Noyan Doğan

Kıdem tazminatı alacaklara iyi haber

31 Ocak 2019
İşçilerin kıdem tazminatı tavanı yüzde 10.7 artarak, 5 bin 434 liradan 6.017,6 liraya yükseldi. Asgari ücretteki artışla birlikte, 10 yıldır çalışan ve asgari ücret alan bir işçi, bu yılın ocak-temmuz döneminde 25.584 lira tazminat alabilecek.

KIDEM tazminatının tavanı arttı, 6.017.6 lira oldu. Çalışanların hem sosyal hem mali hakları 2019 yılı ile birlikte değişti. Bu değişikliklerden biri de işçilerin işten ayrıldıklarında alacakları kıdem tazminatı ile ilgili. Kıdem tazminatı tutarı ocak-temmuz ve temmuz-aralık olmak üzere senede iki kere değişiyor ve bu değişikliği de Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklıyor. 2018’in ilk yarısında kıdem tazminatının yıllık tavan tutarı 5.001.76 lira, yılın ikinci yarısında ise 5.434.42 lira olarak açıklanmıştı. Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2019’un ocak-temmuz dönemini kapsayan yeni kıdem tazminatı tutarını açıkladı; buna göre, yılın ilk yarısında işçilere ödenecek kıdem tazminatının yıllık tavan tutarı 6.017.6 lira oldu. Böylece kıdem tazminatının tavanı yüzde 10.7 arttı.

TAVAN MİKTARI ARTTI

Peki, kıdem tazminatı hakkından kim, nasıl yararlanıyor ve tazminat tutarı nasıl hesaplanıyor? Tazminat alabilmenin öncelikli iki şartı var; birincisi, işten çıkarılmış olmak, ikincisi işyerinde bir yıldan az çalışmamış olmak. Kendi isteği ile işten çıkanlar ve işyerinde bir yıldan az çalışanların kıdem hakkı bulunmuyor. Ayrıca gerekli yaş ve prim ödeme gün sayısını doldurup emekli olanlar da kıdem tazminatı alabiliyor. Bunlara ek olarak erkek çalışanlar askerlik nedeniyle; kadın çalışanlar da evlendikten sonra bir yıl için kendi isteği ile işten ayrıldığında tazminata hak kazanabiliyor. Bir istisnai durum daha var; o da, 15 yıllık sigortalılık süresini dolduran ve 3600 prim ödeyen de kıdem tazminatı alabiliyor. Bu durumların dışında kıdem tazminatı ödenmiyor.

Tazminatın hesaplamasına gelince; giydirilmiş brüt ücret üzerinden hesaplanıyor ve çalışılan yıl ile çarpılarak, toplam tazminata ulaşılıyor. Giydirilmiş ücret; aylık brüt maaş, ikramiye, prim, yol ve yakacak yardımı gibi ödemeleri içeriyor. Kıdem tazminatında da bu ödemelerin tamamı hesaba katılıyor. Bu kapsamda işveren, her bir yıl için aylık brüt ücret üzerinden tazminatı hesaplayıp, çalışana ödüyor. Bir yıldan artan çalışma süresi için de aynı hesap yapılıyor. Diyelim ki, asgari ücret alıyorsunuz ve işyerinde de 5 yıldır çalışıyorsunuz. Bu yıl asgari ücret brüt 2.558,40 lira olduğuna göre, işten çıkarıldığınızda işverenin size ödeyeceği kıdem tazminatı 12.792 lira.

NEDEN YANLIŞ HESAPLANIYOR?

