağlık hizmetine talep olduğu da görüldü.
Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Uzaktan Sağlık Hizmetlerinin Sunumu Hakkında Yönetmelik ile uygulama resmen başladı. Yapılan düzenleme ile de uzaktan sağlık hizmetinin hangi kuruluşlarca, nasıl verileceğinin; hangi sağlık sorunlarında hastaların uzaktan sağlık hizmeti alabileceğinin sınırları da çizildi
Yeni düzenleme ile hem sağlıkta hem de sigortacılıkta neler değişecek; daha da önemlisi tüketiciye faydası ne olacak? Öncelikle, artık hastaneye gitmeden, uzaktan teşhis konabilecek, tedavi uygulanabilecek rapor ve reçete yazılabilecek. Kronik rahatsızlığı olanların tedavileri takip edilebilecek. Bu sayede hastanelerin yükü azalacak, ufak bir baş ağrısında bile ‘gündüz hastane yoğun oluyor gece acilden gireyim’ kavramı ortadan kalkacak.
SİGORTADA FİYAT AVANTAJI
Sigorta şirketlerinin özel sağlık ve tamamlayıcı sağlık sigortaları ile sundukları sağlık danışma hatları artık uzaktan sağlık hizmetine dönüşecek ve sigorta şirketlerinin kurdukları ya da anlaştıkları sağlık hizmeti sistemi sayesinde teşhis konabilecek, tedavi uygulanacak, reçete yazılabilecek. Bu da hasar maliyetlerini düşüreceğinden sağlık sigortalarında fiyatları olumlu etkileyecek. Daha da önemlisi, devam eden pandemi döneminde tüketici ve sigortalılar, sağlık sorunlarının aciliyeti olup olmadığını uzaktan hizmet alarak öğrenecek bu durumda ya hastaneye gitmeden sorunu çözecek ya da doktorun tavsiyesiyle hastaneye yönlendirilecek.
Düne kadar uzaktan sağlık danışmanlığındaki sorun neydi? Kişisel verilerin korunması kapsamında hasta bilgilerinin kaydedilmesi ve paylaşılmasıydı. Sağlık Bakanlığı yeni düzenlemesi ile bu konuya da açıklık getirildi. Sağlık kurumları ve sigorta şirketleri, tüketicinin açık rızası olmaksızın uzaktan sağlık hizmeti sunumuna ilişkin ses veya görüntü kaydı alamayacak.
Cevap: 1999’dan sonra işe başlayanlar 7000 prim gününü doldurmaları halinde 25 yılı beklemeden kıdem tazminatı almaya hak kazanır. Bu şartlarda kıdem tazminatını alabilirsiniz. İşsizlik maaşı alınabilmesi için çalışanın işten çıkarılmadan önceki son 3 yıl içinde en az 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş ve işten çıkarılmadan önceki son 120 gün sigortalı olarak çalışmış olması gerekiyor.
EYT’DEN YARARLANABİLECEKSİNİZ
Soru: 1.6.1999 girişliyim, 23 yıllık sigortalılık sürem var, prim gün sayım 4541. 42 yaşındayım, 2 çocuk sahibiyim, doğum borçlanması ile EYT’den faydalana bilir miyim? Neriman K.
Cevap: 20 yıl çalışıp, 5975 prim gün ile 56 yaşında emekli olabiliyorsunuz. Prim gün sayınız 1.434 gün eksik. İki çocuk için borçlanma yaparak prim gün sayınızı tamamlayabilirsiniz. İlk sigortalı olduğu tarih 1999 yılının eylül ayından önce olanlar emeklilikte yaşa takılıyorlar. EYT konusunda nasıl bir düzenleme yapılacağı bilinmiyor. Ancak yapılacak düzenleme prim borçlanması yapacak olanları da kapsayacak olursa EYT’den yararlanabilirsiniz.
İLK İŞE BAŞLAMA TARİHİ ÖNEMLİ
Soru: 14.9.1998 tarihinde öğrenim gördüğüm meslek lisesi tarafından stajyer olarak SGK tescil kaydım yapılmış olup işe başlangıç tarihim bu şekilde görülmektedir. Ancak staj süresi sonrasında fiili olarak ilk işe başlangıç tarihim ise 21.6.2001’dir. Sizce hangi tarih ilk sigortalılık tarihidir? Özcan K.
