OSMAN Ziya Sülün - Sülün Osman
Güney Zobu - Raki
Abidin Cevher Özden - Banker Kastelli
Baki Cengiz Öygün - Banker Bako
Selçuk Parsadan
Kâr payı ile çalışan holdingler
Fadıl Akgündüz - Jet Fadıl
Banka hortumcuları
Bu Amerikalılarla FETÖ’nün ortak projesidir, amacı da Türkiye’ye yönelik algı operasyonlarının merkezi haline gelmektir. Yakında ilk sonuçları almaya başlayacağız.
Yazımda ayrıca FETÖ’cü Özeren ve Aydemir dışındaki tüm isimlerin, 2008 yılında kurulan Nükleer İran’a Karşı Birleşenler (United Against Nuclear IRAN) örgütünde aktif görev yaptıklarını hatırlatmıştım. Bu derneğin neler yaptığını bilirseniz, “Türk Demokrasi Projesi” isimli derneğin de hangi amaçla kullanılacağını tahmin edebilirsiniz.
Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye, İran’a yönelik Amerikan operasyonunun bir benzeri ile karşı karşıya kalacak.
SATIN ALINAN GAZETECİLER
Projenin adı da “Türk Demokrasi Projesi”.
Washington’da kurulan “Türk Demokrasi Projesi” isimli dernek, internet sitesinde kendisini şöyle tanımlıyor:
“Türk Demokrasi Projesi, Türkiye’nin son zamanlarda demokrasiden uzaklaşmasına ve otoriterliğe dönüşmesine yanıt olarak oluşturulmuş, kâr amacı gütmeyen, partizan olmayan, uluslararası bir politika örgütüdür.”
Dernek temel hedefinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu şu cümlelerle anlatıyor: “Erdoğan aşırılıkçı grupları destekledi, Ortadoğu’dan Avrupa’ya kadar uzanan çatışmaları desteklemek için malzeme gönderdi, etnik azınlıklara zulmetti, özgür basını yok etti, siyasi muhalifleri hapse attı ve öldürdü, demokratik kurumları aşındırdı, Türkiye’nin tüm kurumlarına yolsuzluk yaydı, hukukun üstünlüğü bozulurken Erdoğan ve oligarkları servet ve güç toplamaya devam ediyor.”
YİNE ‘DEMOKRASİ’ KILIFI
Dernek yapacağı operasyonlara da kılıf bulmuş, amacını şöyle anlatıyor: “Türkiye’yi daha demokratik politikalar benimsemeye teşvik etmek ve Türkiye’nin demokratik kurumlarının insan haklarının korunmasına ve ekonomik refahına yönelik sürekli erozyonunu durdurmak.”
Bu derneği çok yakından takip etmek gerekiyor.
Çünkü, kurucuları ve danışma kurulu üyeleri arasında Türkiye düşmanları ile FETÖ destekçisi ve doğrudan FETÖ’cü isimler de var.
PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, terör örgütünün siyasi kolu HDP’lilere şu çağrıyı yapıyor: “Çete liderinin haftalardır söyledikleri oluyor, olacak. İşte şimdi İzmir olayı oldu. Şimdi savunma, öz savunma gerçekleşmeli.”
Terör örgütü PKK’yı yakından takip edenler bunun ne anlama geldiğini, “öz savunma” derken neyi kastettiğini iyi biliyor; terörist Duran Kalkan sokakları karıştıracak ayaklanmaya çağırıyor.
PKK elebaşı Duran Kalkan, örgütün medyasında yayınlanan söyleşisinde Türkiye içindeki PKK uzantılarına topyekûn saldırı talimatı veriyor, “Bunun için ne yapayım, bilemiyorum, imkânım yok, denmemeli. Herkes bulabilir imkân. Her türlü biçimde mücadele edilebilir. Eylemin büyüğü küçüğü olmaz. Örneğin maddi imkânlarını azaltmak en büyük eylemdir. Türkiye bütçenin bütününü savaşa veriyor, parası olmazsa veremez... Bu kadar silah alıp saldırı yapamaz. O halde demek ki yapılabilecek her şey var, herkes yapabilir de, yeter ki düşünsün, yoğunlaşsın, yapmak istesin” diyor.
