Çünkü bu coğrafyadaki bin yıllık tarihimizde kurunun yanında o kadar yaş yanmıştır ki, dilimize yerleşmiştir.
Peki, kurunun yanında yaşın da yanmasının en büyük sakıncalarından birisi de nedir bilir misiniz?
Tabii ortaya çıkan korkunç adaletsizliğin yanı sıra…
Yaşın yanında kurunun da yanmaktan kurtulmasıdır.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 4 Eylül’de Çin’de yaptıkları görüşmede ABD Başkanı Barack Obama’nın konuyu kendisine açtığını ve Türkiye açısından “bir sıkıntı olmadığını” söylediğini açıkladı.
Çünkü Türkiye “artık bölgede var olduğunu göstermek durumundaydı” ve “geri adım atma şansı” artık yoktu. Atarsa o boşluğu IŞİD ve PKK, ya da onun Suriye’deki uzantısı PYD doldurabilirdi.
Dönüş yolunda uçakta konuşan Erdoğan, “barış zamanı başkomutanı” olarak Suriye’de süren “Fırat Kalkanı” harekâtına dair askeri nitelikte bilgiler de vermiş danışmanı Mustafa Varank’a ekranda harita açtırarak.
Buna göre, Türkiye’nin öne alıp destek verdiği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Fırat üzerinde önemli bir köprüyü ele geçirmiş ve Münbiç’e 11 kilometre yakına gelmişlerdi. Oradan El Bab’a ise 36 kilometre idi. Aslında daha önce ABD’ye Cerablus üzerinden Münbiç’e inmeyi teklif etmişti Türkiye, ama ABD “bu 2-3 ay sürer” diye reddetmişti.
Habere göre Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 4 Eylül’de görüştüğü ABD Başkanı Obama’ya “Anladığı dilden” böyle İngilizce hitap etmiş, “YPG teröristtir” demişti.
Bu işin biraz hamaseti tabii…
Yoksa Erdoğan da biliyor Obama’nın YPG’nin ne olup olmadığını gayet iyi bildiğini.
Nereden mi biliyoruz. ABD Senatosunun Silahlı Hizmetler Komitesinde 28 Nisan 2016’da yapılan bir oturumdan.
Bu sözler geçtiğimiz hafta, 30-31 Ağustos tarihlerinde Ankara'da 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası temaslarda bulunan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun'un Müsteşarı Jeffrey Feltman'a ait.
Meclis'i ziyareti sırasında darbecilerin yol açtığı tahribatı görmenin alt üst ettiğini söyleyen Feltman, kendi halkı ve vekillerine karşı bu eyleme yol yapanların yargı önüne getirilmeleri gerektiğini vurguluyor.
Bu çerçevede Meclis'in darbe girişimini araştırma komisyonu kurmasını olumlu karşıladıklarını söyleyen Feltman, zanlıların adil yargı haklarının da gözetilmesi gerektiğini vurguluyor ve Türkiye'nin bir an önce Olağanüstü Hal düzeninden normal düzene geçebilmesini temenni ediyor.
Büyük bir kısmı zaten 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden bu yana açığa alınmıştı; daha bir o kadar açığa alınmış devlet memuru akıbetini bekliyor.
İşine son verilenlerin yarısından fazlası, 28 bin küsuru Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinden, çoğu öğretmen.
Polisler öğretmenleri izliyor 7,669 kişiyle. Üniversitelerden çıkarılan 2,346 kişi var. Sağlık Bakanlığından 2,108, Maliye’den 1,642, Diyanet’ten 1,519 çalışan var, liste azalarak devam ediyor.
Daha önce 15-16 Temmuz darbe girişiminde yer aldığı, karıştığı, Fethullah Gülen cemaatiyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle 3 binden fazla kişinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkisi kesilmişti.
İsminin açıklanmasını istemeyen güvenlik kaynaklarının verdiği bilgiye göre, 13 Mart 2014 tarihinde dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun odasında yapılan toplantı, katılımcılardan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in evrak çantasına kendisinden habersiz yerleştirilmiş “böcek” tabir edilen elektronik cihazla yapıldı.
Orgeneral Yaşar Güler
Cihazı oraya yerleştirmek ve daha sonra çıkarmak şüphesiyle soruşturulanlar Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve dönemin İkinci Başkanı (halen Jandarma Genel Komutanı) Güler’in özel kalem müdürlüğünde görevli askeri personel.
Rusya'nın soğuğunda bir küçük göçmen kuş, güneye göç için kanat çırpmaktan bitkin ve yarı donmuş vaziyette düşüp kalmış. Çiftlikte dolaşan bir inek de farkında bile olmadan yerde yatan kuşun üzerine pisliğini bırakmış. Pisliğin sıcaklığı bir süre sonra kuşu kendine getirmiş, neşeyle şakımaya başlamış. Kuşun şarkısı çiftlikteki kedinin de kulağına gelmiş. Sesi takip edip pislik yığınını bulmuş, eşeleyip kuşa ulaşmış ve bir çırpıda afiyetle midesine indirmiş.
Şimdi bu kıssadan çıkartacağımız hisseyi makalenin sonuna bırakacağım müsadenizle. Çünkü bu kıssanın Türkiye ile ABD arasındaki Suriye gerilimiyle benzerliğine dikkat çekmek istiyorum.
ABD uzun süre Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesini istedi. Ama ABD Başkanı Barack Obama kendi askerini göndermek, önceki başkan Bush döneminde olduğu gibi cenazeleri karşılamak istemiyordu.
Oysa Türkiye'nin kendi oyun planı vardı. Doğru ya da yanlış olmasını tartışmıyoruz burada, nitekim Başbakan Binali Yıldırım artık yeni bir Suriye siyasetinden söz ediyor. Ama Türkiye'nin oyun planı ile ABD'ninki aynı değildi, öncelikleri farklıydı mesela.
Aslında bu Türkiye'de de cevabı aranan bir soru:
Fethullahçı olma şüphesiyle açığa alınan, ya da işten atılan kamu çalışanları nasıl belirleniyor?
Bu konuda elimizdeki son resmi rakam, Başbakan Binali Yıldırım'ın 13 Ağustos tarihli açıklamasından. Buna göre 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden bu yana açığa alınan 76 bin 597, çıkarılan 4 bin 897, toplam işten uzaklaştırılan 81 bin 494 kamu çalışanı olmuş. İşten çıkarılanların 3 bin kadarı askeriyeden.
Tabii işine son verilenlerden bir kısmının durumu çok bariz. 15 ve 16 Temmuz'da darbe girişimi sırasında kalkışmaya ve çatışmaya katılmış halde yakalanmış olanlar için pek fazla kişinin diyecek bir şeyi yok.