Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), sigorta şirketlerinin zarar etmemesi, tüketicilerin de yüksek fiyatlarla sigorta yaptırmaması için bir dizi önlemler belirledi ve bunu da yol haritası adı altında kamuoyu ile paylaştı.
Yapılacakların en başında ve belki de en önemlisi trafik sigortasında basamak sisteminde değişikliğe gidilmesi ki, değişiklik 2023’ün Ocak başında uygulamaya girecek. Birkaç gündür okuyuculardan, ‘kafamız karıştı, bu değişiklik bizi nasıl etkileyecek, yüzde 200 zamlardan bahsediliyor’ şeklinde sorular alıyorum. Anlatayım ama önce kısa bir bilgi vereyim.
BU 7 BASAMAĞA DİKKAT!
Trafik sigortasında, sürücülerin hasar geçmişine göre 7 ayrı kategori (buna basamak da diyebiliriz) bulunuyor. Fiyat, bu basamaklara göre tespit ediliyor; prim artırım ve indirimleri de bu basamaklara göre belirleniyor. İlk kez sigorta yaptıracaklar, trafik sigortası sistemine 4. kademeden giriyor. Hasarsız geçen her yıl bir kademe artıyor, üst üste üç yıl hiç kaza yapmayanlar 7. kademeye kadar çıkıyor, primler de ona göre azalıyor. Hasar yapıldığı her yıl için de kademe düşerek, 1. kademeye kadar iniliyor, fiyat da artıyor. Yani, 7. basamak, hasarsız sürücülerin olduğu grup, 1. basamak yüksek hasarlı sürücülerin olduğu basamak.
Peki, basamaklara göre prim artırım ve indirimleri nasıl uygulanıyor? Onlar da belli. 4. basamak trafik sigortasına giriş basamağı, indirim ve artırım uygulanmıyor. 5. basamak için yüzde 10, 6. basamak için yüzde 22, 7. basamak için yüzde 42 hasarsızlık indirimi uygulanıyor. 3. basamaktaki sürücülere yüzde 45, 2. basamaktakilere yüzde 90 ve 1. basamaktakilere de yüzde 135 artırım uygulanıyor. Tahmin ediyorum buraya kadar trafik sigortasında basamak konusu anlaşılmıştır.
PRİM 178 BİN LİRAYA ÇIKACAK
Şimdi gelelim, 2023’ün başında uygulamaya girecek yeni düzenlemeye. Mevcut kademelerde ve bu kademelerde uygulanan hasarsızlık indirimleri ile prim artırımları aynen kalacak. Bunlara ek olarak iki basamak eklenecek. Çok hasarlı sürücüler için 0’ıncı basamak ve hasarsız sürücüler için de 8’inci basamak. 7. basamakta 5 yıl kaza yapmayan sürücülerin trafik sigortası primlerinde yüzde 50 indirime gidilecek. Çok hasar yapan sürücüleri ise sigorta şirketleri 0. basamağa alacak ve yüzde 200 zam yapacaklar.
Örnek vereyim ki, daha iyi anlaşılsın. Bugün otomobillerde, İstanbul’da ve 1. kademedeki hasarlı sürücünün trafik sigortası primi 12.247 lira. 2023’ün Ocak ayında yeni uygulama başladığında, bu sürücü kaza yapmaya devam ederse, 0. basamağa inecek ve trafik sigortasına 36.741 lira ödemek durumunda kalacak. Yine İstanbul’da ve 7. basamaktaki hasarsız sürücünün bugünkü primi 3.000 lira. Eğer kaza yapmazsa bu sürücü yeni seneden itibaren 8. basamağa geçecek ve sigortaya 1.500 lira ödeyecek.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), sigorta şirketlerinin zarar etmemesi, tüketicilerin de yüksek fiyatlarla sigorta yaptırmaması için bir dizi önlemler belirledi ve bunu da yol haritası adı altında kamuoyu ile paylaştı.