Tıpkı 2015 yılındaki çukur-hendek olaylarında olduğu gibi HDP’lileri sokağa çıkmaya çağırıyor.
Bu sözün ne kadar doğru, ne kadar anlamlı olduğunu rakamlarla göstereceğim. İnşallah kimseyi incitmeden derdimi anlatabilirim.
Tam 36 yıl 10 ay 8 gündür on binlerce insanımızı katleden, emperyalist ABD, İsrail ve Avrupa tarafından desteklenen, onların tetikçiliğini yapan PKK terör örgütü ile ilgili rakamları paylaşacağım. Rakam dediğime bakmayın, her rakam bir can, yaşanmamış bir hayat demek. Aralarında asker, polis, korucu, bebekler, kadınlar, işçiler, köylüler var.
Terör örgütü PKK’nın, 15 Ağustos 1984 akşamı saat 21.30’da Hakkâri’nin Şemdinli ile Siirt’in Eruh ilçesinde eşzamanlı düzenlediği, 2 askerin şehit olduğu, 9 asker ile 3 sivilin yaralandığı saldırısının üzerinden tam tamına 36 yıl 10 ay 8 gün geçti.
‘ŞEHİTLER TEPESİ BOŞ DEĞİL’
Yani Türkiye bugün, 23 Haziran 2021 itibarıyla 13 bin 448 gündür PKK terörüyle mücadele ediyor. Bu süre içinde 8 bin 154’ü resmi, 6 bin 24’ü sivil yani toplam 14 bin 178 vatandaşımız şehit oldu.
Biliyorum böyle bir karşılaştırma içimizi acıtıyor ama Türkiye, 13 bin 448 günde resmi ve sivil toplam 14 bin 178 şehit verdi. Yani gün başına 1 şehit hatta fazlası düşüyor. 24 bin 837 resmi görevli gazi oldu, 11 bin 357 sivil de yaralandı.
44 BİN 492 TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ
Sözde demokrasi, insan hakları, hukuk savunucuları Fırat Şişman’ın videolarını mafya elebaşınınkiler kadar gündem yaptılar mı?
Yapmazlar, yapamazlar. Yaptıkları tek şey ya onların suçuna ortak olmak ya da sessizliğe bürünmektir.
Ne diyordu mafya elebaşı, “40 yaş altına hitap ediyorum...”
40 yaş üstü olanların bilmemesi mümkün değil o yüzden PKK’nın emperyalist ülkelere nasıl maşalık yaptığını, kanlı bir örgüt olduğunu, en çok zararı da Kürt kökenli yurttaşlara verdiğini Fırat Şişman tek tek anlatmış.
40 yaş altında olanların da PKK’nın kanlı içyüzünü anlaması bakımından bu videoları izlemesi gerekir.
İzleyenler görmüştür; 11 yaşında pikniğe gitme bahanesiyle PKK’lılara teslim edilen Fırat Şişman, PKK elebaşı Murat Karayılan’ın korumalığını yapmış, onun “oğlum” diye sahiplendiği birisi.
KARAYILAN’IN KARA KUTUSU
Katledilmeden birkaç ay önce PKK’nın yayın organı Özgür Gündem’de örgüt yöneticisi Yaşar Kaya’nın yazısını görür. Eşi Güldal Mumcu’ya, ‘Bunlar beni öldürecekler!’ der. Yaşar Kaya’nın, “... Mumcu’nun Kürtler için istediği bir şey var mı? Herkes maskesini çıkarsın! Yoksa yüzlerindeki maskeyi biz yırtacağız. Biz yırtmazsak bile Kürt halkının dinamiği yırtacak. Herkesin notu, karnesi belli olmuştur. Kürt düşmanlığı yapmamak bile namus borcudur...” satırlarını okur. Güldal Mumcu “Nereden çıkartıyorsun?” deyince “Halkın dinamiği yırtacaktır, sözünden. Bundan daha açık söyleyemezler” cevabını verir. (İçimden Geçen Zaman-Güldal Mumcu, sayfa 47-51)
CIA-MOSSAD-PKK YAZISI VE TEHDİT
Mumcu, durmaz ve PKK ve arkasındaki güçleri deşifre eder. Öldürülmeden sadece iki hafta önce 7 Ocak 1993 günü Cumhuriyet’te yayınlanan yazısı şöyle bitiyordu: “(...) Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?”
