OKUYUCULARDAN malullük, malullük aylığı ve vazife malullüğü ile ilgili çokça sorular alıyorum. Birkaç örnek vereyim. Bir okuyucum, “İşyerinde çalışırken rahatsızlığım nedeniyle tek böbreğimi aldılar, emekli olabilir miyim?” diye soruyor. Bir başka okuyucum, “Eşim meme kanseri, sol memesi alındı, emekli olabilir mi?” diye merak ediyor.
Bir işverene bağlı işçi olarak çalışanlar, kendi adına Bağ-Kurlu olarak çalışanlar ve kamu görevlileri; çalışma gücünü ya da iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle meslekte çalışma gücünün en az yüzde 60’ını kaybetmesi halinde malulen emekliliğe ya da bir başka deyişle sakatlık nedeniyle emekliliğe hak kazanıyor. Bu durumun da Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından tespit edilmesi gerekiyor. Şunu de belirteyim, çalışanların, hastanelerden ya da sağlık kuruluşlarından alacakları maluliyete ilişkin rapor malul sayılmak için yeterli değil. Çalışanın malul sayılabilmesi için çalışma gücünün ya da meslekte kazanma gücünün en az yüzde 60’ını kaybettiğinin SGK Sağlık Kurulunca tespit edilmesi gerekiyor ki, maaş bağlanabilsin.
NEREYE BAŞVURULACAK?
İş kazası ve meslek hastalıkları ile organ kayıplarını bir kenara bırakıyorum; malulen emekli olabilmek ve emekli aylığı alabilmek için listelenen belli hastalıkları var. Bazılarını sıralayayım: Kanser, beyin tümörü, Multiple Skleroz (MS), şizofreni, görme azlığı, parkinson, demans, epilepsi, anemi, behçet hastalığı, şeker hastalığı, karaciğer hastalıkları, kalp yetmezliği, kalp nakli, akciğer nakli, tüberküloz, AIDS, böbrek nakli, solunum sistemi hastalıkları, denge bozuklukları malulen emeklilik gerektiren hastalıklar arasında en üst sıralarda geliyor.
Peki, malullük aylığından yararlanmak için nereye, nasıl başvurulacak? Çalışan ya da işveren maluliyet durumunun tespiti için bulunduğu ildeki SGK il müdürlüğüne veya SGK merkezine yazılı olarak başvurabilir. Başvuru sonrası çalışanın yetkili sağlık kuruluşlarına ve sağlık kurullarına sevki yapılacak. Sağlık kuruluşlarının çalışanın maluliyeti ile ilgili düzenlediği rapor incelenecek ve ardından SGK Sağlık Kurulu karar verip, maluliyet durumunu kesinleştirecek. Böylece çalışan malulen emekli olup, emekli aylığı almaya hak kazanacak. Malullük aylığı; yeniden çalışmaya başlaması veya yapılan yeni bir kontrol sonrasında sakatlık durumunun ortadan kalkması halinde kesilir ve ödenmez.
MAAŞ HESAPLAMASI
Gelelim, malullük aylığının nasıl hesaplandığına. Çalışanın çalışma süresi içinde ödediği prim gün sayısı malulen emekli olduğunda alacağı maaşı yakından etkiliyor. Malullük aylığından yararlanabilmek için 1800 gün prim ödenmiş olması gerekiyor. Bağ-Kurlular için prim gün sayısı 9000 günden az ise 9000 gün üzerinden, eğer 9000 gün ve daha fazlaysa da toplam prim gün sayısı üzerinden maaş bağlanıyor.
İşçi statüsünde çalışanlar içinse prim gün sayısı 7200 günden az ise 7200 gün üzerinden, eğer 7200 günden fazla ile toplam prim gün sayısı üzerinden malullük aylığı hesaplaması yapılıyor.
ARTIK yağmur yağmıyor, sel basıyor, ardından dolu yağıyor. Artık, sıcaklık yok, kuraklık var. Artık, rüzgar değil ya şiddetli fırtına çıkıyor ya da hortum oluyor. Nedeni, iklim değişikliği. Ve yol açtığı maddi-manevi zarar her geçen gün artıyor. Düne kadar en büyük korkumuz 30-40 yılda bir yaşanan depremlerdi, şimdi ise buna her yıl 3-5 kere yaşanacak sel ve dolu eklendi. Uzmanların görüşü net; bundan sonra senede birkaç kez büyük zarara yol açacak seller, dolu, fırtına olacak. İklim değişikliğinin neden olduğu afetlerin yarattığı zarara yönelik rakamlar çarpıcı.
