Bakım sigortası uygulamasının hayata geçirilmesi, tarımda gelir koruma sigortası kapsamında ürün çeşitliliğinin artırılması, devlet destekli tarım sigortası kapsamında çiftçi kayıt sistemine kayıtlı tarım alanı miktarının yüzde 23’ten 30’a çıkarılması ve hukuki himaye sigortasının geliştirilip uygulanması, sigortacılık alanında yapılacaklar.
Ancak bunların içinde üç tanesi var ki, dikkatimi çekti. Biri, tüm afet tehlikelerini kapsayacak zorunlu afet sigortası mekanizmasının yaygınlaştırılması. Diğeri, yapı güçlendirme ve yenileme faaliyetleri gibi uygulamalarda ‘yanlış uygulama sigortası’ dahil olmak üzere sigorta sisteminin geliştirilerek, yaygınlaştırılması. Üçüncüsü ise sigorta primlerinin taşkın risk seviyelerini, hasar ve kayıplarla ilişkilendirip meskûn mahallerdeki taşkın zararlarının DASK sigortası kapsamına alınması.
ZORUNLU AFET SİGORTASI
Bu üç uygulama dikkatimi çekti, çünkü Kahramanmaraş depremi sonrası hem bina kalitesi hem de sigorta sistemi ön plana çıktı. Özellikle deprem bölgesinde her iki konuttan birinin DASK kapsamında olması ve konut hasarlarının büyük çoğunluğunun DASK tarafından ödenmesi; DASK’ın önemini gösterdi.
Seçim Beyannamesi’nde yer alan DASK’ın tüm afetleri kapsayacak şekilde yeniden yapılandırılması bir süredir gündemde. Bu kapsamda artık zorunlu deprem sigortası olmayacak, yerine yine DASK kapsamında, başta deprem ve sel olmak üzere tüm afetleri kapsayacak ‘zorunlu afet sigortası’ olacak. Zorunlu afet sigortasının çalışmaları büyük ölçüde tamamlandı. Açıkçası, önümüzde seçim olmasaydı mayıs, haziran ayları gibi uygulamaya girecekti ki, amaç, sel baskınlarının yoğun yaşandığı haziran-ekim dönemi öncesi sigorta teminatını hayata geçirebilmekti. Şunu da belirtmekte fayda var; deprem sonrası Şanlıurfa’da ve Adıyaman’da sel baskınları, DASK’ın sadece depremi değil sel afetini de kapsaması gerektiğini ortaya koydu.
YANLIŞ UYGULAMA SİGORTASI
Gelelim, yapı güçlendirme ve yenileme faaliyetleri gibi uygulamalarda ‘yanlış uygulama sigortası’ dahil olmak üzere sigorta sisteminin geliştirilerek, yaygınlaştırılması. Bence bu, hem deprem bölgesinde yapılacak konutlar hem de beklenen İstanbul depremine hazırlık için hız verilecek kentsel dönüşüm projelerinden kilit öneme sahip. Aslında, 1999 Marmara depreminden hemen sonra, çürük bina yapımının önüne geçmek için yapı denetim sigortası yasal olarak başlatıldı ama bir arpa boyu yol alınamadı, rafa kaldırıldı. Önce zorunlu tutuldu, ardından zorunluluk da kaldırıldı.
EYT’den yararlanıp, emekli olup, çalışmaya devam etmeyecekler açısından büyük bir sorun yok. Ancak EYT’den emekli olup, aynı işyerinde çalışmaya devam eden veya edecek olanların; kıdem tazminatı alıp almayacakları, alacaklarsa hangi şartlarda alacakları konusunda ciddi tereddütleri var. EYT’lilerin hangi şartlarda tazminat alacaklarına, tazminat almadan çalışmaya devam edenlerin durumunun ne olacağına madde madde değineyim. Aslında yazacaklarım sadece EYT’liler için değil, çalışmaya devam eden tüm emekliler için geçerli.