Kıdem tazminatı hakkında bilinmesi gereken bazı hususlar var. Daha doğrusu bilinmeyen ya da yanlış bilinen bazı noktalar var. Birincisi, çalışan, kıdem tazminatını, çalıştığı işyerinden alır. İkincisi, kıdem tazminatında tavan miktarı vardır ve bu da en yüksek devlet memuruna yıllık ödenecek minimum ikramiye tutarıdır. İşçiye ödenecek tazminat bu tavan üzerinden hesaplanır ki, Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019 yılı için de bu tavan miktarını 6.017.6 lira olarak belirledi. Kıdem tazminatında en çok kafa karışıklığı ya da yanlış anlaşılma işte bu tavan miktarında yaşanıyor. Çünkü çalışanların çoğunluğu, çalıştığı işyerinde son aldığı brüt ücreti, çalıştığı yıl ile çarpıp, alacağı tazminatı miktarını hesaplıyor. Oysa, çalışan, ne kadar yüksek maaş alırsa alsın, hak edeceği tazminat tavanı bu yıl için 6.017.6 lirayı geçemiyor. Örnekle anlatırsam daha iyi anlaşılacak. Diyelim ki, brüt maaşınız 7.500 lira ve 10 yıldır da işyerinde çalışıyorsunuz. Ayrıldığınızda 75.000 lira tazminat alacağınızı hesaplarsanız yanlış yaparsınız. Doğrusu, tavan miktarı olan 6.017.6 lire üzerinden hesap yapmaktır. Bu şartlarda kıdem tazminatınız 60.176 lira olacaktır. 

 

Yazının Devamını Oku

Yaşanan afetler daha başlangıç

28 Ocak 2019
Zurich Sigorta Grubu’nun açıkladığı Küresel Risk Raporu’na göre en büyük tehlike iklim değişikliğinin yarattığı doğal afetler. Zurich Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız, yaşanan afetlerin daha başlangıç olduğunu belirterek, “Afetler, su ve gıda güvenliğini tehdit edecek. Bu da Türkiye için önemli” dedi.

 

ANTALYA’da hortum, Bodrum’da sel felaketini konuşurken, iklim değişikliğinin neden olduğu afetlerin hem sayısı hem de yarattığı hasarın boyutu artıyor. Nitekim Dünya Ekonomik Forumu’nda da konuşulan konuların başında iklim değişikliği geldi. Tam da bu noktada, Zurich Sigorta Grubu, Küresel Risk Raporu yayımladı. Rapor, Dünya Ekonomik Forumu’nda açıklandı, önümüzdeki günlerde Türkiye’de de açıklanacak. Türkiye’yi de kapsayan 2019 Küresel Risk Raporu’nda, ekonomik, çevresel, jeopolitik, toplumsal ve teknolojik olmak üzere 5 kategoride 30 farklı küresel riskin etkileri değerlendirildi. Raporun, dikkat çekici tarafı, çevresel risklerin ilk sırada gelmesi. Öyle ki, dünyayı tehdit eden 10 risk içinde 7’si çevresel risk kapsamında değerlendiriliyor. Peki, nedir bu riskler? İklim değişikliği, doğal afetler, olağanüstü hava olayları, su ve gıda güvenliği ve bunlara bağlı zorunlu göçler.

KÜRESEL ISINMA ETKİSİ

Zurich Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız, Küresel Risk Raporu’nu değerlendirdi. Yaşanan afetlerin iklim değişikliğinin etkileri anlamında daha başlangıç noktası olduğunu, önümüzdeki dönemde bu olayların su ve gıda güvenliğini tehdit edeceğini, bunun da Türkiye için önemli olduğunu belirten Yıldız, “Türkiye’de, su kaynakları; enerji, tarımsal kullanım ve erozyon nedeniyle azalıyor. Gıda ve su güvenliği gelecekte milli güvenlik sorunu olacak. Bu noktada da Türkiye’nin 2023’te 150 milyar dolarlık tarımsal hasılaya ulaşma stratejisi önemli” diyor. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Su kaynaklarının etkin kullanımı, erozyonun önlenmesi, tarımsal verimlilik artışları gibi konular Türkiye’nin inisiyatifinde ancak küresel ısınma gibi sorunlar için küresel çözümler gerekiyor. Yılda 20-25 milyon insan, iklim değişikliğinin etkisiyle göç ediyor. Bu tüm ülkeleri ilgilendiren bir sorun ve birçok ülkenin katılımıyla çözümler üretilmesi gerekiyor. Maalesef çözüm üretilmiyor.”

