Desteklerden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca konutları yıkık, acil yıktırılacak, ağır hasarlı ve orta hasarlı olarak tespit edilen ev sahibi veya kiracılar yararlanacak. Afetzede ailelere 15 bin TL’lik taşınma yardımı yapılacak. Ayrıca iki ay boyunca ev sahibi olanlara aylık 5.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL; kiracılara ise aylık 2.000 TL olmak üzere toplam 24.000 TL’lik kira yardımı yapılacak. Peki, bu desteklerden kimler, nasıl yararlanacak? İşte, 18 soruda barınma destekleri...
1- Deprem nedeniyle AFAD karşılıksız nakdi yardım yapacak mı?
Afetzedelere taşınma, geçici barınma ve temel ihtiyaçlarını gidermek üzere afetler sonrasında AFAD tarafından nakdi olarak karşılıksız barınma desteği yapılacak.
2- İkamet adresimin başka yerde olması durumunda destek ödemesi alabilir miyim?
Hasar gören konutta oturduğu tespit edilen afetzedelere, barınma desteği yapılmakta. Kimlik paylaşım sistemindeki kayıtların uyuşmaması halinde afetzedenin ikametgâhı teyit edildikten sonra ödemeler yapılacak.
3- Barınma desteği için herhangi bir bankadan hesap açmam gerekiyor mu?
Afetzedenin hesap açmasına gerek kalmaksızın her ilde bulunan Ziraat Bankası şubelerinden barınma desteği alması mümkün. Yardım desteği, Ziraat Bankası’nda hesabı bulunanların kendi hesabına, hesabı olmayanların ise TC kimlik numaralarına yatırılacak.
4- Kiracıyım, kira kontratım yok, barınma desteği alabilecek miyim?
Depremin finansal piyasalar üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak için de bir dizi önlem alındı. Önce Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, Borsa İstanbul’daki hisse geri alımlarında stopaj vergisi yüzde 15’ten sıfıra indirildi. Borsada işlem gören şirketlere; kendi hisselerini ve iştirak hisselerini genel kurul kararına gerek olmadan yönetim kurulu kararıyla geri alım programı başlatmalarına imkân tanındı. Ardından Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) da tedbir kararları aldı. Bu kararları altı madde halinde açıkladı.
BES FONLARI DEVREDE
Alınan karlardan bazıları da Bireysel Emeklilik Sistemi’yle (BES) ilgili. Daha açık bir anlatımla depremin, borsa üzerindeki olası etkilerini azaltmak için ekonomi yönetimi BES fonlarını devre soktu ve bunun için de peşi sıra düzenlemeler yapıldı.
SPK’nın yayınladığı kararla BES katılımcılarının, yatırım kuruluşlarına devredilecek bireysel emeklilik sözleşmelerinden kaynaklanan devlet katkısı hariç alacakları; sermaye piyasası araçlarının kredili alımı, açığa satış, ödünç alma ve verme işlemlerinde özkaynak olarak kabul edilebilecek kıymetler arasına eklendi. Aynı zamanda bu alacakların yüzde 100’ünün özkaynak olarak kabul edilmesine imkân tanındı. Yani, BES sözleşmeleri borsa işlemlerinde teminat olarak kabul edilebilecek.
YÜZDE 30’U BORSAYA
Resmi Gazete’de yayımlanan kararla da BES’te, devlet katkısı fonlarının borsaya yatırılabilecek kısmı yüzde 10’dan yüzde 30’a çıkarıldı. Tek hisseye yatırım tavanı yüzde 1’den yüzde 5’e yükseltildi. Devlet katkısı fonlarının devlet tahviline yatırım oranı yüzde 70’ten yüzde 50’ye indirildi. Yeni portföy sınırlamalarına en geç 10 gün içinde uyum sağlanması da yine tedbir kararlarında yer alıyor.
Bu kararın 10 gün içinde borsaya 10 milyar TL’lik ek kaynak getirmesi bekleniyor. Nasıl mı? Anlatayım.
