Noyan Doğan

Bakıcıya her ay 700 TL devletten

14 Kasım 2018
Teşvikten sadece bakıcılar değil ev hizmetlerinde çalışanlar da yararlanacak. Destek kapsamında ev işlerinde çalışanlar için işverenin ödeyeceği sosyal güvenlik priminin 700 lirasını devlet karşılıyor.

EVDE bakıcı çalıştıranlar ayda 700 lira teşvik alabilecek, böylece çalışanın sosyal güvenlik priminin tamamı devlet tarafından karşılanmış olacak. Bu destekten sadece bakıcılar değil ev işlerinde tüm çalışanlar yararlanacak. Konunun detayına geçmeden önce ev hizmetlerinde çalışanlar kimlerdir, kısaca değineyim.

Sosyal Güvenlik Kurumu’na göre; ev içerisinde yaşayanlar tarafından yapılabilecek temizlik, ütü, yemek, çamaşır, bulaşık yıkama, alışveriş ve bahçe işleri ile çocuk, yaşlı veya özel bakıma ihtiyacı olan kişilerin bakım işlerinin ev halkı dışındaki bireyler tarafından yapılması ev hizmeti sayılıyor. Ancak aynı evde oturan üçüncü dereceye kadar akraba olanların yaptıkları işler ev hizmeti olarak sayılmıyor. Ev hizmetlerinden çalışanların sigortalılıkları ise bir ay içinde 10 günden az ya da 10 günden fazla çalışma süresine göre farklılık gösteriyor. Çalışan, bir ay içinde 10 günden az çalışıyorsa işveren tarafından iş kazası ve meslek hastalığına karşı sigortalanıyor ve prim tutarı da farklı oluyor; 10 gün ve üzerinde çalışıyorsa şartlar ve primler de değişiyor.

10 GÜNDEN FAZLA ÇALIŞANLAR

İşte, bu 700 liralık teşvik de ev işlerinde 10 gün ve üzeri çalışanları kapsıyor. Bugün için ev işlerinde hizmetli çalıştıranlar, her ay asgari ücretin (2.029,50 TL) yüzde 34.5’i oranında -ki bu da aylık 700.1 lira ediyor- sosyal güvenlik primi ödüyor. İster bakıcı olsun, ister temizlikçi; 700.1 liralık sosyal güvenlik priminin tamamı devlet tarafından karşılanıyor. Tabii bu teşvikten yararlanmanın bazı koşulları var. Prim desteği, 1 Ocak 2018 ile 31 Aralık 2010 tarihleri arasını kapsıyor ve çalışanın bu tarihlerde işe alınmış olması gerekiyor. Yani, ev işi için ilk kez birini işe alıp, sosyal güvenlik sistemine kaydını yaptıracaksınız ya da mevcut çalışanınızın üzerine ilave bir kişi daha işe alıp, yeni istihdam yaratmış olacaksınız. Geçen yıl ev işlerinde çalışanınız vardı ve işten çıkardınız, şimdi yerine yenisini aldınız; teşvikten yararlanamazsınız. Şunu de belirteyim, eğer işe alacağınız kişi emekliyse yine destekten yararlanamıyorsunuz. Şartlardan biri de işe alınacak kişinin son üç ay içerisinde işsiz olması.

YABANCILARI DA KAPSIYOR

Ev işinde çalışacak kişinin kadın ya da erkek olması fark etmediği gibi teşvik sadece Türk vatandaşlarını değil yabancı çalışanları da kapsıyor. Tabii, yabancılar için çalışma ve oturma izni gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

İşyerlerine depreme karşı zorunlu sigorta

12 Kasım 2018
HAZİNE ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programında, çalışanlar için bireysel emekliliğe otomatik katılımın yeniden yapılandırılarak sürdürülebilir hale getirileceği; sigortacılıkta da, riskli işyerlerinin sigortalanabilmesi için Türkiye Reasürans Havuzu kurulacağı yer aldı. Ardından, 2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programı açıklandı ve BES’te değişiklik yapılması, reasürans havuzu kurulması, tamamlayıcı sağlık sigortasının teşvik edilmesi, Programa girdi. Böylece üç yıllık yol haritası da çizilmiş oldu.

