- Soru: 4/A hizmete başlama tarih 9.11.1998 ve 5765 gün prim günüm var. 4/B tescil başlangıç tarihim ise 2017. İlk 890 gün ödendi, sonrasında ödenmedi, 4/B’den borçluyum. Toplam prim günüm 6657 gün. EYT’den yararlanabiliyor muyum? Koray K.
Cevap: 9 Eylül 1999 öncesi sigortalı olduğunuz için EYT’den yararlanabiliyorsunuz. Emekli olabilmeniz için kademeli prim gün kapsamında 5900 prim güne ihtiyacınız var. Bağ-Kur prim borcunuz olduğu için EYT’den yararlansanız bile emekli olamazsınız.
EMEKLİ SANDIĞINDAN EMEKLİ OLACAKSINIZ
- Soru: 16.03.1999’da SSK’lı olarak işe girdim. 58 gün prim ödemem var. 2001’den itibaren doktor olarak emekli sandığına tabi memurum, 7320 gün primim var. EYT’den emekli olabilir miyim, olursam SSK’dan mı, emekli sandığından mı emekli olabiliyorum? Canan D.
Cevap: EYT’den emekli olabiliyorsunuz. Toplam prim gün sayınız 7378 gün. Memur statüsünde olduğunuz için 7200 prim günü doldurmuş olmanız gerekiyor ki siz doldurmuşsunuz. Bu durumda memur statüsünde yani Emekli Sandığından EYT’li olarak emekli olabileceksiniz.
PRİMİNİZİ TAMAMLAMALISINIZ
- Soru: Doğum tarihim, 1974. İlk işe başlangıcım 4/A’lı olarak 1997. 56 günüm var. 2000’den bugüne kadar 4/C’den 7886 prim günüm var. EYT’den yararlanabiliyor muyum? Oktay B.
Cevap:
GÜNLERDİR deprem bölgesindeki konutu yıkılan, hasar gören vatandaşlardan DASK ve zorunlu deprem sigortası ile ilgili soru ve şikâyet alıyorum. Ağırlıklı şikâyet edilen birkaç konu var. Birincisi, DASK’ın ödediği ya da ödeyeceği tazminat yetersiz bulunuyor. Öyle ki, kimi depremzedeler, 50-70 bin lira gibi çok düşük tutar aldıklarından yakınıyor. İkincisi, DASK’ın artırdığı teminat tutarlarından konutu yıkılan bazı depremzedelerin yararlanamaması. Bir de bunlara ek, zorunlu deprem sigortası yenilenmediği için mağdur olan depremzedeler var ki, bu şikayet ağırlıkla bankalar üzerinden yapılan sigorta poliçelerinden kaynaklanıyor.
Deprem bölgesinde her iki konuttan birinin zorunlu deprem sigortalı olduğu ve bölgedeki konut hasarlarının çok büyük kısmını DASK’ın karşılayacağı hesaba katıldığında; bu üç konu çok önemli. Hepsine tek tek değineyim. Hatta soru, cevap şeklinde değineyim ki, daha net anlaşılsın.
27 KASIM 2022 TARİHİNE DİKKAT!
* DASK, hasarı, eski teminat üzerinden mi, yoksa yeni teminattan mı ödeyecek?
27 Kasım 2022 tarihinde DASK’ın verdiği teminat tutarı artırılarak; inşaat birim metrekare maliyet tutarı 1.508 liradan 3 bin 16 liraya, bir konut için 320 bin lira olan en yüksek teminat tutarı da 640 bin liraya çıkarıldı. 27 Kasım tarihine kadar 100 metrekare bir konutun teminat tutarı 150 bin lira iken, bu tarihten sonra teminat tutarı 300 bin liraya yükseldi. Bu artış da sigortalılara, DASK tarafından gönderilen, ‘Teminat limitleri iki katına çıktı, yeni teminatlardan yararlanmak için zeyilname yaptırın’ içerikli SMS’ler aracılığı ile duyuruldu. Sigortalılara, ‘konutunun teminatı düşük olmasın, yeni teminatlardan yararlanmak için ek prim ödeyerek poliçeni değiştir’ denildi. Kimileri değiştirdi, kimileri değiştirmedi. 27 Kasım tarihinden önce DASK poliçesi olup zeyilname yaptırmayanların hasarları eski teminatlar üzerinden; zeyilname yaptırıp teminatını artıranların hasarları ise yeni teminatlar üzerinden ödeniyor. Yani, poliçede teminat tutarı ne yazıyorsa DASK onu ödüyor. 27 Kasım tarihinden sonra DASK yaptıranların tamamı artırılmış yeni teminatlı poliçeler olduğu için zaten sorun yok.