10 BÜYÜK RİSK

Yılmaz Yıldız, Küresel Risk Raporu’na göre gelir adaletsizliğinin etkilerinin 10 yıl içinde en büyük sorunlardan birisi olacağına da değinerek, “Bunu düzeltmenin yolu istihdam dostu ekonomik büyüme ve mali tedbirlerden geçiyor. Türkiye sağlıklı kamu maliyesi ve bütçe dinamikleri, dış finansmanın görece limitli olduğu dönemlerde kendi iç kaynaklarına dayanarak ekonomiyi canlandırma yönündeki politikaları ile iyi bir konumda duruyor” diyor. Yıldız, Küresel Riskler Raporu’nun gelecekteki çevresel ve teknolojik 10 senaryoya vurgu yaptığına da dikkat çekerek, şunları söylüyor: “Teknolojik senaryolarda, ülkelerin jeopolitik açıdan birbirleriyle giderek artan rekabetinin uzaya da taşınması öne çıkıyor ki, artan korumacı tutum bunu gösteriyor. Bu noktada, Türkiye’nin savunma sanayii alanında yatırımlarını arttırması ve Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulmuş olması önemli. Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulmasının, uzayla ilgili her türlü ürün, sistem ve teknolojinin tasarım ve üretim süreçlerinin milli çıkarlarımızı koruyacak biçimde tek elden planlanabilmesi anlamında çok önemli katkılar sağlayacak. Raporun ortaya çıkardığı bir başka konu da siber riskler ve bu risklerden duyulan endişe.” 

Yazının Devamını Oku

Çalışan anneye 5 destek

23 Ocak 2019
Çalışan annelere, doğum izninden kısmi süreli çalışmaya, evde çocuk bakımı yardımından doğum borçlanmasına kadar çalışma hayatında birçok hak tanınıyor.

Bunların dışında devletin çalışan annelere yönelik farklı destekleri de var ve bunların çoğu bilinmiyor. 2019 yılında asgari ücretteki artışla birlikte bu destekler de arttı ve 7 bin liraya kadar yükseldi. İşte çalışan annelerin yararlanacağı devlet destekleri.

1) DOĞUM YARDIMI
Çalışan anneler, doğum yaptıklarında, devletten doğum yardımı ya da halk arasında bilinen adıyla çocuk yardımı da alıyor. Doğum yardımı 15 Mayıs 2015 tarihi sonrasında gerçekleşen ve canlı doğumlar için veriliyor. Yardım tutarı ise birinci çocuk için 300 lira, ikinci çocuk için 400 lira, üçüncü ve sondaki çocuklar için 600 lira. Doğum yardımından yararlanmak için Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri’ne başvurmak gerekiyor.

2) YARIM GÜN ÇALIŞMA DESTEĞİ

Çocuğu okula başlayana kadar çalışan anneler, yarım gün çalışma hakkından yararlanabiliyor. İşçi statüsünde çalışan kadın anneler doğum izninden sonra çocukları okul çağına gelene kadar yarı zamanlı çalışabiliyor. Anneler; yasal doğum izinleri bittikten sonra ilk çocuk için 2 ay (60 gün), ikinci çocuk için 4 ay (120 gün), 3 veya daha fazla çocuk için 6 ay (180 gün) yarım gün çalışabiliyor ve tam maaş alıyor. Böylece çalışan anneler yarı zamanlı çalışsa da tam maaş alıyor ve maaştan hiçbir kesinti yapılmıyor. Örneğin, çocuk doğduktan sonra doğum izniniz bitti, isterseniz 60 gün yarı zamanlı çalışabilir ve bu iki ay boyunca da maaşınızı tam alabilirsiniz. Çocuğu engelli doğan anneler ise 12 ay süreyle yarı zamanlı çalışabilir. Ayrıca çalışan annelerin; çocuk, ilkokula başlayana kadar yarım gün çalışma hakları da bulunuyor. Bu durumda yarım maaş alınıyor, fiili çalışmaya bağlı ödemeler devam ediyor.