Bunların hepsi çalışanından reel sektöre kadar birçok kesimi yakından ilgilendiren önemli düzenlemeler. Ama bir eksik var. Bana göre bunlar kadar önemli bir düzenlemeye daha ihtiyaç var. Belki de BES ve reasürans havuzundan da önce yapılması gerekiyor. Büyüğünden küçüğüne tüm işyerleri için, özellikle de Marmara Bölgesi’nde faaliyet gösteren işyerleri için, deprem teminatını içeren işyeri sigortası zorunlu tutulmalı. Ve kredi kullanımından tutun da ruhsat alımına kadar, işyeri ile ilgili tüm işlemlerde de sigorta zorunluluğu kontrol edilmeli. Eminim işyeri sahipleri, bu önerime, ‘o zorunlu, bu zorunlu yeter artık yakamızdan düşülsün’ diye tepki gösterecektir. Göstermesinler, bu konu önemli. Neden mi? Anlatayım.

2001 BENZERİ OLMASIN

Artık, Marmara’da büyük bir deprem olacağını bilmeyen yok. Öyle ki, depremin büyüklüğü bile belli; 7,2 ile 7,4. Uzmanlar da her fırsatta uyarıp, büyük yıkıma yol açacağını söylüyor. Buraya kadar hemfikiriz, sanırım. Şimdi bir de 99’daki Marmara depremini hatırlayalım. Aslında bu konuyu Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar, her platformda gündeme getiriyor. O dönem, toplam kredilerin yüzde 50’ye yakını Marmara bölgesinde kullandırılmıştı. Deprem sonrası hayat durdu, krediler bankacılığın üzerine sorunlu kredi olarak yansıdı; bankalar likiditesini kaybetti, faizler fırladı. Sonrasında da 2001 krizi yaşandı. Krizin tek nedeni Marmara depremi diyemeyiz ama payının büyük olduğunu söyleyebiliriz. Hatırlayın, deprem sonrasında konutlar için zorunlu deprem sigortası uygulaması başlatıldı ve bugün konutların yarısı sigortalı. Yani, bir ölçüde konutları güvence altına almayı başardık.

KOBİ’DE SORUN BÜYÜK

Diyeceğim o ki, geçmişte yaşadığımız acı tecrübe varken, önümüzde de olacağı kesin, büyüklüğü de belli, ama zamanı belli olmayan deprem riski varken; başta Marmara olmak üzere riskli bölgelerdeki işyerlerine sigorta zorunluluğu getirilmeli. Bugün büyük tesislerin böyle sorunu yok, hepsinin sigortalarının içinde deprem teminatı var. Asıl sorun küçük ve orta boy işletmelerde. Neredeyse tamamına yakının sigortayla hiçbir ilişkisi yok. Ve bu işletmeler banka kredisi ile işini yürütüyor. Kredi alırken de ya şahsi mal varlıklarını ipotek olarak gösteriyor ya da çeklerini. Peki, 7.2 büyüklüğünde bir depremde, o çeklerin ya da konut ipoteğinin bir önemi kalır mı? Bakın, 99 depreminde kredilerin yüzde 50’ye yakını Marmara bölgesindeydi; bugün bu oran yüzde 65’e yakın. Yani, risk daha da yüksek ve bugün yaşanacak bu büyüklükte bir depremin ekonomi ve finans piyasaları üzerinde yaratacağı etkiyi düşünmek bile istemiyorum. O yüzden kamu yönetimi, reel sektör, bankalar, sigorta şirketleri ortak hareket ederek; vakit kaybetmeden, otomatik BES’ten, reasürans havuzundan da önce, özellikle küçük ve orta boy işletmeler için başta deprem teminatını içeren bir sigortanın zorunlu hale getirilmesi gerekiyor.

