BAYRAMDAN hemen önce memur ve emeklilerinin 2018-2019 yılına yönelik 4. Dönem Toplusözleşme kapsamında alacakları zamlı maaşları tüm detayları ile açıkladık. Okuyuculardan da hemen hemen her gün toplu sözleşme ile ilgili onlarca soru geliyor. Öncelikle şunu belirteyim, toplu sözleşme, sadece memur ve emeklilerinin önümüzdeki iki yılda alacakları maaş zamlarından ibaret değil. Bunun yanı sıra birçok sosyal hakları da içeriyor. Nitekim yeni toplu sözleşmede de çalışan memurların hem mevcut sosyal hakları iyileştirildi hem de yeni haklar eklendi.
SÖZLEŞMELİ ÇALIŞANA ZAM
Bunların başında da maaş katsayıları ve sözleşmeli personelin alacağı maaş zamları geliyor. Malum son yıllarda kamuda sözleşmeli personel çalıştırılması yaygın. Ayrıca maaş katsayısına bağlı olarak memurlara yapılan birçok ödeme de gelecek yıldan itibaren artacak. Önce sözleşmeli personelden başlayalım.
Toplusözleşmeye göre; 2018’in ilk yarısında sözleşmeli çalıştırılacak personelin eğitim durumuna ve unvanına göre ücret tavanı 5.212 lira ve 5.846 liraya yükselecek. Yılın ikinci yarısında ise ücret tavanı 5.394 lira ve 6.051 liraya çıkacak. Sözleşmeli personelin ücret tavanı 2019 yılının ilk 6 ayında ise 5.610 lira ve 6.293 liraya; ikinci 6 ayında da 5.890 lira ve 6.607 liraya yükselecek.
AİLE YARDIMI DA ARTTI
Yeni toplusözleşme ile memurların aylık katsayıları da arttı. 2018’in ilk yarısında aylık katsayı 0,106815, memuriyet taban aylığına aylık katsayısı 1,671951’e çıkarıldı. Peki, bu ne anlama geliyor? Memurların aylık ücretleri ile sosyal haklarının belirlenmesinde aylık katsayı, taban aylık katsayısı, yan ödeme katsayıları kullanılıyor. Çocuk yardımı, eş yardımı, kıdem tazminatı, makam tazminatı gibi tüm ödemeler de işte bu aylık katsayılara göre hesaplanıyor. Özellikle de taban aylık katsayısındaki artış, emekli maaşını doğrudan etkiliyor ve yapılan artışlar, emekli maaşını da artırıyor.
BU HAKLARI ALDILAR
- Katsayılar arttırıldığı için eş ve çocuk yardımları da arttı. 2018’in ilk yarısında eş için 227 lira, çocuk için de 53 lira yardım alınacak. 2018’in ikinci yarısı ile 2019’da da aile yardımı artacak.
TRAFİK sigortasında, fiyatlar, aralık ayına kadar yüzde 6 artacak, sene sonuna kadar toplam fiyat artışı, yüzde 10’u bulacak. Bu girişten sonra gelelim konunun detayına. Malum, 12 nisanda, trafik sigortasında yapılan düzenleme ile Hazine, araç gruplarına, sürücülerin hasar geçmişine ve illere göre sigorta şirketlerinin alacağın en yüksek fiyatları belirledi ve böylece, trafik sigortasında tavan fiyat uygulamasına geçildi.