653 MİLYAR $ ZARAR
Önce, dünya genelinden bahsedeyim. Şunu belirteyim, her 10 doğal afetten 9’u şiddetli hava ve iklim olaylarından kaynaklanıyor. Meteorolojik afetler her yıl dünya genelinde 300 binden fazla insanın ölümüne, 325 milyon insanın etkilenmesine ve 125 milyar dolarlık ekonomik kayba neden oluyor. Yine tespitlere göre çölleşme dünyadaki 4 milyar hektar fazla alanı, 168 ülkeyi ve 250 milyon insanı doğrudan etkileyecek.
Dünyanın büyük sigorta şirketlerinin yaptığı araştırmalara göre –ki, iklim değişikliğinin neden olduğu afetler en çok sigortacıların korkulu rüyası- sadece 2018 yılında dünya genelinde yaşanan 394 doğal felaket nedeniyle oluşan ekonomik kayıp, 252 milyar doların üzerinde. Bunun 90 milyar doları ise sigortacılar tarafından karşılandı. Geçen sene ABD’nin California eyaletinde etkili orman yangını 16.5 milyar dolarlık zarara yol açtı ve 2018’in en maliyetli afeti oldu. 16.5 milyar dolarlık kaybın 12.5 milyar dolarını ise sigortacılar karşıladı. Son iki yılın ise şöyle bir önemi var: 2017 ve 2018’de yaşanan afetler 653 milyar dolarlık zarar yarattı ve bunun 237 milyar dolarını sigortacılar ödedi ki, sigortacılar açısından en maliyetleri yıllar oldu.
YILDA 200 SEL BASKINI
Bir araştırmaya göre de son 35 yılda iklim değişikliği nedeniyle oluşan ekonomik kayıp 4 trilyon dolara yaklaştı ve bunun sigortacılara maliyeti de 1 trilyon doların çok üzerine çıktı. Sigortacılara göre, iklim değişikliğine bağlı hava koşullarından kaynaklanan afetlerin hem sayısı hem de verdiği zarar her geçen gün artıyor ve bu da sigortalılara prim artışı olarak yansıyor.
Kimileri, işverenin, sigortasız çalıştırdığından şikâyet ediyor; kimileri sigortalı çalıştığını ancak primlerinin yatmadığını sonradan öğreniyor. Kimi okuyucular da son 9 aydır sigortasız çalıştığını, defalarca işverene söylemesine rağmen bir türlü sigortasının yapmadığını söylüyor. Peki, sigortasız çalışan ne yapacak, hakları neler ve kimi, nereye şikâyet edecek? Yeri gelmişken belirteyim; kimi çalışanlar ise işverenden sigorta yapmamasını, sigorta için ödenecek parayı, kendisine ödemesini de istiyor.
Bilindiği kadarıyla 4 milyona yakın kişi sigortasız çalışıyor. Yanında çok sayıda kişinin çalıştığı işyerlerinde pek sorun yok ama işyeri küçüldükçe sigortasız çalışan oranı da artıyor. Altını çizeyim, işveren, işe aldığı kişiyi daha ilk günden itibaren işe girişini yapmak ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirmek zorunda. İşverenin, ‘birkaç gün çalışsın, sonra bakarız’ deme lüksü yok. O birkaç gün içinde bile işyerinde olabilecek bir kazadan işveren sorumludur.
ÇALIŞIRKEN ŞİKÂYET EDİN
Sigortasız çalışmayı ikiye ayırayım. Birincisi, okuyuculardan gelen şikayetlere bakıldığında da ortaya çıkıyor, çalışanın işyerinde çalışırken, sigortasının yapılmaması. Burada yapılacak ilk iş, çalışanın, hangi ilde çalışıyorsa, oranın SGK il müdürlüğüne başvuruda bulunması. Başvuru, yazılı yapılacak ve işyerinde sigortasız çalıştırıldığına dair olacak. Bir yol daha var; o da, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iletişim merkezi aranabilir.