Depremin yaralarını sarmak üzere ilan edilen tedbir ve destekler sadece sosyal güvenlik değil özel sigortalardan da geldi. Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde işverenlerin ve sigortalıların yükümlülükleri ertelendi.
Erteleme 31 Ağustos’a kadar tüm sigorta prim ödemeleri ve prim borçlarını kapsıyor. Genel sağlık sigortası kapsamında da depremzedelere yönelik sağlık tedbirleri uygulamaya sokuldu. Bu çerçevede özel sigorta şirketleri de tüm sigorta branşlarında süreleri uzattı. İşte, deprem bölgesine yönelik alınan tedbirler ve uygulamalar.
PRİM BORÇLARI ERTELENDİ
- 6 Şubat tarihinden itibaren; iş kazaları ve meslek hastalıkları bildirimleri de dahil SGK’ya verilmesi gereken tüm belgeler 26 Mayıs tarihine kadar ertelenecek. Bu tarihte verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş sayılacak.
- 6 Şubat tarihinden önce ödemesi yapılmamış SGK prim borçları ile 2023 yılının ocak-şubat-mart-nisan-mayıs-haziran aylarına ait tüm prim borçları ağustos ayına ertelendi. Bu borçların son ödeme tarihi ise ağustosun son günü olacak.
- İşverenlerin çalışanları adına ödemedikleri prim borçlarından kaynaklanan gecikme cezası borçları da 31 Ağustos tarihine ertelendi, bu tarihe kadar borçlar ödenebilecek.
- Daha önceki borç yapılandırmalarından yararlanıp da prim borçlarını taksitlendirenler, taksit ödeme tarihleri 6 Şubat ila 31 Temmuz arasında olanlar, borçlarını 31 Ağustos tarihine kadar ödemeleri halinde yapılandırmaları bozulmayacak ve borçlar yasal süreleri içinde ödenmiş sayılacak.
MUAYENE TARİHLERİ DEĞİŞTİ
1- Hangi hasarları kapsar?
Deprem nedeniyle konutta yangın çıkarsa, patlama olursa, yer kayması oluşursa bunların vereceği zarar DASK kapsamında. Bunların dışında konuttaki eşyalarda meydana gelen zararlar ve kişilerin uğrayacağı bedeni zararlar ve sağlık ile ilgili konular sigorta kapsamında değildir. Binalardaki tüm ortak alanlar da sigorta kapsamına giriyor.
2- Hangi konutlar kapsamda?
Belediye sınırları içinde kalan meskenler için geçerli. Köy alanlarındaki konutlar sigorta kapsamı dışındı. Binaların içinde yer alan ticarethane, büro, dükkan ve benzeri amaçlarla kullanılan bölümler sigorta kapsamında. İş hanı, iş merkezi gibi tamamı ticari ve sınai amaçla kullanılan yapılar sigorta kapsamına girmiyor.
3- DASK, ne kadar hasar ödeyecek?
2022’nin Kasım ayında yapılan değişiklikle DASK’ın teminat tutarları artırıldı. DASK’ın bir konut için ödeyeceği en yüksek tazminat tutarı 640 bin TL. Örneğin, konutunuz 100 metrekare ise, depremde yıkıldıysa DASK size 301 bin TL ödeyecek. Konutunuz 150 metrekare ise 452 bin TL, 200 metrekare ise 603 bin lira alacaksınız.
4- Konutun piyasa değerini öder mi?
Hayır, ödemez. DASK, konutun yeniden inşa bedelini öder. Bunun için de her yıl tespit edilen birim metrekare maliyeti (2023 için bu tutar 3 bin 16 TL) ve konutun metrekaresine göre belirlenen ve poliçede yazan tutar ödenir. Deprem sonucunda arsa değeri değişmeyeceğinden sigorta yapılırken arsa değeri hesaba katılmaz.