TAVAN UYGULAMASI
Tavan fiyat uygulamasının başlaması ile birlikte trafik sigortasında fiyatlar yüzde 30’lar seviyesinde ucuzladı, bazı araç gruplarında indirim oranı yüzde 40’lara kadar çıktı; hatta büyük şehirlerde hasar maliyetleri hesaba katıldığında indirim yüzde 60’ı buldu. Tavan fiyat uygulamasında primler sürücülerin hasar geçmişlerine göre tespit edildi ki, trafik sigortasında fiyatlar, ‘hasarsızlık kademesi’ adı altında 7 basamaktan oluşan sisteme göre belirleniyor. 4. kademe, prim artırım ve indirimi içermeyen, ilk kez trafiğe çıkacak olanların kademesi. Bir anlamda trafik sigortasına giriş kademesi ve tavan fiyatta da tüm primler bu kademeye göre belirleniyor. Hasarsız geçen her yıl bir kademe artıyor, 5-6 ve 7. kademeye kadar çıkılıyor. Tavan fiyatta, 5. kademedeki sürücüye yüzde 15, 6. kademedeki sürücüye yüzde 30, 7. kademedeki sürücüye ise yüzde 45 indirim uygulanıyor. Neye göre? 4. basamağa göre. Hasar yapıldığı her yıl için de kademe düşerek, 1. kademeye kadar iniliyor. Eğer bu hasar maddi ise bir kademe iniliyor; yok ölümlü ve yaralanmalı bir kaza ise iki basamak iniliyor. Tavan fiyatta 3. kademedeki sürücüye yüzde 50, 2. kademedeki sürücüye 100 ve 1. kademedeki sürücüye yüzde 150 prim artırımı uygulanıyor; tabi yine 4. basamağa göre.
AZAMİ PRİMLER
Şu bilgiyi de paylaşayım, tavan fiyat uygulaması başladığında 4. basamakta azami primler; otomobillerde 807 lira, kamyonetlerde bin 055 lira, kamyonlarda 2 bin 258 lira, motosikletlerde 329 lira, minibüslerde bin 418 lira, otobüslerde 5 bin 7 lira olarak açıklandı. Hem illere hem de hasarsızlık indirimi ve artırımına göre primler de 4. basamaktaki bu fiyatlara göre belirlendi. Bu çerçevede de örneğin, İstanbul’da en az 3 yıl hasar yapmayan sürücü için tavan fiyat 470 lira, son bir yılda en az üç kaza yapan sürücünün tavan primi ise 2 bin 139 lira olarak belirlendi.
FİYAT ARTIŞI NE GETİRECEK
ŞİMDİ gelelim, trafik sigortasında fiyat artışına. Nisan ayında tavan fiyat uygulamasına yönelik yapılan düzenlemede bir detay vardı; özellikle tüketiciler tarafından gözden kaçtı. Hazine, sigorta şirketlerine, 4. basamaktaki azami primleri, mayıs ayından itibaren, her ay yüzde 1 artırma hakkı tanıdı. Buna göre de mayıs, haziran, temmuz ve ağustos olmak üzere geçtiğimiz 4 ayda trafik primleri yüzde 4 arttı. İşte Hazine, geçtiğimiz günlerde bu yüzde 1’lik zam oranını, eylül başından itibaren yüzde 1.5’e çıkardı. Daha açık bir anlatımla; sigorta şirketleri, 1 Eylül’den itibaren, trafik primlerini sene sonuna kadar aylık yüzde 1.5 artıracak. Bu da önümüzdeki 4 ayda, trafik primlerine yüzde 6 artış olarak yansıyacak. Geçtiğimiz 4 ayda fiyatlar yüzde 4 artmıştı, sene sonuna kadar da yüzde 6 artacak ve sonuçta tavan fiyat uygulamasının başladığı nisan ayından sene sonuna kadarki 8 ayda primler yüzde 10 artmış olacak. Peki, bu artış, fiyatlara nasıl yansıyacak? Örneğin, otomobillerde, 807 lira olan 4. basamaktaki prim, ağustos sonuna kadar 839 liraya (ayda yüzde 1 artıştan 4 ayda yüzde 4 artış) çıktı, sene sonunda ise azami prim 890 liraya yükselecek. Tabi, bu artış her araç grubuna, her ile ve her hasar kademesine göre değişecek.
