Tarım kesiminde çalışanların hem sigortalılıkları hem de emeklilikleri biraz karışık bir konudur. Karışıktır; çünkü, bir tarafta tarımda süreksiz çalışanlar var, yani gündelik veya da mevsimlik çalışanlar, diğer tarafta Bağ-Kur statüsünde çalışanlar var, ayrıca işçi statüsünde çalışanlar da var. Hal böyle olunca sigortalılık statüleri ve buna bağlı olarak emeklilik işlemleri de farklılaşıyor.
Nitekim, bu konuda okuyuculardan, ‘ne zaman emekli olurum, nasıl sigortalı olurum?’ şeklinde çokça soru alırım. Şu bir gerçek ki, tarım sigortalılığı daha az prim ödenerek, emekli olabilme imkânı sağladığından özellikle kadınlar tarafından çokça tercih edilir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun açıkladığı son verilere göre de tarım sigortalısı kapsamında 521 bin 500 sigortalı bulunuyor. Peki, tarım kesiminde çalışanlar hangi şartlarda, nasıl emekli olacaklar? Madde madde anlatayım.
O STATÜ KALKTI!
Tarım SSK statüsünde çalışanlardan başlayayım ki, okuyucuların en çok merak ettiği konu budur. Sosyal güvenlik reformuyla birlikte 2008 yılında bu statü artık kalktı. Ancak 2008 Ekim ayı öncesi tarım SSK’lı olanlar eğer çıkış yapmadıysalar, sigortalılıkları devam ediyorsa, prim ödüyorlarsa 30 Nisan 2008 tarihi öncesi sigortalı olanlar tarım SSK’lı olarak emekli olabiliyor. Emeklilik şartı ise kadın-erkek fark etmez, 15 yıllık sigortalı süresini ve 3600 prim günü doldurduklarında yaş şartı da yerine getirilmişse emekliliğe hak kazanıyorlar. Yaş şartı ise kadınlarda 40 ila 54, erkeklerde ise 44 ila 58 arasında değişiyor.
Örneğin, ilk tarım sigortalı olduğu tarih 1993 olan kadın sigortalı 15 yıl çalışıp, 3600 prim gün ödediğinde 46 yaşında emekli olabiliyor. Aynı sene sigortalı olan erkek ise aynı şartlarla 50 yaşında emekli oluyor. İlk sigortalı olduğu tarih 1995 yılında olan kadın sigortalı 48, erkek ise 52 yaşında emekli olabiliyor. 1997 yılında tarım SSK’lı olanlardan kadınlar 51, erkekler 55 yaşında emekli olabiliyor. 1999 yılının temmuz ayında tarım SSK’lı olan ve 15 yıl çalışıp, 3600 prim günü dolduran kadın çalışan 54 yaşında, erkek çalışan ise 58 yaşında emekliliğe hak kazanıyor.
2008 SONRASINA DİKKAT
2008’in mayıs ayı sonrası tarım SSK’ya girenlerde ise durum tamamen değişiyor. Bu tarihten sonra sigortalı olanlar 15 yıl çalışıp, 7200 prim günü doldurduklarında kadınlar 58, erkek çalışanlar ise 60 yaşında emekliliğe hak kazanıyor.
Hem vatandaşları devlet desteği ile konut sahibi yapmak hem de evlenecek gençleri tasarrufa teşvik etmek için altı yıl önce devlet destekli konut ve çeyiz hesabı uygulaması başlatıldı. Bu kapsamda da ilk kez konut sahibi olacaklar bankalarda konut hesabı; evlenecek gençler de yine bankalarda çeyiz hesabı açtırdılar. Devlet de konut ve çeyiz hesabı açtıranlara yüzde 20 destek oldu. Uygulama başlarda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülüyordu.
Sonradan yapılan düzenleme ile konut hesabı Hazine ve Maliye Bakanlığı’na geçti. Çeyiz hesabı ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda kaldı. Yine yapılan düzenleme ile de hem konut hem de çeyiz hesabında devlet desteği yüzde 25’e çıkarıldı. Bunun dışında, özellikle konut hesabında; hesapta biriken paranın bir kısmını çekebilme, birden fazla konut hesabı açtırabilme, hesaba yapılan ödemenin her yıl yeniden değerleme oranında belirlenmesi gibi başka değişikliğe de gidildi.