Bir gün sonra yani 8 Ocak günü Mumcu ile görüşen İsrail’in Ankara Büyükelçisi sohbeti şu soruyla bitiriyordu: “Öldürülmekten korkmuyor musunuz?”
Bundan tam 16 gün sonra 24 Ocak 1993’te Mumcu, aracına yerleştirilen uzaktan kumandalı bomba ile katledildi.
Güldal Mumcu, eşi Uğur Mumcu’nun araştırmalarının sonucunda vardığı noktayı kitabında şöyle aktardı: “Uğur Türkiye’de yaşanan terör olaylarını, Kürt isyanlarının karmaşık arka planını araştırdıkça, tahmin edilemeyecek birçok ilişkiye, ilginç bağlantılara, CIA, MOSSAD ve MİT ile Emniyet ve askeri istihbarat dahil birçok ülkenin istihbarat örgütünün varlığına ve bu arada Barzani’nin MOSSAD ve CIA ile ilişkilerini ortaya koyan yayınlara ulaşıyordu.”
Tarif ettiği devleti ele geçirmiş emperyalist yapılardı aslında.
Her konu bir yana “terörizm” konusundaki endişesi tam bir ikiyüzlülük. Çünkü ABD, hukuki olarak terör örgütü olarak tanıdığı PKK’nın Suriye kolu YPG’ye silah ve maddi destek sağlayan, kumpaslar dahil 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü’nü topraklarında koruyup kolluyor.
TÜRKİYE’DEN TERÖR RAPORU
Bir NATO üyesi olarak Türkiye’de güvenlik güçlerimiz, sivil vatandaşlarımız NATO müttefiki Amerika Birleşik Devletleri’nin verdiği silahlarla şehit oluyor. 251 insanımızı şehit eden FETÖ’yü Amerika koruyor. Türkiye, PKK/YPG, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C terör örgütleriyle mücadele ederken bunların ikisi NATO üyesi Amerika başta olmak üzere, diğer NATO üyesi ülkeler Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, İsviçre, Danimarka, Avusturya ve Yunanistan tarafından aktif olarak korunuyor ve destekleniyor.
Terör örgütü PKK/YPG, NATO üyesi ABD’nin verdiği silahlarla Suriye topraklarında İblib’de hastaneye yaptığı saldırıyla aralarında bebeklerinde bulunduğu 14 sivili katletti 34 kişiyi da yaraladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve sonrası yaptığı açıklamada, sivil insanların müttefik ülkelerin verdiği silahlarla öldürüldüğünü anlatırken, bir NATO üyesi olarak diğer ülkeler tarafından terörle mücadelede yalnız bırakıldığını anlattı.
Erdoğan, Biden ile yaptığı görüşmede Amerikan başkanına 110 sayfalık, “Türkiye’nin Terörizmle Mücadelesi” başlıklı bir rapor verdi. PKK, DEAŞ ve FETÖ ile mücadele yanında Batı ülkelerinin ikiyüzlülüğünü anlatan raporda, ABD’nin desteklediği PKK/YPG’ye verilen silahlarla katledilen sivillerin fotoğrafları da yer aldı.
Adını verdiğim NATO üyesi ülkelerde terör örgütü PKK’ya bağlı olarak faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları da rakamlar ve grafiklerle anlatıldı.