YAZI dizimizde, emeklilerden sonra sıra geldi, 2018-2019 yılını kapsayan toplusözleşmeden kaynaklı görevdeki memurların zamlı maaşlarına. Önce kısa bir hatırlatma yapalım. Toplusözleşmeye göre görevdeki memurlar, 2018’in ocak-temmuz döneminde yüzde 4, temmuz-aralık döneminde ise yüzde 3.5; 2019’un da ocak-temmuz döneminde yüzde 4, temmuz-aralık döneminde yüzde 5 zam alacaklar. Böylece, 2018 yılı için toplamda 7.5, 2019 yılı için de yüzde 9 zam yapılmış oldu. İki yıllık toplam zam tutarı da yüzde 16.5’i buldu. Zamlara 2018 ve 2019 yılında, 6 aylık dönemler halinde gerçekleşen enflasyon oranında öngörülen artış da eklenecek.
İKİ YILDA % 16.5 ZAM
Buna göre, bugün 2.721 lira olan en düşük memur maaşı; önce 2018’in ocak ayındaki yüzde 4 artışla 108.8 lira zamlanarak, 2.829 liraya, ardından temmuz ayında yüzde 3.5 zamlanarak 99 lira artışla 2.928 liraya çıkacak. 2019 yılının ocak ayında ise yüzde 4 zamla maaş, 117.2 lira artacak ve 3 bin 45 liraya, temmuz ayında da yüzde 5 zamla 152.2 lira artarak 3.197 liraya yükselecek. Özetle, en düşük memur maaşı önümüzdeki 2 yıl 477.2 lira zam görecek. Tabi buna, enflasyon farkları dahil değil.Aynı şekilde bugün, 1 derecenin 4. kademesindeki müsteşarın 10 bin 430 lira olan maaşı 2018’in temmuz ayında 11 bin 226 liraya çıkacak. 1. derecenin 8. kademesindeki polis memurunun maaşı ise 4 bin 200 liradan 2018’in temmuz ayında 4 bin 521 liraya; 1. derecenin 4. kademesindeki öğretmenin bugünkü 3 bin 699 liralık maaşı da gelecek yılın temmuz ayında 3 bin 981 liraya yükselecek.
BİTTİ
TABLOYU NASIL OKUYACAKSINIZ?
Tabloda; 1/1, 1/4, 4/1, 3/3, 5/4, 6/4 ve 2/4 derece ve kademesine göre görevdeki; öğretim görevlisi, öğretmen, profesör, araştırma görevlisi, polis memuru, hemşire, il müdürü, başkomiser, genel müdür, genel sekreter, hukuk müşaviri, araştırmacı, avukat, memur, asistan, daire başkanı, denetmen, eğitim görevlisi, ekonomist, gelir uzmanı, hizmetli, idare memuru, işletme müdürü, itfaiyeci, güvenlik görevlisi, müfettiş, mühendis, sağlık memuru, doktor, şoför, tekniker, teknisyen, uzman ve zabıta memurlarının 2018 Ocak ve Temmuz zamlarını bulacaksınız. Tabloda, bugünkü maaş bölümünde son aldığınız maaşınızı bulup, 2018 yılının ocak-temmuz ve temmuz-aralık dönemindeki zam oranınızı ve zamlı maaşınızı görebilirsiniz.
İMZALANAN yeni toplu sözleşme ile memur ve emeklilerinin artan maaş zamlarına paralel, memur emeklilerinin 2018 ve 2019 yılında ek ödemeleri de artacak. Dün başladığımız memur ve emeklilerinin 2018-2019 toplu sözleşme zamları yazı dizisine bugün polis, öğretmen, akademisyen, hemşire, yargı üyeleri, kaymakam, müftü, teknisyen, mühendis emeklilerinin zamları ile devam ediyoruz. Buna göre en düşük öğretmen emeklisinin maaşı 2018 yılında 2.250 liraya, 2019 yılında da 2.457 liraya çıkacak. Tabi, bu rakamlara enflasyon farkı ve ek ödeme dahil değil. Aynı şekilde en düşük polis emeklisinin maaşı da 2019 sonunda ek ödemeler ve enflasyon farkı hariç 2.526 liraya çıkacak.