- EYT’den emekli olup da çalışmaya devam etmeyecek olanlar kıdem tazminatına hak kazanıyor. Bu durumda; çalışılan her tam yıl için 30 günlük giydirilmiş brüt ücret (ikramiye, prim, yol ve yakacak yardımı gibi tüm ödemelerin kapsamına giydirilmiş ücret deniliyor) üzerinden kıdem tazminatı ödeniyor. Brüt ücretle çalışma yılı çarpımı sonucu ortaya çıkan toplam kıdem tazminatı işveren tarafından çalışana ödeniyor. Böylece çalışanın emeklilik nedeniyle işyeriyle ilişkisi bitiyor. Tabii burada kıdem tazminatı tavanı var. Bugün için bu rakam 19.982 lira. Çalışanın maaşı bu rakamın üzerinde olsa da kıdem tazminatı hesaplanırken 19.982 lira üzerinden hesaplanacak.
- ANLAŞILIRSA TAKSİTLE ÖDENİR
EYT’den emekli olan çalışanlar kıdem tazminatı alacak, ancak ihbar tazminatı alamayacak. Bu durumda işveren, çalışanın varsa yıllık izin ücretini de ödemek durumunda.
İşveren, çalışana kıdem tazminatını peşin ödemek durumunda. İş Kanunu’nda da taksitle ödeneceğine yönelik bir hüküm bulunmuyor. Ancak işveren tazminatı taksitle ödemek ister, çalışan da bunu kabul ederse taksitle ödenebilir. Kaç taksitle ödeneceği de yine kanunda yer almıyor. İşveren ile çalışan aralarında taksit sayısında da anlaşmak durumunda. Çalışan, taksitle ödenmesini kabul etmezse, işveren peşin ödemek zorunda. Eğer işçi, taksitle ödenmesi konusunda anlaşır ve anlaşmayı da imzalarsa, faiz talebinden de vazgeçmiş sayılır.
- AYRILIRSANIZ İŞVEREN ÖDEMEZ
Peki, ister EYT’den, ister normal emekli olan çalışan, işten ayrılmayıp çalışmaya devam ederse ne olacak? Burada işverenin ve çalışanın önünde iki seçenek var. Birincisi ve en sorunsuz olan seçenek, hatta İş Kanunu açısından da en doğru olan seçenek, hatta hatta olması gereken seçenek; çalışanın, işveren ile anlaşarak, emekli olduktan önceki çalıştığı yıllara ait kıdem tazminatını alması. Böylece çalışanın kıdemi sıfırlanmış oluyor ve işveren ile yeni bir iş sözleşmesi yapılarak, çalışmaya devam ediliyor ki, buna ikinci çalışma dönemi deniyor. Bu durumda bir yıl sonra çalışanın yeniden kıdem hakkı doğuyor. Ancak, çalışan kendi isteği ile işten ayrılırsa, ikinci çalışma dönemine ait kıdem tazminatına hak kazanamıyor. Elbette istisnai durumlar var. Mesela, kadın çalışanlar evlilik nedeniyle kendi istekleri ile ayrılıp kıdem tazminatını alabilirler. Eğer işveren işten çıkartırsa kıdem tazminatını ödemek zorunda. Ya da sağlık gibi çalışanın işe devam etmesine engel teşkil edecek durumlar olursa ve bu durumlar da resmi olarak ispat edilirse çalışana kıdem tazminatı ödeniyor. Örneğin, 10 yıldır çalışıyorsunuz, EYT’den bu nisan ayında emekli oldunuz, işveren geçmiş 10 yılınıza ait kıdem tazminatınızı ödedi ve yeni bir iş sözleşmesi yaparak, aynı işyerinde çalışmaya devam ediyorsunuz. 2024’ün Nisan ayında bir yılı doldurduğunuz için kıdem tazminatını hak etmiş oluyorsunuz. 2024’ün Mayıs ayında kendi isteğiniz ile işten ayrılırsanız, işveren kıdem tazminatınızı ödemez. İşveren iş sözleşmenizi sonlandırırsa bir yıllık kıdeminizi, o tarihteki brüt ücretiniz üzerinden öder.
- ÇALIŞMAYA DEVAM EDENİN DURUMU
Trafik sigortasında önemli değişiklikler içeren yeni düzenleme Resmi Gazete’de yayımlandı. Mayıs ayı başı itibarıyla da uygulamaya girecek. Yeni düzenleme ile hem de 26 milyon araç sahibinin mayıs başında trafik sigortasına ödeyeceği prim değişecek hem de yeni hasar basamak sistemi uygulaması başlayacak. Düzenleme yayınlandıktan sonra dikkat ettim, kamuoyuna yanlış aksettirildi. Öyle ki, yeni dönemde trafik sigortasının fiyatında yüzde 2 indirim uygulanacakmış gibi bir hava yansıtıldı. İşin doğrusunu ben size anlatayım. Hatta trafik sigortasında yeni dönem kimi, nasıl etkileyecek; madde madde sıralayayım.
