Lyme, Türkiye’de adı yeni yeni duyulan bir hastalık olsa da pek çok ülkede özel klinikleri kurulan bir hastalık. Lyme Hastalığı ile Mücadele Derneği Kurucu Başkanı Biyolog Prof.Dr. Barbaros Çetin, ‘Borrelia Burgdorferi’ bakterisinin yol açtığı Lyme hastalığının gizli bir salgın olduğunu söylüyor. Türkiye’de son yıllarda yapılan ve bilimsel dergilerde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre bazı alanlarda kenelerin yüzde 44-95.8’inde Lyme’ye yol açan bakteri saptandı. Bakteri kenelerin yanı sıra sivrisinek, bit, pire, örümcek, ısıran sinekler ve at sineği sokmasıyla bulaşabiliyor. Ayrıca anneden karnındaki çocuğa, cinsel yolla, kan ve organ nakliyle, tükürük ve gözyaşıyla da geçebiliyor. Bakteri en çok orman/koyun kenesi aracılığıyla yayılıyor.
Lyme’den korunmak için:
-Sivrisinekler akşam karanlığı ve sabaha karşı saldırıya geçer. Uzun kollu ve paçalı giyinmek, cibinlik kullanmak ve çevrede durgun sular bırakmamak alabileceğiniz en basit önlemler.
-Sivrisinek kovucular kullanın.
-Sivrisinekler fesleğen, reyhan gibi kokulu bitkilerden hoşlanmıyor. Yakın çevrenizde, balkon, pencere önünde bunlara bakmanız bir nebze girişlerini engelleyebilir.
Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, vajinal enfeksiyona en sık mantar, parazit ve bakterilerin yol açtığını söylüyor.
Bazıları nadiren de olsa ıslak havlu, banyo giysileri ve banyodan da bulaşabiliyor.
Yine yaz aylarında terleme, havuz veya denize sık girilmesi nedeniyle vücutta çok fazla nem oluyor. Bu da zararlı bakterilerin en sevdiği ortam.
Prof. Dr. Fıçıoğlu vajinal enfeksiyonlardan korunmak için şunları öneriyor:
- Yüzme ve ağır egzersizler sonrası iç çamaşır veya mayonuzu değiştirin. Üstünüzde kurumasın.
- Havuzun en kalabalık olduğu saatlerde havuza girmekten kaçının. Suyunun kirli olduğunu düşündüğünüz denizlere girmekten sakının.
- Vajina içini hiçbir zaman yıkamayın. Bu, asit pH’ı değiştirerek, zararlı mikroorganizmalara üreme ortamı hazırlar.
Hacettepe Tıp Fakültesi Alerji ve İmmünolojik Hastalıklar Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. A.Fuat Kalyoncu, alerjik yapıdaysanız, yurtdışı seyahatlerinizde bilmediğiniz, daha önce denemediğiniz meyve, deniz ürünleri ve sebzeleri yememeniz gerektiğinin altını çiziyor.
Hemen her besin alerjiye neden olabiliyor. İki tip besin alerjisi bulunuyor.
Erken tip alerji, besin alımından sonra birkaç dakika veya saat içinde ortaya çıkan deride kaşıntı, kızarıklık, egzema, göz, dudak, dil ve damakta şişlikler, burunda akıntı, hapşırık, gözlerde sulanma, kızarıklık, nefes darlığı, hırıltı, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, tansiyon düşüklüğü, halsizlik, bayılma gibi belirtilerle seyrediyor.
Deri belirtilerinin yanında solunum yolu veya sindirim sistemiyle ilgili belirtilerin birlikte olması ise hayatı tehdit eden ağır alerjik reaksiyona yol açabiliyor.
Geç tip besin alerjileri ise daha nadir görülüyor. Bu alerjilerde genellikle besin alımından sonraki birkaç saat veya gün içinde ortaya çıkan inatçı kusma, karın ağrısı, ishal, kanlı dışkı belirtileri ve bazen büyüme geriliği görülüyor.
Besin alerjisinin günümüzde kabul edilen tek tedavisi, sorumlu besinin beslenmeden tamamen çıkarılması. Besin alerjisinde kullanılan bir ilaç tedavisi henüz yok.