NASIL HESAPLANIYOR?
Gelelim, ek ödeme konusuna. Malum, 2006 yılına kadar vergi iadesi adı altında yapılan ödemeler, bu yıldan sonra ek ödeme adı altında ödenmeye başladı. İstisnasız tüm emekliler maaşlarının yüzde 4’ü oranında ek ödeme alıyor. Ek ödeme, zamlı maaş üzerinden hesaplanıp, maaşa yansıtılıyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, ek ödemeli maaş üzerinden zam hesabının yapılmaması. Örnekleyeyim: Emekli maaşınız 2.300 liraysa (ek ödemesiz) 2018’in ocak ayında 2.300 lira üzerinden yüzde 4 zam alacaksınız, maaşınız 2.392 liraya çıkacak; yüzde 4’lük ek ödemeyi de bunun üzerine ekleyeceksiniz (95.68 lira) böylece, 2018’in ocak ayında elinize 2.487,6 lira geçecek. Haliyle maaşı yüksek olanın alacağı ek ödemede o oranda yüksek oluyor.
EN DÜŞÜK ÖDEME 792 TL
Yeni zamlarla birlikte 2018 ve 2019 yılında memur emeklilerinin ek ödemeleri de bu çerçevede artacak. Şöyle ki; maaşı en yüksek memur emeklisi, 2018 yılının ocak ayında 261 lira, temmuz ayında da 270 lira olmak üzere gelecek yıl toplam 531 liraya yakın ek ödeme alacak. 2019 yılında bu rakamlar daha da artacak.
Aynı şekilde en düşük memur emeklisi 2018’in ocak ayında 65 lira, temmuz ayında da 67 lira olmak üzere gelecek yıl toplam 132 liranın üzerinde ek ödeme yani, vergi iadesi alacak. Şunun da belirteyim, ek ödemeler her ay ödeniyor. Daha açık bir anlatımla en düşük memur emeklisinin gelecek yıl toplam ek ödemesi 792 lira olacak.
Önce kısa bir bilgi vereyim. Geçen senenin sonunda, önce ekonomiyi canlandırmak için bankaların verdiği krediye kefil olan KGF devreye sokuldu, ardından da bu senenin başlarında Hazine ile KGF anlaşarak, Hazine destekli kefalet sistemi ektin hale getirildi. Böylece, Portföy Garanti Sistemi (PGS) tesis edilerek, kredi kefalet süreci hızlandırıldı.
175.4 MİLYAR TL’LİK KREDİ
2017’nin temmuz sonu itibariyle, Hazine destekli kefalet sisteminde, bankalara 196.9 milyar TL’lik kefalet limiti ve 185.3 milyar TL’lik de kefalet portföy limiti tahsil edildi. Bu yılın başından temmuz sonuna kadar 7 aylık dönemde ise bankalar, kefalet sistemi sayesinde 175,4 milyar TL’lik kredi kullandırdı ve verilen kefalet tutarı 155.9 milyar TL oldu. Toplam kefalet tutarının yüzde 93’ye yakını ise PGS aracılığı ile tesis edildi, yüzde 0.06’sı ise Eximbank kullandırılan kefaletlerden oluştu.
Peki, Hazine destekli KGF kredilerini kimler kullandı? Yüzde 75’ini KOBİ’ler, yüzde 25’ini de KOBİ dışı şirketler kullandı. Sektörel kırılıma bakıldığında ise 155.9 milyar TL’lik verilen kefalet tutarının; yüzde 38’i ticaret sektörüne, yüzde 30’u imalat sanayine, yüzde 13’e yakını inşaat sektörüne, yüzde 5’e yakını taşımacılığa, yüzde 4’e yakını da emlak sektörüne kullandırılmış. Daha açık bir anlatımla, KGF kredilerinin yüzde 30’u üretime gitmiş de diyebiliriz.