BEKLENEN OLMADI
Her iki uygulama da başlayalı neredeyse 6 yıl oldu. Peki, ne oldu? Rakamlar net değil ama 60 bini çeyiz, 40 bini de konut olmak üzere yaklaşık 100 bine yakın kişi bankalarda hesap açtırdı. Her iki hesapta biriken tutar da 450 milyonu ancak buldu. İster bankaların bu işe asılmamalarından deyin, ister vatandaşın ilgisinin olmamasından, ister araya pandeminin girmesinden, isterse de yeterince anlatılamamasından; çeyiz ve konut hesabında beklenen sonuç alınamadı.
Oysa her iki uygulama başladığında, ben de dahil bazı kesimler, ‘hazır BES var, devletin de BES’e ciddi katkısı var, vatandaşın da tasarruf için BES’e ilgisi var; çeyiz ve konut hesabı BES çatısı altında kurgulansa daha iyi olur’ demiştik. Bu görüş ekonomi yönetiminin de gündemine geldi ama konut ve çeyiz hesabını BES şirketleri yerine bankalara vermilmesi tercih edildi.
ÇEYİZ HESABI DA GEÇMELİ
Cevap: Sigortalı olduğu tarihten sonra askerlik yapanlar askerlik borçlanması yaparlarsa bu durum sadece prim gün sayılarını artırır, emeklilik yaşını erkene çekmez. Ancak çalışmaya başlamadan ve sigortalı olmadan önce askerlik yapanlar isterlerse askerlik sürelerini borçlanabilirler, böylece emeklilik yaşını da erkene çekerler. Yani, borçlanacağınız gün sayısı kadar emekliliğiniz erkene çekilir ve bu da emeklilik yaşını etkiler. Bu durumda 18 ay askerlik borçlanması yaparsanız 58 yaşında emekli olabilirsiniz.
AYRILIRSANIZ TAZMİNAT ALAMAZSINIZ
Soru: Apartman görevlisi olarak kıdem tazminatımı alarak emekli oldum. Aynı apartmanda 3.5 yıldan beri sigortalı olarak çalışmaya devam etmekteyim. Kendi isteğimle ayrılırsam 3.5 yıllık kıdem tazminatı alma hakkım var mı? Kemal E.
Cevap: Yaş dışında tüm şartları yerine getirmesine rağmen emekli olamayanlar kendi istekleri ile ayrılıp tazminat alabilir. Emekli olup da başka işte çalışanların kıdem tazminatı alabilmesi için işverenin işten çıkartması gerekir.
EMEKLİLİK PRİMİNİN TARİHİ ÖNEMLİ
Soru: E-devlette sigortama girince işe giriş tarihim olarak 1989 yılı gözüküyor ancak prim ödeme başlangıcım 1998. İlk prim ödeme tarihi değil, işe giriş tarihi önemli değil mi? Buna göre hesap hangi yıldan yapılacak? Emeklilik ikramiyemi işverenim mi hesaplayacak ve emekli olduğum zaman mı yoksa, işten ayrılırken mi verilecek? Erok Y.
Beklenti, tatilin, birleştirilerek 9 güne çıkartılması yönündeydi ama olmadı. Şimdilerde ise kimileri yıllık izin kullanarak bayram tatilini 9 güne çıkarıp çıkaramayacağını; bayramda çalışacak olanlar ise farklı ücret alıp almayacağını merak ediyor. Kimileri de işverenin, bayram tatilinde, işçiyi çalışmaya zorlayıp zorlamayacağını ve bu konudaki haklarını soruyor. Hepsine tek tek değineyim.
ÇALIŞMA ZORUNLULUĞU VAR MI?
Bayram gününde çalışma zorunluluğu var mı? Hazır yeri gelmişken, çalışma saatleri hakkında küçük bir hatırlatma yapayım. İş Kanunu’na göre günlük çalışma süresi 7.5 saat, haftalık çalışma süresi de 45 saattir. 45 saatin üzerinde yapılan her çalışma fazla mesaiye girer. Çalışma süresi 5 gün olan ve cumartesi-pazar günleri tatil yapılan işyerlerinde ise günlük çalışma süresi 9 saattir.