Cevap: Staj sigorta başlangıcı sayılmıyor, çünkü staj döneminde emeklilik için prim yatmıyor. Ancak staj süresinde yatan primler prim gün sayısını etkiliyor. Dolayısıyla ilk işe girdiğiniz tarihten itibaren emeklilik hesabınızı yapacaksınız. Sizin durumunuzda emekliliğiniz için baz alacağınız tarih 2001 yılıdır.
TEMİZLİKÇİYİ SİGORTALAMAK ZORUNDASINIZ
Her okuyucuya tek tek cevap vermek yerine 2022 yılında sosyal yardımlarda ne gibi değişiklikler oldu anlatayım. Aile, eğitim, sağlık, yaşlı desteği alanlarında toplam 16 ayrı devlet yardımı bulunuyor. Bu yardımların en çok bilinenleri engelli ve yaşlı bakım yardımı, kronik hastalara verilen destek, sağlık ve doğum yardımları. 2022 yılında hem asgari ücrette bağlı olarak hem de memur maaş katsayısında yapılan yeni düzenleme ile 65 yaş aylığından engelli aylığına, evde bakım maaşına kadar birçok ödeme tutarı da arttı.
65 AYLIĞI YÜZDE 31 ARTTI
Devlet desteklerinden biri 65 yaş aylığı ya da halk arasında bilinen adıyla yaşlılık aylığı. 65 yaş aylığı memur maaş katsayısındaki artışa göre her yıl ocak ve temmuz ayında yeniden belirleniyor. 65 yaşını doldurmuş, hiçbir sosyal güvencesi, herhangi bir geliri olmayan kişilere devlet maaş ödüyor. Emekli maaşı olanlar, nafaka alanlar, dul ve yetim aylığı alanlar, sosyal hizmetlerden harçlık ödeneği alanlar, muhtaçlık sınırının üzerinde geliri olanlar yaşlılık aylığından yararlanamıyor. Maaş alabilmek için de kişinin kendisinin ve eşinin kişi başına düşen ortalama aylık gelirinin asgari ücretin aylık net tutarının üçte birinden az olması gerekiyor ki, 2022 yılı için bu rakam 1.417 lira. Yeni düzenleme ile 65 aylığı yüzde 31 artarak, 2022’nin temmuz ayına kadar aylık bin 84 lira olarak ödenecek.
ENGELLİ MAAŞLARI DEĞİŞTİ
2022’de engelli maaşları da arttı. Engelli yardımından yararlanmak için 18 yaşında büyük, 65 yaşından küçük olmak, sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmamak ve hiçbir gelire sahip olmamak gerekiyor. Ocak ayından itibaren yüzde 40-69 arası engelli olanlara ödenen aylık maaş 865 liraya, yüzde 70 ve üzeri engelli olanlara ödenen maaş 1.298 liraya yükseldi. 18 yaşından küçük özel gereksinim düzeyi en az hafif düzeyde olan veya yüzde 40 ve üzeri oranda engelli yakını olanlara ödenen maaş da aylık 865 liraya çıktı. Engelli yardımlarından da sosyal güvencesi olmayan ve hane içinde kişi başına düşen geliri 1.417 liradan az olanlar yararlanabiliyor.
HASTALARA AYDA 2.354 TL
2022’de artan devlet yardımlarından biri de kronik hastalık yardımı. Bu yardım da Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE), tüberküloz ve silikozis hastaları için ödeniyor. Tüberküloz veya SSPE hastası olan kişi veya hastaya bakmakla yükümlü kişiler bu yardımdan yararlanıyor. Halk arasında bu desteğe evde bakım yardımı da deniyor. 2022 yılında kronik hastalık yardımı altında ödenen tutarlar aylık 2.354 liraya çıktı. Silikozis hastalarına yapılan ödemeler de hafif silikozis hastalığı için aylık 1.870 liraya, orta silikozis hastalığı için 2.137 liraya ve ağır silikozis hastalığı için de 2.382 liraya yükseldi.
