Memet Eser

Cenazeler hastanelerde kalmayacak

4 Temmuz 2011
2 Temmuz 2011 tarihli Resmi Gazetede önemli bir kararname yayımlandı.

Buna göre, devlet üniversiteleri ile Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu sağlık tesislerinde sağlık hizmeti aldığı/tedavi gördüğü sırada vefat edenler ile ilgili olarak herhangi bir para talep edilmeyecek. Belirtelim ki, vakıf üniversitelerine ait hastaneler bundan muaf tutulmuşlardır.
Ancak, bu durumda olanların  aldıkları hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanmıyor olması ve ayrıca bir sağlık güvenceleri de bulunmuyor olması gerekmektedir. Böylece, sağlık hizmet bedelini ödeme yükümüne rağmen ödeme gücü bulunmayan kimselerden ücret talep edilmeyecek.
Denilebilir ki, böylesi durumlarda artık hastanelerde cenazeler rehin kalmayacak!

Sözleşmeden kadroya geçenler dikkat!

Kamuda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre 4/B statüsünde çalışanlar ile 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında çalışan sağlık personeli için kadrolu olma olanağı sağlandı. Fakat, tercihlerini bu yönde yapmak isteyenler biraz tedirgin ve tereddüt yaşıyorlar.
Bir kere, çalışma süresi 3-5 yıl olanlar için ve özellikle iş güvencesi açısından tereddüte mahal yok....
Bunların dışında, sözleşmeli olarak geçen çalışma süreleri kadroya geçince değerlendirilecek. Dahası bu süreler emeklilik ikramiyesi ödenmesi sırasında dikkate de alınacak...

Yazının Devamını Oku

Memurların rapor süresi karmaşası

27 Haziran 2011
SOSYAL güvenlik reformu ile birlikte devlet memurları ve diğer kamu görevlileri de 1 Ekim 2008’den itibaren sigortalı sayıldılar.

Eskiden Emekli Sandığı iştirakçisi iken şimdilerde 4/c statüsünde sigortalı oldular.
Ancak, genel sağlık sigortası kapsamına alınmaları 15.01.2010 tarihinde gerçekleşti.
Evvela, SGK 18/12/2009 tarihli Resmi Gazete’de “Kamu Personelinin Genel Sağlık Sigortası Kapsamına Alınması Hakkında Tebliğ”i yayımladı. Ardından Maliye Bakanlığı 31/12/2009 tarihli Resmi Gazete’de “Kamu Personelinin Sağlık Hizmetlerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna Devrine İlişkin Tebliğ”i yayımladı. Kamu personelinin GSS kapsamına alınmasıyla birlikte bunlar için düzenlenen istirahat raporlarının süresinde de karmaşa yaşanmaya başladı..

SGK doğru yaptı

SGK, 2010 yılı SUT’da istirahat raporlarına yer vermeyerek, bahsedilen genelgelerinde ise istirahat raporlarını sadece 4/a ve 4/b sigortalıları yönünden düzenleyerek doğru ve hukuki işlem yapmıştır.
Başlangıçta, duyuru yayınlayarak ayaktan tedavilerde tek hekim raporu ile bir defada en çok 10 gün istirahat verilebileceğinin kararlaştırılması hatalı olmuştur..
Keza memurlara tek hekim bir seferde 20 gün istirahat raporu verebilir!

İstirahat hakkı

Yazının Devamını Oku

Birçok işveren cezalık durumdan kurtuldu

20 Haziran 2011
Kamu işyerleri veya kamusal nitelikli işyerlerinin yanı sıra, toplu iş sözleşmesi yapılan özel sektör işyerleri ile 50 ve üzeri sigortalı çalıştırılan işyerleri, eksik sigorta gösterdikleri işçileri için artık bu durumu kanıtlayan belge vermek zorunda kalmayacaklar.