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Emel Unutmaz Duman dondurmanın zengin içeriğiyle aynı zamanda besleyici de olduğunu söylüyor. Çünkü dondurmada protein, karbonhidratın yanı sıra A, C, E, D ve B vitaminleriyle kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineraller bulunuyor.
Kalori değeri daha düşük
Dondurmanın kalori değeri hamur tatlılarına kıyasla daha düşük. Buna karşılık vitamin ve mineral içeriği daha yüksek. Duman sütlü dondurma örneğini veriyor. “100 gram sütlü dondurma yaklaşık 190 kalori içeriyor. 100 gram sütlü dondurmada ortalama 148 mg kalsiyum, 115 mg fosfor, 63 mg sodyum, 181 mg potasyum, 0.1 mg demir, 440 IU A vitamini, 0.21 mg E vitamini, 0.21 mg B2 vitamini ve 0.1 mg niacin var” diyor.
Kilo sorunu olmayan çocukların, her mevsim, haftada 3-4, kilo sorunu bulunanların ise haftada 1-2 kez yemesinde sakınca bulunmadığını söyleyen Duman, “Dondurma karbonhidrattan zengin bir gıda. Bu nedenle tüketim miktarı ve sıklığı önemli” diyor.
Çocuklardan esirgemeyin
Çocukların bireysel özelliklerine göre değişmekle birlikte ortalama günde 2000-2500 kalori almaları gerekiyor. Erkek çocuklarda kas kitlesinin fazla olmasına bağlı olarak kız çocuklarına göre enerji ihtiyacı daha yüksek. Duman, “Günlük alınması gereken enerjinin yüzde 50–60’ı karbonhidratlardan, yüzde 15 i proteinlerden, yüzde 25-30’u yağlardan geliyor. Ancak bu oranlar da çocuğun bireysel özelliklerine ve beslenme alışkanlıklarına göre değişiklik gösteriyor” diyor.
Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 6-12 yaş arası çocukların günlük ortalama alması gereken enerji miktarı 1855 kalori. Ara öğünlerin, ortalama olarak, günlük toplam enerjinin yüzde 20’sine karşılık gelmesi gerekiyor. Basit hesapla bir çocuğun gün içerisinde 3 ara öğün tüketeceği göz önüne alındığında, ara öğün başına düşen enerji gereksinimi 110 kalori. Bu noktada özel paketli dondurmalar beslenme değeri ve porsiyon kontrolü açısından çocuklara seçenek olarak görülebiliyor.
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği’nden aldığımız bilgilere göre, arı alerjisi öngörülemeyen bir durum. Arının soktuğu yerde hafif derecede kızarıklık ve kaşıntıyla birlikte şişlik görülmesi normal bir reaksiyon. Tedavisiz iyileşiyor ancak arı alerjisi olanlarda ‘Venom olarak’ denen aşırı duyarlılık mevcut. Arı sokması nedeniyle hemen vücutta kaşıntılı kızarıklık, yüzde, boğazda veya dilde şişlik, öksürük, nefes darlığı, hırıltı, baş dönmesi, kramp tarzı karın ağrısı, kusma, ishal ve bayılma gibi belirtiler görülebiliyor. Arı alerjisini biliyorsanız epinefrin (adrenalin) isimli hayat kurtarıcı enjektörlerden bulundurmalısınız. Arı alerjisinin tedavisi de mümkün. Hastanın durumuna göre 3-5 yıl uygulanacak aşı tedavisiyle yüzde 95’in üzerinde başarı sağlanıyor.
Arıdan korunmak için
Parlak, renkli giydirmeyin.
Güçlü esans içeren şampuan, sabunlarla yıkamayın, parfüm sıkmayın.
Açık alanlarda tüm vücudu örten giysiler giydirin, şapka takın.
Çıplak ayakla yürütmeyin.
Ağız içinden sokulma riski nedeniyle önceden açılmış şişe veya teneke kutulardan herhangi bir içecek içirmeyin.