ÇALIŞAN KADINLAR
Gelen eleştirileri toparlayacak olursam, okuyucular, ‘devlet katkısı yüzde 30’a çıktı, kısmi çekiş hakkı tanındı, fonların getirisi de çok iyi ama devlet katkısı neden ekside?’ diye soruyor. Kimileri son 10 yıldır sürekli devlet katkısı fonlarının getirisinin negatif olmasından şikâyet ediyor. Kimileri de, ‘neden devletin bizim adımıza yatırdığı katkıları biz kendimiz seçtiğimiz fonlarda değerlendiremiyoruz?’ diye soruyor.
Hepsine açıklık getireyim ama öncelikle şunu belirteyim; devlet katkısı fonlarının son 10 yıldır getirisinin ekside olduğu tespiti doğru değil. Doğrudur; 2021 yılında devlet katkısının değerlendirildiği fonlar yüzde 4 negatif getiri sundu, enflasyonla mukayese edildiğinde bu oran yüzde 40’a kadar çıktı ama mesela 2020 yılında devlet katkısı fonlarının getirisi yüzde 13’e yakın oldu. Ha keza 2019 yılında devlet katkısı fonlarının getirisi yüzde 34 oldu ki, bu da enflasyonun 22 puan üzerinde getiri anlamına geliyor. Anlayacağınız, devlet katkısındaki birikimler her daim eriyor tezi doğru değil.
KATKI DEVLETİN KATKISI!
BES katılımcıları, kendi birikimlerini kendi seçtikleri fonlarda değerlendiriyorlar, senede 12 kere bu fonlarını değiştirebiliyorlar ama devletin kendileri için yatırdığı yüzde 30’luk (malum yeni düzenleme ile devlet katkısı tutarı yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarıldı) katkının hangi fonlarda ve hangi yatırım araçlarında değerlendirileceğine devlet karar veriyor. Katılımcıların, devlet katkısının değerlendirilmesi konusunda herhangi bir tasarrufu bulunmuyor. Niye böyle? İster buna ‘sistem böyle kurgulanmış’ deyin; isterseniz de devletin, ‘katkıyı ben yapıyorum, hem de ciddi katkı veriyorum, nerede, nasıl değerleneceğine de ben karar veririm’ dediğini varsayın. Haklılık payı var mı; bence var.
Peki, devlet katkıları nerede değerleniyor? Ağırlıklı Hazine tarafından ihraç edilen TL cinsinden borçlanma araçlarında, gelir ortaklığı senetlerinde, kira sertifikalarında değerlendiriliyor. Bunların oranları var ama kafanızı bu oranlarla karıştırmayayım. Yani, devlet katkısı fonları, Hazine tahvillerine yatırım yapıyor; hem de 10 yıl gibi uzun vadeli yatırım yapıyor. Yanlış mı; bence bu da yanlış değil.
PEŞİN HÜKÜM VERMEYİN
Hazır yeri gelmişken şu bilgiyi de paylaşayım; faizlerin yüksek olduğu dönemde devlet katkısı fonlarının getirisi düşer; faizlerin düştüğü ortamda da fonların getirisi artar. Mesela bu sene devlet katkısı fonlarının getirisi yüksek olacaktır ki, sadece ocak ayında yüzde 6’nın üzerinde bir getiri var.
O zaman ne yapmak lazım? Birincisi, devlet katkısının değerlendiği fonların bir ya da iki yıllık getirilerine bakarak peşin hüküm vermemek lazım. Çünkü istatistikler uzun vadede -ki, sistem zaten uzun vadeli- devlet katkısının getirisinin enflasyonun üzerinde olduğunu gösteriyor. İkincisi, devlet katkısı yüzde 30 gibi çok yüksek bir orana çıkarıldı, bundan yararlanmak gerekiyor. Fonun getirisi, kendi birikimlerinizi yönettiğiniz fonlar kadar yüksek olmasa da yüzde 30 katkı zaten cepte.
Ödenecek primlerin detayına geçmeden önce ev hizmetlerinde çalışanların çalışma sürelerine göre koşulları neler, kısaca değineyim. Çünkü bu konuda kafalar karışık. Kimileri, ‘haftada bir gün temizlik için birini alıyorum yine de sigorta yaptırmalı mıyım?’ diye soruyor; kimileri de ‘çalışanın tüm primlerini ben mi ödeyeceğim?’ diye merak ediyor. Öncelikle şunu belirteyim, ister bir gün çalışsın, ister 10 gün, isterse de daha fazla; ev hizmetlerinde çalışanların sigortalı yapılması zorunlu.
