Nedim Şener

DEAŞ’ın ‘Türkiye vilayeti’

5 Şubat 2024
BİR hafta önce pazar günü İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’ne yönelik DEAŞ’lı teröristlerin gerçekleştirdiği terör saldırısı kriminal açıdan aydınlatıldı.

Biri Tacikistan diğeri Rus kimlikle iki terörist ile işbirliği yapan ya da olaylı ilişkili olan çok sayıda kişi yakalandı. Saldırı girişim anı ve sonrası tüm yönleriyle aydınlatılırken, olayın öncesi tartışılmaya devam ediyor. Bu teröristlerin ve aynı operasyon kapsamında yakalanan kişilerin büyük bölümünün yasal yollardan Türkiye’ye girmiş olması, oturma izinlerinin bulunması DEAŞ terör örgütü tehlikesinin çok önemli bir boyutunu oluşturuyor.

‘YALNIZ KURTLARA’ DİKKAT

Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma’nın kesintisiz 10 yıldır verdiği büyük mücadele sonucu Türkiye’de eylem yapma kapasitesi azalsa da; son olayda olduğu gibi asıl önemli tehlikenin, ismi hiçbir adli dosyada yer almayan, günlük hayatına devam eden “Yalnız Kurt” adı verilen saldırganların harekete geçmesi olduğu görüldü.

Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi’nin rakamları hem Türkiye’deki endişe verici DEAŞ varlığını hem de bu terör örgütüne karşı verilen mücadelenin büyüklüğünü gösteriyor.

21 BİN 772 GÖZALTI

DEAŞ’ın 2014 yılında sözde “Halifelik” ilan ettiği, 2019’da da Türkiye’yi sözde “Vilayetleri” arasında saydı. Türkiye ise 2014 itibarıyla DEAŞ’a karşı büyük bir mücadele başlattı.

Milli İstihbarat Teşkilatı DEAŞ’ın hem yurtdışı lider kadrosu hem Türkiye’deki yapılanmasına yönelik çalışmalar yürütürken Emniyet Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı, DEAŞ hücrelerine yurtiçinde adeta nefes aldırmadı. Savcılıkların ve mahkemelerin serbest bırakmasına karşın takibi bırakmayan ve kesintisiz operasyon yapan TEM Dairesi, 2014’ten 2023 yılı sonuna kadar 10 yılda 21 bin 772 kişiyi gözaltına aldı. Bunların 6 bin 21’i tutuklandı.

ADLİ İŞLEM YAPILAN 38 BİN KİŞİ

Yazının Devamını Oku

DEAŞ’lı ‘Yalnız Kurt’ teröristlerin hedefi neydi, 10 saatte nasıl yakalandılar?

2 Şubat 2024
Pazar günü Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’ne silahlı saldırı düzenleyen DEAŞ’lı teröristler 24 yaşındaki Tacikistan uyruklu A.K. ve 37 yaşındaki Rusya uyruklu D.T., İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından 10 saatte yakalandı.

6 Kasım 2022’de de İstiklal Caddesi’nde bombalı saldırı gerçekleştiren PKK/YPG’li teröristleri de benzer sürede yakalayan İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş ve ekibini kutlamak gerek.

Olayın ilk anından itibaren hem alanda hem de teknik imkânlarla organize biçimde harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İstihbarat, Terör, Asayiş, Narkotik Şube dahil tüm polis ekipleri, eşkal ve kimlik bilgileri bulunmayan iki teröristi saklandıkları yerde kıskıvrak yakalamayı başardı. Operasyonun detayları, Emniyet’in adeta iğneyle kuyu kazdığını gösteriyor. Önce şunu söylemek gerekiyor; Türkiye’ye yasal yollardan giriş yapan iki kişinin saldırısının DEAŞ’ın kullandığı teknik olan “Yalnız Kurt” eylemi olduğu saptandı.



OTOMOBİL ÜZERİNDEN ÇÖZÜLDÜ

Olayın gerçekleşmesiyle birlikte İstanbul Emniyet Müdürü

Yazının Devamını Oku

DEAŞ’ın kiliseye saldırısının şifreleri

31 Ocak 2024
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, dış destekli terör örgütlerinin Türkiye’deki faaliyetleri konusundaki şu tespiti dikkate alınmadan pazar günü Sarıyer’de DEAŞ’ın düzenlediği saldırının şifrelerini çözmek zor:

“Ülkemizin yıllardır karşı karşıya kaldığı terör tehdidi, diğer pek çok ülkenin karşılaştığı tehdidin çok ötesindedir. Zira ülkemizi hedef alan PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP/C; farklı ideolojilere sahip olmakla birlikte, birbirleriyle etkileşim halindedir. Bu örgütler, yeri geldiğinde hedefleri doğrultusunda işbirliği de yapabilmektedirler. Terör örgütleri, üçüncü ülkelerden temin ettikleri lojistik, eğitim ve silah destekleriyle varlıklarını devam ettirmektedirler.”