Yakın zamana kadar erkeklere 102, kadınlara ise bel kalınlığının 88 santimetreyi geçmemesi öneriliyordu. Bilim adamları hedefi büyüttü. Erkeklerin bel çevresini 94, kadınların ise 80 santimetrenin altına çekmeye çalışıyor. Acıbadem Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Baş, göbekten kurtulmak, beli inceltmek için şu önerilerde bulunuyor
1 Zerdeçalla yağ depoları boşalsın
Zerdeçal, karın bölgesinde fazla yağ depolanmasını engelliyor. Salata ve yemeklerinize ekleyebileceğiniz gibi takviye olarak jel formunu kullanabilirsiniz.
2Omega 6 ve Omega 3 dengesini kurun
MERS-CoV virüsünün bulaştığı hastaların çoğunluğu Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde. Ancak Katar, Umman, Ürdün, Kuveyt, Yemen, Lübnan, İran, İngiltere, Fransa, Tunus, İtalya, Malezya, Filipinler, Yunanistan, Mısır, ABD, Hollanda ve Cezayir’de de görülebiliyor. Geçen hafta düzenlenen Türk Toraks Derneği 18’inci Yıllık Kongresi’nde göğüs hastalıkları uzmanları hac ve umre için Suudi Arabistan’a veya hastalığın görüldüğü diğer ülkelere gidenlere uyarılarda bulundu. Buralardan döndükten sonraki 14 gün içinde ateşle birlikte alt solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük, nefes darlığı) olanların sağlık kuruşuluna başvurmaları ve hekimlerine seyahatine dair bilgi vermeleri uyarısı yapıldı.
Aşısı yok ancak şu önlemleri alabilirsiniz:
Kalabalıkta maske kullanın.
Hayvanlarla (özellikle develerle) temas etmeyin.
Sabun ve suyla sık sık ellerinizi yıkayın.
Mikroplarla kirlenme ihtimali olan yüzey ve eşyaları temizleyip dezenfekte edin.
Hasta kişilerle temastan kaçının.
Aslında kızamık bir çocuk hastalığı. Ancak aşısı bulunmayan, aşılandığı halde yeterince antikor gelişmeyen yetişkinlere de bulaşabiliyor. Sadece Almanya değil, ABD’den bildirilen vakalar da dikkat çekiciydi. Genellikle kış sonu ve ilkbahar döneminde görülen, ateş ve döküntüyle seyreden kızamık, bulaşıcı bir hastalık. Birkaç gün süren ateş döneminden sonra öksürük, burun akıntısı ve gözlerde kızarıklıkla seyrediyor. Döküntü yüzde ve boyunda başlıyor, sonra aşağıya doğru gövdeye, kollara, bacaklara ve ayaklara yayılıyor. Beş gün kadar süren döküntü, yayıldığı sırayla kayboluyor.
Kızamıktan aşıyla korunmak mümkün. Gelişmiş ülkelerdeki vakalarda, aşıya şu veya bu nedenle direnç göstererek çocuklarını aşılamayanların katkısı büyük. Kızamık kolay bulaşan bir hastalık. Hastaların hapşırığı ve öksürüğüyle, burun ve boğaz salgılarındaki virüsler etrafa saçılıyor. Virüs, havada veya bulaştığı zeminde iki saat canlı kalabiliyor. Kızamığı önemsemek gerekiyor. Sadece deride döküntü, ateş ve halsizlik yapmakla kalmıyor. Ölümle veya sakatlıkla sonuçlanan çok daha ciddi komplikasyonlarla seyredebiliyor.
Hastalık etkeni bir virüs olduğu için çok fazla tedavi seçeneği de bulunmuyor. Ancak hem çocuk hem de yetişkinlere uygun aşısının bulunması bir şans. Yetişkinlerin yaptırabileceği aşı da üçlü. Sadece kızamık değil, kabakulak ve kızamıkçık hastalıklarından da koruyor. Aşı dışında tabii ki doğal bağışıklık sisteminizi her daim güçlü tutmanız da yarar var. Sağlıklı beslenme, hareketli yaşam, yeterli ve kaliteli uyku bağışıklığı güçlü tutar.