3) SÜT PARASI

Çalışan anneler süt parası ya da bir başka isimle emzirme ödeneğinden da yararlanabiliyor. Bu imkandan SSK kapsamında çalışan anneler, yine SSK’lı çalışan babalar da faydalanabiliyor. Bağ-Kur’lu anneler de süt parası alabiliyor. Sigortalı çalışanların geçen bir sene içinde 120 gün prim ödemiş olması gerekiyor. Buna ek olarak Bağ-Kur’luların ise geçmişe dönük prim borcu bulunmaması gerekiyor. 2019 yılı için alınacak süt parası ise 180 lira. Emzirme ödeneği bir kereliğine verilen bir ödenektir.

Yazının Devamını Oku

Milli sigorta devi kuruluyor

22 Ocak 2019
KONUYU ilk olarak geçen yılın Ağustos ayında, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak gündeme getirdi ve yeni milli reasürans modeli uygulanacağını açıkladı.

YENİ model önce Yeni Ekonomi Programında, ardında 2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programında da yer aldı. Geçen hafta ise çıkan yasayla, Türk Reasürans Anonim Şirketi’nin kurulması kesinleşti. Geçen sürede de yeni modelin nasıl olacağı konusunda kafalarda ciddi soru işaretleri vardı. Konuya açıklık getireyim, önce reasürans pazarı hakkında kısa bir bilgi vereyim.

Reasürans, biraz teknik konudur ve vatandaşı da çok ilgilendirmez ama basit anlatayım. Şirketler doğal afet gibi büyük sigorta işlerinde zorlanmamak için prim ödeyerek kendilerine sigorta teminatı alır. Buna reasürans denir. Risk gerçekleştiğinde de hasarı reasürans şirketleri öder. Bir anlamda; vatandaş nasıl evi, aracı için prim ödeyerek sigorta yaptırıyorsa, sigorta şirketleri de prim ödeyerek kendilerini sigortalatırlar. Bunun için de kurulmuş dünyada büyük şirketler vardır ve sigortacılar bu dev şirketlerle çalışır. Türk pazarında ise iki reasürans şirketi faaliyet gösteriyor. Biri 1929 yılında kurulmuş İş Bankası’nın iştiraki olan Milli Reasürans, diğeri de yeni kurulan Alman VHV Reasürans.

TÜRK REASÜRANS ANONİM ŞİRKETİ
Türkiye’deki reasürans pazarının büyüklüğüne de değineyim. Son verilere göre sigorta şirketleri hayat dışı branşlarda toplam 32.7 milyar lira prim üretmişler ve yurtiçinden-yurtdışından aldıkları reasürans teminatı için de 11 milyar lira reasürans şirketlerine prim ödemişler ki, bu rakamın içinde Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ve Tarım Sigortaları Havuzu da (TARSİM) var. İki reasürans şirketinin ürettiği prim ise bir milyar liraya yakın. Kabaca Türk reasürans pazarı 15 milyar liralık bir pazar diyebiliriz.