Peki, böyle bir durumda ne oluyor? İşçinin gerek yazılı başvuru yapması gerekse de telefonla araması sonucu SGK müfettişleri işçinin çalıştığı işyerine gelerek, inceleme yapıyor. Bu inceleme sırasında çalışan, işyerinde çalışıyorsa tespit kolay; o gün itibariyle çalışanın sigortası başlatılıyor. Uzun zamandır o işyerinde çalışıyorsanız, müfettişler işyeri evrakları ve diğer çalışanların beyanları ile geçmiş bir yıla kadar çalıştığınız gün kadar sigortalılık hakkı size veriliyor. Bu denetim sadece şikayet eden işçi için değil, aynı işyerinde başka sigortasız çalışanlar da varsa onlar da bu imkan yararlanıyor.
HAKLARINIZ NELER?
Sigortasız çalışmanın ikinci boyutu ise işyerinden ayrılmış olmak. Yani, bir süre işyerinde sigortasız çalışıp, ayrıldıktan sonra sigorta hakkının talep edilmesi durumu. Bu hak, çalışanlara tanınmış. Eğer bir işyerinde sigortasız çalıştıysanız ve sonradan o işyerinden ayrıldıysanız; beş yıl içinde hizmet tespit davası açma hakkınız var. Tespit davası diyorum, çünkü o işyerinde çalıştığınızın tespit edilmesi gerekiyor. Bu da çok kolay değil, SGK müfettişlerinin işyerindeki ücret, işe giriş-çıkış kayıtları gibi belgeleri incelemesi gerekecek. Hele ki, işveren, çalışanın ücretini elden ödemişse iş iyice sıkıntıya girer. Bu durumda sadece diğer çalışların tanıklığı ile de müfettişler sonuca varamıyor. Neden? Çünkü sadece çalışanın şikayeti ile geriye dönük sigortalı olunamıyor, hizmet kazandırılmasına karar verilemiyor. İşte bu yüzden hizmet tespit davası açılması gerekiyor. Burada da yapmanız gereken öncelikle SGK’ya, sigortasız çalıştığınız tarihleri belirterek, müracaat etmeniz. SGK, 60 günlük inceleme süresi içinde o işyerinde çalıştığınıza dair tespitte bulunursa sorun yok, tespit edemezse hizmet tespit davası açmanız gerekiyor.
Rakamlar çarpıcı: Bayram tatilinde 300 bin yerli turist otel konaklamalı tatil yapacak. Sadece İstanbul’da 2.5 milyon kişi seyahat edecek. Otobüsle seyahat edecek kişi sayısı ise 10 milyona yakın ki, bunun 1 milyonu İstanbul’dan düzenlenecek seferlerle şehirden ayrılacak. Bu rakamlara uçakla ve kendi aracı ile tatile gidecekler dahil değil. Hal böyle olunca; ufak tefek aksamalar, unutkanlıklar, yapılması gereken zorunlulukları gözardı etmeler, ‘canım ne olacak bu yoğunlukta kim bakacak, kim soracak’ demeler de olacaktır. Tatilde seyahat edeceklere bazı ipuçları vereyim.
Kendi aracı ile seyahat edeceklerden başlayayım. Öncelikle trafik sigortanızı kontrol edin, süresinin dolup dolmadığına bakın. Zorunlu trafik sigortanız yoksa zaten yola çıkmayın. Unutmayın ki, trafikteki araçların yüzde 15’e yakının trafik sigortası yok. Tavsiyem, kaskonuz yoksa yaptırın. Trafik sigortası karşı araca vereceğiniz zararı, kasko ise kendi aracınızın zararını karşılar. Belirteyim, yolda aracınız bozuldu, kaza yaptınız falan; ikame araç ve onarım gibi kapsamlı asistans hizmetini kaskonuz varsa alırsınız. Asistans hizmeti bu gibi durumlarda cankurtaran gibidir ve tüm sigorta şirketleri de bu hizmeti veriyor.
KASKO, TRAFİK SİGORTASI
Yola çıkmadan önce aracınızda kaza tespit tutanağı bulundurun; ufak kazalarda ihtiyacınız olacak. Unutursanız da sorun değil, Sigorta Bilgi Merkezinden (SBM) mobil kaza tespit tutanağını cep telefonunuza indirebilirsiniz; böylece yazma-çizme işiyle de uğraşmazsınız.
