Başka topraklarda değil Hürriyet’te açan…
Hani başı tok pardon başı dik duran…
Yonca Tokbaş.
Köşe komşum…
Nasıl da güzellik katar bir yüze.
Nasıl da değiştirir birçok şeyi.
Nasıl da ısıtır insanın içini.
Bir gülümseme, bir bakış gibi değerdir cihana.
Gözünde canlanan kareler sırayla…
Sabahları uyandığında eski zamanların uzun sehpasında oyuncaklarını dizilmiş buluyor. Onlarla zaman geçiriyor.
Derken O geliyor yanına, kahvaltı yapıyorlar güle oynaya…
Her gün en güzel cicilerini giyiyor.
Şehirden kaçarak spritüel bir huzur bulmak için gittiğiniz…
Hani upuzun merdivenleri tırmanmaya başlarken, bir yandan Haliç'in muhteşem siluetini seyrettiğiniz…
Bir yandan da ortamın yaydığı mistik huzuru soluduğunuz…
Yolun sonunda karşınıza çıkan tarihi Pierre Loti Kahvesi’nden gördüğünüz, İstanbul manzarasıyla mest olduğunuz…
Sadece eşsiz manzarasına mest etmekle kalmayan, sizi alıp birkaç yüz yıllık geçmişe, eski zamanlara, Cenevizlilere, Osmanlılara götüren yer…
‘Haydi Pierre Loti’ye…’ derken gidelim dediğim burası değil.
Eyüp sırtlarındaki Pierre Loti’ye de gidin tabii.
Arada bir hayatın maratonunda soluklanmak, huzur solumak, gözlerinize muhteşem bir görsel şölen sunmak için…
İnsanlara söyleyeceğiniz güzel ve anlamlı sözleri onlara iletirken biraz daha dikkatli olsanız!
Ruhumuzu nasıl da okşar söylenen hoş cümleler.Nakış inceliğindeki güzel sözleri kalbimize işlemenin yanı sıra bizler de sevdiğimiz ya da hayatımızdaki insanlara güzel cümleler söyleriz.Bazılarımız gerçekten hissetmeden söyler bu özel sözleri ve güzel cümleleri.Bol keseden dağıtır gibi! Her önüne gelene…Halbuki öyle kelimelerdir ki… İncelikle seçildiği gibi özel insanlara söylenmesi gereken…***Bu noktada hoş sözler söyleyen kişi şunu düşünmüyor aslında.Güzel, anlamlı cümleleri öylesine söylemiş olabilir.Ya dinleyen…Dinleyen, bu sözleri kalbinin her bir hücresine işleyecektir elbette.Ki gün gelip bir gün, söyleyen çekip gittiğinde geride kalanın yaşadığı kırık dökük duyguları, sarsıntı ve yıkıntının acılarını kim onaracak?***Güzel sözler söylemekle bitmiyor yani olay.Söylenen hoş kelimeler, aynı zamanda söyleyene sorumluluk yüklüyor.Ağırlığı var söylenenlerin.İş ki, bunu söyleyenin farkına varması!Mesele şu aslında; söyleyen, dönüp gittiğinde, söylenen kişinin kalbinde taşıması ağır bir yük bıraktığını düşünemiyor.***Olayın bir de şu yönü var.Derin, anlamı olan güzel yakıştırmaları önünüze gelene ya da hissetmediğiniz kişilere söylediniz diyelim.E günün birinde hayatınıza giren; gerçekten çok sevdiğiniz, değer verdiğiniz, koklamaya doyamadığınız, bakmaya bile kıyamadığınız o özel kişiye neler söyleyeceksiniz?
Bol keseden dağıttığınız sözleri gereksiz tüketmekten pişmanlık duymayasınız sonra! Ve de söylediğiniz güzel, anlamlı sözlerin hakkını vermediğiniz için ilmeğin en büyüğünü kendi boynunuza geçirmeyesiniz!
Bazı insanlar, niye takarlar ki bunu?
Böyle bir aksesuarı (!) takmaları için ‘Bir nedenleri ya da haklı gerekçeleri var mı diye düşünüyorum.
Düşünüyorum da akıl erdiremiyorum.
Sadece istemekle kalmıyorlar, onu yaşamayı da…
Hem de iliklerine, her bir hücrelerine kadar…
Onu istemek, onu yaşamak…
Ama hayatında o olmayanlar, onu isteyenler bir yana, ona sahip olanlar da dertli.