Gelelim, kurulacak olan Türk Reasürans Anonim Şirketi’ne. Üç ay içinde kurulacak ve sermayesi Hazine ve Maliye Bakanlığına ait olacak. Aslında, kanunda kuruluş nedeni açık yazıyor. Yurtiçi reasürans kapasiteni artırmak ve teminat verilemeyen çeşitli riskler sonucu meydana gelebilecek maddi, bedeni zararların karşılanması. Kanun da bir şey daha yazıyor; reasürans bulunamadığından bazı risklere teminat sunulamadığı, bu durumun da kamunun müdahaleleri ve kamu tarafından kurulan yapılarla aşılmaya çalışıldığı. Özetle kamu şunu söylüyor: Türkiye’deki reasürans pazarı küçük olduğundan ve mevcut reasürans şirketleri de aktif rol almadıklarından bazı sigortalar yapılamıyor, yapılanlar da kamunun desteği ile kurulan sigorta havuzları sayesinde yapılabiliyor. İşte Türk Reasürans Anonim Şirketi bu ihtiyaç için kuruluyor. Kamu, böyle diyor.

15 MİLYAR LİRALIK PAZAR
Peki, gerçekten ihtiyaç var mı? Var. Mesela bina tamamlama sigortası reasürans bulunamadığından yapılamıyor. Mesela boya, kimya gibi riskli sektörlerdeki şirketler sigorta bulmakta zorlandıklarından Hazine ve Maliye Bakanlığının kontrolünde Riskli Sigortalılar Havuzu adı altında havuz kuruldu. Keza maden çalışanları için yapılan zorunlu sigorta da havuz kapsamında yürütülüyor. Özetle, Türk Reasürans Anonim Şirketi, sigortacıların reasürans bulmakta zorlandığı, bunun için de sigorta yapamadığı alanlarda devreye girip, piyasaya destek olacak.

Şunu da belirteyim. Bana göre, Türk Reasürans Anonim Şirketi ile bir sigorta devi kurulacak ve şimdilik 15 milyar liralık pazarda aktif oyuncu olacak; kamunun gücüyle de pazarı 30 milyar liranın da üzerine çıkaracak.

Yazının Devamını Oku

Ev hanımlarına emeklilik imkanı

16 Ocak 2019
Ev hanımları isteğe bağlı sigorta yaptırarak hem sağlık hizmeti alabiliyor hem de emekliliğe hak kazanabiliyor. Evde el işi yaparak üreten ve bundan da belirli kazanç elde eden kadınlar içinse emeklilik çok daha kolay.

EV hanımları için sigortalı olup, emekliliğe hak kazanmak mümkün. Sadece ev hanımları değil, evde küçük el işleri yapıp, bundan gelir elde eden kadınlar da sigorta yaptırarak, emekli olabiliyor. Nasıl mı? Anlatayım. Ev hanımlarının emeklilik imkânından yararlanmasının birkaç yolu var. Bunlarda biri, isteği bağlı sigortalılık. Ev hanımları Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) başvurarak, sigortalı olabiliyor, düzenli prim ödeyerek, emeklilik hakkını da alabiliyor. Sigortalılık süresi ise SGK’ya yapılan başvurunun kayıtlara geçmesi ile başlıyor.

AYLIK 815 LİRA PRİM

Peki, ev hanımları ne kadar prim ödeyecek? Ödenecek prim için altı ve üst sınır var. En az ödenecek prim, brüt asgari ücretin yüzde 32’si kadar. En fazla ödenecek prim ise brüt asgari ücretin 6.5 katının yüzde 32’si kadar. 2019 yılında asgari ücret tutarı 2.558,40 lira. Bu çerçevede ev hanımları aylık en az 815.6 lira; en fazla da aylık 5.321.1 lira ödeyerek sigortalı olabilirler. Yani, bugün, asgari ücret üzerinde isteğe bağlı sigortalı olmak isteyen ev hanımının aylık ödeyeceği sigorta primi 815.6 lira. Bunun yüzde 20’si malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, yüzde 12’si ise genel sağlık sigortası primidir. Buradan da anlaşılacağı üzere isteğe bağlı sigorta yaptıranlar genel sağlık sigortası kapsamına da giriyor ve devletin sunduğu tüm sağlık hizmetlerinden de yararlanabiliyor.