PİYASA DEĞERİ NEDEN ÖDENMİYOR?
* Konutun değeri 2 milyon lira, DASK ödüyor en fazla 620 bin lira, neden bu kadar düşük ödüyor?
Yasa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasına sunulduktan sonra Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Mart ayı içinde düzenlemeden yararlanmak isteyenler, emeklilik için dilekçelerini vermeleri halinde nisan ayından itibaren emekli aylıklarını alabilecekler.
Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında EYT düzenlemesinde staj sürelerinin emeklilikte hesaba katılması ve 3600 günle kısmi emeklilik hakkı tanınması gibi bazı değişiklikler yapılması da bekleniyordu ancak bu değişiklikler kabul görmedi. Sadece EYT’den yararlanıp, emekli olacakların aynı işyerinde çalışmaya yeniden başlamaları halinde yüzde 5’lik sosyal güvenlik destek primi indiriminden yararlanmak için yasada tanınan 10 günlük süre 30 güne çıkarıldı. Bunun dışında Genel Kurul’da başka bir değişikliğe gidilmedi. Bu da şu anlama geliyor; stajda geçen süreler emeklilikten sayılmayacak. EYT düzenlemesinin Meclis Genel Kurulu’ndan kabul edilerek yasalaşmasıyla 24 yıllık emeklilikte yaşa takılanların sorunu da çözülmüş oldu. Peki, kimler düzenlemeden yararlanacak? Madde madde anlatayım.
KİMLER HEMEN EMEKLİ OLACAK?
- İlk sigortalı olduğu tarih 9 Eylül 1999 (bu tarih dahil) ve bu tarihten önce olan SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı dahil tüm emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemeden yararlanıp emekli olabilecek.
- EYT düzenlemesiyle 5000 ila 5975 arasında değişen kademeli prim gün sayısı ve çalışma yılı aynı kalırken, emeklilik için yaş şartı kalktı.
- SSK’lı kadın çalışanlar 20 çalışma yılını (hizmet yılı) ve ilk sigortalı olduğu tarihe göre 5000 ila 5975 prim günü doldurmaları; erkek çalışanlar ise 25 çalışma yılını ve ilk sigortalı olduğu tarihe göre 5000 ila 5975 prim günü doldurmaları halinde yaşa bakılmadan emekli olabilecek.
- Bağ-Kur’lu kadın çalışanlar 7200 prim gün sayısını, erkek çalışanlar 9000 prim günü tamamladıklarında yaş şartı aranmadan EYT düzenlemesinden yararlanabilecek.
- 9 Eylül 1999 öncesi sigortalı olan Emekli Sandığı’na bağlı memurlardan kadın memurlar 7200 prim gün sayısını, erkek memurlar da 9000 prim günü tamamladıklarında düzenlemeden yararlanıp emekli olabilecekler.
Biri pandemi döneminde olduğu gibi kısa çalışma ödeneği, diğeri ise depremden dolayı işverenleri tarafından ücretsiz izne çıkarılan ya da işyeri kapandığı için herhangi bir geliri olmayanlara yönelik uygulanan nakdi ücret desteği. Her iki uygulama da 22 Şubat itibarıyla başladı. Peki, kimler kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteğinden yararlanacak, destekler kapsamında çalışanlara ne kadar ödenecek?
1- KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ NASIL UYGULANACAK?
Depremden etkilenen işverenlerin yaşadığı sorunlar nedeniyle işyerindeki haftalık çalışma süresinin geçici olarak en az üçte bir oranında azalması veya işyerinin faaliyetini en az dört hafta süreyle durdurması halinde sigortalılara çalışamadıkları dönemde “kısa çalışma ödeneği” adı altında gelir desteği sağlanacak. İşyerinde çalışma süresinin üçte bir oranında azaltılması demek işyerinde çalışma süresinin haftalık 30 saat veya aşağısında olması anlamına geliyor. Bu da altı iş günü çalışmanın yapıldığı işyerinde dört gün çalışma olmaması demek. Ayrıca işçilerin genel sağlık sigortası primleri de ödenecek. Çalışanı işten çıkaran işyerleri kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayacak.