Neler değişecek anlatacağım ama peşin peşin söyleyeyim; bu değişiklikler 16 bin sürücüyü çok üzecek, 6.5 milyon sürücüyü ise sevindirecek. Ya da şöyle söyleyebilirim; değişiklikler sonrası 16 bin sürücünün trafik sigortasına ödeyeceği prim fahiş artacak, 6.5 milyon sürücünün ise trafik sigortası için cebinden daha az para çıkacak.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK), yapacağı yeni düzenleme ile trafik sigortasındaki basamak sistemi değişecek, yeni basamaklar eklenecek. Bilmeyenler için basamak sistemini kısaca özetleyeyim ki, değişiklikler daha iyi anlaşılsın. Trafik sigortasında, kişilerin hasar geçmişine göre 1’den 7’ye kadar, kategori ya da basamak bulunuyor. İlk kez sigorta yaptıracaklar, trafik sigortasına 4. kademeden giriyor. Sigortanın primleri de bu 4. basamağa göre şekilleniyor. Hasarsız geçen her yıl bir kademe artıyor, kaza yapmayanlar 7. kademeye kadar çıkıyor, primler de ona göre (4. basamağa göre) azalıyor. Hasar yapıldığı her yıl için de kademe düşerek, 1. kademeye kadar iniliyor, fiyat da artıyor. Yani, 7. basamakta hasarsız; 1. basamakta ise yüksek hasarlı sürücüler yer alıyor. Aracına trafik sigortası yaptıranlar bu basamak sisteminin birinde yer alıyor ve trafik primleri de bu basamaklara göre belirlenip, şekilleniyor.
PRİM YÜZDE 200 ARTIYOR
Yapılacak ve şubat ayının ortasında Resmi Gazete’de yayınlanacak düzenleme ile mevcut basamak sistemine iki yeni basamak daha eklenecek; biri çok hasarlı sürücülerin yer alacağı 0. basamak, diğeri de hasarsız sürücülerin yer alacağı 8. basamak. Mevcut uygulamada çok hasar yapan sürücüler 1. basamakta yer alıyor. Kim bunlar? Tespit edilmiş, bu basamakta 16 bin kişi bulunuyor. Bunların 6 bini senede minimum 3 kazaya karışıyor, aralarında 5, hatta 7 defa kazaya karışanlar var. Bu kazaların bir kısmı maddi bir kısmı da ölümlü, yaralanmalı kazalar. Bildiğiniz trafik canavarları yani. İşin kötüsü, bu kişiler zaten kaza yapa yapa bu basamağa kadar düşmüşler, senede 3-5 kaza yapsalar da daha düşecek kademe olmadığı için aynı basamakta duruyorlar. Şimdi bu kişiler için 0. basamak geliyor. Buna bir anlamda çok riskli sürücüler basamağı da diyebiliriz. Bir daha kaza yaparlarsa 0. basamağa düşecekler. Bu 16 bin trafik canavarının en az 6 bininin 0. basamağa düşeceği tahmin ediliyor. Düşecekler de ne olacak? 0. basamağa düşen kişinin trafik sigortası primi yüzde 200 zamlanacak.
HASARSIZ SÜRÜCÜYE ÖDÜL
Yeni düzenleme ile hasarsız sürücüler için de 8. basamak geliyor. Mevcut uygulamada 7. basamakta 6.5 milyon hasarsız sürücü bulunuyor. Yine işin kötüsü, bu kişiler yıllardır hasar yapmıyorlar, yapmamaya da devam ediyorlar ama çıkabilecekleri başka basamak olmadığı için mükafatlandırılamıyorlar. Düzenleme yapıldığında bu kişiler 8. basamağa alınacaklar ve trafik sigortası primini yüzde 50 indirimli yaptıracaklar. Yeni yapılacak düzenlemenin amacı ise kötü sürücüye cezalandırmak, iyi sürücüyü mükafatlandırmak.