Yapılacakların en başında ve belki de en önemlisi trafik sigortasında basamak sisteminde değişikliğe gidilmesi ki, değişiklik 2023’ün Ocak başında uygulamaya girecek. Birkaç gündür okuyuculardan, ‘kafamız karıştı, bu değişiklik bizi nasıl etkileyecek, yüzde 200 zamlardan bahsediliyor’ şeklinde sorular alıyorum. Anlatayım ama önce kısa bir bilgi vereyim.
BU 7 BASAMAĞA DİKKAT!
Trafik sigortasında, sürücülerin hasar geçmişine göre 7 ayrı kategori (buna basamak da diyebiliriz) bulunuyor. Fiyat, bu basamaklara göre tespit ediliyor; prim artırım ve indirimleri de bu basamaklara göre belirleniyor. İlk kez sigorta yaptıracaklar, trafik sigortası sistemine 4. kademeden giriyor. Hasarsız geçen her yıl bir kademe artıyor, üst üste üç yıl hiç kaza yapmayanlar 7. kademeye kadar çıkıyor, primler de ona göre azalıyor. Hasar yapıldığı her yıl için de kademe düşerek, 1. kademeye kadar iniliyor, fiyat da artıyor. Yani, 7. basamak, hasarsız sürücülerin olduğu grup, 1. basamak yüksek hasarlı sürücülerin olduğu basamak.
Peki, basamaklara göre prim artırım ve indirimleri nasıl uygulanıyor? Onlar da belli. 4. basamak trafik sigortasına giriş basamağı, indirim ve artırım uygulanmıyor. 5. basamak için yüzde 10, 6. basamak için yüzde 22, 7. basamak için yüzde 42 hasarsızlık indirimi uygulanıyor. 3. basamaktaki sürücülere yüzde 45, 2. basamaktakilere yüzde 90 ve 1. basamaktakilere de yüzde 135 artırım uygulanıyor. Tahmin ediyorum buraya kadar trafik sigortasında basamak konusu anlaşılmıştır.
PRİM 178 BİN LİRAYA ÇIKACAK
Şimdi gelelim, 2023’ün başında uygulamaya girecek yeni düzenlemeye. Mevcut kademelerde ve bu kademelerde uygulanan hasarsızlık indirimleri ile prim artırımları aynen kalacak. Bunlara ek olarak iki basamak eklenecek. Çok hasarlı sürücüler için 0’ıncı basamak ve hasarsız sürücüler için de 8’inci basamak. 7. basamakta 5 yıl kaza yapmayan sürücülerin trafik sigortası primlerinde yüzde 50 indirime gidilecek. Çok hasar yapan sürücüleri ise sigorta şirketleri 0. basamağa alacak ve yüzde 200 zam yapacaklar.
Örnek vereyim ki, daha iyi anlaşılsın. Bugün otomobillerde, İstanbul’da ve 1. kademedeki hasarlı sürücünün trafik sigortası primi 12.247 lira. 2023’ün Ocak ayında yeni uygulama başladığında, bu sürücü kaza yapmaya devam ederse, 0. basamağa inecek ve trafik sigortasına 36.741 lira ödemek durumunda kalacak. Yine İstanbul’da ve 7. basamaktaki hasarsız sürücünün bugünkü primi 3.000 lira. Eğer kaza yapmazsa bu sürücü yeni seneden itibaren 8. basamağa geçecek ve sigortaya 1.500 lira ödeyecek.
Kanun; işverenler tarafından çalışanlara ödenen yemek bedelinin çalışanların banka hesabına nakit yatırılmasından 65 yaş aylığı ve evde bakım alacaklarının silinmesine, pandemi döneminde uygulanan kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteğinde fazla ödemelerin geri alınmayacağına yönelik birçok düzenlemeyi içeriyor.