Otobüsle seyahat edecekseniz otobüsün, zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası olup olmadığını sorun. Öğrendiğime göre bazı otobüs şirketleri zorunlu olmasına karşın bu sigortayı yaptırmaktan kaçıyormuş. Ne işe yarıyor derseniz; olası kazada vefat ederseniz sigorta şirketi yakınlarınıza tazminat ödüyor, sakat kalırsanız da sakatlık tazminatı alıyorsunuz.
Bayram tatili için bir tur şirketinden paket tur satın aldıysanız, tur şirketinin zorunlu paket tur sigortasını yaptırıp yaptırmadığını sorun ve poliçenizi de isteyin. Seyahat acentası bu sigortayı yaptırmak ve tüketiciye de poliçenin bir örneğini vermek zorunda. Olur ya tur şirketi yoğunluktan dolayı beş yıldızlı otel yerine dört yıldızlıda konaklattı ya da gittiğiniz otel tur şirketi ile sorun yaşadığından sizi içeri almadı (geçen sene bunlar yaşandı) veya da tur şirketi uçak dedi otobüsle seyahat ettirdi; tüm uğradığınız zararı sigortadan alabilirsiniz.
BODRUM, MARMARİS’E GİDECEKLER DİKKAT!
Özellikle Bodrum, Antalya, Marmaris gibi turistik bölgelere gidecekseniz ve gezi teknesi ile denize açılacaksanız; aman diyorum, mutlaka teknenin, P&I denilen ve yapılması zorunlu olan sorumluluk sigortası olup olmadığını sorun. Yoksa da binmeyin. Sigorta yoksa ve denizde bir kaza geçirirseniz, sağlık giderinden tutunda tüm durumlara karşı tek başınasınız demektir.
Geçen yıl yapılan düzenleme ile emeklilere Ramazan ve Kurban bayramı olmak üzere senede iki kere, bayram öncesi 1.000 liralık ikramiye verilmeye başlandı. Emekliler, hak sahipleri ve maluller bu haktan yararlanıyor ve ikramiyeleri banka hesaplarına yatırılıyor. Bu yılın ilk ikramiyesi de Ramazan Bayramı öncesinde 31 Mayıs Cuma günü emeklilerin banka hesaplarına yatacak. Toplam 12 milyon emekliye ikramiye ödenecek. Peki, kimler ikramiye alabilecek? Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK); emekli aylığı, yaşlılık aylığı, vazife malullüğü aylığı, malullük aylığı, ölüm aylığı ile sürekli iş göremezlik geliri ve ölüm geliri alanlara 1000 lira bayram ikramiyesi ödenecek. Ayrıca SGK’dan aylık alan; şehit yakınları, gaziler, muharip gaziler, güvenlik korucuları, şampiyon sporcular ve terörden zarar gören sivil vatandaşlar ile bu kişilerin hak sahipleri de bayram ikramiyesinden yararlanacak. Merak edilen konulardan biri de yeni emekli olanların ikramiye alıp almayacağı. Alacaklar. Şöyle ki, 31 mayısta SGK’dan maaş alanların hesaplarına da bayram ikramiyesi yatacak. Bayram ikramiyesi için bir başvuru yapılmayacak, banka hesabına otomatik yatacak. Dul ve yetimlerin, birden fazla emekli aylığı alanların ve iş göremezlik raporu olanların durumu ne olacak? Madde madde anlatayım:
KİMLER İKRAMİYE ALACAK
Birden fazla dosyadan gelir veya aylık alanlara en fazla ödemeye imkan veren dosya üzerinden ikramiye ödenecek. Örneğin, emekli aylığı ile birlikte vefat eden eşinden dolayı ölüm aylığı da alan bir emekli, en fazla ödemeye imkan veren dosya üzerinden 1000 TL tutarında bayram ikramiyesi alacak.