Bayram tatilinde çalışma zorunluluğu olup olmadığı ise tamamen işveren ile çalışan arasındaki iş sözleşmesine bağlıdır. Eğer, çalışan ile işveren arasındaki iş sözleşmesinde ya da toplu sözleşmede bayram tatillerinde çalışılacağına dair bir hüküm varsa; bayramda çalışılması zorunludur. Ancak iş sözleşmesinde veya toplu sözleşmede böyle bir hüküm yoksa işveren, bayram tatilinde çalışılmasını talep edemez, şart da koşamaz. Çalışılması isteniyorsa da çalışanın yazılı onayının alınması gerekir.
İKİ KATI ÜCRET ÖDENİR
Peki, bayram tatilinde çalışanlar ne kadar ücret alır? Bayram tatilinde çalışanlara işverenler, günlük aldığı ücretin iki katı ücret ödemek durumundadır. Yani, bayram tatilinde çalışan işçiye, çalıştığı her bir gün için brüt ücreti üzerinden iki günlük ücret ödenir. Örneğin, asgari ücretli çalışanın günlük ücreti 166.80 lira, aylık ücreti de brüt 5.004 liradır. Bu çalışan bayram tatilinde bir gün çalışırsa işveren günlük ücreti olan 166.80 liranın üzerine bir 166.80 lira daha ödemek durumundadır. Bayramın birinci, ikinci ve üçüncü günü çalışan bir işçiye işveren, günlük ücretinin dışında 500 lira fazla ödeyecektir. Böylece çalışanın aylık brüt ücreti 5.504 lira olacaktır.
Arefe günü ne olacak diye sorarsanız; bu sene Ramazan Bayramı’nın arefesi 1 Mayıs pazar gününe geliyor ve 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle resmi tatil günü. 2 Mayıs pazartesi bayramın birinci günü, salı ve çarşamba günleri de bayram tatili günleri. Dolayısıyla arefe gününün resmi tatile denk gelmesi nedeniyle tatil günü ücreti uygulanacak. Şunu da belirteyim, çalışan bayram tatili boyunca çalışmazsa, aylık ücretini tam olarak alır. Eğer, işçi, bayram tatilinde çalışır ve işveren bunun karşılığında iki katı ücret ödemezse; çalışan, tek taraflı olarak iş sözleşmesini fesheder ve açılacak dava sonucu da eksik ödemelerinin tamamını işverenden alır.
NASIL İZİN KULLANACAKSINIZ?
YOĞUN İLGİ VAR
Peki, bu kadar inşaat projesi Kuzey Kıbrıs için fazla değil mi? Konu yabancılar olunca fazla değil. Yapılan projelerin çoğunluğu da daha maket aşamasındayken satılıyor. Kimler alıyor? Tahmin edeceğiniz gibi yabancılar. Ada’ya ciddi boyutta yabancı ilgisi var. İngilizler, Almanlar, Portekizliler, Ruslar gayrimenkul satın almak için adeta sıraya girmiş durumdalar. Öyle hale gelmiş ki, Ada’ya geliyorlar, projeyi beğeniyorlar, Ada’daki Türk bankası ile kredi için anlaşıyorlar, ülkelerine dönüp bankanın oradaki şubesinden gerekli işlemleri yürütüyorlar.
FİYATLAR ARTIYOR
Tabi, yabancı ilgisi bu kadar yoğun olunca da Ada’da gayrimenkul fiyatları kelimenin tam anlamıyla uçmuş. Bir kere şunu belirteyim, fiyatlar TL üzerinden değil, tamamen pound üzerinden. Fiyatlar nedir diye soracak olursanız; büyüklüğüne ve bölgesine göre değişmekle birlikte, daireler 40-50 bin pounddan başlıyor. Villa fiyatları ise 150-200 bin pounddan başlıyor, 900 bin, hatta 1 milyon pounda kadar çıkıyor. Kabaca TL üzerinden en düşük müstakil evin bedeli 2.5 milyon liradan başlıyor, 18 milyon liraya kadar gidiyor. Gayrimenkule yabancıların gösterdiği ilgi beraberinde kira fiyatlarını da etkilemiş ve kiralar adeta fırlamış. Basit bir örnek vereyim; Girne’de, iki odalı bir dairenin aylık kirası 7-8 bin liralardan başlıyor.