ABD-İSRAİL-İRAN-AVRUPA

Bakan Fidan 16 Ocak 2024 günü TBMM’de yaptığı bu konuşmasında PKK terör örgütünü kullanan ABD, Rusya ve İran’ın adını verdi. Terör örgütlerini destekleyen “üçüncü ülkeler” diye ifade ettiği listeye Almanya, Fransa başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerini ve özellikle de İsrail’i eklemek gerekiyor.

Nitekim, İsrail istihbaratının Türkiye’de operasyon yapacağı bizzat gizli servis Şin Bet Başkanı Ronen Bar tarafından aralık ayı başında şöyle duyuruldu: “Kabine bize bir hedef belirledi. Sokak ağzıyla, Hamas’ı ortadan kaldırmayı. Bu bizim Münih’imiz. Bunu her yerde yapacağız. Gazze’de, Batı Şeria’da, Lübnan’da, Türkiye’de, Katar’da. Birkaç yıl alacak. Ama bunu yapmak için orada olacağız.”

MOSSAD OPERASYONU

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in bunun bedelini ağır ödeyeceğini söylemesinden sonra Türkiye’de Mossad ajan hücresi çökertildi. Erdoğan, MİT’in 97’inci kuruluş yıldönümü töreninde yaptığı konuşmada İsrail ve Mossad’a şu cevabı verdi: “Daha dur bakalım bu, bu işin ilk adımı. Türkiye’yi tanıyacaksınız.”

Pazar günü Sarıyer’de gerçekleşen kilise saldırısın şifrelerini çözmek için Milli İstihbarat Teşkilatı’nın İstanbul Emniyeti ile yılbaşının hemen öncesinde 29 Aralık 2023’te DEAŞ’a karşı yaptığı operasyonu hatırlamamız gerekiyor. MİT ve Emniyet’in ortak operasyonuyla Türkiye’deki sinagog ve kiliseler ile Irak Büyükelçiliği’ne saldırı hazırlığındaki 3’ü terör örgütü DEAŞ’ın sözde sorumlusu 32 şüpheli yakalandı.

DEAŞ-MOSSAD BAĞLANTISI

Yazının Devamını Oku

‘Tavşan Başkan’

29 Ocak 2024
Herkes Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’i kastederek “CHP’de üçlü yapı mı var?” diye soruyor.

Hayır, CHP’de Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu hesaplaşması var. İmamoğlu’nun desteğiyle Genel Başkan koltuğuna oturtulan Özgür Özel ise zaten “tavşan aday” olarak araya girmişti. Şimdi seçildiği günde beri sosyal medyada yazıldığı şekliyle o sadece bir “tavşan başkan...”

Nasıl mı? Anlatayım...

KİM NEYE GÖRE ADAY

Siz de fark ediyorsunuz; sadece iki ay kalmasına rağmen partilerin 31 Mart’ta yapılacak yerel seçim konusundaki rekabeti henüz sahaya yansımadı. Adayların birbiri ile yarışması, seçmenlerin adayları kıyaslaması, projelerini karşılaştırılması gerekirken bunun yerine Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayları tartışma konusu oluyor. En sert tartışmayı da CHP’liler yapıyor.

Kim hangi kriterlere göre aday yapılıyor, mevcut başkanlardan bir kısmı yerini korurken diğerleri neye göre değiştiriliyor belli değil. Çok başarılı bir belediye başkanı aday yapılmazken, onun yerine hiç tanınmayan birisi aday ilan edilebiliyor. Seçmeni adeta cepte görülen yani kazanılması kesin görülen yerlerde başarısız olduğu bilinen isimler neye göre tekrar aday gösteriliyor belli değil.

Her parti gibi CHP’de de her seçim öncesi benzer durumlar yaşanabilir, hatta siyasette “küskünler” diye bir kavramın çıkmasının sebebi budur. Ama bu kez durum CHP açısından çok daha kötü. Çünkü bu tartışmanın seçim sonuçlarına yansıması büyük olasılık.