Gelelim, kritik soruya; isteğe bağlı sigortalı olan ev hanımları ne zaman emekli olur? İsteğe bağlı sigortalılık Bağ-Kur’lu kapsamında değerlendiriliyor ve emeklilik için de Bağ-Kur şartları uygulanıyor. Bugün isteğe bağlı emeklilik sistemine giren bir ev hanımı, 9 bin gün prim ödemek durumunda. Bunun bir de yaş haddi var. Bunun için de 5.400 gün prim ödeyen 61 yaş haddini doldurması gerekiyor.

EL İŞİ YAPANLAR İÇİN DURUM FARKLI

EV hanımı olup da evde küçük işler yapanlar da emeklilik hakkından yararlanabiliyor. Evde üretim yapan hanımlar, ev hanımı sigortası ile sigortalanabiliyor ki, böylece vergide esnaf muaflığından da yararlanıyor. Düzenlemede bu imkândan yararlanacak ev hanımlarının yapacakları işler sınırlandırılmış. Havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, örgü, dantel, nakış işleri, turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, tığ örgü işleri, tarhana, erişte, mantı gibi ürünlerin üretilmesi gerekiyor. Bu ürünlerin de sadece kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması gerekiyor. Bu şartlarda ev hanımları vergide esnaf muaflığından yararlanabiliyor ve bu sayede de ev hanımı sigortası imkânından faydalanabiliyor.

Yapılması geren ise önce vergi dairesinden gelir vergisi mükellefi olunmadığına dair belge alınması, ardından SGK’ya isteğe bağlı sigortalı olmak içinde başvuruda bulunulması. Böylece Bağ-Kur kapsamında girilmiş oluyor. Peki, ne kadar prim ödenecek? Prime esas günlük kazanç alt sınırının –ki, 2019 yılı için asgari ücrette prime esas kazanç tutarı 2.558,40 lira, günlük de 85,28 lira- 15 katı üzerinden (asgari ücret için 1.279.2 lira) ve takip eden her yıl için bir puan artırılarak 30 katını geçmemek üzere sigorta primi ödenebiliyor. Primin; yüzde 20’si ölüm, emeklilik ve sakatlık primi, yüzde 12’si de genel sağlık sigortası için ödeniyor. Bu sayede ev hanımları devletin sunduğu tüm sağlık hizmetlerinden de yararlanmış oluyor. Emeklilik için de 9 bin gün prim ödenmesi gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Özel sağlıkta fiyatlar arttı

14 Ocak 2019
Bir taraftan döviz kuru nedeniyle tıbbi cihaz ve sarf malzemelerinin fiyatı artırınca, diğer taraftan da Tabipler Birliği 2019’da hekim fiyatına yüzde 26 zam yapınca özel sağlık sigortasının primleri yeni senede yüzde 35’in üzerinde zamlandı. Sigortacılar, “Bir stent için hastaneye bin lira ödüyorduk, şimdi 7 bin lira ödüyoruz” diyor.

 

SON günlerde okuyuculardan özel sağlık sigortası ile ilgili şikayet gelmeye başladı. Şikayetin konusu ciddi fiyat artışları. Kimi okuyucular, sigorta şirketinin yüzde 38 zam yaptığından yakınıyor, kimileri ise zam oranının yüzde 45 olduğunu söylüyor. En düşük zam oranı ise yüzde 30’lara yakın. Gelen şikayetlere baktım; genelde, yeni yılda sağlık sigortasında zam oranının ortalama yüzde 35’ler civarında olduğu dikkatimi çekti. Hal böyle olunca da vatandaş, enflasyonun yüzde 20 olduğu bir ortamda, sağlık sigortasında zam oranının neden yüzde 40’lara yakın olduğunu sorguluyor.

