Paylaş
Bunların hepsi çalışanından reel sektöre kadar birçok kesimi yakından ilgilendiren önemli düzenlemeler. Ama bir eksik var. Bana göre bunlar kadar önemli bir düzenlemeye daha ihtiyaç var. Belki de BES ve reasürans havuzundan da önce yapılması gerekiyor. Büyüğünden küçüğüne tüm işyerleri için, özellikle de Marmara Bölgesi’nde faaliyet gösteren işyerleri için, deprem teminatını içeren işyeri sigortası zorunlu tutulmalı. Ve kredi kullanımından tutun da ruhsat alımına kadar, işyeri ile ilgili tüm işlemlerde de sigorta zorunluluğu kontrol edilmeli. Eminim işyeri sahipleri, bu önerime, ‘o zorunlu, bu zorunlu yeter artık yakamızdan düşülsün’ diye tepki gösterecektir. Göstermesinler, bu konu önemli. Neden mi? Anlatayım.
2001 BENZERİ OLMASIN
Artık, Marmara’da büyük bir deprem olacağını bilmeyen yok. Öyle ki, depremin büyüklüğü bile belli; 7,2 ile 7,4. Uzmanlar da her fırsatta uyarıp, büyük yıkıma yol açacağını söylüyor. Buraya kadar hemfikiriz, sanırım. Şimdi bir de 99’daki Marmara depremini hatırlayalım. Aslında bu konuyu Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar, her platformda gündeme getiriyor. O dönem, toplam kredilerin yüzde 50’ye yakını Marmara bölgesinde kullandırılmıştı. Deprem sonrası hayat durdu, krediler bankacılığın üzerine sorunlu kredi olarak yansıdı; bankalar likiditesini kaybetti, faizler fırladı. Sonrasında da 2001 krizi yaşandı. Krizin tek nedeni Marmara depremi diyemeyiz ama payının büyük olduğunu söyleyebiliriz. Hatırlayın, deprem sonrasında konutlar için zorunlu deprem sigortası uygulaması başlatıldı ve bugün konutların yarısı sigortalı. Yani, bir ölçüde konutları güvence altına almayı başardık.
KOBİ’DE SORUN BÜYÜK
Diyeceğim o ki, geçmişte yaşadığımız acı tecrübe varken, önümüzde de olacağı kesin, büyüklüğü de belli, ama zamanı belli olmayan deprem riski varken; başta Marmara olmak üzere riskli bölgelerdeki işyerlerine sigorta zorunluluğu getirilmeli. Bugün büyük tesislerin böyle sorunu yok, hepsinin sigortalarının içinde deprem teminatı var. Asıl sorun küçük ve orta boy işletmelerde. Neredeyse tamamına yakının sigortayla hiçbir ilişkisi yok. Ve bu işletmeler banka kredisi ile işini yürütüyor. Kredi alırken de ya şahsi mal varlıklarını ipotek olarak gösteriyor ya da çeklerini. Peki, 7.2 büyüklüğünde bir depremde, o çeklerin ya da konut ipoteğinin bir önemi kalır mı? Bakın, 99 depreminde kredilerin yüzde 50’ye yakını Marmara bölgesindeydi; bugün bu oran yüzde 65’e yakın. Yani, risk daha da yüksek ve bugün yaşanacak bu büyüklükte bir depremin ekonomi ve finans piyasaları üzerinde yaratacağı etkiyi düşünmek bile istemiyorum. O yüzden kamu yönetimi, reel sektör, bankalar, sigorta şirketleri ortak hareket ederek; vakit kaybetmeden, otomatik BES’ten, reasürans havuzundan da önce, özellikle küçük ve orta boy işletmeler için başta deprem teminatını içeren bir sigortanın zorunlu hale getirilmesi gerekiyor.
Açıkça söyleyeyim, ben böyle bir uygulamaya hiçbir kesimden itiraz geleceğini de zannetmiyorum. Belki de hem ekonomi programında hem de Cumhurbaşkanlığı Programı’nda yer alan ve 2019’da kurulacak olan Türkiye Reasürans Havuzu bu zorunlu sigorta uygulamasını yürütür ve yönetir.
Paylaş