ALEVİ TASFİYESİ Mİ VAR

CHP Genel Başkan Yardımcılığı da yapan

Yazının Devamını Oku

FETÖ’cüler yolsuzluk ve tecavüzden sonra ‘Mahrem Yapı’yı deşifre ediyor

26 Ocak 2024
Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Gülen’in ölümü sonrası için başlayan liderlik kavgası nedeniyle dörde bölünen örgüt üyeleri, FETÖ’nün kirli yüzünü deşifre etmeye devam ediyor.

FETÖ elebaşının “sır küpü” olan Cevdet Türkyolu ve Türkiye imamı Mustafa Özcan odaklı ‘yolsuzluk’ tartışmalarından sonra, elebaşının özel doktoru ‘Dr.Kudret’ olarak bilinen kişinin merkezinde olduğu taciz ve tecavüz olaylarından sonra, Türkiye’deki tüm kumpas ve operasyonların merkezindeki ‘FETÖ Mahrem Yapılanma’ da deşifre ediliyor.

Son itiraf, kumpas davalarında rol alan Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın çıkardığı Taraf isimli gazetede Mehmet Baransu ile en aktif rolü oynamış olan, ABD’ye firar eden FETÖ mahrem yapılanmasının tetikçisi FETÖ’cü eski polis memuru Emrullah Uslu’dan geldi. Uslu örgüte bağlı bir YouTube yayınında, 15 yaşında örgüte girenden FETÖ elebaşı Gülen’e kadar tüm üyelerinin ‘Mahrem Yapı’yı bildiğini şöyle anlattı: “...Birkaç alan var mesela birisi ‘mahrem’ iddiası. ‘Cemaatte her şey doğru mahrem yanlış mı?’ Bir iddia bu. Dolayısıyla ‘Mahremleri tavan biliyordu, tabanın bundan haberi yoktu’ diyorlar. Cemaatte hangi tabanın-salak değilse-, hangi tabanın cemaatin mahrem yapısından haberi yoktu? Bunu söyleyenler aslında mahremi yönetenler, itirafçı olanlar. Mesele şu; cemaatin tabanında, hani tabanla mahrem arasında fark var ya; kardeşim cemaatin adliyede, emniyette, askeriyede isimlerinin olduğunu, bunun son derece doğal olduğunu bizzat Fethullah Gülen televizyonların karşısına çıkıp söylemedi mi? Dolayısıyla cemaatin 15 yaşındaki çocuğundan 15 yıllık, 30 yıllık, 100 yıllık cemaat mensubuna kadar herkes bu cemaatin mahrem yapısının olduğunu, buralarda askeriyeye, emniyete, adalete adam sokmak için çalıştığını, bunun da bir hak olduğunu biliyordu.”

MİT-EMNİYET MAHREM YAPI

FETÖ’nün TSK’daki, emniyetteki ve yargıdaki mahrem yapılanması, 2007’den itibaren Ergenekon ve Balyoz dahil kumpas davaları ile 7 Şubat MİT Müsteşarı’nın tutuklanması girişimini, 17/25 Aralık’ı,  MİT TIRları’nın durdurulmasını ve 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirmişti. Tüm kumpas operasyonları FETÖ elebaşı Gülen’in talimatıyla ‘Emniyet Mahrem Yapılanması’nın başındaki ‘Kozanlı Ömer’ kod adlı Osman Hilmi Özil ile ‘Doktor Sinan’ kod adlı Murat Karabulut’un başında bulunduğu ‘MİT Mahrem Yapılanması’ tarafından kararlaştırılıp organize edilmişti. Kumpaslar, yargıdaki örgüt üyeleri ile tetikçi olarak kullandıkları gazeteciler eliyle pazarlanmıştı. Kumpaslar, FETÖ elebaşı Gülen’in talimatıyla ‘Emniyet ve MİT Mahrem Yapılanması’ üyeleri tarafından gerçekleştirilirken, 15 Temmuz darbe girişiminde Gülen’e doğrudan bağlı olan Adil Öksüz’ün başı çektiği ve darbe gecesi Akıncı Üssü’nde bulunan Kemal Batmaz, Harun Biniş, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç’un yer aldığı ‘TSK Mahrem Yapılanması’nca planlanıp icra edilmişti.

‘DARBEYE ABD VE NATO İZNİ VAR’15 Temmuz gecesinde rol alan mahrem imamlara dair bir başka itiraf da firari FETÖ mensubu Önder Aytaç’tan gelmişti. FETÖ’nün 15 Temmuz’daki rolünün açığa çıkmasındaki en önemli delillerden birisi sivil mahrem imamların yakalanması olmuştu.