FİYATLANDIRMA DEĞİŞİYOR
Hazır yeri gelmişken, son haftalarda sık karşılaştığım, ‘trafik sigortasının fiyatı artacak mı?’ sorusuna da açıklık getireyim. Malum geçen senenin eylül ayında sigorta şirketlerine trafik primlerini her ay, bir önceki aya göre yüzde 4.75 artırma hakkı tanınmıştı. Bu hak halen devam ediyor. Öğrendiğime göre, bu 4.75 oranı düşürülecek. Şubat ortasında yapılacak yeni düzenleme ile bir kereliğine mahsus olmak üzere seyyanen de zam yapılacak. Trafik sigortasındaki 4. kademenin priminde ise iyileştirme yapılacak, yani fiyat biraz artırılacak. Peki, oranlar ne olacak? O şimdilik bende kalsın ama şu kadarını söyleyeyim; 2023 yılı hedeflenen enflasyon –ki, sene sonu için bu oran yüzde 22’lerde- oranı ile sene başında asgari ücrete yapılan zam oranının dikkat alınarak trafik sigortasında sınırlı bir artışa gidilecek.
EYT düzenlemesi kapsamında, çalışma yılını ve gerekli prim gün sayısını tamamlayanlar, yaş şartı aranmadan emekli olacak. Düzenlemeden toplamda 6 milyon kişinin yararlanması, ilk etapta da 2 milyon kişinin emekli olması bekleniyor. Bunlardan bazıları da 4/B statüsünde olanlar, yani kendi adına çalışanlar, Bağ-Kurlular.
Bağ-Kur’luların, EYT düzenlemesinden yararlanabilmesi için kadın çalışanların 7200, erkek çalışanların da 9000 prim günü doldurmuş olmaları gerekiyor. Bu şartları yerine getiren Bağ-Kur’lular, düzenleme yasalaştığında, emekli olabilecek. Ancak ciddi sayıda Bağ-Kur’lu da EYT düzenlemesinden yararlanamıyor. İşte, bu kişilerin imdadına da Meclis’te görüşmeleri süren borç yapılandırma tasarısı yetişiyor. Her iki düzenleme yasalaştığında, borçlu Bağ-Kur’lular da EYT’den yararlanıp, emekli olabilecek. Nasıl mı? Anlatayım.
SİGORTALILIKLARI DURDURULDU
Geçtiğimiz yıllarda borç yapılandırması adı altında birçok kanun çıktı ve her seferinde de Bağ-Kur’lulara sosyal güvenlik prim borçlarını yapılandırma imkanı tanındı. Son olarak da 2021 yılında çıkartılan yapılandırma kanunu ile 2021’in Nisan ayı da dahil olmak üzere bu tarihten önceki prim borçları için yapılandırma fırsatı getirildi. Bu kapsamda da daha önceki kanunlar nedeniyle hizmet süreleri durdurulan Bağ-Kur’lulara, 4 ay süre tanındı, süre içinde yapılandırmadan yararlanıp, borçlarını ödemeleri halinde, sigortalılıkları durdurulmamış sayıldı ve bu süreler sigortalılık süresine dahil edildi. Ancak 30 Nisan 2021 tarihi itibarıyla prim borcu olup da yapılandırmadan yararlanmayarak, borçlarını ödemeyen Bağ-Kurluların sigortalılıkları durduruldu. Nisan ayına kadar hiç prim ödemeyenlerin ise sigortalı oldukları tarih itibarıyla sigortalılıkları durduruldu. Bu şekilde durdurulan süreler sigortalılık sürelerinden sayılmadı.
EYT’DEN EMEKLİ OLACAKLAR
Tabii o tarihte EYT gündemde olmadığı ve pandemi dönemi olduğu için Bağ-Kurlular yapılandırmadan yararlanamadı, prim borçlarını ödeyemedi ve sonuçta sigortalılıkları durduruldu. EYT düzenlemesi gündeme gelince de bu kişiler prim borçlarını ödemenin, EYT’den yararlanıp, emekli olabilmenin yollarını aramaya başladı.
