Amerikalı tarihçi Prof. Justin McCarthy, ‘1915: Van’da Ermeni İsyanı’ adlı kitabında olayların gerçek yüzünü belgeleriyle gösteriyor...
Ve diyor ki:
- Müslüman sivillerin içinde bulunduğu ilk büyük katliam, savaşın başladığı dönemde Ruslar Dir-Başkale ve Saray bölgelerini işgal ettiğinde gerçekleşti.
- Dir, Başkale ve Saray şehirlerindeki işgal edilen köylerde kadınlara toplu tecavüzler, yağma ve cinayetler vuku buldu.
- Bu şehirlerde yaşananlar, diğer bölgelerde arkadan gelecek olayların habercisiydi.
- Önce memurlar, askerler ve jandarmalar öldürüldü.
- Bunu hırsızlık ve gasp izledi.
*
Geçen ay Temsilciler Meclisi’nden de geçen tasarı, Başkan Trump’a gönderilecek imiş.
Ve diyoruz ki tasarlanan oyunlardan biri olan tasarı, Türkiye’ye karşı tehdit amaçlı Beyaz Saray’da bekletilecek...
Nereye kadar bekleyecek göreceğiz...
*
Bize “soykırım” iftirasını atarak Türkiye’yi istediği yöne çevirmeyi hedefleyen ABD, her gün yeni bir senaryo yazıyor...
Lakin dönüp de kendi kanlı tarihinin sayfalarına hiç bakmıyor...
Kendi tarihinden bazı dönemlerin vahşetini anlatan iki dizi var Netflix’te...
Biri
Lakin tüm etik değerlerin yerini faydacı teoriler alıyor.
Ve dünya distopyaya doğru hızla yol alıyor sanki...
*
Jeremy Bentham tarafından üç yüzyıl önce sistemleştirilen faydacılık teorisinin zirvelerinde geziniyoruz...
Ekonomik büyümenin gerilediği ve gelir eşitsizliğinin yüksek olduğu ülkelerde durum gittikçe kötüleşiyor...
BM’nin raporlarına göre, savaşların ve iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkileri açlığın artmasında büyük rol oynuyor...
Ve raporda deniliyor ki:
Bir yanda açlık artıyor ve obezite büyüyen bir sorun haline geliyor.
Ve geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Sosyal İşler Bakanları Zirvesi’nde gelinen noktayı özetleyerek diyordu ki:
Bugün dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Müslümanlar, maalesef güçleriyle orantılı siyasi etkiye, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyine sahip değiller.
İnsanlığın bugünkü gelişmişlik seviyesinin temelleri İslam coğrafyasında atılmış olmasına rağmen, Müslümanların günümüzde yaşadığı sıkıntıların sebeplerini iyi düşünmeli, analiz etmeli ve çözüm yolları üretmeliyiz.
Ve çözümden kaçanların çareyi de bulamayacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan:
Aksi takdirde sadece şikâyet etmekle, sadece dövünmekle, sadece konuşmakla bir yere varamayız. Hele hele çareyi başkalarından beklemekle elde edeceğimiz hiçbir şey olamaz.
*
İslam ülkeleri bir araya gelerek kendilerine ortak bir yol haritası çizemiyor ama her geçen gün küresel güçler aleyhlerine yeni kararlar alıyor...
Alman Der Spiegel gazetesinden
Kaç yüzyıldan beri umutla yaşayan halk, çocuklarını büyütmeye çalışıyor bilmiyoruz ama bildiğimiz umut hâlâ fakirin ekmeği bu coğrafyada...
Batılıların sık söylediği “Vaatler memleketinde insan açlıktan ölür” misali bir süreç yaşanıyor...
*
Alışverişi canlandırmak uğruna indirim günleri düzenlenmesine itirazımız yok ama halkın cebinde olan veya olmayan paraya göz dikerek budalaya çevirmenin de bir anlamı yok...
Tükettikçe tükeniyoruz diyenleri hafife almanın da...
Çula çaputa verilen parayla bir ülkenin ekonomisi düzlüğe çıkmaz...
*
Dünyanın birçok ülkesinde halk açlıkla boğuşuyor.
Böylesine milli bir meselede NATO’daki kafayı sorgulaması gerekirken, ülke gündemini siyasi krize sokmanın hayallerine sığınıyor...
Terör örgütü PYD/YPG, katliamlarına rağmen terör örgütünden sayılmıyorsa bunun sorumlusu NATO’daki kafadır...
Bu yüzden de beyin ölümü tartışmaları boşuna yaşanmıyor...
*
Soğuk Savaş yıllarında NATO kafasının bize yıllarca uyku hikâyeleri anlattığını geç de olsa anladık ama bugün hâlâ anlamayanlar var.
‘İzm’lerin gölgelerindeki savaşlardan bıkıp usanmadık hâlâ...
‘İzm’lerini yıkamayan toplumlara demokrasi bu yüzden gelmiyor.
Bağımlı bağımsızlık hikâyeleriyle yıllarca aldatılmışız...
Diplomasiyi çöpe atmışlar...
Tek gerekçe, S-400 füzelerini Rusya’dan almak... Hem müttefik olarak Patriot füzelerini satmayacak, hem hava savunmasız bırakacak, hem de Rusya’dan satın alıyoruz diye hesap sorulacak...
*
Amerika’nın farklı yüzüyle yeni tanışmıyoruz ama her ülkeye böylesine açıkça saldırılması tehlikenin kapıya dayandığının göstergesidir... ABD’nin bu tehlikeli gidişine dikkat çekenlerden biri de Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov:
Yeni bir soğuk savaş başlarsa, mutlaka sıcak savaşa dönüşür ve böyle bir şey, tüm medeniyetimizin yıkımı olur. Buna izin verilmemeli.
*
CNN’e konuşan Gorbaçov, Moskova ve Washington’ın yeni bir soğuk savaşın başlamasına izin vermemesi gerektiğine dikkat çekerek diyor ki:
Silahların kontrolünü amaçlayan anlaşmaların yeniden yapılması şart... Kontrol dışına çıkarmak büyük bir hatadır.
Dünyanın hemen her ülkesinde büyük kalabalıklar ekmeğini kazanmanın kavgası içinde...
Lakin kazandıklarını da tüketmenin arayışında.
Kırık hayatların kucağında yaşayanların durumuna karşı duyarsızlıklar da büyüyor...
Oğuz Atay’ın ‘Tutunamayanlar’ eserinde anlattığı gibi, kendinden kaçanların ve yalnızlığa alışkınlıklarını arttıranların kalabalıklaştığı bir süreçten geçiyoruz.
*
Manevi boşlukların içinde dolaşanlar, eşyalara ve taşınmaz mallara tutunarak yaşıyor.
Şöhretine, parasına, malına, makamına, arsasına, evine, arabasına tutunarak yaşayanların ölene kadar mutlu olamadıklarını belirten uzmanlar, tüketerek kendini mutlu etmek isteyenlerin sayısının arttığına dikkat çekiyor...
Ve tüketim çılgınlığını körüklemeye ise çocukları etkilemekle başlanıyormuş...