2.6 MİLYON SİGORTALI

Araştırdım; hem sigortacılarla hem sağlıkçılarla konuştum. Önce, sağlık sigorta pazarı hakkında bilgi vereyim. 2 milyon 640 bine yakın kişinin özel sağlık sigortası bulunuyor. Bunun bir milyon 400 bini grup sağlık sigortasından, yani şirketlerin çalışanları için yaptırdıkları sigortadan oluşuyor. Kalan bir milyon 167 bin kişi de ferdi olarak özel sağlık sigortası yaptırıyor. 80 milyonluk bir ülkede hepi topu sağlık sigortalı vatandaş sayısı 2.5 milyondan biraz fazla. Bence birinci sorun bu. Kaldı ki, 2017 yılında sigortalı sayısı 2.8 milyonmuş. Yani, sigortalı sayısında düşüş var.

Sigorta şirketlerinin sağlık sigortasındaki durumunu da inceledim. Çünkü konuştuğum sigortacılar, bu alanda zarar ettiklerini öne sürüyor. 2018’in 9 aylık döneminde sigorta şirketleri sattıkları tüm sağlık poliçelerinden –ki bunun içinde tamamlayıcı sağlık, seyahat sağlık, hastalık gibi sağlık sigortaları da var- 4 milyar TL gelir elde etmişler. Karşılığında ise 3.8 milyar TL giderleri olmuş ki, bu giderin 3.4 milyar lirası yine sigortalılara ödedikleri sağlık hasarından oluşuyor. Bakıldığında, 2018’in 9 aylık döneminde sigortacılar, özel sağlık sigortasında vatandaştan topladıkları her 100 liralık primin, 83 lirasını hasar olarak yine vatandaşa ödemişler.

DOKTORA YÜZDE 26 ZAM

Gelelim, fiyat artışının nedenlerine. Sigortacılar madde madde anlattılar. Birincisi, 2018’in ikinci yarısındaki, özellikle de Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında, dövizdeki hızlı yükselişin başta tıbbi malzeme olmak üzere tüm sağlık giderleri ve ilaç fiyatlarında yarattığı artış. Konuştuğum sigortacılar, “2018’in başında bir stent için hastaneye bin lira ödüyorduk şimdi 7 bin lira ödüyoruz” diyor. İkinci bir neden, doktor fiyatlarındaki artış. Türk Tabipleri Birliği, 2019 yılı hekim fiyat tarifesini açıkladı ve buna göre de yeni yılda hekimlerin alacağı ücretlere yüzde 26 zam yaptı.

Yazının Devamını Oku

Ocakta ölüm aylığı arttı

10 Ocak 2019
Açıklanan enflasyona göre ocak ayında SSK ve Bağ-Kur ölüm aylıkları da arttı. Yeni zamla birlikte en düşük hisseye göre ölüm aylığı 346 lira olurken, en yüksek aylık tutarı da 4 bin lirayı geçti.

YENİ zamlarla birlikte SSK ve Bağ-Kur ölüm aylıkları da arttı. Açıklanan 2018’in temmuz-aralık dönemi, altı aylık enflasyona göre SSK ve Bağ-Kur emeklileri maaşlarını yüzde 10.19 zamlı alırken, aynı zamanda SSK ve Bağ-Kur ölüm aylığı alanlar da ocak ayında maaşlarını yüzde 10.19 zamlı alacak. Bunun üzerine ek ödeme de eklendiğinde ölüm aylıkları daha da artacak. Yüzde 25 hisse oranına göre en düşük ölüm aylığı 353 lira olurken, en yüksek aylık ise yine yüzde 25 hisse göre bin 300 lirayı geçecek.

ÖLÜM AYLIĞI ORANLARI

Ölüm aylığından, vefat eden sigortalının eşi, çocukları ve bazı şartlara göre de anne ve babası yararlanabiliyor. Vefat eden sigortalının dul eşine yüzde 50 oranında aylık bağlanırken, sigortalının çocuğu yoksa ve eşine kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık bağlanmamışsa yüzde 75’i oranında ölüm aylığı bağlanıyor. Çalışmayan ya da kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan; 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde de 20 yaşını, yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanlara maaşın yüzde 25 oranında aylık bağlanıyor.