2- NE KADAR SÜREYLE UYGULANACAK?
22 Şubat’ta başlayan kısa çalışma ödeneği 22 Mayıs’ta bitecek.
3- HANGİ İŞVERENLER BAŞVURABİLECEK?
Depremden etkilenen ve haftalık çalışma sürelerini geçici olarak önemli ölçüde azaltan, faaliyetini tamamen veya kısmen geçici olarak durduran tüm işverenler başvurabilecek.
4- KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNE ÇALIŞAN BAŞVURABİLİR Mİ?
Kimileri, sigorta şirketlerinin evirip çevirip hasar ödemekten kaçındıklarından yakınıyor, kimileri ödenen hasarı yeterli bulmuyor, kimileri de depremler sonrası sigorta yaptıramamaktan dert yanıyor. Kimsenin avukatlığını üstlenecek değilim ama konuyu bilen bir gazeteci olarak bazı hususlara da değinmeden geçemeyeceğim.
Önce sizlere deprem bölgesindeki genel tabloyu çizeyim ve bugüne kadar paylaşılmayan bilgileri paylaşayım. Depremin etkilediği illerde toplam konut sayısı 2 milyon 666 bin. Bu konutların 1.3 milyonunun zorunlu deprem sigortası bulunuyor. Deprem bölgesinde her iki konuttan biri DASK kapsamında. Toplam 2.6 milyon konutun da DASK dışında, yüzde 20’sinin, yani 450 binin, konut paket poliçesi bulunuyor. Bölgede toplam araç sayısı 3 milyon 150 ve bunların da yüzde 17’si, 530 bini, kasko sigortalı. Deprem bölgesindeki KOBİ boyutundaki işletmelerin ise sadece yüzde 14’ü sigortalı. Yine bölgede 1.7 milyon kişinin de hayat sigortası bulunuyor ki, bunların neredeyse tamamı, bankalardan kredi kullanırken yapılan kredili hayat sigortaları. Hepsini alt alta ekleyin, deprem bölgesinde toplam 4 milyon sigorta poliçesi bulunuyor.
HASARLARI KİM ÖDEYECEK?
Özetle; 13 milyondan fazla nüfusa sahip, milli gelire de yüzde 10 katkı sunan depremin etkilediği illerde, hepi topu 4 milyon poliçe bulunuyor. Mesela, bölgedeki konut poliçeleri ile kasko sigortalarının bir kısmı da bankalardan konut ve araç kredisi ile yapılan sigortalar.
Depremin ekonomi üzerinde yaratacağı maliyet hakkında farklı senaryolar var ama kabaca 80-100 milyar dolar bir maliyetten bahsediliyor. Peki, 11 ili etkileyen depremin sigortaya maliyeti ne olacak? Kabaca hesaplamışlar; 20 milyar liranın biraz üzerinde. Yani, toplam ekonomik kaybın yüzde 10’u sigortalı kayıp. Diyeceğim o ki, böyle bir rakam için sigorta şirketlerinin evirip çevirecek, eğip bükecek halleri yok. Bu rakamı da öderler, bunun kat ve kat üstünü de öderler. Kaldı ki kendi kasalarından da ödemiyorlar. Nasıl ki vatandaş evini, aracını, dükkanını, fabrikasını sigorta şirketine sigortalıyorsa; sigorta şirketleri de kendilerini yurtdışındaki, adına reasürans şirketi denilen büyük sigorta şirketlerine sigortalıyorlar. Tüm bu hasarın tamamına yakınını yurtdışındaki şirketler ödeyecek.
SÖYLENTİLERİN KAYNAĞI
Tabii burada bir ‘ama’ da var. DASK’ı bir kenara bırakıyorum, gelecek yazımda detaylı değineceğim. DASK dışında deprem bölgesindeki konut paket poliçelerinin tamamına yakınında deprem teminatı var. Poliçede yer kayması falan gibi teminatlar varsa; o sigorta zaten deprem hasarını karşılar. Ama vatandaş, konut, araç sigortası yaptırırken; bilerek isteyerek afetleri poliçesinin dışında tutmuşsa, sigorta şirketinin yapacak bir şeyi yok. Primini almadığı, teminatını vermediği, poliçede yazmayan bir hasarı ödeyemez. Bunun da oranı nedir derseniz; deprem bölgesindeki toplam bir milyona yakın konut ve kasko sigortasının içinde bu oran, yüzde bir, ikiyi geçmez; kalanın tamamında deprem teminatı vardır.