Açıkça söyleyeyim, ben böyle bir uygulamaya hiçbir kesimden itiraz geleceğini de zannetmiyorum. Belki de hem ekonomi programında hem de Cumhurbaşkanlığı Programı’nda yer alan ve 2019’da kurulacak olan Türkiye Reasürans Havuzu bu zorunlu sigorta uygulamasını yürütür ve yönetir.

Yazının Devamını Oku

Drifte 5 bin sigortası olmayana 81 lira ceza

9 Kasım 2018
Trafik kanununda yapılan değişiklikle cezalar arttırıldı. Siren ve gürültü çıkaran egzoz kullanmanın bedeli 1.002 liraya, drift atmanın cezası 5 bin 10 liraya çıkarıldı. Zorunlu olan trafik sigortasını yaptırmayan sürücüye kesilen ceza ise 108 lira. Peşin ödeyenler için de yüzde 25 indirim yapılıyor, 81 liraya düşüyor. Toplam 22.7 milyon aracın yüzde 22’si sigortasız trafikte dolaşıyor.

TRAFİK kanununda değişikliğe gidilerek, trafik cezaları ciddi oranda arttırıldı ve yeni düzenleme geçen ayın sonunda Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Yeni cezalarla ilgili birkaç örnek vereyim. Kırmızı ışıkta geçmenin cezası 235 liraya, sürekli sol şeridi işgal etmenin cezası 235 liraya, muayenesiz araçla trafikte dolaşmanın cezası 235 liraya yükseltildi. Yasa dışı çakar ve siren kullanmanın cezası 1.002 lira, gürültü çıkaran egzoz kullanımının cezası bin 1.002 lira, trafikte drift atmanın yani, araçla gösteri yapmanın, cezası 5 bin 10 lira oldu. Açıkça söyleyeyim, bu cezalar bile az.

Yasayı inceledim; tüm araçların yaptırması zorunlu olan trafik sigortasını yaptırmadan trafiğe çıkmanın cezası arttırıldı mı diye. Arttırılmamış. Yasada tek satır bile geçmiyor. Bugün için trafik sigortası olmadan trafikte seyretmenin cezası ne? 108 lira; peşin ödeyenler için de yüzde 25 indirim yapılıyor, 81 liraya düşüyor. Düşünebiliyor musunuz; egzozla gürültü yapan sürücü bin 2 lira ceza ödeyecek ama zorunlu olan sigortayı yaptırmayanın ödeyeceği ceza 81 lira. Araçla gösteri yapana 5 bin lira, sigorta yaptırmayana 81 lira.

UCUZ OLMAMALI

Eminim birileri, ‘iyi de sigortasız trafiğe çıkarsan ve polis de yakalarsa aracı trafikten men ediyor, daha ne istiyorsun?’ diyecektir. Doğru da trafik kanununa göre eksiklik giderilinceye kadar polis aracı bağlıyor. Aracı bırakırsın, iki adım ötedeki sigorta acentesinden ya da banka şubesinden alıverirsin poliçeni, gösterirsin polise, araca binip yoluna devam edersin; bu kadar basit. Yanlış anlaşılmasın, drift atmak ya da gürültü çıkarmak veya da kırmızı ışıkta geçmek daha önemsiz, trafik sigortası daha önemli demiyorum; ama sigortasızlığın cezası da bu kadar ucuz olmamalı diyorum.

Kimse kusura bakmasın sigortasızlığın bedeli, gürültü çıkaran egzozdan ya da çakar kullanmaktan daha ağırdır. Kesersin cezayı, egzozu ya da çakarı çıkarttır atar, olur biter. Ama sigortasız sürücü demek, hele de kazaya karışırsa ve bu kazada da birileri yaralanır, sakat kalır ya da hayatını kaybederse; ödenmek zorunda kalınan yüz binlerce lira tazminat, yıllar süren davalar demektir.

5 MİLYON ARAÇ

Yazının Devamını Oku

1 Ocak’ta işverene yeni teşvik başlıyor

7 Kasım 2018
2015 yılındaki yasa ile çok tehlikeli sınıfta yer alan, 10 kişiden fazla işçi çalıştıran işyerlerine, ölüm ve sakatlıkla sonuçlanmayan iş kazası yaşanmaması halinde teşvik verilmesi öngörüldü. Üç yıl geçti, yeni teşvik 2019’un başında başlıyor. Destek, işçi başına 20.3 lira ile 150 lira arasında değişecek.