Yazının Devamını Oku

Gazeteciliğimde de bir ilk: ‘Müvekkilim dünyaya döndüğünde talebinizi iletirim’

24 Ocak 2024
FETULLAHÇI Terör Örgütü’nün, 400 dolayında pilot ve personeli “disiplin kurulu kararı” adı altında kurduğu kumpasla Hava Kuvvetleri’nden atıp mesleki hayatlarını kararttığı kişilerden birinin de uzaya giden ilk astronotumuz Alper Gezeravcı olduğu ortaya çıktı.

Son yazımda konunun detaylarını yazmıştım. Bugün ise araştırma yaparken benim için de bir ilk olan ve beni gülümseten cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hava Kuvvetleri’ndeki FETÖ’cülerin 2011’de sahte ihbarla “disiplin kurulu kararı” ile resen emekliye ayırdığı Gezeravcı, 2012’de ayrıldığı görevine çetin bir hukuki mücadele sonucunda, 8 yıl sonra 2020’de geri dönebildi.

FETÖ’CÜLER İFTİRAYA BAŞLADI

O uzay görevine çıkarken, ona bu mağduriyeti yaşatan firari FETÖ’cüler kolları sıvadı ve yeni bir algı operasyonuna giriştiler. Başı da Gezeravcı’nın Hava Kuvvetleri’ne geri dönmek için başvurusunu reddeden Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin FETÖ’cü üyesi firari Cemil Çelik, firari FETÖ’cü Adem Yavuz Arslan, mahrem imamlık da yapan firari Tarık Toros gibi isimler çekti. Gezeravcı uzayda Türkiye’yi temsil edip araştırmalar yaparken hakkını savunmak biz dünyada olanlara düştü.

Alper Gezeravcı’nın uzaya gidişi bir ilk olarak tarihe geçerken ben de gazetecilik hayatımda da bir başka ilki yaşadım.

Avukatı Sayın İlter Aksoylu ile irtibata geçip Alper Gezeravcı’nın açtığı davalarla ilgili bilgi talebinde bulundum. Müvekkili Alper Gezeravcı’nın yaşadıkları ile ilgili olarak basına yansıyan olaylar hakkında kısaca sözlü açıklama yaparken, açtığı davalarla ilgili belge paylaşma talebimi ise kabul etmedi. Yazılı olarak gönderdiği mesajda şunları yazdı: “Maksadınız Alper Gezeravcı’ya karşı yürütülen kara propagandaya cevap vermek olsa da hatta bunu ben de istesem dahi Alper’in bilgisi ve rızası dışında kişisel verilerini, yargılama safahatını paylaşmam mümkün değil. Avukat olarak müvekkilimin iradesi olmadan onun bilgilerini kimseyle paylaşamam. Kendisi dünyaya dönsün talebinizi iletirim...

İlk kez bir astronotumuz uzaya gitmiş ve benim onun başından geçenleri ayrıntıları ile yazmak için dünyaya dönmesini beklemem gerekiyordu.

Yazının Devamını Oku

FETÖ kumpası uzay yolunda da karşımıza çıktı

22 Ocak 2024
FETÖ'nün kumpas operasyonları dışında TSK’daki kendilerinden olmayanlara yönelik operasyonlarından birini de “disiplin kurulu kararı” oluşturdu.

Uzaya giden ilk astronotumuz Alper Gezeravcı da, Fetullahçı Terör Örgütü’nün Hava Kuvvetleri’ndeki yapılanması tarafından “disiplin kurulu kararı” üzerinden kurulan kumpasla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılan 400’e yakın subay ve pilottan birisiymiş. 

FETÖ’cüler, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri’nde kendilerinden olmayan birlerce kişiyi, sahte ihbar ve görüntüler yanında özel hayatları ile tehdit ederek Türk Silahlı Kuvvetleri’nden uzaklaştırdılar. Alper Gezeravcı da o dönem FETÖ’nün kurbanlarından birisi oldu. 2011’de hakkında sahte ihbar ve iftira üzerine Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’nda çöreklenmiş FETÖ’cüler tarafından yasadışı sorgulanmış ve tehdit edilmiş.