Peki, deprem bölgesinde yeni sigorta yapılmıyor mu? Mevcut poliçesi olanların poliçe süreleri mayıs ayına kadar uzatıldı ama ilk kez sigorta yaptırılacaksa artçılardan ve yeni depremlerden dolayı yapılmıyor. Deprem bölgesinin dışındaki tüm il ve bölgelerde sigortalar yapılıyor. Hazır yeri gelmişken, bir çift laf da sigortacılara edeyim. 60’ın üzerinde sigorta şirketi, bu şirketlerin Türkiye sathına yayılmış 15-20 bin acentesi, diğer taraftan poliçe satan yüzlerce banka şubesi olup da 11 ilin etkilendiği bölgede, bu kadar az sigortalı nasıl olabiliyor; otursunlar asıl bunu düşünsünler.
Bunların 1.8 milyonu SSK’lı, kalanı ise Bağ-Kurlu. OHAL kapsamında çalışma ve sosyal güvenlik alanında deprem bölgelerine yönelik yeni tedbirler, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yayımlandı. Kısa çalışma ödeneğinden nakdi ücret desteğine kadar yeni tedbirler alınırken, işverene de çalışanı, üç ay boyunca işten çıkarma yasağı getirildi. Peki, kimler kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteğinden yararlanacak? Ayrıca depremlerden etkilenmeyen, etkilenip de sağlık sorunu yaşayan ya da sakat kalan çalışanlar ile hayatını kaybeden sigortalıların yakınlarının sosyal güvenlik açısından hakları bulunuyor. Bu haklar neler, kimler, nasıl yararlanacak tek tek değineyim.
- KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ: Alınan karar ile deprem bölgesinde çalışanlara kısa çalışma ödeneği ödenecek. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanılabilmesi için, işverenin haftalık çalışma sürelerini en az üçte bir oranında azaltması, faaliyetini tamamen ya da en az dört hafta süreyle durdurması gerekiyor. Çalışma süresi haftada en çok 45 saat olduğundan, işyerinde çalışma süresinin üçte bir oranında azaltılması için işyerinde çalışma süresinin haftalık 30 saat veya aşağısında olması gerekiyor. Yani, 6 iş günü çalışmanın yapıldığı işyerinde 4 gün çalışma yapılmaması anlamına geliyor. Kısa çalışmadan yararlanmak için işyerinde çalışan sınırı bulunmuyor. İşverenler tüm çalışanları için kısa çalışmaya başvurabilirler. Kısa çalışmadan yararlanacak çalışanın, son 4 ay çalışıyor ve en az 600 gün de işsizlik sigortası primi ödemiş olması gerekiyor. Kısa çalışma ödeneği kapsamında sigortalının son 12 aylık prime esas kazancına göre hesaplanan ortalama brüt ücretinin yüzde 60’ı çalışana ödeniyor. Kısa çalışma ödeneği tutarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde 150’sini geçemiyor. Burada dikkat edilmesi gereken konu, çalışanın son bir yıllık brüt kazancının ortalamasının alınarak, ödemenin yapılacak olması. Bu kapsamda asgari ücretli çalışan ortalama 4.000 lira kısa çalışma ödeneği alacak. Kısa çalışma ödeneği işverene değil çalışanın kendisine ödenecek. Şartları yerine getirmeleri halinde yabancı çalışanlar da ödenekten faydalanacak. Önceki dönemde kısa çalışmadan yararlanan işyerleri de yararlanabilecek. Şimdilik kısa çalışma ödeneğinin süresi 3 ay olarak belirlendi. Yani, 22 Mayıs tarihinde uygulama bitecek. Kısa çalışma ödeneğine çalışanlar değil, işverenler başvurabilecek. Kısa çalışma ödeneğinde çalışanların ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık primleri İşsizlik Fonu’ndan ödenecek. Kısa çalışma ödeneği döneminde işveren çalışanın kısa ve uzun vadeli sigorta primlerini yatırmayacak.