NE KADARI ÖDENMEDİ?
Gelelim, en önemli konuya. Hazine destekli kefalet sistemi başladığında, uygulamaya yönelik eleştirilerin başında kredilerin geri dönmeyeceği ve yükün Hazine üzerinde kalacağı geliyordu. Rapora göre, kredilerin sadece yüzde 0.04’ü tahsili şüpheli kredilerden oluşurken, yüzde 1.5’i yakın izlemeye alınmış. Yüzde 80’ine yakınında hiçbir sorun yaşanmıyor.
Sözün özü; Hazine destekli KGF sistemi şimdilik amacına ulaşmış gibi gözüküyor ki, önümüzdeki dönem de ekonomi yönetimi bu sisteme ağırlık verecek. Ama uzun süredir sürdürdüğüm görüşü yine tekrarlayayım; önemli bu kredilerin üretime ve istihdama dönüşmesi.
1 Ağustos’ta başlayan, 3.2 milyon memur ile 1.9 milyon memur emeklisinin 2018-2019 yılı zam ve sosyal hakları konusundaki 4. Dönem toplusözleşme görüşmeleri sonuçlandı. Buna göre, görevdeki memurlar ile emeklileri, 2018’in ocak-temmuz döneminde yüzde 4, temmuz-aralık döneminde ise yüzde 3.5; 2019’un da ocak-temmuz döneminde yüzde 4, temmuz-aralık döneminde yüzde 5 zam alacaklar. Böylece, 2018 yılı için toplamda 7.5, 2019 yılı için de yüzde 9 zam yapılmış oldu. İki yıllık toplam zam tutarı da yüzde 16.5’i buldu. Tabii her toplusözleşmede olduğu gibi bu zamlara hem 2018 hem de 2019 yılında 6 aylık dönemler halinde gerçekleşen enflasyon oranında öngörülen artış da eklenecek.
ENFLASYON FARKI DA OLACAK
Bugünden itibaren memur ve emeklilerinin önümüzdeki 2 yılda alacakları zamları kuruşu kuruşuna açıklayacağız. İlk olarak da 1.9 milyon memur emeklisinden başlıyoruz. Hemen belirtmekte fayda var; tablolardaki zamlı maaşlar, enflasyon farkı hesaba katılmadan, sadece toplusözleşmeye göre belirlenerek hesaplanmıştır. Aynı şekilde vergi iadeleri de yine sözleşmeye göre zamlı maaşlar üzerinden hesaplanmıştır. Bunların üzerine 6 aylık dönemler halinde oluşacak enflasyon farkları da eklenecek.
SON 2 YILDA YÜZDE 21.79 ZAM
Çok kısa, geçen toplusözleşmede durum neydi diye özetleyecek olursak; 2015’de yapılan toplusözleşme çerçevesinde memur ve emeklileri 2016 yılı ocak ayında yüzde 6, temmuz ayında da yüzde 5 zam aldılar. Ayrıca 2016’nın ocak ayında da maaşlara yüzde 0.90 enflasyon farkı yansıdı. Bu yıl ise, yani 2017’de, toplusözleşmede zam oranı ocak ayında yüzde 3, temmuz ayında yüzde 4 olarak belirlendi. Temmuz ayında ise yüzde 2.89 enflasyon farkı oluştu ve zam oranı yüzde 6.89 oldu. Böylece memur ve emeklileri, 2016-2017’de toplam 21.79 zam almış oldular.
Gelelim, memur emeklilerinin önümüzdeki toplusözleşmeden kaynaklı maaş zamlarına. Yeni zamlarla birlikte en düşük memur emeklisinin maaşı 2018’in ilk yarısında yüzde 4’lük zam oranı ile birlikte 1.945 liraya çıkacak.