2019 başından itibaren, 57 bin işyeri yeni teşvikten yararlanmaya başlayacak. Teşvik sayesinde işverenlerin çalışanları adına ödediği primin bir kısmını devlet üstlenecek.

İş kazalarını azaltmak amacıyla 2015 yılında çıkartılan yasa ile çok tehlikeli sınıfta yer alan ve 10 kişiden fazla işçi çalıştıran işyerlerinde; ölüm ve sakatlıkla sonuçlanmayan iş kazası yaşanmaması halinde teşvik verilmesi öngörüldü. Yine yasa ile bu işyerlerine süre de tanındı. Buna göre, teşvikten yararlanabilmek için 1 Ocak 2016-31 Aralık 2018 tarihleri arasında 3 yıllık sürede ölüm veya sakatlanmayla sonuçlanan iş kazası yaşanmamış olması gerekiyor. İşte, son 3 yılda iş kazası yaşanmamış çok tehlikeli sınıfta yer alan 57 bin işletme için teşvik uygulaması 2019 başından itibaren başlıyor. Yeni uygulamadan başta madencilik, tekstil, inşaat, otomobil, petrol olmak üzere; kimya, demir-çelik, çimento, denizcilik, boya, enerji gibi 80 yakın sektörde faaliyet gösteren işyerleri yararlanacak.

Peki, teşvik miktarı ne kadar olacak? Bugün için işverenden, çalışanları için prime esas kazanç üzerinden yüzde 3 oranında işsizlik sigortası fonu kesiliyor. Bunun yüzde 2’si işverene, yüzde 1’i de işçiye ait. 2019 başından itibaren teşvikten yararlanacak işyerlerinden yüzde 1 oranında kesinti yapılacak. Daha açık bir anlatımla, işverenin yüzde 2 olan işsizlik sigortası fonu kesintisi yüzde 1’e inecek; böylece işyerinden işçi katkısı da dahil toplam yüzde 2 oranında kesinti yapılacak. Bir anlamda iş kazası yaşanmayan işletmelerde işverenin prim yükünün yarısını devlet üstlenmiş olacak. Bu da asgari ücretli çalıştıran bir işyeri için işçi başına işverene, 20.3 liralık destek anlamına geliyor. İşçinin aldığı ücrete göre teşvik miktarı 150 liraya kadar da çıkacak.

DESTEK ÜÇ YIL SÜRECEK

Teşvik süresine gelince; geçen 3 yılda iş kazası yaşanmamış işyerleri 2019 başından itibaren 3 yıl boyunca, yüzde 1’lik prim desteğinden yararlanabilecek. Yani, 2021 yılı sonuna kadar işsizlik sigortası priminin yüzde 1’ini ödemeyecek. Kaza yaşanmadığı müddetçe de teşvik devam edecek.

Yasada, ‘teşvikten, takip eden takvim yılından itibaren 3 yıl boyunca yararlanılır’ diye yazdığından; 2016 yılının sonlarından iş kazası yaşanan işyeri, sonraki 3 yıl boyunca iş kazası yaşamaması halinde teşvikten 2020’den itibaren de yararlanabilecek. 

Yazının Devamını Oku

İşte yeni yol haritası

5 Kasım 2018
Çalışanları yakından ilgilendiren otomatik BES’te revizyon ‘2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programı’na da girdi. Programa göre gelecek yıl reel sektöre yönelik Türkiye Reasürans Havuzu kurulacak ve tamamlayıcı sağlık sigortacılığı teşvik edilecek. Bütçeden tarım sigortası için 2019’da 1.2 milyar pay ayrılacak.