YATIRIMIN GERİ DÖNÜŞÜ
Gözlemlerime göre, gelinen bu noktanın yarattığı iki sorun var. Birincisi, Ada halkının konut sahibi olması, özellikle de yeni konut sahibi olması, neredeyse imkansız hale gelmiş ki, kira ödemekte bile zorluk çekiliyor. İkincisi, yabancılar, konuya yatırım amaçlı baktıkları için, yüksek kiralarla yatırımın geri dönmesini bekliyorlar. hatta konutlar satılırken, ‘şu kadar zamanda geri döner, bu kadar zamanda yatırımınızı geri alabilirsiniz’ denerek satılıyor.
ÜRETİM VE İSTİHDAM
Burada sorun ne? Gayrimenkul olsun, pazar var, talep var; sorun yok ama, Kuzey Kıbrıs’ın gayrimenkulün dışında üretime ve istihdama da ciddi ihtiyacı var. Çünkü Ada’nın başta enerji, su gibi aşılması gereken ciddi sorunları da var. Bacasız sanayi dediğimiz turizmden vazgeçmeden, hatta turizmi sadece kumar turizmini endekslemeden -ki, bunun için turizme yatırım yapılması gerekiyor- Ada’nın ekonomisinin büyümesi ve istihdamını artırması içten bile değil.
Doğrudur, bir-iki gündür, bankalardan kredi ile bağlantılı yapılan hayat sigortalarının www.turkiye.gov.tr adresi üzerinden iptal edilebileceği konusu gündemde. Peşin peşin söyleyeyim, bankadan kredi kullanırken yapılan hayat sigortası e-devlet üzerinden iptal edilemiyor. Böyle bir uygulama yok. Kaldı ki, hayat sigortasının iptali öyle bir tuşla ya da bir tıkla olabilecek bir şey de değil. Ama madem okuyucular sordu, konuya detaylı değineyim. Bankadan kredi kullandıysanız ve hayat sigortası yapılmışsa, e-devletteki hayat sigortası poliçe sorgulaması üzerinden; sigortanın hangi şirketten yapıldığı, sigorta ettiren bankanı adı, sigortanın başlangıç ve bitiş tarihi, yürürlükte olup olmadığı, poliçenin hangi teminatları (vefat, sakatlık, tehlikeli hastalıklar) kapsadığı gibi tüm detayları görebiliyorsunuz. Bu ne sağlıyor? Örneğin, yakınınız bankadan kredi kullandı ve sonrasında vefat etti; hayat sigortası var mıydı, varsa neleri kapsadığı gibi bilgileri e-devlet üzerinden öğrenmiş oluyorsunuz, ona göre de yasal haklarınızı kullanıyorsunuz.
ŞİKÂYET EDEBİLİRSİNİZ
E-devlet üzerinden bir işlem daha yapılıyor; o da, ‘Sigortacılık ve Özel Emeklilik Şikayet Başvuru ve Takibi’ üzerinden hayat sigortası da dahil sigorta ile ilgili tüm şikayetlerinizi iletebiliyorsunuz. Bu şikayetlere, hayat sigortasının iptal istemi de dahil. Mesela, ‘bankadan kredi kullandım, hayat sigortası yaptılar, oysa ben sigortayı istemiyordum’ diyerek şikayet edebilirsiniz; bunda bir sorun yok. Peki, bu durumda ne oluyor? Süreci anlatayım. Bu anlatacağım tüm sigorta şikayetleri için de geçerli. Öncelikle şikayetiniz aynı anda hem Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (SEDDK), hem de sigortayı yapan sigorta şirketine gidiyor. Bundan sonra da şikayetiniz SEDDK ve sigorta şirketi tarafından değerlendirmeye alınıyor. Tabii ki, bu sürecin sonunda; hayat sigortanız otomatik olarak iptal edilip, primleri de geri iade edilmiyor. Çünkü kredi ile bağlantılı hayat sigortası adı üzerinde, aldığınız kredi ile bağlantılı yapılıyor. Yani kredi tutarı, kredi süresi, ona göre belirlenmiş prim tutarı gibi birçok kriter var. ‘Kredi kullanacaklara hayat sigortası rehberi’ yazımda bu konuya detaylı değindim, bir kere daha yazayım.