O süreci yakından bilen eski TSK mensubu’nun anlattıkları ilginç; “Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’nı kontrol eden FETÖ’cüler kendilerinden olmayan herkese karşı bir operasyon yaptılar. Üryani Kömbeci’nin başında olduğu ekip sahte ihbarlarla hedef aldıkları subayları yasadışı sorguya alıp tehdit ve şantajla ellerinden imzalı ifadeler aldılar. Alper Gezeravcı da bunlardan birisi, Hava kuvvetleri’ndeki FETÖ’cü istihbaratçılar bu çocuğu günlerce baskı altında tutup, tehdit edip, vaatlerde bulunup ’İmzala işte bir şey olmayacak’ deyip kendi yazdıkları metni imzalatmışlar. ‘Yoksa hakkındaki iddialar yayılır ailene kadar ulaşır’ diyerek tehdit etmişler.

KURUL VE MAHKEME FETÖ’CÜYDÜ

Bu sadece ona değil birçok kişiye yapılmış o dönem. Hava Kuvvetleri’ndeki bu ekibin hepsi FETÖ’cüydü; Disiplin Kurulu üyeleri Adli Müşavir eski hâkim yarbay Bedrettin Özgür FETÖ’den hükümlü, Kurmay Başkanı, Personel Başkanı, İstihbarat Başkanı tamamı FETÖ’cüydü. Bazılarının ailesi gayet mütedeyyin olan bu çocukları tek suçları FETÖ’cü olmamak, FETÖ operasyonlarına direnmekti. Hava Kuvvetleri’ndeki istihbarat ekibi yasadışı yöntemlerle hedef aldıkları personeli günlerce yorup, tehdit edip, ‘Bu bilgileri ailene göndeririz’, “Şunu imzalayın bir şey olmayacak’ deyip kendi yazdıkları ifadeleri imzalatıyorlardı. Sonra da FETÖ’nün elindeki Adli Müşavirlik dosyayı yine FETÖ’cülerin elindeki Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderiyor ve personel TSK’dan atılıyordu.

Sonrasında, ihraç kararına karşı iptal davası açsan da FETÖ’nün elinde olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nden (AYİM) olumlu sonuç alamıyorlardı. Çünkü AYİM de FETÖ’nün elindeydi. İhraç kararına ret veren eski hâkim albay firari Cemil Çelik de azılı bir FETÖ mensubudur.”

FETÖ’CÜ SALDIRISI

Gerçekten de Alper Gezeravcı uzay yolculuğuna çıkar çıkmaz sosyal medyada yalan, iftira ve dezenformasyon harekâtını başlatan da FETÖ’cü vatan haini

Yazının Devamını Oku

Bölücü 5 partiye göz yuman AYM uyuyor mu yoksa bizi uyutuyor mu

17 Ocak 2024
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine terör örgütü PKK’nın siyasi kolu HDP hakkında kapatma davasının üzerinden neredeyse 3 yıl geçmesine rağmen Anayasa Mahkemesi halen bir karar veremedi.

Düzeltiyorum aslında bir karar verdi; 14 Mayıs seçimleri öncesi 569 milyon liralık Hazine yardımını PKK terör örgütünün amaçları doğrultusunda kullanacağı gerekçesiyle önce bloke etti, bir ay sonra ise kararı değiştirdi. Böylece Hazine yardımı terör örgütü ve siyasi koluna verilmiş oldu.

PKK/HDP KENDİNİ KAPATTI

Anayasa Mahkemesi karar alsa da aslında ortada kapatılacak bir parti de kalmadı. Çünkü savunma yapmayarak Anayasa Mahkemesi’ni ciddiye almadığını gösteren HDP yönetimi, AYM’nin kararını beklemeden kendisi partinin kapısını kapattı.

Yani Anayasa Mahkemesi’nin kapatacağı bir parti ortada yok. Artık binalarının dışında tabelası bile olmayan HDP’den geriye sadece AYM’deki dosya üzerinde yazılı adı kaldı.

6 AYDA ÜÇ İSİM DEĞİŞTİRDİ

PKK’nın siyasi kolu 14 Mayıs 2023 seçimlerine kapatma olasılığına karşı YSP(Yeşil Sol Parti) adıyla girdi. Sonra adını HEDEP (Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) olarak değiştirdi. Yargıtay’ın HEDEP adının kapatılan HADEP’i çağrıştırdığı uyarısından sonra kısaltmayı DEM olarak değiştirdi. PKK’nın siyasi kolu şimdi TBMM’de DEM olarak faaliyet gösteriyor.

KARAR ASLAN’IN GİDİŞİNİ Mİ BEKLİYOR

Yazının Devamını Oku