Bunlardan bir tanesi de ilk kez uygulanacak olan çalışana elektrik ve ısınma desteği. 9 Kasım’da yürürlüğe giren düzenleme ile işverenler, çalışanlara aylık 1000 TL, toplamda da 8.000 TL doğalgaz, ısınma ve elektrik desteği verebilecek. 9 Kasım’da başlayan destek, 2023’ün Haziran ayına sonuna kadar sürecek. Peki, bu destekten kimler, nasıl yararlanacak?
HAZİRAN’A KADAR SÜRECEK
Yeni düzenleme ile kasım ayından itibaren 2023’ün Haziran sonuna kadar işverenlerce çalışanlara yapılacak 1.000 TL’ye kadar olan elektrik, doğalgaz ve ısınma giderleri hem gelir vergisinden muaf olacak hem de bu ödemeler sigorta prim kesintisine tabi tutulmayacak. Bu sayede çalışanına elektrik ve ısınma desteği veren işverenler vergi ve sosyal güvenlik primi açısından teşvik edilmiş olacak.
İşverenlerin çalışanlara elektrik veya ısınma yardımı yapması mecburi değil. Ancak elektrik, doğalgaz, ısınma desteğinin verilmesi halinde ücret olarak vergilendiriliyor ve sigorta primine tabi tutuluyor. Bu nedenle de çoğunluk işveren, çalışanına bu desteği veremiyor. Düzenleme ile işverenler çalışanına bu destekleri verebilecek. ‘9 Kasım tarihinden itibaren tüm işverenler çalışanlarına ısınma ve elektik desteği vermek zorunda mı kalacak?’ diye sorarsanız; hayır, zorunluluk yok, isteyen işveren bu desteği verir ve vergi, sosyal güvenlik teşviğinden yararlanır, isteyen vermez.
KİMLER YARARLANACAK?
Gelelim, bu desteğin nasıl verileceğine. İşveren aylık 1.000 liraya kadar çalışanına elektrik ve ısınma gideri altında ödeme yapabilecek. Bu tutara kadar da ödemeler gelir vergisinden muaf olacak, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim kesintisine tabi tutulmayacak. Bu tutarın aşılması halinde ise aşan kısım gelir vergisi ve sigorta prime tabi olacak. Böylece işverenlerin, 2022’nin Kasım ayından 2023’ün Haziran sonuna kadar aylık 1.000 lira üzerinden toplam 8.000 lira çalışana vereceği destek, gelir vergisi ve sigorta primine tabi olmayacak. İşverenin bu ödemeyi, çalışanın aylık ücretine ilave olarak vermesi gerekiyor. Ücretin üzerine 1.000 lira ek ödeme şeklinde yapılması gerekiyor. Elektrik ve ısınma desteğinden özel sektör işyerleri yararlanacak.
Peki, uygulama nasıl olacak? Düne kadar çalışanına, elektrik ve ısınma gideri altında ödeme yapan işverenler; 1.000 liraya kadarki ödemelerden 178 lira gelir vergisi, 454 lira da sigorta primi olmak üzere toplamda 633 lira ödemek durumunda kalıyorlardı. Yeni düzenleme sonrası artık gelir vergisi ve sigorta primi ödenmeyeceğinden 633 lira çalışanın maaşına eklenecek. İşverenden de bu 1.000 lira üzerinden herhangi bir kesinti yapılmayacak.
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in EYT ile ilgili son açıklamaları üzerine okuyuculardan, ‘düzenleme beni de kapsıyor mu, ben de yararlanabilecek miyim, şartları yerine getiriyor muyum?’ benzeri çokça soru alıyorum. Hepsine tek tek cevap vermek yerine EYT’de son gelinen noktayı anlatayım. Yine de önümüzdeki günlerde okuyuculardan gelen sorulara da cevap vermeye çalışacağım. Öncelikle şunu belirteyim, Vedat Bilgin’in son açıklaması öncesi EYT’deki bilgiler eksikti, gerçi halen bazı eksiklikler var ama durum biraz daha netleşti. Aralık ayında düzenleme Meclis’e geldiğinde eksikler de netleşecektir. Peki, EYT’de son durum nedir, kimler yararlanacak, düzenleme tüm kesimleri kapsayacak mı? Madde madde anlatayım ki, daha net anlaşılsın.
