Geçmiş dönemde olduğu gibi şirket ortağı veya vergi mükellefi olanlar yine Bağ-Kur sigortalısı olmaya devam ettiler. Ama bu konuda 1 Mart 2011 tarihi itibariyle “sona gelindi”. Yakın zamanda, Bağ-Kur statüsünde sigortalı kalmaz ise kimse şaşırmasın!...
Sigortalılık statülerinin çakışması
Öteden beri olduğu üzere 1 Mart 2011’den itibaren de, işçi, esnaf/şirket ortağı ve memur statülerinin bir kimsede aynı anda çakışması halinde, öncelik memur statüsündeki sigortalılığın olmaya devam edecek. Dahası, hangi statünün önce başladığının da bir önemi yok.
Bir kimse memur ise, diğer statülerde çalışmasının olması veya bu statülerinin daha önce başlamış olması sonucu değiştirmeyecek. Memur olan kişi, eski deyimle hep “Emekli Sandığı iştirakçisi” sayılacaktır.
İşçi ve esnaf/şirket ortağı statüleri çakışır ise
1 Mart 2011’den sonra, bir kimsede işçi(SSK) ve esnaf/şirket ortağı(Bağ-Kur) statüleri çakışır ise, o kimse artık SSK sigortalısı sayılacaktır. Bu noktada, SSK statüsündeki çalışmanın daha önce veya sonra başlamış olmasının da bir önemi olmayacak.
Böyle olunca, birçok kimse kendi işyeri/şirket ortaklığı olsa bile, bir başka işyerinde/arkadaşının yanında “işçi” görülecek ve kolayca SSK sigortalısı olabilecektir.
Bununla birlikte iş kazası bildiriminin yanında kaza gününün sigortalı sayılıp sayılmayacağı önemli sorunları da beraberinde getirmektedir.
Kaza günü sigortalı çalışma sayılır mı?
İşverenlerin veya adlarına mali müşavirlerinin yaptığı bildirimlerde, kaza gününü çalışmadan saymadıkları bilinmektedir. Bu durum herhangi bir teftiş ya da soruşturma olmadığında dikkat de çekmemektedir. Ancak, iş kazalarının soruşturulması durumunda bu durum ortaya çıkmaktadır.
Örneğin; işçi 10.04.2011 günü iş kazasına uğramış ve 20 gün rapor almış ise, 2011/Nisan ayı sigorta bildiriminde çalışması 9 gün gösterilmekte, kaza günü dikkate alınmamaktadır.
Ancak bu durum SGK denetim uygulamalarında kabul görmemektedir. Çalışan işçinin o gün kazaya uğradığı dikkate alınarak, kaza gününün de sigortalı çalışma bildiriminde dikkate alınması gerektiğine hükmedilmektedir. Yukarıdaki örnekte, işçinin 2011/Nisan ayı sigorta gününün 10 gün olması gerekmektedir.
Böyle olunca, kaza gününü sigorta gün sayısı olarak bildirmeyen işverenler, bu durumun denetim ile ortaya çıkması durumunda 2 asgari ücret ceza ile karşı karşıya kalmaktadırlar.
Rapor süresinde çalışmazlık bildirimi
İş bu noktada bitmemektedir. Raporlu işçinin rapor süresince işyerinde çalışmadığının bildirimini de işverenler yapmak zorundalar. Bu bildirimi yapmamak da idari ceza yaptırımına tabi. Cezası ise, bildirim süresinde yapılmadığında işçi başına aylık asgari ücretin onda biri, hiç yapılmaması halinde ise işçi başına aylık asgari ücretin yarısıdır.
Buna göre, 13/5/1971 tarihli ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetime elkoyduğu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlere borçlanma hakkı geldi.
Bu kapsamda olanlar, gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri için kendilerinin ya da hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek SGK’ye başvurmaları kaydıyla borçlanabileceklerdir.
Ancak borçlanma hakkı için belli bir süre sınırı getirilmiştir. SGK’ye yapılacak olan başvuruların 25.08.2011 tarihine kadar yapılması gerekmektedir.
Ödenecek tutar
Gözaltında ve tutuklulukta geçirilen sürelerin borçlanmasında ödenecek tutarı ilgilileri kendileri tespit edeceklerdir. Şöyle ki, seçecekleri matrahın %32’si üzerinden ödeme yapılacaktır. Seçilecek matrah ise asgari ücretten az ve asgari ücretin 6,5 katından fazla olamayacaktır.