KURBAN Bayramı tatilinin 10 gün ilan edilmesi ile birlikte okuyuculardan onlarca soru alıyorum. Kimileri, ‘bizi de kapsıyor mu?’ diye merak ediyor, kimileri de tatili nasıl birleştireceğini soruyor. Bu vesile ile yıllık izin konusuna da değineyim. Malum, geçen sene yapılan yeni düzenleme ile yıllık izin haklarında bazı değişiklikler oldu. Ama önce, gelecek haftaki Kurban Bayramı tatilinden bahsedeyim.
Bakanlar Kurulu, 28-29 Ağustos günlerini tam gün, 31 Ağustos’u da yarım gün ‘idari tatil’ olarak ilan etti; böylece bayram tatili, 10 güne çıktı. Kimin için? Sadece devlet memurları için. Çünkü idari izin, kamu kurumlarında çalışanları ilgilendiriyor, özel sektör çalışanlarını kapsamıyor. Buna göre, memurlar, devlet dairelerinde çalışanlar, belediye çalışanları 26 Ağustos Cumartesi’den 5 Eylül Salı gününe kadar (Salı günü hariç) tatil olacaklar.
ÖZEL SEKTÖR NE YAPACAK?
Özel sektör çalışanları içinse durum biraz farklı. Şöyle ki; 28-29 Ağustos’ta çalışacaklar, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle resmi tatil olduğundan izinli sayılacaklar, 31 Ağustos Perşembe arife günü olduğundan yarım gün çalışacaklar, 1-2-3-4 Eylül Kurban Bayramı nedeniyle resmi tatil yapacaklar. İşin aslı, bu 10 günlük tatilden özel sektör çalışanlarına düşen –cumartesi-pazarı çıkacak olursak- sadece 3.5 gün. Gelelim, kritik soruya; özel sektör çalışanları bu bayram tatilini 10 güne çıkartabilirler mi? İdari izin, kişinin çalıştığı kurum tarafından veriler izin anlamına da geliyor. Kimi özel şirketler isterlerse çalışanlarına bu bayramda idari izin verebilir. Bu konuda bir engel olmadığı gibi çalışan açısından hem maaş hem de yıllık izin anlamında bir hak kaybı yaratmaz.
TATİLİ BİRLEŞTİREBİLİRSİNİZ
Peki, işveren, idari izin uygulamazsa ne yapılabilir? Geçen yılın nisan ayında yıllık izin kanununda yapılan değişiklikle bazı esneklikler getirildi. Bunlardan biri de izin sürelerinin bölünebilmesi. Önceden yıllık izinler, işveren ile çalışanın anlaşması halinde, bir bölümü 10 günden az olmamak şartıyla, en fazla üçe bölünerek kullanılabiliyordu.
Geçen sene yapılan düzenleme ile en fazla üçe bölünme şartı kaldırıldı ve yıllık izinlerin, bir bölümünün 10 günden az olmamak koşulu ile bölümler halinde kullanılmasına imkan tanındı. Diyelim ki, yıllık izin hakkınız, 14 gün; bunun 10 gününü kullandıktan sonra, kalanını bir başka tarihte 1+1+1+1 şeklinde, günlük olarak da kullanabilirsiniz. Daha açık bir anlatımla, geçen yıl yapılan düzenleme işçilere, dini ve milli bayramları birleştirme imkanı tanıdı. Bu da şu anlama geliyor, eğer isterseniz, yıllık izninizden bir-iki gün, hatta 3 gün kullanıp, bu bayramda tatilinin süresini uzatabilirsiniz.
YILLIK İZİNDE NELER DEĞİŞTİ?