Bu belgeler süresinde verilmediğinde veya SGK tarafından kabul edilmeyince işverenlere dolaylı da olsa 2 asgari ücret ceza uygulanıyor. İşte bu sonuçtan büyük işverenler kurtuldu…
Küçük işyerlerinde zorunluluk  
Verilen yetkiyi kullanan SGK sadece 50 ve üzeri işçi çalıştıran işyerlerini kapsam dışında bırakmıştır. Şu halde 50’nin altın sigortalısı olan işyerleri bu belgeleri vermeye devam edecekler.
Bu arada, bir işverenin aynı anda birden fazla işyeri olması mümkün olduğundan, 50’den çok işçisi olan işyerinde belge vermeyecek ama daha az işçisi olan işyerleri için bu belgeleri verecek…
Belge saklamaya devam
Belge verme zorunluluğunun kalkmasını, bu belgelerin saklanması zorunluluğunun da kalktığı şeklinde anlamamak gerek. Zira, işverenler eksik sigorta gösterdikleri işçileri için bu belgelerini, diğer kayıtları gibi 10 yıl süreyle saklamaya devam edecekler.

Hangi belgeler kanıtlayıcı nitelikte sayılıyor  

Bu arada eksik sigorta bildiriminde her belge kanıtlayıcı belge sayılmıyor. Kurumca kabul edilen belgeler şunlar:

Yazının Devamını Oku

Kendi işyerinde SSK’lı olan şirket ortakları

13 Haziran 2011

ASIL olan şirket ortaklarının Bağ-Kur sigortalısı (şimdiki adıyla 4/B’li) sayılmasıdır. Bu durum geçmişte de bugün de esasen böyledir. Ancak, geçmiş dönemde çok sayıda kişinin Bağ-Kur’dan kaçıp SSK’lı olma çabaları beraberinde birçok karmaşayı da getirdi. Çoğu şirket ortağı kendine ait işyerlerinde işçileri gibi kendilerini de SSK sigortalısı gösterdirler. Bu durumda olanların önemli bir sayısal çokluğa ulaşmaları, soruna çözüm arayışını da beraberinde getirdi…
SSK ve Bağ-Kur’un bulduğu çözüm!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eşgüdümünde SSK ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğü yetkililerinin katılımı ile yapılan toplantılar sonucunda uygulamanın nasıl yürütüleceği kararlaştırılmış ve SSK’nın 09.02.1993 tarihli, 16-60 Ek sayılı genelgesi yayınlanmıştır.
Buna göre;
1- Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işverenin emrinde çalışmaları dolayısıyla SSK sigortalısı olanlar, sigortalılıkları sürerken çalıştıkları işyerine veya başka bir şirkete ortak oldukları takdirde SSK sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar Bağ-Kur’a tabi tutulmayacaklardır.
2- Şirket ortağı olmaları dolayısıyla Bağ-Kur sigortalısı olanlar, sigortalılıkları sürerken. bir hizmet akdine dayanarak çalışmaya başladıkları takdirde, bugüne kadar uygulana geldiği üzere Bağ-Kur  sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar 506 sayılı Kanuna(SSK) tabi tutulmayacaklardır.
Uygulama 01.10.2008’e kadar bu şekilde sürdü. Şirket ortakları kendi işyerinden SSK sigortalısı olabildiler.

Yazının Devamını Oku

İşçilerin izin hakkı

6 Haziran 2011
YAZ geldi. İşçiler çoğunlukla bu aylarda yıllık ücretli izinlerini kullanmak isterler.

Bununla ilgili kurallar ise İş Kanununda düzenlenmiştir. Ancak, işyerinin yönetim yetkisi işverene ait olduğundan, işçilerin izin taleplerini de dikkate alarak ve işyerindeki işin akışını bozmadan izin dönemlerini işveren belirleyecektir.
Çalışanların yılın belli zamanlarında dinlenmelerinin sağlanması anayasal bir haktır. İş Kanunu kapsamında çalışanlar bu haklarını kullanırken, yani izindeyken çalışmadıkları günlerin ücretini de hak ederler.
İş Kanuna göre, yıllık ücretli izin hakkından yararlanılabilmesi için işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak  üzere, en az bir yıl çalışmış olmak gerekmektedir. Bir yılın hesabında ise işverenin birden fazla işyerindeki toplam çalışma süreleri birlikte dikkate alınır.

Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez

İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;
- Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden,
- Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden,

Yazının Devamını Oku

Sigortalı hesap fişi istenemez

30 Mayıs 2011
EMEKLİ aylığı bağlanması için işten ayrılıp SGK’ya başvuran bazı sigortalılardan SGK “sigortalı hesap fişi” diye bir belge istiyor. Ama böyle bir belge yok!..

Memur istiyor, sigortalı ne yapacağını bilmiyor, işveren beni ilgilendirmez diyor, yetkililer ise, “siz yine de doldurup verseniz iyi olur” diyor...
“Sosyal güvenlik reformu” olmuş, sosyal sigorta iş ve işlemleri değişmiş, kullanılan belgeler farklılaşmış vs. bunların sanki hiçbir anlamı yok... İlginç olan en yetkili SGK Müdürü de bu belge ile başvuru lazım diyor... İnsan şaşırıyor; yetkili kimse açıp mevzuatını okumaz mı, merak etmez mi, “reform oldu, SGK olduk, belki değişmiştir” diye düşünmez mi!...
Biz bir kez daha anlatalım da belki buradan okurlar...

Sigortalı hesap fişi nedir

Geçmiş dönemde, 1 Ekim 2008 öncesinde SSK işlemlerinde kullanılan bir belgedir. Belge özellikle emeklilik sürecinde kullanılmaktaydı. Sigortalının emekli aylığı bağlanması için işten çıktığı tarih prim belgesinin SSK’ya verilmesinden çok önce ise, prim belgesi SSK’ya verilinceye kadar o belgede olacak çalışma gün ve kazançları ihtiva eden/taahhüt eden bir belgeydi. Böylece sigortalının ayrıldığı dönemdeki çalışmaları da dikkate alınarak emekli aylığı bağlanma süreci başlatılırdı. Aksi halde prim belgesinin verilmesi beklenecekti.
Örneğin; sigortalı 2007/Mart ayında 15 gün çalışmış ve işten ayrılarak emeklilik başvuru yapmış ise, mart ayındaki 15 günün dikkate alınması için ta 2007/Nisan ayının sonu beklenecekti. Bunun yerine, 15 günlük çalışmaya ilişkin bilgileri ihtiva eden “sigortalı hesap fişi” işverence doldurulup SSK’ya verilmekle sorun gideriliyordu.

Sigorta hesap fişi artık yok

Bu belge 1 Ekim 2008 sonrası süreçte SGK tarafından kullanılan belgeler arasında sayılmamıştır. Ne yönetmeliklerde ne de diğer alt düzenlemelerde buna yer verilmemiştir. Garip olan bu belge, SGK’nın “e-bildirge” sisteminde halen durmaktadır. Sanırım yanılgıya sebep olan da bu... Mevzuatta yok, ama fiilen var!

Yazının Devamını Oku

Sigortasız çalışan işçinin tazminat hakkı

23 Mayıs 2011
ÜLKEMİZİN kronik sorunlarından birisi de çalıştırılan işçilerin çoğunun sigortasız olması. Çok çeşitli sebepleri olan bu gerçeğin işçiler açısından önemli sonuçları var.

İşçiler, sigortasız çalıştırıldıkları dönem boyunca sosyal güvenlik haklarından mahrum kalıyorlar. Emeklilik için aranan sigorta gün sayıları ve kazançları adeta “sıfırlıyor”… Sağlık hizmetlerinden de yararlanamıyorlar.
Dahası, bu olumsuz durum sadece sigortasız çalışan işçinin kendisini değil, eşi ve çocuklarını da etkiliyor. Onlarda sağlık hak sahipliğinden mahrum kalıyorlar.