BAĞ-KUR’LULAR VE MEMURLAR
* EYT düzenlemesinden ilk sigortalı olduğu tarih 1999 yılının Eylül ayından önce olanlar yararlanacak. Eylül 1999 öncesi SSK’lı, yani 4/A statüsünde, sigortalı olan kadın çalışanların 20 yıllık sigortalılık süresi ve 5 bin prim gün sayısını doldurmaları gerekiyor. Erkek çalışanların ise 25 yıllık sigortalılık süresini ve 5 bin prim gün sayısını tamamlamaları gerekiyor. Bu şartları yerine getiren SSK’lı erkek ve kadın çalışanlardan yaş şartı aranmayacak; EYT düzenlemesinden yararlanıp, emekli olabilecekler.
* EYT düzenlemesinden Eylül 1999 öncesi sigortalı olan Bağ-Kur’lular da yararlanacak. 1999 yılının Eylül ayı öncesi sigortalı olan Bağ-Kur’lu kadın çalışanlar 7200 prim gün sayısını, erkek çalışanlar da 9000 prim günü tamamladıklarında EYT düzenlemesinden yararlanıp, emekli olabilecekler.
* EYT düzenlemesi Eylül 1999 öncesi sigortalı olan Emekli Sandığı’na bağlı memurları da kapsayacak. 1999 yılının Eylül ayı öncesi sigortalı olan kadın memurlar 7200 prim gün sayısını, erkek memurlar da 9000 prim günü tamamladıklarında EYT düzenlemesinden yararlanıp, emekli olabilecekler.
* Yeni düzenlemede prim gün sayısı ve çalışma yılında herhangi bir değişikliğe gidilmiyor. SSK’lı kadınlar için 20 çalışma yılı 5000 prim gün, erkek çalışanlar için 25 yıl hizmet süresi ve 5000 prim gün sayısı aynı kalıyor. Memur ve Bağ-Kur’lularda erkek çalışanlar için 9000, kadın çalışanlar için de 7200 prim gün sayısı aynı kalıyor. Bu şartları yerine getirenler düzenlemeden yararlanıp emekli olabilecek.
2024’E KADAR SÜRECEK
1 - Kasko fiyatı ne kadar arttı?
Son bir yılda, yani 2021’in eylül ayından 2022’nin eylül ayına, kaskoda fiyat artışı yüzde 230’u geçti. Geçen sene ortalama 1.750 liraya kasko yaptıran bir sürücü, bu sene aynı kaskoyu 5.350 liraya yaptırıyor. Tabii bu tüm araç grupları toplamına göre ortalama fiyat artışı. Araç gruplarına, aracın bulunduğu ile ve sigorta şirketine göre fiyatlar değişiyor. Otomobillerde fiyat artışı yüzde 200’ü geçiyor. Bugün 700 bin liralık İstanbul’daki bir aracın kasko fiyatı, şirketine göre değişmekle birlikte 17.000 TL ile 22.000 TL arasında değişiyor. Daha yüksek fiyat veren şirketler de var ama ortalama fiyatlar bu seviyelerde.
2 - Fiyatlar neden bu kadar yükseldi?
En temel nedeni araç bedellerindeki artış. Araç bedellerindeki artış yüzde 110’ları bulmuş durumda. 2021’in eylül ayında ortalama bir aracın bedeli 230 bin lira iken, bugün aynı aracın piyasa değeri 500 bin liralara yaklaştı. Aynı şekilde 2022’nin ocak ayında 300 bin lira olan ortalama bir aracın değeri, ekim ayında 500 bin lirayı buldu. Geçen sene 230 bin liralık aracını 1.750 liraya kasko yaptıran bir tüketici, bugün aracın değeri 500 bin liraya çıktığı için kaskoya 5.350 lira ödemek durumunda kalıyor. Geçen senenin bu dönemlerinde tüketici, 1.750 liraya kasko sigortası yaptırdığı aracını piyasada 230 bin liraya satarken, aynı aracını bugün piyasada 500 bin liraya satıyor.
