Melike Birgölge

Vahşet değil hayat tanrısı!

30 Nisan 2010
Sinema, tiyatro niçin yapılır? Birçok şeyi fark etmemizi sağlamak ve bazı konularda bizi yeniden yaratmak için değil mi?

Yaratmak…

Yaratmak…

 

Tanrı bizi yaratıyor.

 

Sonrasında bizim gözlemlerimiz, yeteneğimiz devreye giriyor.

 

Yaratıcılığımızla karakterimizi şekillendiriyoruz ve kendimizi yönetiyoruz hayatımızda.

Yazının Devamını Oku

Cesareti olanlar kalbini koysun ortaya!

27 Nisan 2010
İçiniz kıpır kıpır bu aralar değil mi?

Her şeye yeniden başlamak istiyorsunuz.

Kalbinizde yeni bir şeyler yaşamanın heyecanı...

Yeniden, yeni…

Doğanın her şeyi yenilediği gibi, insanın da coşkusunu kalbinde hissettiği, içindeki her şeyi yenilemek istediği, yenilediği, yenilendiği zamanlardır bahar ayları.

Umutların, mutlulukların, hayallerin, heyecanların, ilişkilerin…

İçimizdeki tomurcuk çatlayıp, mis kokulu güle, renk renk çiçeğe bırakır kimliğini bahar gelince. Tıpkı dallardaki tomurcuklar gibi…

Baharın müjdecisi olan portakal çiçeklerinin, yaseminlerin, sarmaşıkların, güllerin kokusunu içime çekmek ne güzelmiş, her nefeste.

Yazının Devamını Oku

Er meydanında bir ahu!

23 Nisan 2010
Günümüzde güç kimde?

Şimdiki nesil bilmez ama bizim kuşaktakiler hatırlarlar.

 

‘He man’ diye bir çizgi film kahramanı vardı.

 

‘Güç bende artıııııııııkkkkkkk!’ dediği anda…

 

‘He man’ kötülere karşı savaşır, gücünü onlarla mücadele etmek için kullanırdı.

 

Yazının Devamını Oku

Bırak konuşsunlar!

20 Nisan 2010
Yapılır mı böylesi? Olmuyor ama!

Önceki söylediklerine hatta birçoğunda duygularımızı, kendimizi bularak eşlik ededuralım.

 

O da ne?

 

Hoooooppppp!

 

Bir yenisi daha geldi.

 

Yazının Devamını Oku

Yapraklarınızı yaşama dökenlerden misiniz yoksa hayata çiçek çiçek açanlardan mı?

16 Nisan 2010
İnsan neden olduğundan farklı ya da başka biriymiş gibi görünmek ister?

Karşısındaki, kendini olduğundan farklı görsün, farklı düşünsün…

 

Neden ki?

 

Böyle bir şeye ne gerek var ki?

 

Olduğun gibi, her halinle doğal, zıtlıklarınla çelişkilerini kabul ederek yola devam etmek varken…

 

Yazının Devamını Oku

Koklamaya kıyamadığınız manolyalar çeliğe dönerse!

8 Nisan 2010
Koklamaya kıyamadığınız o manolyalar var ya…

Hani ilk zamanlar gözünüz gibi baktığınız…

Hani gözünüzü kamaştıran, bakmaya doyamadığınız…

Hani koklamaya kıyamadığınız…

Hani yoğun bir sevgi ve ilgiyle suladığınız…

Su vererek mutluluğa buladığınız…

Hani ellerinizle büyüttüğünüz…

Solarken dirilttiğiniz…

Bir zaman sonra…

Yazının Devamını Oku

Güne çay - kahve içerek başlanmayacak artık

5 Nisan 2010
Güne başlarken ya da gün içinde verdiğimiz molalarda içtiklerimiz…

Çay, kahve, kakao, ya da meyve suyu…

Sabah kalktınız, kendinize gelmek için bir bardak çay…

İş yerinde mola verdiniz ya da bir arkadaşınızla cafede buluştunuz, sohbette nedir size eşlik eden; dumanı tüten, kokusu burnunuza bayram yaşatan sıcak bir kahve.

Enerji versin diye akşamüstü saatlerinde taze sıkılmış bir bardak meyve suyu…

Akşam iş çıkışı bir cafeye girdiniz, garsondan bir kakao rica ettiniz. İçince çikolata yemiş gibi oldunuz, tadı damağınızda hayat bulurken size mutluluk da getirdi. Çikolata yemek insanı mutlu eder ya...

Ve de günü çakırkeyif bitirmek üzere içtikleriniz…

Akşam yemeği eşliğinde ya da sonrasında şarap, rakı…

Yazının Devamını Oku

Gülben gül deriyor çocukları güldürüyor!

1 Nisan 2010
Son iki günde Türkiye ve Dünya gündemindeki olanlara bakar mısınız? Sadece iki günde neler…

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye temasları…

 

Başbakan Erdoğan'ın ‘Almanya'da Türk okulları açılsın’ önerisine Almanya'nın eski başbakanlarından Gerhard Schröder destek veriyor.

 

Rusya'daki patlamaların yankıları sürüyor.

 

ABD Başkanı Barack Obama, ABD’nin kıyı hattının geniş bir şeridini petrol ve doğal gaz aramalarına açmaya karar veriyor.

 

Yazının Devamını Oku