Paylaş
Aslında bu Türkiye'de de cevabı aranan bir soru:
Fethullahçı olma şüphesiyle açığa alınan, ya da işten atılan kamu çalışanları nasıl belirleniyor?
Bu konuda elimizdeki son resmi rakam, Başbakan Binali Yıldırım'ın 13 Ağustos tarihli açıklamasından. Buna göre 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden bu yana açığa alınan 76 bin 597, çıkarılan 4 bin 897, toplam işten uzaklaştırılan 81 bin 494 kamu çalışanı olmuş. İşten çıkarılanların 3 bin kadarı askeriyeden.
Tabii işine son verilenlerden bir kısmının durumu çok bariz. 15 ve 16 Temmuz'da darbe girişimi sırasında kalkışmaya ve çatışmaya katılmış halde yakalanmış olanlar için pek fazla kişinin diyecek bir şeyi yok.
Mesela o gece bizim Hürriyet ve CNN Türk binalarını basan, polisle çatışmaya girip yakalanan yüzbaşılar ve ekiplerinin orduda aynen devam etmesi beklenemez.
Açığa alınanların üçte ikisinin Milli Eğitim sisteminden olduğu bilgisi var. Eğitim, malum Fethullah Gülen Cemaati'nin ilk ve en etkili çalışma alanı. Onu polis ve yargı izliyor, askeriyedeki yaygınlık ve derinlikse herkesi şaşırtıyor.
Peki, bu isimler neye göre saptanıyor?
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'a göre iki kademeli bir işleyiş var.
Bir kademede kamu kurum ve kuruluşlarının kendi iç düzenekleri çalışıyor. Buradaki isimlerin o kurum yönetimince şüphe götürmeyecek ve aynı zamanda hassas bilgiye sahip olmayacak görünenlerden bazıları hemen açığa alınıyor.
Aslında her kurumda yıllardan beridir cemaatçi diye bilinerek kariyer yapan, meslekte yükselen isimler var. Ve aslında Cemaatin resmi kurum, ya da özel şirket, yer etmek istediği yapılarda izlediği bir yöntemin de olduğu anlaşılıyor. Özellikle personel (insan kaynakları), teftiş kurulları, adli müşavirlikler, varsa istihbarat bölümleri hedef alınıyor.
Böylece işe eleman alma, elemanın yükselmesi önündeki rakiplerinin sahte suçlamalar ve soruşturmalarla saf dışı bırakılması, eleman hakkındaki soruşturmaların kapatılması ve elemanın yükselmesinin sağlanması için bu bölümler elzem sayılmış.
Bir de tabii sınav sorularının çalınması konusu var. Askeri liselerden, üniversite sınavlarına, oradan kamu personel sınavlarında dek, Cemaatin soruları çalıp elemanlarına sınav kazandırdığı iddiaları yıllardır medyada yer aldı, muhalefet partilerince gündeme taşındı. Ancak AK Parti ile Cemaatin arası iyiyken bu iddialar görmezden gelindi, üstü örtüldü.
Yani irade ortaya çıkınca kurumlarda önce nerelere bakılması gerektiğinin belli olduğu ifade ediliyor.
Tek tek kurumlarca saptanan bazıları ile hassas devlet bilgisine sahip olanlar ya da durumundan emin olunamayanlar Başbakanlığa iletiliyor.
Burada bir geçici komite ya da kurul çalışıyor. (Kurtulmuş'a bu kurulun, mesela 28 Şubat'taki Başbakanlık Takip Kurulu gibi bir adı olup olmadığını sordum, "Yok" dedi.)
Bu kurulun başında Başbakanlık Müsteşarı bulunuyor; şu anda Fuat Oktay bu koltukta. Ona Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürü yardımcı oluyor; oraya da şu anda Bilal Durdalı bakıyor.
Bu kurula gönderilen isimler bir kaç açıdan inceleniyor. Sadece etrafa sorup soruşturma değil bu ölçüler, anlatılana göre.
Mesela Bank Asya ile düzenli mali ilişkisi var mı?
Mesela çocukları Gülencilerin okullarına gidiyor mu?
Mesela Zaman ve Aksiyon aboneliği var mı?
Ve en önemlisi, sempatizanların değil teşkilat üyelerinin kullandığı özel amaçlı ByLock programıyla teşkilatın bilinen isimleriyle teması olmuş mu?
Kurtulmuş, bu bilgiler tam manzarayı vermiyorsa "Başbakanlığın diğer kurumlarından da" yardım alınabildiğini söylüyor, MİT'in de Başbakanlığa bağlı bir kurum olduğunu söylemeden.
"Bu hain grubu devletin içinden temizlememiz lazım" diyor Kurtulmuş; "Bu kadar büyük bir operasyonda hatalarımız elbette olabilir. Azami dikkat gösteriyoruz. Ama şahsın suçsuzluğu halinde zarar görmemesi için de elimizden geleni yapacağız."
Peki, Gülencilerden boşalan onbinlerce devlet memuriyetine bu defa başka cemaatlerin, ya da gizli grupların doldurulması söz konusu olur mu?
Kurtulmuş, "Amacımız bir daha olmaması" diyor ve bunun için demokrasi ve şeffaflığın birlikte güçlendirilmesi, devlet memuriyetinin bütün vatandaşların eşit hakkı olması gerektiğini söylüyor.
Bekleyip görmek gerekiyor.
Paylaş