Araç bedellerindeki artışın dışında diğer bir etken de enflasyon ve kur nedeniyle araç onarımında kullanılan yedek parçaların fiyatları arttı. Asgari ücretteki artış da işçilik maliyetlerini artırdı. Bundan dolayı da sigorta şirketlerinin hasar maliyetleri arttı. Örneğin, geçen sene ithal edilen bir araç kapısı için sigorta şirketleri ortalama bin 300 lira öderken, bugün aynı aracın kapısı için 2.000 lira ödüyorlar. Artan hasar maliyetlerini de şirketler kasko fiyatına yansıtıyor.
3 - Enflasyon yüzde 85’lerdeyken kaskonun fiyatı neden yüzde 200’ün üzerinde artıyor?
Kasko sigortasının diğer tüm sigortalardan farkı, poliçede sigorta bedelinin yazmamasıdır. Örneğin, konut sigortasında konutun değeri 2 milyon liraysa, bu değer poliçede yazar ve sigorta şirketi de bu değer üzerinden fiyatı belirler. Bir yıl içinde konutun değeri artsa da bu sigorta şirketini ilgilendirmez; olası bir hasarda, sigortalıya 2 milyon lira üzerinde ödeme yapar. Ama kasko poliçesinde, ‘sigorta şirketi o günkü piyasa değeri üzerinden araç hasarını öder’ diye yazar. Örneğin, 2021’in kasım ayında 230 bin liralık aracınıza 1.750 liraya kasko yaptırdınız, bu yılın eylül ayında kaza yaptınız ve ciddi hasar oluştu; sigorta şirketi hasarınızı aracınızın bugünkü değeri olan 500 bin lira üzerinden öder. Sigorta şirketinin, ‘aracınızı 11 ay önce 230 bin liraya sigortaladım bu bedel üzerinden hasarı öderim’ deme şansı yoktur; tıkır tıkır 500 bin lirayı ödemek zorundadır.
Hal böyle olunca bugün kaskonuzun yenilemesi geldiğinde ya da yeni araç almışsanız, sigorta poliçesi bir yıllık olduğundan sigorta şirketi, 500 bin liralık aracınızın değerinin gelecek bir yılda bir milyar liraya çıkacağını (çünkü geçmiş bir yılda araç değerleri neredeyse yüzde 100 arttı) hesaplayarak, primi belirliyor. Bunun üzerine az da olsa gelecek bir yılda hasar maliyetlerindeki artışı ekliyor. İşte bu nedenle enflasyon yüzde 85 olmasına karşın kaskoda fiyat yüzde 230’a yakın arttı. Sigorta şirketlerinin beklentisi araç bedellerindeki artışın önümüzdeki dönemlerde de aynı bu şekilde artacağı yönünde.
1- Kimler emeklilikte yaşa takılıyor?
İlk sigortalı olduğu tarih 1999 yılının Eylül ayından önce olanlar emeklilikte yaşa takılıyorlar. Bu tarihten önce sigortalıların emekli olabilmeleri için kadın çalışanların 20 yıllık sigortalılık süresi ve 5 bin gün prim ödemiş olması gerekiyordu. Erkek çalışanların ise 25 yıllık sigortalılık süresi ve 5 bin gün prim ödemiş olması gerekiyordu. Her iki kesim içinde yaş şartı aranmıyordu. 1999’un Eylül ayında sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişiklikle sigortalılık süresi ve prim gün sayısına ek olarak emeklilik için yaş şartı da getirildi. Emekli olabilmek için emeklilik yaşı kademeli olarak kadınlar için 58, erkek çalışanlar içinse 60’a çekildi ve prim gün sayısı da 7 bin güne çıkarıldı. İşte bundan sonra da bu kişiler çalışma yılını ve prim gün sayısını doldursalar da emeklilikte yaşa takıldılar.