YÜZDE 27’Yİ BULACAK
Bugüne kadar sigorta şirketlerinin trafik sigortası primlerini her ay, bir önceki aya göre yüzde 4.75 artırma hakkı bulunuyordu. 1 Mayıs’tan itibaren bu oran yüzde 2’ye düşürüldü. Bu da sene sonuna kadar trafik sigortası priminde yüzde 16’lık bir artışa tekabül ediyor. Bunun üzerine, 1 Mayıs’ta, sigorta şirketlerine, nisan ayındaki trafik sigortası primlerinde bir kereliğine olmak üzere yüzde 5 artış yapma hakkı tanındı. Yani, mayıs ayında yüzde 5 artı, yüzde 2 olmak üzere yüzde 7’lik artış olacak. Haziran ayından itibaren ise, trafik sigortası primine her ay yüzde 2 artış yansıtılacak.
Hatırlayın, geçen yılın ağustos ayında trafik sigortasında yapılan değişiklikle ilk kez kullanım türüne göre de özel-tüzel araç aracı ayrımına gidildi ve buna göre de prim artırım oranları belirlendi. Eğer aracınız şirket üzerine kayıtlıysa trafik sigortasına daha yüksek prim ödüyorsunuz; şahıs adına kayıtlıysa herhangi bir ekstra artırım uygulanmıyor. Bu uygulama devam ediyor ve bundan sonra da devam edecek. Otomobiller için söyleyeyim; araç, şahıs adına kayıtlıysa herhangi bir artırım olmayacak, ancak şirket adına kayıtlıysa, trafik priminizin üzerine yüzde 20 daha eklenecek. Şirket adına kayıtlı kamyonetler yüzde 20, motosikletler yüzde 25, minibüsler yüzde 2.50, kamyonlar yüzde 5, otobüsler yüzde 5 daha fazla prim ödeyecek.
EYT düzenlemesi 3 Mart’ta uygulamaya girdi ve bu tarihten itibaren ay sonuna kadar düzenlemeden yararlanmak isteyenler başvurdu. Başvuranların büyük bir çoğunluğu SGK’dan cevap bekliyor. Nisan ve önümüzdeki aylar içinde de birçok EYT’li emeklilik için başvuruda bulunacak. Düzenlemeden yararlananların büyük bir çoğunluğu da çalışmaya devam edecek. Çalışmaya devam edecek olan okuyuculardan çokça soru alıyorum. Sadece çalışanlar değil işletme sahipleri de çalışanın nasıl çıkışının yapılacağını, yeniden işe girişte nasıl bir yol izleneceğini merak ediyor. Bununla birlikte çalışmaya devam edenler için işverene uygulanan destekler olduğu gibi, emekli olduktan sonra çalışanların maaşlarında da farklılık olacak.
İşte, detaylar...
1-Çalışmaya devam edecek EYT’linin işten çıkış ve girişi nasıl yapılacak?
Emeklilik nedeniyle işten ayrılacak olan çalışanın ‘08-Emeklilik (yaşlılık) veya toptan ödeme nedeniyle’ kodu ile işten çıkışı gerçekleştirilecek. Çıkışı yapılan çalışan SGK’ya emeklilik için başvuracak ya da e-Devlet üzerinden başvurusunu yapacak. Emeklilik başvurusu sonrası yeniden çalışmaya başlayacak olan çalışanın, işyeri tarafından ‘Sosyal güvenlik destek primi’ sigortalılık kodu ile sigortalı işe giriş bildirgesi verilmesi gerekiyor.
2-Yeniden işe giriş için belirli bir süre var mı?
Çalışanın emeklilik için başvurduğu tarihi takip eden gün ve sonrasında işe girişinin yapılması gerekiyor. Burada dikkat edilmesi gereken husus, işe girişi yapılan sigortalının muhtasar ve prim hizmet beyannamesi bildirimi işten çıkışı verilen tarihe kadar ‘hizmet akdi ile tüm sigorta kollarına tabi çalışanlar’ belgesi ile emekli olan kişinin işe giriş tarihinden itibaren ‘sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar’ belgesi ile yapılması gerektiğidir. İşe giriş bir gün geç yapılırsa bu iki belge türü ile girişinin yapılması gerekir.