Örneğin; 1981 yılında 4 aylık gözaltı süresini borçlanmak için 10 Haziran 2011 günü SGK’ye başvuran kişi, matrahı asgari ücret olarak beyan eder ise, başvuru tarihinde geçerli olan aylık asgari ücret tutarı üzerinden hesaplama yapılacaktır. 796,50x%32=254,88 TL aylık tutar olacak, dört aylık borçlanma tutarı ise 254,88x4=1.019,52 TL olacaktır.
Gerekli belgeler nasıl temin edilecek
1402 sayılı Kanuna göre borçlanma yapmak isteyenler, haklarında alınan sıkıyönetim mahkemesi kararlarını şahsen ya da avukatları aracılığıyla Kara Kuvvetleri Adli Müşavirliği’nden temin edip borçlanma başvuru belgesi ile birlikte sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine müracaat edebilecekleri gibi, sadece borçlanma belgeleri ile müracaat etmeleri halinde SGK’ce söz konusu belgeler Kara Kuvvetleri Adli Müşa-virliği’nden istenebilecektir.
Konu kamuoyunda çok tartışıldı ve eleştirildi. Neticede 6111 sayılı “Torba Kanun” ile yapılan düzenlemeyle başa dönüldü. Artık trafik kazasından kaynaklı tedavi giderlerini SGK karşılayacak..
Kanun değiştirildi
“Torba Kanun” ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi değiştirildi, “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” ifadesine yer verildi. Dahası, 6111 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinde; “Bu kanun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” şeklinde düzenleme yapılarak, 25 Şubat 2011’den önceki kazaların tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanmasının yolu açıldı.
Ödeme usullerini belirledi
SGK, 25 Şubat 2011’den sonra meydana gelen trafik kazaları sebebiyle, sağlık tesisleriden gönderilecek faturaların ödenme usullerini belirledi. Bu tarihten önceki tedavi giderlerinin nasıl karşılanacağı ise daha sonra duyurulacak.
Buna göre, trafik kazasının oluş tarihine ve kazazedenin genel sağlık sigortalısı olup olmadığına bakılmaksızın 25/02/2011 tarihinden itibaren üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca verilecek tüm sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacak.
MEDULA’DA DÜZENLEME
Sosyal güvenlik kapsamında olan yani genel sağlık sigortalılarının tedavi giderlerinin faturalandırılması MEDULA üzerinden yapılacak. Bunun için SGK, MEDULA’da düzenleme yaptı. Genel sağlık sigortalısı olmayanların tedavi giderleri ise, MEDULA’da düzenleme yapılıncaya kadar SGK’ya manuel olarak fatura edilecek. Sağlık hizmet sunucuları tüm kazazedeler için tedavi bedellerine ait fatura ekine trafik kazası olduğuna dair kanıtlayıcı belge veya tespit tutanağı ekleyecekler. Öte yandan, genel sağlık sigortalısı olmayanların tedavi giderlerinin karşılanması trafik kazaları halleriyle sınırlı. Bu kişilerin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda tanımlanan trafik kazası tarifine uymayan kazalar sonucu oluşacak tedavi giderleri SGK tarafından karşılanmayacak.
ÜLKEMİZDE genel eğilim esnafın prim borcunu düzenli ödememesi yönündedir. Çıkarılan af yasaları/yapılandırmalar biriken borçları eritse de bu eğilim nedense değişmemektedir. Çoğunlukla da emeklilik yaşı gelince, esnaf prim borçlarını kapatmaktadır. Ama prim borcunun ödenmemesi başka bir sorunu da beraberinde getirmektedir: Borcu olan esnaf ile birlikte bakmakla yükümlü olduğu eşi ve çocuklarının sağlık giderleri SGK tarafından karşılanmamaktadır!
Eş ve çocukların ödeyecekleri GSS primleri
Yukarıdaki başvuru süreci sonrası borcu olan esnafın eş ve çocuklarının ödeyecekleri GSS primleri aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
Eğer yapılan gelir testi sonucu yeşil kart verilmez ise, 2011 yılının ilk atlı aylık döneminde;
? Aile içinde kişi başına düşen aylık gelir 265,33 TL’nin altında ise, 26,55x1/3x30x%12 = 31,86 TL.
? Aile içinde kişi başına düşen aylık gelir 265,33 TL ile 796,50 TL arasında ise, 26,55*30*%12 = 95,58 TL,
? Aile içinde kişi başına düşen aylık gelir 796,50 TL ile 1.593 TL arasında ise, 26.55*2*30*%12 = 191,16 TL.
Borcu olanlar için bizce kaçırılmaması gereken düzenlemeler yapılmış... Borçların gecikme zammı ve cezalarının tamamen silinmesi, yerine enflasyon oranında faiz uygulanması mevcut
borçları büyük oranda kaldırıyor.