2- Yeni düzenleme kimleri kapsayacak?
İlk sigortalı olduğu tarih 1999’un Eylül ayından önce olanlara yönelik bir düzenleme olacak. Bu tarihten önce sigortalı olan kadın çalışanlar; 20 yıllık çalışma süresini ve 5 bin gün prim gün sayısını tamamlayanlar düzenlemeden yararlanacak. Aynı şekilde 1999’un Eylül ayında önce sigortalı olan erkek çalışanlar; 25 yıllık sigortalılık süresini ve 5 bin prim günü dolduranlar düzenlemeden yararlanıp emekli olacak. Düzenlemeden yararlanmak için çalışma süresinin (hizmet süresi) ve 5 bin prim günün doldurulması şart. Hizmet süresini doldurmayanlar ve prim gün sayısı eksik olanlar EYT düzenlemesinden yararlanamayacak.
3- Yaş şartı tüm çalışanlar için mi kalkacak?
Hayır; ilk sigortalı olduğu tarih 1999 yılının Eylül ayından önce olup da kadınlarda 20 yıl, erkeklerde 25 yıl çalışma yılını doldurup, 5 bin prim gün sayısını tamamlayan ve emeklilikte yaşa takılanlar için yaş şartı kalkacak ve bu kişiler emekli olabilecek.
4- Kaç kişi EYT düzenlemesinden yararlanacak?
Cevap: Eşinizin çalışma yılı prim gün sayısı örtüşmüyor. 23 yıl bilfiil çalışma yılı olan birinin prim gün sayısının da 8 bin günden fazla olması lazım. Eşinizin durumunda 20 yıl çalışıp, 5975 prim günü doldurduğunda 55 yaşında emekli olunuyor. Eşinizin prim gün sayısı 446 gün eksik. Bu durumda 1999 öncesi sigortalı da olsa EYT düzenlemesinden yararlanamaz.
PRİM GÜN SAYISI EKSİK
Soru: Eşim (kadın) 1996 yılında sigortalı oldu. Sigorta gün sayısı 2586. EYT yasası ile emekli olabilmesi için gün sayısı 3600 gün mü olması lazım, 5000 gün mü? Ufuk G.
Cevap: Eşinizin 1996’nın hangi ayında sigorta girişi olduğunu belirtmemişsiniz. 1996’nın mayıs ayından önceki aylardaysa 5825 prim günü, mayıs ayından sonra ise 5900 prim günü doldurması gerekiyor. Bu durumda EYT’ye yönelik bir düzenleme olsa da eşiniz yararlanamaz.
ASKERLİK BORÇLANMASI KATKI SAĞLAR
Soru: 1978 doğumluyum. 1.12.1996 sigorta başlangıcım ve 4300 yatmış prim günüm var. Askere 1997’de gittim, 550 gün borçlanma hakkım var. 2011 ve 2014 arası 1.050 gün Bağ-Kur primim yatırıldı. Şu anda bir hastanede SSK’lı olarak çalışmaktayım. Askerlik borçlanması yapmalı mıyım? Uğur K.
Cevap: Sizin durumunuzda 25 yıl çalışıp, 5825 prim günü doldurduğunuzda 56 yaşında emekli olunuyor. Hizmet birleştirmesi yaptığınızda toplam prim gün sayınız 5350. Askerlik borçlanması yaptığınızda 5900 prim güne çıkıyorsunuz ve bu emeklilik için yeterli prim gün sayısı. Ancak çalışma yılınız eksik. Çalışma yılınız eksik olduğu için EYT’den yararlanamazsınız. Prim gün sayınızı artırmak için şimdiden borçlanabilirsiniz. Ayrıca bu yılın sonuna kadar borçlanma yaparsanız 2023’e göre daha ucuz borçlanmış olursunuz.