Dul ve yetim aylığı alanlara bayram ikramiyesi hak sahiplerinin hisseleri oranında ödenecek. Örneğin, eşinin vefatı nedeniyle yüzde 50 hisse oranı ile eşe, yüzde 25 hisse oranı ile yetim çocuğa ölüm aylığı ödenmesi halinde 1000 lira tutarındaki bayram ikramiyesi hak sahiplerine hissesi oranı esas alınarak ödeneceğinden, eşe 500 lira, yetim çocuğa ise 250 lira tutarında bayram ikramiyesi ödemesi yapılacak.
İş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sürekli iş göremezlik geliri almakta olanlara, gelir bağlanmasına esas olan sürekli iş göremezlik derecesi oranında bayram ikramiyesi ödenecek. Örneğin; meslekte kazanma gücü kayıp oranı yüzde 25 olması nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri almakta olanlara, 1000 liranın yüzde 25’i oranında yani 250 lira tutarında bayram ikramiyesi ödenecek.
RAMAZAN BAYRAMI İZNİNDEN KİMLER YARARLANACAK?
Spor camiasını yasa boğan talihsiz kaza, geçen ayın sonunda yaşandı. Alanyasporlu futbolcuları taşıyan özel minibüsün devrilmesi sonucu 28 yaşındaki Çek futbolcu Josef Sural hayatını kaybetti. Yapılan açıklamalara göre kazanın nedeni, şoförün uyuya kalmış olması. Doğrudur yanlıştır o tarafına yargı karar verecek. Bu kazanın hem sigorta hem de sosyal boyutu var. Ayrıca kazadan herkesin çıkarması gereken de ciddi bir ders var. Üzerinden bir ay geçtikten sonra neden mi şimdi yazıyorum? Konunun uzmanlarına bazı hesaplamalar yaptırdım da ondan. Hepsini anlatacağım.
Sigorta boyutu ile başlayayım. Araştırdım, özel minibüsün (şirketi adını vermeyeceğim) üç ayrı sigortası bulunuyor; zorunlu trafik sigortası, zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası ve kasko sigortası. Kazada hayatını kaybeden futbolcunun ailesine vefat tazminatı diğer adıyla destekten yoksun kalma tazminatı trafik sigortasından ödenecek. Ancak önce hukuki olarak tazminat tutarı hesaplanacak. Bu hesap; ölen kişinin yaşı, maddi durumu, aylık geliri, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sayısı, bu kişilerin yaşı, gelirlerinin olup olmadığı, çocukların olası eğitim masrafları, eşinin geçim giderleri gibi birçok kritere göre yapılıyor. Buna aktüer hesap deniyor. Hesabın sonucu ne çıkarsa çıksın sigortadan limit dahilinde vefat tazminatı ödeniyor ki, 2019 yılı için bu rakam kişi başına 360 bin lira.
SİGORTADAN 620 BİN LİRA
Kazada hayatını kaybeden Josef Sural için uzmanlara tahmini tazminat hesaplaması yaptırttım. Futbolcunun yaşı 28, evli ve biri yeni doğmuş iki küçük çocuğu var. Uzmanların yaptığı hesaba göre destekten yoksun kalma tazminatı 100 milyon lira civarında olacak. Tabi asıl kararı yargı verecek. Peki, bu tazminat kimden talep edilecek. Kazada kusurlu olan minibüsün sahibi olduğu şirketten. Trafik sigortası var, dolayısıyla tazminatın 360 bin lirasını sigorta şirketi ödeyecek. Öğrendiğime göre minibüsün kasko sigortasının içinde 100 bin lira limitli ihtiyari mali mesuliyet teminatı da var. Bir 100 bin lira da buradan ödenecek. Yurtiçi ve yurtdışı yolcu taşıyanların zorunlu yaptırdıkları koltuk ferdi kaza sigortasının da limiti 175 bin lira. Alt alta topladığımızda futbolcunun ailesine 620 bin lira sigortadan vefat tazminatı ödenecek. Minibüsün sahibi şirket için asıl sorun bundan sonra başlıyor. Aktüer hesaba göre ödenmesi gereken vefat tazminatı 100 milyon lira. Bu da şu anlama geliyor ki, minibüsün sahibi şirket kabaca 99 milyon lirayı kasasından ödemek durumunda kalacak. Hangi şirket olursa olsun bu rakam, o şirketin sonu demektir. Hal böyle olunca da mağdur olan taraf tazminatın tamamını alamayacaktır.