BİR GÜN DE OLSA ZORUNLU
Ev içerisinde yaşayanlar tarafından yapılabilecek; temizlik, ütü, yemek, çamaşır, bulaşık, alışveriş ve bahçe işleri ile çocuk, yaşlı veya özel bakıma ihtiyacı olan kişilerin bakım işlerinin ev halkı dışındaki bireyler tarafından yapılması ev hizmeti sayılıyor. Bu işleri yapanların da Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) prim ödenerek, sigortalanması gerekiyor. Sigortalılık koşulları da bir ay içinde 10 günden az ya da 10 günden fazla çalışma süresine göre farklılık gösteriyor. Eğer, ev işinde çalışan, bir ay içinde 10 günden az çalışıyorsa iş kazası ve meslek hastalığına karşı çalıştıran kişi tarafından sigortalanıyor ve prim de buna göre ödeniyor. Ev hizmetinde ayda 10 günden az sigortalı çalıştıranlar işveren sayılmıyor, sadece sigortalılar adına iş kazası ve meslek hastalığı primi ödüyor. Sigortalı çalışan isterse bunun üzerine kendi de prim ödeyerek emeklilik ve genel sağlık sigortası yaptırabilir. Peki, yabancı uyruklu kişiler ev hizmetlerinden 10 günden az çalıştırılabilir mi? Çalıştırılamaz; çalıştırıldığı da tespit edilirse çalıştırana ciddi ceza kesilir.
Ev işinde çalışan, bir ayda 10 gün ve üzerinde çalışıyorsa, çalıştıran kişi işveren konumuna geçiyor. Bu durumda da işveren tarafından genel sağlık sigortası ve emekliliği de kapsayan sigorta yaptırılmak zorunda. Ayda 10 günden fazla çalışanlar için işverenlerin 5 puanlık prim indiriminden yararlanabilme hakkı da bulunuyor.
ORTALAMA PRİM 625 TL
Gelelim, 2022 yılında ev hizmetlerinde 10 günden az ve 10 günden fazla çalışanlar için işverenlerin, yani çalıştıranların ödeyecekleri primlere. Madde madde anlatayım.
Ayda 1 gün çalışanlar için ödenecek prim, 3.34 lira.
Ayda 5 gün çalışanlar için ödenecek prim, 16.7 lira.
Cevap: Emeklilik için ilk sigortalı olduğunuz tarih önemli. Staj sigorta başlangıcı sayılmıyor, çünkü staj döneminde emeklilik için prim yatmıyor. Dolayısıyla ilk işe girdiğiniz tarihten itibaren emeklilik hesabınızı yapacaksınız. Bu durumda emeklilik için 2003 yılı ilk sigorta başlangıcı sayılacak.
PRİM İADESİ ALAMAZSINIZ
Soru: 1980 doğumluyum. 4/A sigorta girişim 2001 ve 2012’de 4/B ye geçtim. SSK merkezine dilekçe verdim ve gereken prim gün sayısı 5400 olduğu halde 5700 gün ödeme yapıldığı tespit edildi. Fazladan ödenmiş olan primlerimi geri almam mümkün müdür? Naz Ö.
Cevap: Birden fazla sigortalı işte çalışanların ya da maaşı yüksek olan kişilerin tavan ücreti aşılması durumunda prim iadesi hakkı bulunur. Konu emekli aylığı ise emekli maaşı gereken prim gün üzerinden değil, mevcut prim günleri üzerinden hesaplanır. Bu durumda prim iadesi alamazsınız.
Son birkaç gündür okuyuculardan gelen sorular da gösteriyor ki, birçok sürücü tehlikenin farkında değil ancak başlarına gelince durumun vahametini anlamışlar.