Sigortasız çalışmanın kapsamı

Birçok küçük ve orta boy işletmede işçiler sigortasız çalıştırılmaktadır. Sigortasız çalışma ise işçilerin SGK’ya hiç bildirilmemesi değildir sadece. Bunun yanı sıra, bildirimi yapılmış işçilerin ücretlerinin ve çalışma günlerinin daha düşük bildirilmesi de kaçak işçiliğin birer parçasıdır.

İşçilerin şikayet hakları

Sigortasız çalışan işçiler haklarının tesisi için bu durumlarını SGK’ya şikayet edebilirler. SGK’nın işçi şikayetlerine göre işlem yapabilmesi için ise işçilerin işten çıkmamış olmaları gerekmektedir. İşten çıktıktan/çıkarıldıktan sonra yapılan şikayetler ise çok da olumlu sonuçlar vermemektedir. Ancak, işçinin elinde yazılı belge var ise işten çıktıktan sonra yapılan şikayetlerden de işçi lehine sonuçlar çıkabilir.

Tespit davası hakları

İşçiler sigortasız çalıştıkları sürelerini, işten ayrıldıktan sonra 5 yıl içinde açacakları hizmet tespit davası ile de tespit ettirebilirler. Mahkemece tespit edilen ücretler ile çalışma gün sayıları SGK tarafından dikkate alınır ve o işçinin sigortasına sayılır.

Yazının Devamını Oku

SSK ve Bağ-Kur’a aynı anda prim ödeyenlerin çilesi

16 Mayıs 2011
CANI yanmış bir okurumuzun sorusu bu haftaki yazımıza kaynak teşkil etti. Benzer durumda binlerce yurttaşımız var. Sorunlarına çözüm arayıp da bulamayan, bu sebeple bıkan ve vazgeçen yurttaşlarımızın bu yönlü sorunlarının çözümü var...

Olay özetle şu şekilde gelişiyor: Kişi, 1990-1992 devresinde SSK sigortalısı olarak çalışıyor, 1994 yılında ise bir limited şirkete ortak oluyor (hatır uğruna ortak olması sonucu değiştirmez) ve ortaklık 2008 yılı başına kadar devam ediyor. Bu arada bu kişi, 1996 yılından bu yana kesintisiz olarak SSK sigortalısı olarak da başka bir işyerinde çalışıyor. Devamla SGK, şirket ortaklığından ötürü Bağ-Kur sigortalısı saydığı bu kişiye 30.000 TL’ye yakın borç çıkarıyor. Kargaşa da burada başlıyor. 1996-2008 devresindeki çakışan SSK ve Bağ-Kur sigortalılıklarından ötürü nasıl işlem yapılacak? Her iki statü için ödenen primlerden bir kısmı iade edilmeyecek mi? Sonuç olarak SGK uygulaması nasıl olmalı? Bu durumda olanlar ne yapmalı?
Hangi statüde sigortalı sayılacak
Olay geçmiş dönemin mevzuatı ile ilgili. Buna göre, “önce başlayan sigortalılık ilişkisi geçerli olur” ilkesi ile sorun çözülecek. Bu durumda kişi, 1990-1992 devresinde SSK sigortalısı olmuş ve ara vermiş. Sonra şirket ortaklığı sebebiyle 1994’de Bağ-Kur sigortalılığı başlamış. Şirket ortaklığı devam ederken de bir başka işyerinde SSK sigortalısı olarak 1996’da çalışmaya başlamış.
Her ne kadar, şirket ortaklığı hatır uğruna olsa da ve baskın çalışma biçimi işçi olarak çalışma şeklinde olsa da kişi bağ-Kur sigortalısı sayılmak durumundadır. Esasen, Bağ-Kur sigortalısıyken de bir işyerinde işçi olarak çalıştığında SSK primi ödenmemesi gerekiyordu. Ama yanlışlıkla da olsa yatırılmış…
O halde bu noktadan sonra ne yapılacak?

Sorunun çözümü var

Sorunun çözümü, halen yürürlükte olan 22.02.2006 tarihli ve 5458 sayılı Kanunun 16. maddesinde...

Yazının Devamını Oku