TAZMİNATI KİMSE ÖDEYEMEZ
Peki, bu sorunun çözümü var mı? İhtiyari mali mesuliyet adı altında bir sigorta var ki, ben buna tamamlayıcı sigorta diyorum. Kasko ve trafik sigortasından ayrı bir poliçe ve bahsettiğim olaydaki gibi sigortanın limitlerini aşan kazalarda aşan tutarı ve maddi-manevi, hukuki tüm zararları karşılıyor. Eğer futbolcuları taşıyan minibüsün tamamlayıcı sigortası olsaydı 100 milyon liranın tamamı sigortadan karşılanacaktı. Fiyatı da öyle pahalı değil; 100 lira bilemediniz 200 lira. Bence yolcu taşımacılığı yapan tüm araçların kasko sigortası ve ihtiyari mali mesuliyet sigortası mutlaka olmalı. Bence zorunlu da olmalı. Çünkü artık trafik sigortasının limitleri yetersiz kalıyor. Farklı bir örnek vereyim. Aracınızla; 40 yaşında, geliri yüksek –örneğin şirketi yöneticisi olabilir- birinin ölümüne neden olursanız, en az 5-6 milyon lira destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanıyor. Sigorta ise bunun sadece 360 bin lirasını karşılıyor, kalanı cebinizden ödemek zorundasınız.
İŞSİZ olup da çalışmak isteyen annelere devlet günlük 80 lira harçlık ödüyor. Uygulama, İŞKUR aracılığı ile yürütülüyor. Bu kapsamda da kadın istihdamının artırılması amacıyla İşte Anne Projesi başlatıldı. İstihdamın artırılması ve işsizliğin azaltılması için İŞKUR tarafından hem mesleki eğitim kursları hem de işbaşı eğitim programları düzenleniyor. Mesleki eğitim kursları ile amaç; mesleği olmayan veya bir mesleği olup da iş bulamayan ya da mesleği yeterli olmayan işsizlerin niteliklerini geliştirerek, istihdama katılmalarını sağlamak. İşbaşı eğitim programının temel amacı ise mesleki deneyimi veya iş tecrübesi olmayan kişilere mesleki deneyim ve iş tecrübesi kazandırılarak istihdam edilmelerini sağlamak. İşte Anne Projesi de bu kapsamda hayata geçirildi.
SİGORTA DA KARŞILANIYOR
Projeden, sadece 15 yaş dahil olmak üzere 0-15 yaş arası çocuğu olan anneler yararlanabilecek. Çocuğun, proje devam ederken 15 yaşını tamamlaması ise projeden yararlanmak için engel değil. Ayrıca bir istisna daha tanındı ve evlat edinen kadınlar da destekten faydalanabiliyor. Bu şartı yerine getiren kadınlara, İŞKUR tarafından düzenlenecek mesleki eğitim kurslarına ya da işbaşı eğitim programlarına katılmaları halinde; kursun devam ettiği sürece ödeme yapılıyor. Ödenecek tutar ise günlük 80 lira. Daha açık bir anlatımla; 15 yaşına kadar çocuğu olan annelere, İŞKUR’un açtığı programlara katılmaları halinde devlet, günlük 80 lira, aylık da 2.400 lira para ödüyor. Ayrıca annelerin iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi ile genel sağlık sigortası primi de karşılanıyor.
Proje kapsamında işbaşı eğitim programları, bilişim ve imalat sektörlerindeki işyeri ve mesleklerde en fazla 6 ay, diğer sektörlerde ise en fazla 3 ay olarak uygulanıyor. Programlar günde en az 5, en fazla 8 saat olmak üzere ve haftada 6 günü aşmamak kaydıyla haftalık 45 saati geçmeyecek şekilde planlanıyor. Mesleği eğitim kurslarına katılacak kadınlar ise 160 gün kurs görüyor ve kurslar; günlük en az 5, en fazla 8 saat ve haftada 6 günü geçmemek üzere en az 30, en fazla 40 saat. Yani, İşte Anne Projesi ile 3 aylık işbaşı eğitim programına katılan kadına devlet, 7.200 lira maaş ödüyor.
ŞARTLAR NELER?