Önce, bir okuyucumun başından geçenleri özetle paylaşayım. Okuyucum, karlı yolda, aracının kontrolünü kaybediyor, başka bir araca çarparak durabiliyor. Gerekli işlemler yapılıyor, tutanaklar tutuluyor. Konuyu fazla uzatmayayım, çarptığı araçta 87 bin liralık hasar meydana geliyor. Kazayı yapanın trafik sigortası karşı tarafın zararını karşılayacak ancak trafik sigortasının maddi teminat limiti 50 bin lira olduğu için, karşı taraf kalan 37 bin lirayı kazaya neden olan sürücüden talep ediyor. Okuyucum başından geçen bu olayı paylaşmış ve soruyor, ‘ben şimdi ne yapacağım?’. Dediğim gibi birkaç gündür benzer olayı yaşamış birçok okuyucudan, ‘trafik sigortası neden tüm zararı karşılamıyor, bu işin bir çözümü yok mu?’ şeklinde sorular alıyorum.
SİZİN DE BAŞINIZA GELEBİLİR
Açıkçası söyleyeyim, birkaç yıldır, özellikle de araç değerlerindeki ciddi artış nedeniyle sürücüleri bekleyen bu tehlikeye dikkat çekiyorum ama maalesef başa gelmeyince anlaşılmıyor. Bugün en düşük araç bedeli ortalama 200-300 bin liralar seviyesinde. Son bir yıldır da hasar onarım maliyetlerinde ciddi artış var. Daha açık ve basit şöyle anlatayım. Bugün, değeri 700-800 bin lira olan bir araca çarparsanız, muhtemelen o aracın hasar onarım bedeli 100-150 bin liradan aşağı olmayacaktır. Trafik sigortası ise bunun ancak 50 bin lirasını karşılar. Üstünü, ama isteyerek ama hukuk yoluyla cepten ödeyeceksiniz. Bunları gözünüzü korkutmak için yazmıyorum, trafikte her sürücünün başına gelebilecek bir olaydan bahsediyorum. Aynı şey sizin de başınıza gelebilir. Trafikte seyrederken, hiçbir kusurunuz yokken gelip bir araç size çarpar, ciddi de hasara neden olursa ve sigortada bunun yarısını ya da dörtte birini karşılarsa ne yaparsınız? Çarpan kişiden zararınızın tamamını istersiniz, ödemezse de hukuk yoluna başvurursunuz; bu kadar basit.
TRAFİK SİGORTASI YETMEZ
Peki, ne yapmak lazım? Öncelikle şunu kabul edelim; artık, günümüz şartlarında tek başına trafik sigortası yeterli değil. Nitekim son kar yağışında yeterli olmadığı anlaşıldı. Tüm sürücülerin başta trafik sigortası olmak üzere kasko sigortalarına ek olarak; isteğe bağlı mali sorumluluk sigortasını (ihtiyari mali mesuliyet) yaptırması gerekiyor. Trafik sigortasının yetersiz kaldığı durumlarda bu sigorta devreye giriyor ve karşı tarafa verdiğiniz tüm zararı karşılıyor. Okuyucumun başına gelen olaydan örnek verecek olursak; eğer okuyucum sorumluluk sigortası yaptırmış olsaydı, 87 bin liralık hasarın 50 bin lirasını trafik sigortası, üzerini de bu sigorta karşılayacaktı, cepten bir kuruş ödemeden olay kapanacaktı.
Tüm sigorta şirketleri, trafik sigortasını tamamlayan bu sigortayı yapıyor. Kimi şirketler limitli, kimileri limitsiz sigortayı veriyor. Şimdi diyeceksiniz ki, ‘o söylediğin sigorta kesin pahalıdır?’. Sordum öğrendim, yıllık 300-350 liraya limitsiz yaptırabiliyorsunuz. Şöyle düşünün. 800 lira trafik sigortasına ödediniz, 300 liraya da sorumluluk sigortası yaptırdınız; karda kontrolü kaybedip, bir ya da birden fazla araca çarptınız ve 150 bin liralık hasara neden oldunuz, 50 bin lirasını trafik sigortanız, kalan 100 bin lirayı da sorumluluk sigortanız ödeyecek, böylece başınız ağrımayacak.