KİMLER YARARLANIYOR?

Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az yüzde 60 oranında yitirip, malul olanlar da yüzde 25 oranında maaş alabiliyor. Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızların her birine de yüzde 25 oranında maaş bağlanıyor. Memurlarda ise sigortalının ölümü durumunda eşe yüzde 60, çocuğa da yüzde 30 oranında aylık bağlanır. Sigortalının vefatı 2008 yılından önce ve sonra olmasına göre ölüm aylığı bağlanma şartları da farklılık gösteriyor.



Yazının Devamını Oku

En düşük memur maaşı 3.512 lira

9 Ocak 2019
Görevdeki memurlar toplu sözleşmeye göre 2019’un ocak-temmuz döneminde yüzde 4 zam alacak. Enflasyon farkı ile birlikte bu dönemde maaşlar yüzde 10.73 artacak. Zamla birlikte memurların alacağı aile yardımı da arttı. Eşi çalışmayan, 2 çocuklu memurun alacağı yardım 400 lirayı bulacak.

Yeni zamla birlikte en düşük memur maaşı, aile yardım ödeneği dahil 3 bin 512 liraya çıkacak. Kamuda çalışan genel müdür ise 2019’un ocak ayında 11 bin 690 lira maaş alacak. Görevdeki memurların zamlı maaşları belli oldu. Görevdeki memurlar da emekliler gibi iki yılda bir imzalanan toplusözleşmeye göre ocak ve temmuz olmak üzere senede iki kere maaşlarını zamlı alıyor. Yine toplusözleşmeye göre de geçmiş altı aya ait enflasyon farkı oluşursa bu fark da maaşlara yansıtılıyor.

Son yapılan toplusözleşmeye göre kamu görevlileri 2019’un da ocak-temmuz döneminde yüzde 4, temmuz-aralık döneminde yüzde 5 zam alacaklar. Toplusözleşmeye göre de 2018’in temmuz-aralık dönemi, altı aylık enflasyon yüzde 3.5’i aşarsa aşan kısım zam olarak maaşlara yansıtılacak. TÜİK’in, açıkladığı 2018’in son altı aylık enflasyonuna göre maaşlara yansıyacak fark tutarı yüzde 6.73 oldu. Buna göre de kamu görevlileri Ocak ayında maaşlarını yüzde 10.73 zamlı alacaklar.

KİM, NE KADAR ALACAK?

Yeni zamla birlikte en düşük memur maaşı, aile yardım ödeneği dahil 3 bin 512 liraya çıkacak. Kamuda çalışan genel müdürün maaşı ise 11 bin 690 liraya, 1’inci derecede 4’üncü kademede şube müdürünün maaşı 6 bin 146 liraya, üniversite mezunu 9/1 memurun maaşı 3 bin 786 liraya, 1’inci derecede 4’üncü kademede öğretmenin maaşı 4 bin 737 liraya, 1’inci derecede 1’inci kademede kaymakamın maaşı 10 bin 722 liraya, 3’üncü derecede 1’inci kademede başkomiserin maaşı 6 bin 142 liraya, 8’inci derecede 1’inci kademede polis memurunun maaşı 5 bin 375 liraya, 1’inci derecede 4’üncü kademede uzman doktorun maaşı 7 bin 308 liraya ve 5’inci derecede 1’inci kademede hemşirenin maaşı 4 bin 595 liraya yükselecek.

AİLE YARDIMI DA ARTTI

Yeni zamlarla birlikte memurların alacağı aile yardımı da arttı. Buna göre eş için ödenen aile yardımı 278 liraya, çocuk için yapılan aile yardımı da 32.6 liraya çıktı. Eşi çalışmayan, iki çocuklu bir memur için ödenecek aile yardımı 400 lirayı geçti.

GÖREVDEKİ MEMURLAR

Yazının Devamını Oku