MAHKEME KARAR VERİYOR
2018 yılında yapılan düzenleme ile emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramı olmak üzere senede iki kere, bayram öncesi ikramiye verilmeye başlandı. Bu sene de bayramlarda emekliler, dul ve yetim aylığı alanlara ikramiye yatırılacak. İkramiye tutarı ise Ramazan Bayramı için 1.100 lira olacak. 12 milyon emeklinin 2022 yılı Ramazan Bayramı ikramiyeleri 27-29 Nisan tarihlerinde hesaplara yatırılacak. Peki, bayram ikramiyesinden kimler yararlanacak, yeni emekli olanlar da ikramiye alabilecek mi, hangi tarihte emeklilik dilekçesini verenler ikramiye alabilecek? İşte, bayram ikramiyesinde tüm merak edilenler...
1. BAYRAM İKRAMİYESİ NE ZAMAN YATACAK?
4/A’lı, yani işçi statüsündeki emekliler ikramiyelerini 27 ve 28 Nisan’da alacak. Bağ-Kurlu emeklilerin ikramiyeleri 29 Nisan’da, memur emeklilerinin ise 29 Nisan’da hesaplarına yatırılacak.
2. KİMLER İKRAMİYE ALABİLECEK?
Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) emekli aylığı, yaşlılık aylığı, vazife malullüğü aylığı, malullük aylığı, ölüm aylığı ile sürekli iş göremezlik geliri ve ölüm geliri alanlar ile şehit yakınları, gaziler, muharip gaziler, güvenlik korucuları, şampiyon sporcular ve terörden zarar gören sivil vatandaşlar ile bu kişilerin hak sahipleri bayram ikramiyesi alacak.
3. EMEKLİLER KAÇ LİRA İKRAMİYE ALACAK?
1.100 lira ödenecek.
4. BİRDEN FAZLA EMEKLİ AYLIĞI ALANLAR AYRI AYRI İKRAMİYE ALACAK MI?
Hayat sigortaları konusunda mahkemelerde açılmış birçok dava bulunuyor. Bu davaların kiminde yargı, tüketiciyi haklı bulurken, kiminde bankaları ve sigorta şirketleri lehine karar veriyor. Geçtiğimiz ay ise kredi bağlantılı sigortala yönelik iki düzenleme yapıldı. Bunlardan biri Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) yayınladığı genelge, diğeri ise Meclis’ten geçerek yasalaşan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun. Her iki düzenleme ile kredi ile bağlantılı hayat sigortalarında tüketicilerin, bankaların ve sigorta şirketlerinin hakları net bir şekilde ortaya kondu. Böylece yıllardır süren ve mahkemelere yansıyan tartışmalar da bitti. Peki, kredi bağlantılı hayat sigortalarında tüketicilerin ve bankaların hakları neler?
1)Bankalar kredi verirken hayat sigortasını zorunlu tutabilirler mi?
Hayır, tutamazlar. Bankalar, kredi verirken sigorta konusunda tüketiciye iki ayrı paket sunmak zorunda. Biri, hayat sigortasının da içinde olduğu paket, diğeri ise sigortasız paket. Hayat sigortasının bankadan yaptırılması halinde daha uygun faiz oranları ve kredide daha esnek şartlar sunulabilir.
2)Sigorta yaptırılmazsa ne olur?
Bu durumda bankanın tüketiciyi riskli görüp, kredi vermeme hakkı olduğu gibi bankanın daha yüksek faiz oranları veya daha ağır kredi şartları öne sürme hakkı da bulunuyor.
3)Banka hayat sigortası talep edebilir mi?
Edebilir, bankanın böyle bir hakkı var.
4)Sigortayı bankadan yaptırmak zorunda mıyım?