KIDEM tazminatının tavanı 10 bin 596 lira olarak açıklandı. Buna göre 2022 yılının ocak-haziran döneminde uygulanacak tazminat tutarı 10.596 lira olacak. 2021’in son yarısında ise tazminat tavanı 8 bin 284 lira olarak uygulanıyordu. Böylece tazminat tavanı 2022 yılının başında yüzde 27.9 artırılmış oldu. Peki, yeni kıdem tazminatı çalışanları nasıl etkileyecek? Detaya girmeden önce kıdem tazminatını kimler alabilir ve tazminat nasıl hesaplanır konularına kısaca değineyim. Tazminat alabilmek için çalışanın işveren tarafından işten çıkarılmış olması gerekiyor. Çalışan kendi isteği ile ayrılırsa, kıdem tazminatını alamıyor. İşyerinde bir yıl çalıştıktan sonra kıdem tazminatına hak kazanılıyor. Erkek çalışanlar askerlik, kadın çalışanlar ise evlilik nedeniyle işten ayrılma halinde kıdem tazminatı alabiliyor. Emekliliği gelen çalışanlar da kıdem tazminatını alıp işten ayrılabiliyor. Bunların dışında ise çalışan emeklilik için gerekli prim gün sayısını doldurduğunda yaşı beklemeden kıdem tazminatını alabiliyor.
TAZMİNAT TAVANI NE DEMEK?
Gelelim kıdem tazminatının hesaplanmasına. Çalışılan her tam yıl için 30 günlük giydirilmiş ücret üzerinden kıdem tazminatı ödeniyor. Giydirilmiş ücret ne demek? İkramiye, prim, yol ve yakacak yardımı gibi tüm ödemelerin kapsamına giydirilmiş ücret deniyor. Daha açık bir anlatımla, kıdem tazminatı net ücret üzerinden değil giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanıyor. Brüt ücret ile çalışılan yılın çarpımı sonucu toplam kıdem tazminatına ulaşılıyor. 2022 yılı için asgari ücret yüzde 50 artırılarak brüt 5.004 lira oldu. Böyle 2022 yılında kıdem tazminatı alacakların tazminat tutarı da ciddi arttı. Örneğin, asgari ücretli bir çalışan, işyerinde 10 yıldır çalışıyorsa, 50.040 lira tazminata hak kazanıyor. Kıdem tazminatından ise binde 7.59’luk damga vergisi kesinti yapılıyor. Bu yıl için kıdem tazminatının tavanı 10 bin 596 lira olarak belirlendi. Peki, kıdem tazminatında 10 bin 596 liralık tavan ne anlama geliyor? En basit anlatımla, çalışanın maaşı bu rakamın üzerinde olsa da kıdem tazminatı hesaplanırken 10 bin 596 lira üzerinden hesaplanacak. Örneğin, brüt maaşınız 12 bin lira olsa da tazminat 10 bin 596 lira üzerinden hesaplanacak.
1999 TARİHİNE DİKKAT!
Hazır yeri gelmişken çalışanların kıdem tazminatı konusunda en çok merak ettiği konuya da değineyim; nitekim okuyuculardan da sürekli bu konuda sorular alıyorum. Soru şu; gerekli prim gün sayısını dolduran çalışanlar kendi isteği ile işten ayrıldığından kıdem tazminatı alabilir mi? Alabilirler; şöyle anlatayım. İlk kez sigortalı olduğu tarih, 8 Eylül 1999 tarihinden önce olanlar 15 yılı doldurup, 3 bin 600 prim gün sayısını tamamladıklarında kıdem tazminatı alıp, kendi istekleri ile işten ayrılabiliyorlar. Farklı işyerlerinde, farklı sürelerde çalışılsa dahi toplam çalışma süresinin 15 yıl, 3 bin 600 prim günün doldurulması tazminat almak için yeterli. Tazminat, son işyerinizde ne kadar süreyle çalışıyorsanız, o süre üzerinden hesaplanacak. Peki, 8 Eylül 1999 tarihinden sonra işe girenlerin durumu ne olacak? İlk sigortalı olduğu tarih 8 Eylül 1999-30 Nisan 2008 tarihleri arasında olanlar ya 25 yıl çalışıp, 4 bin 500 prim günü doldurduklarında kıdem tazminatı alabilirler ya da çalışma yılına bakılmaksınız 7 bin prim günü doldurduklarında işyerinden kıdem tazminatı alıp, işten ayrılabilirler. İlk sigortalı olduğu tarih Mayıs 2008 ve sonrası olanlar da 5 bin 400 prim günü doldurmaları halinde kıdem tazminatına hak kazanırlar.