DOĞUM BORÇLANMASI YAPABİLİRSİNİZ
ÖNCELİKLE şunu belirteyim, Yargıtay’ın verdiği her karar, emsal karar anlamına gelmiyor; kişiye, olaya, duruma göre kararlar farklılık gösterebiliyor. Bunu niye yazdım? Bir süredir okuyuculardan, ‘eşimden ayrılırsam ölen babamdan maaş bağlanır mı?’ ya da ‘boşandığım eşimle yaşamaya devam edersem yetim aylığım kesilir mi?’ gibi sorular alıyorum. Okuyucular, bu konuda Yargıtay’ın vermiş olduğu kararları da örnek olarak gösteriyor.
Eşler için ölüm aylığı, kız çocuklar için yetim aylığı almanın bazı şartları var. Kısaca değineyim. Ölen sigortalının en az 1800 gün prim ödemiş olması ya da vefat eden ve işçi statüsünde çalışan sigortalının en az 5 yıldan beri sigortalı ve toplamda da 900 gün prim ödemiş olması gerekiyor ki, geride kalanlara aylık bağlanabilsin.
ÖLÜM AYLIĞI ŞARTLARI
Ölüm aylığından, sigortalının eşi, çocukları ve bazı şartlara bağlı olarak anne ve babası yararlanabiliyor. Eşin ölüm aylığı alabilmesi için, sigortalının vefat ettiği tarihte yasal evlilik bağı bulunması gerekiyor. Dul eşin yeniden evlenmesi halinde ise ölüm aylığı kesiliyor. Dul eş, sonradan evlendiği eşinden boşanırsa, vefat eden sigortalıdan yeniden ölüm aylığı alabilir. Çocuklara gelince; erkek çocukların ölen sigortalıdan yetim aylığı alabilmesi için öğrenim görmemeleri halinde 18 yaşını, orta öğrenim görmeleri halinde 20 yaşını, yükseköğrenim görmeleri halinde de 25 yaşını doldurmamış olmaları gerekiyor. Bundan yetim aylığı hakkı bitiyor. Kız çocuklarında yetim aylığı bağlanabilmesi için herhangi bir yaş ya da öğrenim durumu gerekmiyor. Maaş bağlanması için; evli olmamaları, evlenmiş olsalar bile sonradan boşanmış olmaları, sigortalı çalışmamaları, aylık almamaları, herhangi bir gelirlerinin olmaması gerekiyor. Kız çocuklar evlendiğinde ise ölüm aylığı kesiliyor.
NASIL TESPİT EDİLİYOR?
Eğer bu şartlar yerine getirilmişse ölen sigortalı eşten ölüm aylığı, ölen sigortalı babadan da yetim aylığı alabilirsiniz. Ama yok, sırf maaş bağlanması için boşanılacaksa, işte orada işin rengi değişiyor. Buna ‘muvazzalı boşanma’ ya da kâğıt üzerinde boşanma veya da hileli boşanma deniyor ve bu iş Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan maaş almak için yapılıyorsa, suça giriyor. Anlaşılan o ki, maaş alabilmek için muvazzalı boşanmalar artıyor. Daha açık bir anlatımla; SGK’dan yetim ve ölüm aylığı almak için boşanılıp, birlikte yaşamaya devam ediliyorsa ve bu da SGK denetçileri tarafından tespit edilirse, açıkça söyleyeyim bedeli ağır olur.
Diyeceksiniz ki, ‘SGK nasıl tespit edecek?’. Onu da anlatayım. Birincisi, ihbar sonucu tespit ediliyor. Genelde de hileli boşanmaya başvurmuş kişilerin yakınları ihbarda bulunuyor. SGK denetçileri; çevre araştırması, komşularla görüşmeler yapıyor, nüfus bilgilerine başvuruyor, muhtarlıklarla görüşülüyor, emniyet ve jandarmaya başvuruluyor, seçmen kayıtlarına bakılıyor ve bir şekilde boşanmanın hileli olduğu ortaya çıkıyor.