Peki, İşte Anne Projesine nasıl dahil olunacak? Öncelikle, destekten yararlanmak için 0-15 yaş arasında çocuğu olan kadınların çocuk sahibi oldukları belgeyi İŞKUR’a vermeleri gerekiyor. Proje kapsamında İŞKUR, 81 il müdürlüklerinde İşte Anne Birimi kuracak ki, birimlerin çoğu kuruldu. Projeden yararlanacak kadınların, İş Kulübü bulunan illerde öncelikle İş Kulüpleri’ne katılmaları, İş Kulübü bulunmayan illerde ise iş ve meslek danışmanlığı hizmetlerinden yararlanmaları sağlanıyor. Ardından kadınlar, İŞKUR tarafından en az yüzde 50 istihdam garantili olarak düzenlenecek mesleki eğitim kursları ile işbaşı eğitim programlarından faydalanıyor.
400 LİRA KREŞ YARDIMI
BİREYSEL Emeklilik Sisteminde (BES) revizyon olacak, kıdem tazminatında reform yapılacak, kıdem ile BES entegre edilecek derken; bir süredir emeklilik fonlarının getirisini gözardı ettik. Nitekim son haftalarda okuyuculardan da fon getirileri hakkında çokça soru geliyor.
Konu fon getirileri olunca BES’i artık ikiye ayırmak gerekiyor; birincisi 16 yıldır uygulanan gönüllü sistem, ikincisi ise 2017 yılında başlayan ve tüm çalışanları kapsayan otomatik katılım sistemi. İki sistemdeki fonlar da getirileri de farklı. Son verilere göre gönüllü BES’te 6.8 milyon katılımcı bulunuyor ve toplam fon büyüklüğü 94 milyar lira. Otomatik BES’te ise 5.8 milyon çalışan bulunuyor, fon toplamı da 6 milyar liraya yakın. Otomatik BES’in iki yıllık geçmişi olduğu için fonların getirilerinden bahsetmek için henüz erken ama ben yine de özet olarak bilgi vereceğim. Ama asıl gönüllü sistemde bulunan 6.8 milyon katılımcıyı ilgilendiren emeklilik fonlarından bahsedeceğim ki, düne kadar bu fonların getirisi ciddi tartışma konusuydu; hele ki, 2018’de yükselen faizler karşısında fon getirilerinin düşmesi tasarruf sahiplerinde şaşkınlığa neden olmuştu. Yandaki tabloda son 3 yılda ve 2019’un Ocak-Nisan döneminde, türlerine göre emeklilik fonlarının hem brüt getirilerini hem de enflasyondan arındırılmış reel getirilerini detaylı bulacaksınız.
KİM KAZANDI, KİM KAYBETTİ?
2018’de, finans piyasasındaki gelişmelere paralel kamu iç borçlanma fonları ve hisse senedi fonlarında gerileme yaşandı. Özellikle senenin son çeyreğinde kur ve faizdeki yükseliş nedeniyle bazı emeklilik fonları yüksek getiri sağlarken, bazıları da eksi getiri sağladı ki, bunların başında da hisse senedi ve standart fonlar geliyor. BES’te ortalama getiri ise yüzde 8’ler civarında oldu. Ancak altın ve dövize dayalı fonların getirileri yüksek oldu. Yabancı para cinsinden borçlanma araçları fonları yatırımcısına yüzde 30’a yakın getiri sağlarken, içinde altın fonlarının ağırlıkta olduğu kıymetli maden fonları yüzde 33’ün üzerinde kazandırdı. Keza likit fonlar da yüzde 17’i getiri sağladı.
Örnekle anlatayım, 2018’in başında kıymetli maden fonunu tercih edip 100 lira yatıran bir BES katılımcısı, sene sonunda yüzde 33 getiri elde etti ve 100 lirası 133 lira oldu. Aynı yatırımcı geçen sene hisse fonlarına yatırım yaptıysa 100 lirası 82 liraya geriledi. Senenin bütününe baktığımızda ise finansal piyasalardaki tüm gelişmelere rağmen BES yatırımcısı hiç de fena sonuçlar elde etmedi. Hemen belirteyim, yatırımcı mevduatta ya da daha basit yatırım araçlarında birikimini değerlendirseydi de bundan farklı bir getiri elde etmezdi.
KATILIMCILARA TAVSİYELER