BİR süredir trafik sigortasında yaşanan kaosun benzeri şu sıralar hekim sorumluluk sigortasında yaşanıyor. Gerekçe aynı; alınan primin, tazminatları karşılamaya yetmemesi ve sigortacıların zarar etmesi. Kaos öyle boyuta geldi ki, sigorta yaptıramamaktan şikayet eden doktorlar, özellikle riskli ameliyatlarını ertelemeye bile başladı. 2010 yılında uygulamaya giren yasa ile tüm hekimlere, mesleki faaliyetleri sırasında, hastalarına verecekleri zararlara karşı ‘Tıbbi Kötü Uygulama Sorumluluk Sigortası’, halk arasında bilinen adıyla da ‘doktor sorumluluk sigortası’ yaptırma zorunluluğu getirildi. 7 yıldır da ister kamu ister özel hastane isterse de serbest çalışsın tüm doktorlar ile diş hekimleri; hastanın vefatı ya da sakat kalması sonucu kendilerinden talep edilecek maddi-manevi tazminat taleplerine karşı sigortalanıyor. Sigorta zorunlu olduğundan, hem primler hem de teminatlar Hazine tarafından belirleniyor. Şunun da belirteyim, doktorlar nasıl sigorta yaptırmak zorunda ise sigorta şirketleri de hekim sorumluluk sigortasını satmak zorunda.
Sigorta kapsamında doktorlar, uzmanlık alanlarına göre 4 farklı risk grubuna ayrılıyor. Buna göre de doktorların ödeyecekleri primler yıllık 150 lira ile 750 lira arasında değişirken; doktorların, hastalarına verecekleri zararlar karşısında sigorta şirketlerinin ödeyeceği tazminatlar da vaka başına 200 bin lira ile 800 bin lira arasında değişiyor.
Sorun ise, hekim sorumluluk sigortasında tazminat limitlerinin her yıl artmasına, sigortacıların doktor hatalarından dolayı ödediği tazminatların ciddi boyutlara ulaşmasına rağmen sigorta primlerinin 7 yıldır hiç değişmemesi. 2016 yılında ise sigortacılar, doktor sorumluluk sigortasında 30,3 milyon zarar açıkladı. Zarardan daha da büyük sorun, sigortanın yapısı gereği tüm tazminatların mahkemeler sonucu ödenmesi. Doktor hatası için önce taraflar dava açıyor, hatanın tespiti yapılıyor sonra mahkeme tazminata hükmediyor. Bu süreç ise 3-4 yıl sürüyor. Bu süre zarfında da sigortacılar, ödeyecekleri tazminat için karşılık ayırıyor ve dava bittiğinde tüm masraflarla birlikte tazminatı ödüyor. Bugün için doktor sorumluluk sigortasında ödenen hasarlar az olmakla birlikte sigortacıların sadece 2016 yılı için ödeyeceği tazminat 367.4 milyon liraya ulaşmış durumda. Sigorta uygulaması başladığından bu yana sigortacılar, 7 yılda doktorlardan 338.2 milyon lira prim toplamalarına rağmen 1 milyar TL’nin üzerinde de hasar ödemesi ile karşı karşıya kaldı.
DOKTORLAR AYAĞA KALKTI
İşte, bugün doktor sorumluluk sigortasında yaşanan kaosun temel nedeni bu. Gelinen noktada doktorlar sigorta yaptıramamaktan, yaptırsalar bile sigorta şirketlerinin doktor sorumluluk sigortasının yanında başka sigorta ürünlerini şart koştuklarından yakınarak, riskli ameliyatları ertelemek zorunda kaldıklarından şikayet ediyor. Hazine’den bekledikleri prim artışını bu sene de alamayan sigortacılar ise sadece bir doktorun yaptığı hatadan dolayı 700 bin dolara yakın tazminat ödediklerini, buna karşın primlerin 7 yıldır hiç artmadığını ve hekim sigortasında zararın artık katlanılamayacak hale geldiğini söylüyor.
DOKTORLAR NE DİYOR?