Meclis gündemine gelen borç yapılandırma kanun tasarısı Bağ-Kurlulara bu imkanı sunuyor. Daha açık bir anlatımla; prim borcu olan Bağ-Kurlular, önümüzdeki günlerde yasalaşacak olan kanun tasarısından yararlanarak, borçlarını ödeyip, EYT kapsamında emekli olabilecek. Nasıl yararlanacaklarını da madde madde anlatayım.
Beklenen EYT düzenlemesi yasa tasarısı olarak Meclis’e geldi ve kimlerin, nasıl EYT’den yararlanacağı netleşti. Düne kadar bildiklerimizle, yasa tasarısı arasında tek bir fark var o da; kademeli prim gün sayısı. Düne kadar 4/A’lı, yani işçi statüsünde çalışanların kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılını doldurup, yaş şartı aranmadan 5 bin prim gün ile emekli olacaklarına kesin gözüyle bakılıyordu. Şimdi, hizmet yılı değişmemekle ve yaş şartı aranmamakla birlikte, 5.000 ila 5.975 gün arasında değişen kademeli prim sayısı getirildi.
İLK KEZ GETİRİLMİYOR
Birileri, “Kademeli prim gün sayısı da nereden çıktı” diye soracaktır. Kademeli prim gün yeni bir uygulama değil ve ilk kez de EYT düzenlemesiyle de getirilmiyor. SSK’lıların ilk sigortalı olduğu tarihe göre emeklilik için ödemeleri gereken prim gün sayısı ve emeklilik yaşları değişiyor. Örneğin, 1987’de ilk kez sigortalı olan erkek çalışan, 25 hizmet yılını ve 5.375 prim günü doldurduğunda 50 yaşında emekliliğe hak kazanıyordu. Aynı tarihte çalışmaya başlayan kadın sigortalı ise 20 hizmet yılını ve 5.225 prim günü doldurduğunda 44 yaşında emekli olabiliyordu. Bir örnek daha vereyim. 7 Eylül 1999 tarihinde sigorta olan bir erkek çalışan 5.975 prim gün ve 25 çalışma yılını doldurduğunda 58 yaşında emekli olabiliyordu. Aynı tarihte işe başlayan kadın sigortalı ise 20 çalışma yılını ve 5.975 prim gününü doldurduğunda 56 yaşında emekli olabiliyordu. Zaten bunlar SSK’lıların emekli olabilmesi için aranan şartlardı.
SADECE YAŞ ŞARTI KALKTI
EYT düzenlemesiyle yaş şartı kalkarken, kademeli prim gün sayısı ve çalışma yılı aynı kaldı. Tabii bu durum birçok EYT’linin de hesaplarını bozdu. 5.000 prim gün üzerinden emekli olmayı bekleyenler borçlanmalarını da bu hesaba göre yaptı. Düzenlemeyle bu kişilerin bazılarının emeklilik için prim gün sayıları yeterli gelmeyecek. Öte yandan, 5.000 prim günü çoktan dolanlar ise borçlanmayla ilgilenmedi. Bu kişiler de prim gün sayılarını tamamlayabilmek için borçlanmak durumunda kalacaklar.
BORÇLANMA MALİYETİ ARTTI
Malum 2023 yılında, asgari ücrete paralel borçlanma tutarları da arttı. Bu durumda yeni düzenlemeyle borçlanma yapacak olanların hesapları da değişti. Örneğin, doğum borçlanması yapacak olan çalışan 2022’de borçlansaydı bir çocuk için 720 gün üzerinden en düşük 49.680 lira, iki çocuk için 1.440 gün üzerinden 99.360 lira, üç çocuk için 2.160 gün üzerinde 149 bin lira ödeyerek borçlanabilecekken; şimdi en düşük tutardan bir çocuk için 76.320, iki çocuk için 152.260, üç çocuk için borçlanma yapıldığında ise 228.960 lira ödemek durumunda kalacak.