3-Çalışmaya devam edecek kişiye uygulanacak destek nedir?
Okuyuculardan, özellikle EYT için müracaat etmiş okuyuculardan, günlerdir çokça soru alıyorum. Kimileri, “Maaşlar eylül ayında yatacakmış neden bu kadar gecikiyor?” diye soruyor, kimileri “Mart ayında müracaat ettik hiçbir cevap alamadık, daha ne kadar uzayacak?” diye merak ediyor. Ki, bu soruları soranlar arasında EYT’den emekliliği hak eden, müracaatını yapmış, sonucu bekleyen eşim de var. Kimileri de, “Bayram ikramiyesinden yararlanacak mıyım, en düşük emekli aylığı beni de etkileyecek mi?” diye soruyor.
EYT’den emekli olacakların maaşlarının temmuz ya da eylül ayına sarkacağı konusu bir süredir tartışılıyor. İşin aslını anlatayım. Bu konuyu ilk olarak en düşük emekli maaşının 7 bin 500 liraya, emeklilere ödenen bayram ikramiyesinin de 2 bin liraya çıkarılmasını içeren kanun teklifinin; Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş gündeme getirdi. Yasa teklifinin görüşmeleri sırasında Elitaş, EYT’lilerin bayram ikramiyesini hak etmeleriyle ilgili, “Kanun 3 Mart tarihinde yürürlüğe girdi. Mart ayı içinde emekliliği hak edenler, varsayalım ki temmuzda maaşı hak ettiler, hem Ramazan Bayramı ikramiyesinden hem Kurban Bayramı ikramiyesinden faydalanacaklar. Nisan ayının 15’indeki müracaat sonrasında emekli olmayı hak ettilerse, aylık bağlanması ağustos, eylül ayında dahi olsa, bayram ikramiyelerini almayı hak ediyorlar” şeklinde açıklama yaptı. Bu açıklama, kimi kesimlerde “Emekli maaşları ağustos, eylül aylarına sarkacak” şeklinde anlaşıldı.
TARİH BELLİ OLDU
Bu açıklamanın ardından doğan soru işaretlerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, şöyle açıklık getirdi. “Mart ayında müracaat edenlerin hepsi nisanda maaşlarını alacaklar. Nisanın başında maaşlarını alamadılar, yetişmedi, hiçbir hak kaybı olmadan hangi gün bağlanırsa o ay içerisinde alacaklar. Tahmin ediyorum mayısta bütün müracaat edenlerin maaşları mayıs içerisinde ödenmiş olacak” dedi. Bakan’ın açıklamasından da anlaşılacağı üzere, EYT’den emekli olacakların aylıkları ağustos, eylül aylarına sarkmayacak.
NEDEN GECİKİYOR
Gelelim başvurulara, dönüşlerin neden geciktiği meselesine... Normal şartlarda sosyal güvenlik sistemi; aylık ortalama 40-45 bin arasında, yıllık da ortalama 500 bin kişiyi emekli ediyor. EYT düzenlemesi 3 Mart’ta uygulamaya girdi ve nisan başına kadar 1.5 milyon kişi Sosyal Güvenlik Kurumu’na müracaat etti ve bir ayda başvuru işlemi tamamlananların sayısı 250 bini geçti. Açıkça söylemek gerekirse böyle bir yoğunluğun, gece gündüz çalışılsa bile altından kalkılmaz ki, SGK çalışanları gece gündüz çalışıyor. Diyeceğim o ki, gecikme olması çok doğal.
HEMEN AYLIK BAĞLANMIYOR
Şunu da belirteyim, mart ayında başvurunca hemen emekli olunmuyor, hemen de aylık bağlanmıyor. Başvuranların; prim gün sayıları, hizmet yılları, gerekli şartları taşıyıp taşımadıkları, varsa hizmet birleştirmeleri, varsa prim borçları olup olmadığı gibi detaylara bakılıyor. Ve her başvuran için bunlara tek tek bakılıyor. Tüm şartlar yerine getirilmişse ve EYT’den emekli olunmaya hak kazanılmışsa; kişiye bir tahsis numarası veriliyor. Aylık bağlama işlemi tamamlandığında kişiye bilgi yazısı ve SMS gönderiliyor ki, bu işlemleri e-Devlet üzerinden takip edebiliyorsunuz. Düşünün, bu söylediğim prosedür, şu anda 1.5 milyon kişiye tek tek uygulanıyor.