BİREYSEL emeklilik sistemine otomatik katılımın yeniden yapılandırılması ve Türkiye Reasürans Havuzu kurulması Cumhurbaşkanlığı’nın Yıllık Programı’na da girdi. Yayımlanan programına göre, 2019’da sigorta ve Bireysel Emeklilik Sisteminde (BES) önemli düzenlemeler yapılacak. Düzenlemeler sadece otomatik BES ve reasürans havuzu ile de sınırlı değil. Detaylara geçmeden önce programda sigorta ve BES konusundaki tespitleri, özetle paylaşayım.

Programda, sigorta şirketleri tarafından sigortalılara verilen teminat tutarının 2017’de yüzde 19.3 artışla 170.2 trilyon TL’ye yükselerek, GSYH’nın 35 katı olarak gerçekleştiği belirtilerek, birleşme ve satın almaların da gözlendiği sigortacılık sektörüne, yabancı sermaye ilgisinin, sektörün gelişme potansiyelinin yüksek olması nedeniyle devam ettiği kaydediliyor. Programda, BES’te, 2018 Eylül sonu itibariyle katılımcı sayısının 6.9 milyon kişi olarak gerçekleştiği, fon büyüklüğünün de devlet katkısı dahil 86.9 milyar TL’ye ulaştığına dikkat çekilerek, otomatik BES hakkında da, “2018 Eylül sonu itibariyle otomatik katılım sisteminde 4.9 milyon çalışan yer almak olup, fon tutarı 3.8 milyar TL’ye ulaşmıştır” deniyor.

BES’TE REVİZYON

Gelelim, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre 2019’da yapılacak düzenlemelere. Düzenlemelerden biri, 45 yaş altı tüm çalışanların işverenleri tarafından BES’e dahil edilmesini sağlayan otomatik katılım uygulamasına yönelik. Programda, Yurtiçi Tasarruflar başlığı altında; emekliliğe yönelik ve uzun vadeli tasarrufları artırmak amacıyla oluşturulan BES’in, otomatik katılım sisteminin de katkısıyla gelişimini sürdürdüğüne değiniliyor. Programda, önümüzdeki dönemde katılımcı sayısı ve fon büyüklüğü artışının sürdürülebilir kılınmasına yönelik iyileştirmeler yapılacağı da vurgulanıyor. Bu kapsamda BES’e otomatik katılım uygulaması gözden geçirilecek, sistemin yeniden yapılandırılması ve genel süreçlerin iyileştirilmesine ve netleştirilmesine yönelik olarak operasyonel düzenlemeler yapılacak. Bunun için de otomatik BES’te kalma oranlarını iyileştirmeye yönelik mevzuat değişiklikleri 2019 Aralık ayına kadar tamamlanacak.

Peki, otomatik BES’te ne gibi bir değişiklik yapılacak? Değişiklik, işverenleri tarafından sisteme dahil edilen çalışanların belirli bir süre sistemden çıkışına izin verilmemesi şeklinde olacak ki, bu sürenin de 3 yıl olması bekleniyor. Yani, otomatik BES’e giren, 45 yaş altı çalışanlar, ilk 3 yıl sistemden çıkamayacak; bir anlamda sistem, ilk 3 yıl zorunlu olacak. Otomatik katılımda değişiklik yapılacağı 2019-2021 yıllarını kapsayan Yeni Ekonomi Programı’nda da yer almıştı. Şimdi de Cumhurbaşkanlığı’nın programına girdi. Buna göre en geç 2019’un sonuna kadar mevzuat değişikliği yapılarak, otomatik BES zorunlu hale getirilecek.

REASÜRANS HAVUZU

Programa göre 2019’da yapılacak değişikliklerden biri de sigortacılık alanında. Programın, Mali Piyasalar başlığı altında, yapılacaklar arasında, Türkiye Reasürans Havuzu kurulacağı yer alıyor. 2019 Aralık ayına kadar da Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Türkiye Sigorta Birliği’nin ortak çalışması ile Türkiye Reasürans Havuzuna ilişkin model belirlenerek, havuz faaliyete geçecek.