- İŞTEN ÇIKARMA YASAĞI: Alınan karar çerçevesinde 22 Şubat tarihinden itibaren işverenler 3 ay süre ile çalışanları işten çıkartamayacak. Ancak işyeri kapanırsa ya da çalışanın iş sözleşmesi süreli ise o zaman işten çıkarma yasağı uygulanmayacak. Ayrıca çalışanın iyi niyet kurallarına uymaması ve ahlak dışı tutumları olması halinde işveren işten çıkartabilecek.
- NAKDİ ÜCRET DESTEĞİ: Depremin etkilediği bölgelerde kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayanlar, işvereni tarafından işten çıkartılanlar ve işsizlik ödeneği de alamayanlara üç ay boyunca İşsizlik Sigortası Fonu’ndan nakdi ücret desteği verilecek. Destek tutarı ise günlük 133.44 lira, aylık da 4 bin lira olacak. Destekten yararlanacak olanların emekli maaşı almıyor olması gerekiyor. Destekten yararlanmak isteyenlerin kendileri İŞKUR’a başvuracak. Nakdi ücret desteği alanlar devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden de yararlanacak.
- İŞSİZLİK ÖDENEĞİ: Deprem nedeniyle işyerinin zarar görmesi ya da işin devam edememesi gibi nedenlerle işveren çalışanı işten çıkartabilir. Bu durumda çalışana İŞKUR tarafından işsizlik maaşı ödenir. Burada dikkat edilmesi gereken, çalışanın işsizlik maaşından yararlanabilmesi için, işten kendi isteği ile ayrılmaması, işverenin işten çıkarması gerektiğidir. Çalışanın adına son 4 ay içinde SGK’ya bildirilen prime esas kazanç dikkate alınarak işsizlik maaşı hesaplanıyor. Sigortalının ortalama brüt kazancının yüzde 40’ı kadar maaş ödeniyor. En fazla işsizlik ödeneği ise aylık brüt asgari ücretin yüzde 80’ini geçemiyor. Alınacak en düşük işsizlik maaşı 4.000 lira, en yüksek işsizlik maaşı ise 8.000 lira olacak.
- MALULLÜK AYLIĞI: Depremde, yaralanarak, sakat kalan çalışanlar, malulen emekli aylığı alabilecekler. Çalışma gücünün en az yüzde 60’ını kaybedenler malulen emekli olup emekli aylığı almaya hak kazanırlar. Aylık bağlanabilmesi için de sigortalının en az 10 yıl çalışmış olması, toplam 1800 gün prim ödemesi yeterli. Çalışanın malul sayılabilmesi için çalışma gücünün ya da meslekte kazanma gücünün en az yüzde 60’ını kaybettiğinin SGK Sağlık Kurulunca tespit edilmesi gerekiyor ki, maaş bağlanabilsin. Ayrıca, deprem nedeniyle, çalışanın başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olduğuna karar verilirse 10 yıl sigortalılık süresi şartı aranmaksızın 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması aylık alması için yeterli.
- ÖLÜM AYLIĞI:
Konutların 1.1 milyonu DASK kapsamında, zorunlu deprem sigortalı. Bölgedeki iki konuttan birinin DASK’ı bulunuyor. Deprem bölgesinde toplam konutların yüzde 20’sinin yani, 430 bininin, konut paket poliçesi var. Toplam 3.1 milyon aracın da 536 bine yakını kaskolu ki bu da, deprem bölgesindeki araçların yüzde 17’sinin kaskosu olduğu anlamına geliyor. Hem DASK hem de sigorta şirketleri konut ve kasko hasarlarını ödemeye başladılar. Peki, depremde, konutu ve aracı zarar görenler sigortadan nasıl hasarlarını alacak? Hangi hasarlar ödenecek, hangileri ödenmeyecek? İşte, sigorta konusunda tüm merak edilenler.
- KONUT SİGORTASININ İÇİNDE DEPREM TEMİNATI VAR MI?
Konut paket sigortası hem deprem nedeniyle konuta gelecek zararı hem de konutun içindeki eşyaya gelecek zararı karşılar. Mal sahipleri başta deprem olmak üzere afetlerin neden olacağı zarara karşı sigorta yaptırırken, kiracılar afetlerin eşyalara verecekleri zarara karşı sigorta yaptırır. Banka kredisiyle konut alınmışsa, bankaların yaptığı konut paket poliçeleri içinde deprem teminatı da vardır.
