Paylaş
Bu sözün ne kadar doğru, ne kadar anlamlı olduğunu rakamlarla göstereceğim. İnşallah kimseyi incitmeden derdimi anlatabilirim.
Tam 36 yıl 10 ay 8 gündür on binlerce insanımızı katleden, emperyalist ABD, İsrail ve Avrupa tarafından desteklenen, onların tetikçiliğini yapan PKK terör örgütü ile ilgili rakamları paylaşacağım. Rakam dediğime bakmayın, her rakam bir can, yaşanmamış bir hayat demek. Aralarında asker, polis, korucu, bebekler, kadınlar, işçiler, köylüler var.
Terör örgütü PKK’nın, 15 Ağustos 1984 akşamı saat 21.30’da Hakkâri’nin Şemdinli ile Siirt’in Eruh ilçesinde eşzamanlı düzenlediği, 2 askerin şehit olduğu, 9 asker ile 3 sivilin yaralandığı saldırısının üzerinden tam tamına 36 yıl 10 ay 8 gün geçti.
‘ŞEHİTLER TEPESİ BOŞ DEĞİL’
Yani Türkiye bugün, 23 Haziran 2021 itibarıyla 13 bin 448 gündür PKK terörüyle mücadele ediyor. Bu süre içinde 8 bin 154’ü resmi, 6 bin 24’ü sivil yani toplam 14 bin 178 vatandaşımız şehit oldu.
Biliyorum böyle bir karşılaştırma içimizi acıtıyor ama Türkiye, 13 bin 448 günde resmi ve sivil toplam 14 bin 178 şehit verdi. Yani gün başına 1 şehit hatta fazlası düşüyor. 24 bin 837 resmi görevli gazi oldu, 11 bin 357 sivil de yaralandı.
44 BİN 492 TERÖRİST ÖLDÜRÜLDÜ
PKK’nın yaptığı yanına kalmadı, 36 yıl 10 ay 8 günde şehitlerimizin üç katı, yani 44 bin 492 terörist etkisiz hale getirildi.
Verdiğim tabloda görüldüğü gibi son yıllarda şehit ve gazilerimizin sayısı hızla düşerken aynı dönemde binlerce PKK’lı terörist öldürüldü.
Bu rakamları vermemin tek bir sebebi var; dünyada Türkiye gibi şehitlerinin kanı üzerinde duran başka bir ülke yoktur. Şehit ve gazilerimize ve halen vatan savunması yapan kahramanlarımıza borcumuzu ödememiz mümkün değil.
Arif Nihat Asya’nın şiirindeki gibi:
“Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs, nefes almak için;
Rüzgâr bekliyor.
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli...”
PARTİLERİ PKK ELEBAŞI KURDURDU
Dünyada, teröre her gün şehit veren bir ülke yoktur. O yüzden, PKK ve HDP ilişkisini konuşurken, kullanabileceğimiz kavramlar, “demokrasi, hukuk, insan hakları” değil “terör” olabilir.
Çünkü, HDP, 1984 yılında kanlı saldırılarına başlayan, 1990’da da örgüt elebaşı Öcalan’ın talimatıyla siyasallaşan terör örgütü PKK’nın yan kuruluşundan başka bir şey değildir.
Bugün çok kritik bir eşikteyiz. Türkiye, yaklaşık 37 yıldır terör örgütü PKK’ya karşı sahada inanılmaz bir üstünlük kurdu. Türkiye’deki varlığını sonlandırma noktasına getirdiği gibi Suriye ve Irak’ta üst düzey yöneticilerini saklandıkları inlerinde etkisiz hale getiriyor.
Öte yandan terörün siyasi ayağı ile de gecikmeli de olsa hukuk içinde bir mücadeleye girildi. 1990’dan itibaren PKK elebaşı Öcalan’ın talimatıyla kurulan ve Anayasa Mahkemesi kararıyla faaliyetlerine son verilen diğer partiler gibi, 2012’de faaliyetine başlayan HDP’nin kapatılmasıyla ilgili süreç başlatıldı. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameyi kabul etti.
Yasalara göre kurulmuş, TBMM’de milletvekilleri bulunan HDP’lilerden beklenen şu olmalı: “Bu iddianame esastan yanlıştır, HDP kanunlara göre hareket eden bir siyasi partidir, PKK bir terör örgütüdür ve HDP’nin adı PKK terör örgütü ile yan yana getirilemez.”
Bunu söyleyen tek bir HDP’li gördünüz mü?
Hayır, HDP’liler tepeden tırnağa PKK terör örgütü ile ilişkisini bilmekte, dahası suç ortaklığı yapmaktadır. İddianamede 40 dolayında suç art arda sıralanmış durumda.
PKK’NIN PARTİLEŞME PROJELERİ
Tartışmaya sondan yani HDP’nin kapatılmasından başlayanlar büyük bir aldatmaca yapıyor. Yukarıda anlattığım gibi tartışmaya PKK’nın kanlı saldırılarına başladığı 15 Ağustos 1984’tan başlamak gerek. 6 yıl sonra yani 21 Mart 1990’da Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin PKK-KADEK’in silahlı terör örgütü olduğuna dair kararından sonra 26-30 Aralık 1990’da toplanan örgütün 4’üncü kongresinde, Öcalan’ın “Sivil alanda demokratik siyaset” talimatıyla, PKK’nın siyasi alanda faaliyetlerinin bir yansıması olarak partileşmeye gidildi.
İşte HDP, PKK elebaşının 1990’da verdiği talimatla kurulan HEP’in, 1993’te kurulan DEP’in, 1996’da kurulan HADEP’in, 1997’de kurulan DEHAP’ın devamıdır. HDP’nin kurulduğu 2012’de Selahattin Demirtaş’ın söylediği gibi “Öcalan’ın 20 yıllık projesidir.”
Dolayısıyla karşımızda siyasi parti sıfatı taşıyan; PKK elebaşının kurucularını, yöneticilerini ve kadrolarını belirlediği, Kandil’deki teröristlerle birlikte milletvekillerini, belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini atadığı bir proje bulunuyor.
Son sözüm; şehit ve gazilerimizin fedakârlığını aklımızdan çıkarmadan, terör örgütünün bu projesine ve bundan sonraki girişimlerine karşı mücadele etmek, hukuka, demokrasiye, insan haklarına inanan herkesin ortak görevidir.
Paylaş