Peki, havuz sistemi ne işe yarayacak? Reel sektörün sigorta teminatı bulmakta zorlandığı ya da yüksek fiyatla teminat bulabildiği alanlarda Türkiye Reasürans Havuzu devreye girerek, uygun fiyatla sigortaya erişim sağlanacak. Duyumlarıma göre de havuz sistemi kamu sigorta şirketlerinin iştiraki ile kurulacak. Masadaki seçeneklerden biri de Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) kurulacak olan Türkiye Reasürans Havuzunu yönetmesi.

Yazının Devamını Oku

Kur riskine karşı önlem almayana, sigorta yaptırmayana destek yok

1 Kasım 2018
Ülke olarak ihracatı artırmaya çalışıyoruz. Her işletmeyi, özellikle de KOBİ’leri, ihracatçı yapmak için uğraşıyoruz. Bunun için de fikri destekten tutun da finansal desteğe kadar her türlü teşvik ve desteği sağlıyoruz.

Daha fazla pazarlara, daha çok ihracat yapılsın diye de her yıl destekleri artırıyoruz, yeni hedefler koyuyoruz. İhracat yapıyoruz da. Bu konuda reel sektör hem yenilikçi hem de girişimci. Buraya kadar sorun yok. Temel sorun, alacak garantili ihracat kavramını bir türlü oturtamıyor olmamız. İhracat mı yapılacak, yeni pazarlar bulunup, bu pazarlara daha çok mal mı satılacak; ucuz finansal destek bulunsun, yeter noktasındayız. Maalesef kazın ayağı öyle değil, işte.

YENİ ÇALIŞMA YAPILIYOR

Bu konuyu nereden mi açtım? Geçen hafta, Antalya’da düzenlenen ve hem KOBİ’lere hem de ihracatçılara alternatif finansal ürünlerin anlatıldığı bir toplantıya katıldım. Toplantının konuşmacıları arasında Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım da vardı. Yıldırım ile toplantı sonrası sohbet ettik. İlginç bir tespitte bulunarak, kur riskine karşı korunmayan ve sigorta yapmayan ihracatçıların artık desteklenmemesi gerektiğini söyledi.

Konuyu biraz daha açayım. Sohbetimiz sırasında Adnan Yıldırım, önümüzdeki dönemde Eximbank olarak ihracat sigortası alanında büyümek istediklerini ve hedeflerinin ihracatçıların hepsinin sigortalı olmasını sağlamak olduğunu belirtiyor. Yıldırım, sigortanın maliyetinin çok düşük olduğunu da vurguluyor. Adnan Yıldırım, “Kur riskine karşı önlem almayan ve sigorta yaptırmayan şirketler Eximbank tarafından desteklenmemeli. Bunu oturtmaya çalışıyoruz. Başladık da.
Gelen tepkilere bakıp, ona göre uygulamayı yaygınlaştıracağız” dedi.

ZORUNLU OLMASI GEREKİYOR

Açıkça söyleyeyim, Adnan Yıldırım’a katılmamak elde değil. Bakıyorsunuz, bir firma –yıllardır ihracat yapıyor da olabilir, ilk kez ihracat yapacak bir şirket de olabilir- ucuz finansmanı, desteği buldu mu; anlaşmayı yapıp, pat diye yurtdışına malı gönderiyor. Parayı alabilir miyim alamaz mıyım diye düşünmüyor. Yurtdışındaki alıcı parayı ödemedi mi ya da battı mı; bizim ihracatçı da ya büyük darbe yiyor ya da o da batıyor. Ondan sonra da feryat figan. Kimse kusura bakmasın ama ihracatçılar benden daha iyi bilir; bahsettiğim olaylar çok yaşandı ve halen de yaşanıyor. Hele ki, dünyada ekonomik daralmanın yaşandığı dönemlerde daha fazlası yaşanıyor. Hal böyle olunca da ihracatçımız ya yurtdışına açılamıyor ya korkarak ihracat yapıyor.

Oysa sistem basit. İhracatçılar vadeli alacaklarını olası risklere karşı sigorta yaptıracak; risk gerçekleşirse, yani alacağını tahsil edemezse, sigortadan parasını alacak. Hem korkmadan malını yurtdışına satacak hem yeni pazarlara açılacak hem de ihracatını artıracak. Bunu sadece Eximbank yapmıyor, faktoring şirketleri de bu imkanı sunuyor. Öğrendiğime göre devletin de bu konuda desteği bulunuyor.