Kamu yönetiminden çiftçilere, tarım birliklerine kadar hemen hemen tüm kesimler, kuraklık riskinin yaratacağı olumsuz sonuçları anlatıp, önlem alınması konusunda uyarıyor. İşin ilginci herkes kuraklık riskinden dem vuruyor ama su tasarrufunun dışından başka bir çözümden de bahsetmiyor. Öncelikle şunu belirteyim, meteorolojik kuraklık olsa da tarımsal kuraklıktan bahsetmek için henüz çok erken. Kuraklığın tarımı ve dolayısıyla gıdayı vurup vurmayacağını önümüzdeki haftalar belirleyecek.
Peki, kuraklığın çaresi var mı? Kuraklığın çaresi yok ama çözümü var; özellikle de çiftçilerimiz için. Çözümü ne? Nedendir bilinmez, ziraat odalarının bir türlü söyleyemediği çözüm, devlet destekli tarım sigortası. Oysa şu sıralar, tarım, ziraat birliklerinin çiftçiye bağıra bağıra, ‘arkadaş kuraklık riski çok yüksek, bir an önce tarım sigortası yaptır’ demesi lazım.
DEVLET DESTEĞİ YÜZDE 60
Durumu kısaca özetleyeyim. İklim değişikliğinin etkileri hissedilmeye başlandığından beri devlet destekli tarım sigortasında TARSİM kapsamında kuraklık verim sigortası yapılıyor. Üstelik devlet de kuraklık sigortasının primine yüzde 60 destek oluyor. Yani, prim 100 liraysa bunun 60 lirasını devlet karşılıyor, 40 lirasını çiftçi ödüyor. İşi bilen, kuraklıktan korkan çiftçi de sigortayı yaptırıyor. Mesela, 2022’de, 151 bin adet kuraklık sigortası yapıldı ve 2.6 milyon dekar alan kuraklık riskine karşı sigortalandı. Sigorta yaptıran üretici 72 milyon lira prim ödedi, karşılığında geçen yıl TARSİM’den 367 milyon TL kuraklık hasarı aldı. Öyle ki, özellikle Güneydoğu Anadolu’da yaşanan kuraklıkta; çiftçiyi tarım sigortası kurtardı ve çiftçi daha az prim ödedi, daha fazla tazminat aldı. İşte, çözüm dediğimiz de bu. Çiftçinin ürününü kuraklık vurursa ve sigortası yoksa bir dahaki seneye üretmekte zorlanacak. Sigortası varsa, hasarını aldıktan sonra gelecek sezon yine ekmeye devam edecek. Tarımda sürdürülebilirlikten kasıt da budur; lafla sürdürülebilirlik olmuyor.
300 KİLO BUĞDAY İÇİN 105 TL
Birileri diyecektir ki, ‘bu kadar riskliyse sigortanın primi de yüksektir, çiftçi nasıl yaptırsın?’. Onu da anlatayım. Aslında bunları ziraat odalarının tarla tarla dolaşıp anlatması lazım. Bir dekar alanda 300 kilo verim alan bir çiftçi, buğday üretiyorsa 105 lira, arpa üretiyorsa 74 lira, çavdar üretiyorsa sadece 60 lira prim ödeyecek. Mesela, bir dekar alanda 100 kilo verim alan bir çiftçinin arazisi için ödeyeceği tutar sadece 92 lira.
Hazır yeri geldi, özetle tarım sigortasından da bahsedeyim. Verileri TARSİM’den aldım. 2022’de sigortalı üretici ve işletme sayısı 770 bine çıktı ve 35 milyon dekar alan sigortalandı. Tarımda sigortalılık oranı da yüzde 22’ye çıktı ki; mesela, üzümde bu oran yüzde 55, buğdayda yüzde 27, narenciye ve ayçiçeğinde yüzde 35. Geçen sene TARSİM afetler de dahil zarar gören çiftçilere 3.6 milyar TL hasar ödedi.
ŞİKÂYET BİR İŞE YARAMIYOR