Taksitlendirme imkanı ise cabası. Borçlarını yapılandırmak suretiyle ödemek isteyenler dilerler ise 18 aylık taksit yapabilecekler. Hem de iki ayda bir ödemek üzere.
Dahası yapılandırılan borçları için Ziraat Bankası’ndan kredi alma imkanları da var.
Buraya kadar iyi... Ama bu kredi imkanından “SSK sigortalıları” yararlanamıyor?
Protokol hangi SGK borçlularını kapsıyor
Bildirim aylık prim ve hizmet belgesi denilen matbu bir form ile yapılmaktadır. Bunun yerine başka bir form da kullanılamaz.
Aylık prim ve hizmet belgesi e-sigorta yoluyla, internetten SGK’ya gönderilmektedir.
Belgede çalışanların her birisi için ayrı ayrı “aylık kazançları” ile “sigorta günlerine” yer verilir...
İşte bu belgenin, bir de işyerlerinde çalışanların görebilecekleri yerlere asılmaları zorunluluğu bulunmaktaydı. Böylece çalışanlar sigortalı olup olmadıklarını, günlerinin eksik veya ücretlerinin düşük gösterilip gösterilmediğini buradan sorgulayabilecekti.
Dahası işverenler bu belgeyi asmazlar ise asgari ücretin 2 katı para cezası ile karşılaşıyorlardı.
6111 sayılı “Torba Kanun” ile prim belgesinin asılma zorunluluğu kaldırıldı. Artık, prim belgeleri işyerlerine asılmayacak, asılmadı diye ceza da uygulanmayacak…
Sağlık hakkı açısından kız çocuklar arasında yaratılan fark!
1 Ekim 2008’e gelinceye kadar, çalışmayan ve evli olmayan kız çocukları yaşları kaç olursa olsun anne ve babaları üzerinden sağlık yardımı alabiliyorlardı. Hatta evlenip yada çalışmaya başlayıp sağlık hak sahipliklerini kaybettikten sonra, eğer eşlerinden ayrılır veya işten çıkarlar ise tekrar anne ve babaları üzerinden sağlık yardımı alabiliyorlardı...
Konu, ücretsiz izinliyken doğum yapan veya hastalanan işçilere doğum veya hastalık parası verilip verilmeyeceğine ilişkin….
Geçmişten bu yana var olan bir uygulama sosyal güvenlik reformu ile işçiler lehine değiştirilip kurala bağlanmış. TBMM 5510 sayılı Kanunu kabul etmiş ve o kanun Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş… Ama yetmiyor bu SGK’nın kimi personeli için…
Örneğin, 5510 sayılı Kanunun 9. maddesi ikinci fıkrasının uygulaması için bir de merkezden/Ankara’dan yani SGK başkanlığından talimat gerekiyor… O talimatlarda geliyor SGK müdürlüğüne; aman ne talimatlar, sanki “reform” yapılmamış, sanki 5510 sayılı Kanun yok, sanki eski 506 sayılı SSK Kanunu yürürlükte...
Netice, işçi ücretsiz izinliyken doğum yaparsa veya hastalanıp istirahat raporu alır ise birkaç istisna hali hariç analık/hastalık paraları ödenmez deniliyor!...
İşte o kadar; “ben böyle yazdım, 5510 sayılı Kanunu da takmam, eskiden beri biz zati böyle yapıyoruz, buyurun başınızın çaresine siz bakın” tarzı…
Ama sanırım bu tarzın da sonuna gelinmiş durumda…
Daha önce uyarmıştık!
11 Ocak 2010 ve 25 Ocak 2010 tarihli Hürriyet Ege’deki iki yazımızda bu konuya dikkate çekmiş ve uyarılarda bulunmuştuk:SGK talimatları gerekçe gösterilerek bazı SGK müdürlüklerinde; İş Kanunu uyarınca ücretsiz izin hakkını kullanan işçilere, bu sürede hastalanırlar ise ya da doğum yaparlar ise SGK’nın hastalık parası ve analık parası ödemeyeceği gibi sağlık hizmeti de vermeyeceğini duyurmuştuk… -Sağlık hizmeti konusu başka bir yazıda alınacak nitelikte olup şimdilik burada üzerinde durmayacağız... Şunu da eklemiştik: “SGK da bu tür görüş yazanların İş Kanunlarını/İş Hukukunu iyi bilmeleri gerekiyor. Aksi halde böyle yersiz ve yanlış görüşler yazmaktan kurutulamayacaklar. Vatandaşı mağdur edecekler…” Öyle de oldu; birçok işçi mağdur edildi/ediliyor… Ama hakkını mahkemelerde arayıp kazananlar da var. Aşağıda değineceğiz…