Öyle ki, hiç ilgisi olmayanlar bile ‘Acaba sigorta yaptırsak mı?’ diye sormaya; sigortalı olanlar da ‘Acaba eksik bir şeyler var mı?’ diye sorgulamaya başladı. Nitekim haftalardır okuyuculardan çokça soru alıyorum. Hepsine tek tek cevap vermek yerine, en çok merak edilenlere değineyim.
KONUTUN PİYASA DEĞERİNİ ÖDEMEZ
Kahramanmaraş depremi gösterdi ki, konutlar için tek başına zorunlu deprem sigortası yeterli değil. Mutlaka, DASK’ın verdiği teminatın üzeri için konut sigortası da yapılması gerekiyor. Çünkü DASK’ın, ödeyeceği en yüksek hasar rakamı 640 bin lira. Ayrıca, konuttaki eşyalar DASK’ın kapsamına girmiyor. Okuyuculardan gelenlere baktığımda, vatandaşın kafasında konut sigortaları hakkında soru işaretleri var. Aslında vatandaşın sorusu şu; ‘Konutumun piyasa değeri 7 milyon TL, DASK bunun 640 bin TL’sini ödüyor, konut sigortası kalan 6 milyon 360 bini bana ödeyecek mi?’
Öncelikle, DASK yaptırmadan, depreme karşı konut sigortası yapılamıyor. Önce zorunlu deprem sigortasını, üzeri için de konut sigortası yaptıracaksınız. Bugün hem konutunuz hem de içindeki eşyanız için konut sigortası yaptırmak istediğinizde; yıllık ortalama fiyat 3 bin 500 TL. Sadece eşyanız için deprem teminatı alırsanız ödeyeceğiniz yıllık prim 1.500 TL.
Konutunuza hem DASK hem de eşya dahil konut sigortası yaptırdınız. Deprem olup da konutunuz yıkılırsa DASK, poliçede yazan standart olan teminat tutarını öder. Konut sigortası ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın her yıl yayınladığı metrekareye göre hesaplanan bina inşa maliyetini öder. Yani, konutunuzun yeniden inşa bedelini öder. Hiçbir şekilde sigorta, konutun piyasa değerini ödemez. Neden? Birincisi, konutun satış değeri ya da piyasa değeri sigortayı ilgilendirmez. İstanbul’dan örnek vermek gerekirse; aynı vasıfta Bebek’teki konutun değeri ile Bağcılar’daki konutun satış değeri arasında uçurum vardır ama sigorta değerleri aynıdır. Aradaki fark; arsa değeridir, semt değeridir, satıcının kafasına göre belirlediği fiyattır, emlakçıların köpürtmesidir, piyasa şartlarıdır. Bunlar sigortayı ilgilendirmez. Sigorta ne yapar? Konutun güncel metrekare maliyetine, yapının özelliğine göre hesaplanan sigorta bedelini, enflasyonu da hesaba katarak öder.
BU HESABA DİKKAT!
Örnekle anlatayım. Çok kaba bir hesapla anlatacağım. 100 metrekare konutunuz var. Zorunlu deprem sigortası yaptırdınız ve DASK, metrekare birim maliyeti olan 3 bin 16 lira üzerinden, 301 bin 600 TL teminat verdi. Üstü için de konut sigortası yaptırdınız. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın lüks konutlar için belirlediği metrekare birim maliyeti 6.200 TL ama sigorta şirketlerinin çoğu 10.000 TL üzerinden (metrekare bedelini 12-13 bin TL olarak uygulayan şirketler de var) hesaplıyor. Bu durumda konut sigortasının vereceği teminat 1 milyon TL. Bir de 200 bin TL’ye eşya sigortası aldınız diyelim.