Yazının Devamını Oku

İşverenlik kolaylaşıyor

31 Ekim 2018
2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre kıdem tazminatı reformunun dışında sosyal güvenlik alanında önemli adımlar atılacak. Apartman görevlileri ile işhanı görevlileri için kolay işverenlik uygulaması başlatılacak. Kadın çalışanlar için kreş hizmetleri yaygınlaştırılacak.

2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı yayımlandı. Programda, çalışma hayatı ve sosyal güvenlik alanında hem mevcut duruma hem de 2019’da yapılacaklara detaylı yer veriliyor. Yapılacakların başında kıdem tazminatı reformu geliyor. Buna göre, sosyal tarafların mutabakatıyla tüm işçiler için bireysel hesaba dayalı kıdem tazminatı reformu yapılacak. Reform 2019’un aralık sonuna kadar gerçekleştirilecek.

EV HİZMETİNDE ÇALIŞANLAR

Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda sadece kıdem tazminatı yer almıyor. 2019’da kolay işverenlik uygulaması da yaygınlaştırılacak. Bugün için kolay işverenlik uygulaması, ev hizmetlerinde çalışanları kapsıyor. 2015 yılında yapılan düzenleme ile ev hizmetlerinde çalışanların, çalıştırılanlar tarafından prim ödenerek, sigortalı yapılması zorunlu hale getirildi ve çalıştıranlara da her ay Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirge vermeme, damga vergisi ödememe gibi, ‘kolay işverenlik uygulaması’ adı altında sigortalılık işlemlerinde kolaylıklar sağlandı.

KİMLER YARARLANACAK?

Cumhurbaşkanlığı 201 yılı Programı’na göre de kolay işverenlik uygulaması yaygınlaştırılacak ve ev hizmetlerinde çalışanların yanı sıra apartman görevlileri ile iş hanı görevlilerinin işverenleri de bu imkandan yararlanacak. Bu kapsamda işverenler işyeri bildirgesi, aylık prim ve hizmet belgesi vermek yerine bir form ile SGK’ya bildirimde bulunabilecek. Bunun için de 2019 yılında yasal mevzuat hazırlanacak.
Yine 2019 yılı Programı’na göre çalışan kadınlar için kreş hizmetleri de yaygınlaştırılacak. Bunun için de kreş ve gündüz bakım evlerinin desteklenmesi amacıyla özel sektöre yönelik yeni teşvikler uygulanacak. Özel sektörün yanında belediyelerin de yeni kreş açması sağlanacak.

 

Yazının Devamını Oku

Tasarım Bienali üzerine çeşitlemeler

28 Ekim 2018
Tasarım sözü benim için değişimi, yarın bugünü yaşamamayı çağrıştırıyor.

Hayatın çeşitli düzenleri yanı sıra sürprizleri de tasarımın içine giriyor. Beklenen ya da beklenmeyen, umulan ya da umulmayan bütün olayları bu kavramın içine katmak mümkün oluyor.

Tasarım bienalinde birçok sorunun yanıtını bulacaksınız.

“Neden tasarım yapmalı? Tasarım ne işe yarar? Bunlar tanımlamanın her zamankinden daha zor olduğu yaratıcı bir disiplin için ileriye dönük sorular.

Öğrenmek ve öğrendiğini unutmak, devam eden eğitim uygulamalarının bir parçası haline gelmeli. Toplumu nasıl düzenleyeceğimiz, devletleri nasıl yapılandıracağımız, gezegene rağmen değil onunla birlikte nasıl yaşayacağımız, gerçeği kurmacadan nasıl ayıklayacağımız, birbirimizle nasıl ilişki kuracağımız ve hatta en basitinden nasıl hayatta kalacağımız sorularına yönelik yeni önerilere ihtiyacımız var.”


FOTOĞRAF: Murat Yeşilyurt

Yazının Devamını Oku