- SADECE DEPREM ZARARINA KARŞI KONUT SİGORTASI YAPILIYOR MU?
Yapılmıyor; yangın sigortalarına ek teminat olarak veriliyor. Ayrıca, zorunlu deprem sigortası olmadan konut paket poliçesi içine deprem teminatı da eklenemiyor. Yani, önce konuta DASK kapsamında zorunlu deprem sigortası yapılıyor, DASK’ın verdiği teminatın üstü için ayrıca sigorta yapılıyor. Örneğin, konutunuza zorunlu deprem sigortası yaptırdınız ve DASK size konutunuzun yeniden inşası için 350 bin lira teminat verdi. Siz ise konutunuzun inşası için 700 bin lira istiyorsunuz. Konut sigortası kapsamında DASK’ın üstüne 350 bin liralık deprem teminatı alabiliyorsunuz.
- SİGORTADAN HASARIMI NASIL ALACAĞIM?
Konutunuz yıkıldıysa, DASK poliçede yazan teminat tutarını size ödeyecek. DASK’ın üzeri için aldığınız deprem teminatınız ise konut paket poliçesinden ödenecek. Örneğin, DASK’ın üzeri için konut paket poliçenizde 350 bin lira deprem sigortası yaptırdıysanız, sigorta şirketi size 350 bin lira ödeyecek. Eşyanıza gelen zararı ise sigorta poliçenizde yazan teminat tutarı kadar sigorta şirketi ödeyecek. Örneğin, konut paket poliçesi yaptırdığınızda eşyalarınız için 100 bin lira teminat tutarı beyan ettiyseniz, sigorta şirketi 100 bin lira ödeyecek. Poliçenizi kontrol etmeniz gerekiyor. Dikkat edilmesi gereken, sadece eşyaya yönelik sigorta yaptırdıysanız, sigortadan eşya hasarınızı alırsınız, depremin neden olduğu zararı alamazsınız.
Yeri gelmişken belirteyim, kredi kartı borçları ya da kredili mevduat hesapları, yani KMH’lar için hayat sigortası yapılmaz. Eğer vatandaş isterse işsizlik, hastalık ve benzeri durumlar için kart borcunun ödenmemesine karşılık sigorta yaptırabilir ama bu sigortayı tüketici yaptırır; hayat sigortasını ise banka yapar.
Hayat sigortası istenmesinin amacı ise, krediyi kullanan tüketicinin başına bir şey gelirse; vefat, sakatlık, çalışamaz duruma düşerse; devreye sigorta şirketi girer, bankaya olan kredi borcunu öder, böylece tüketici ya da yakınları mağdur duruma düşmez. Mesela, geçtiğimiz yıllarda yaşanan Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde vatandaşların toplam 300 milyon liraya yakın kredi borçlarını hayat sigorta şirketleri ödedi. Keza, pandemi döneminde hayatını kaybeden 25 bin kişinin yine bankalara olan 600 milyon liraya yakın borcunu sigorta şirketleri kapattı.
KREDİ TUTARI 623.3 MİLYAR TL
Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilin etkilendiği depremlerde şu ana kadar 40 binin üzerinde canımızı kaybettik. Biraz araştırma yaptım. Bulguları sizlerle de paylaşayım. Bankalar Birliği’nin son verilerine göre 2022 Aralık ayında Türkiye genelinde bankaların vermiş olduğu kredilerin toplamı 7.4 trilyon lira. Tabi bu kredilerin içinde bireysel, ticari, sınai; tüm krediler var. Ortalama toplam kredilerin yüzde 20’si ise konut, araç, bireysel kredilerden oluşuyor ki, bu da kaba bir hesapla, 1.4 trilyon lira ediyor.
Depremin etkilediği; Adana, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye, Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Diyarbakır, Şanlıurfa illerinde nakdi kredilerin toplamı ise 623.3 milyar lira. Yüzde 20’si üzerinden hesaplarsak, depremin etkilediği 10 ilde konut, araç, bireysel krediler toplamı 125 milyar liraya yakın.
1.7 MİLYON SİGORTALI VAR
Belirttiğim gibi, bankaların kullandırdığı bireysel, tüketici ve ihtiyaç kredilerinin tamamına yakını hayat sigortalı krediler.