Konutunuz depremde yıkılırsa DASK size 301 bin 600 TL ödeyecek. DASK’ın dışında 1 milyon TL sigorta teminatınız vardı. Konut sigortasında DASK’ın üzeri için deprem teminatı aldığınızdan; DASK’ın ödediği 301 bin 600 TL tazminat, 1 milyon TL’den düşülecek ve konut sigortasına 698.400 TL kalacak. Kafanızı fazla karıştırmayayım. Bunun üzerine enflasyon korumasını ve eşya sigortasını eklediğinizde konut sigortası size 1 milyon 300 bin TL’ye yakın bir tazminat ödeyecek. Üzerine DASK’ın ödediğini de koyun; depremde yıkılan konutunuz için sigortadan kabaca 1 milyon 602 bin TL tazminat alacaksınız.
Soru: İlk sigorta girişim 1. 9.1999, 4/A’lı olarak başladım. Sonrasında kamuda 4/C’li olarak çalışmaya başladım. Doğum borçlanması için başvurdum 600 gün çıktı. Toplam prim günüm 6611. Borçlanma yaptığımda EYT’den emekli olabilir miyim? 43 yaşındayım. Nursel G.
Cevap: 4/C’li olarak EYT’den yararlanıp emekli olabilirsiniz. Prim gün sayısınız emeklilik için yetmiyor ancak 600 gün doğum borçlanması yaptığınızda 7211 prim günü dolduruyorsunuz, bu durumda da 4/C’li kadın çalışanlar için gerekli olan 7200 prim gün sayısına ulaşmış oluyorsunuz ve emekliliğe hak kazanıyorsunuz.
EMEKLİ OLAMAZSINIZ
Soru: 1973 doğumluyum. 31.11.1989 SSK’lı işe başladım. Buradan 144 günüm var. Sonrasında askere gittim. Sonradan Bağ-Kur’lu olarak çalıştım. Toplamda 6168 prim günüm ve 31 yıl sigortalılık sürem var. EYT’den yararlanabilir miyim? Mehmet T.
Cevap: Eylül 1999 önce sigorta girişli olduğunuz için EYT’li oluyorsunuz. Ancak Bağ-Kur üzerinden emekli olacaksınız. Bunun için de 9000 prim günü doldurmanız gerekiyor. Askerlik borçlanması yapabilirsiniz ki, bu durumda prim gününüz 540 gün artar. Yine de 6708 prim gününüz oluyor ve 2292 gün prim eksiğiniz bulunuyor. Ya isteğe bağlı sigortalı olacaksınız ya da yeniden çalışmaya başlayıp eksik günlerinizi tamamladığınızda EYT’den emekli olabilirsiniz.
9000 PRİM GÜNE TAMAMLAYACAKSINIZ
Soru: 16.3.1978 doğumlu ve Temmuz 1998 SGK girişliyim. 2007 de kırtasiye dükkânı açarak Bağ-Kur’lu oldum. EYT’den yararlanıp emekli olabilir miyim? Marmara Kırtasiye
Cevap:
Düzenleme Resmi Gazete’de yayımlandı. Ocak 2022’de çıkarılan yasayla; BES’te devlet katkısının yüzde 30’a çıkarılması, sistemdeki katılımcılara birikimlerinin bir kısmını çekme hakkı tanınması, BES sözleşmelerinin bankalarda teminat olarak gösterilmesi gibi bir dizi düzenleme yapılmıştı. Geçen süre içinde bu düzenlemelerin bir kısmı uygulamaya girdi ancak özellikle sistemdeki katılımcılar için önemli olan iki değişiklik beklemedeydi. Bunlardan biri kısmi çekiş imkânı, diğeri ise BES sözleşmesinin bankalarda teminat olarak gösterilmesiydi.
BES TEMİNAT GÖSTERİLEBİLECEK
Salı günü yayımlanan yönetmelikle sözleşmelerin bankalarda teminat olarak gösterilmesine de imkân tanındı. Buna göre, bankalardan kredi çekmek isteyen katılımcılar, BES sözleşmelerini teminat olarak gösterecek ve bankalardan uygun faiz ve şartlarda kredi kullanabilecek. Bunun dışında yönetmelikle; işten ayrılan çalışanların işverenlerin yatırdıkları katkı paylarını da alabilmesi ve vefat eden BES katılımcılarının yakınlarına 20 gün içinde birikimlerin tamamının ödenmesi gibi değişiklikler de yapıldı. Yeni düzenlemeler altı ay sonra uygulamaya girecek.
İşte, BES’teki o değişiklikler.
1. BES’teki birikimi bankaya teminat olarak gösterebilir miyim?