Bu konuyla ilgili yazdıklarımızdan sonra, ülkemizde farklı çıkışlarıyla gündeme gelen Dr. Ümit Aktaş da oldukça dertli.
*
“Bu ülkede son 10 sene içinde neden reçete edilen antidepresan sayısının 14 milyondan 55 milyona çıktığını izah edin” diyen Dr. Ümit Aktaş soruyor:
Modern tıp ekolü, hangi kronik hastalığa şifa olabiliyor?
*
Hastalıklar niye arttı?
Niye bu kadar çok ilaç kullanılıyor?
Niye hastalıkları tedavi edemiyorsunuz?
Ve hemen her gün buna benzer sorunlarını sağlık sektöründe yaşadıklarını anlatıyorlardı...
Çünkü bu sorunlarla hastalar ve doktorlar karşı karşıya...
*
Prof. Dr. Mendelsohn, Los Angeles’taki doktorların sigorta primleriyle ilgili yolsuzlukların artmasını protesto etmek için grev yaptıklarını hatırlatıyor ve diyor ki:
Ölüm oranlarında yüzde 18’lik bir azalma görüldü!
Grev sona erip tıbbi makineler yeniden gıcırdamaya başladığında, ölüm oranları tekrar önceki seviyesine çıktı.
*
Böylesine ağır bir iddiayı yalanlayan olmadığı gibi, Amerika’da bile medya ve yetkililer konuyu yeteri kadar araştırmadan geçiştirdi...
- Artık modern tıbba inanmıyorum!
*
‘Aykırı Bir Doktorun İtirafları’ kitabıyla sağlık sektöründe bilmediklerimizi anlatan Dr. Mendelsohn perde arkasında yaşananları şöyle özetliyordu:
- Artık başka şeye inanıyorum: Bütün o süper teknolojiye rağmen ve size kendinizi Ay’a ayak basacak bir astronotmuşsunuz gibi hissettiren o seçkinci başucu ithamına rağmen, sağlığınıza yöneltilen en büyük tehdidin modern tıp anlayışına sahip doktorunuzdan geldiğine inanıyorum.
*
Modern tıp uygulamalarının yüzde doksanından fazlası yeryüzünden silinecek olsa bundan insanların sağlığının derhal ve olumlu yönde etkileneceğine inandığını söyleyen Dr. Mendelsohn:
- Doktorların, hastanelerin ve ekipmanların yüzde doksanından fazlasının ortadan kalkmasında insan sağlığı açısından büyük fayda olduğuna inanıyorum...
*
Hastane köşelerinde tedavi olmayı bekleyenleri, ilaç almak için maddi sıkıntı çekenleri, günlerce olmayan ilaçları arayanları, ameliyat için aylarca bekleyenleri, ‘bıçak parası’ diye gelenekselleştirilen ücreti ödeyebilmek için tarlasını, ineğini, evini satanları, yurtdışına tedavi olmak için gidenleri dün gibi hatırlıyoruz...
Ambulans rezaletlerinin yaşandığı günleri de...
Yıllarca şahitlik ettik ve yaşadık...
*
O günden bugüne özel hastaneler, devlet hastaneleri olağanüstü bir yere geldi...
Tıp fakültelerinin sayısının artışıyla artık her ilimizde çok sayıda özel hastaneler ve şehir hastaneleri var...
Ve klinikler ve sağlık merkezleri...
Diş, göz, saç ekimi, kalp, organ nakli, doğum gibi daha birçok branşta Avrupa ve Ortadoğu’dan insanların gelip ülkemizde tedavi olduğunu da görüyoruz...
Din, ırk, toprak, mezhep ve altın için yapılan tüm savaşların sonucunda bir taraf zafer kazanırken diğer taraf mağlubiyetin yaralarını sarmakla gün tüketmiş...
“Savaşların kazananı yoktur” dediklerine kendimizi fazla inandırmayalım...
Çünkü savaşlar sonunda ülkeleri ya büyütür ya da küçültür...
*
Trump her gün yeni bir savaşın fitilini ateşliyor.
Ve dünyayı yeniden büyük kutuplaşmanın eşiğine doğru sürüklüyor.
1964 yılında ABD Başkanlık
Düzensiz göçmenleri taşıyan fiber teknenin batışıyla 11 kişi ölüyor ve sekizi çocuk...
Avuçlarından çalınmış özgürlüğüne yeniden kavuşabilmenin, yeni bir hayata başlayabilmenin umuduyla, çocuklarını kurtarabilmek hayaliyle suları geçmeye çalışıyorlardı...
Ve anne ve babalar istemeden de olsa bu umuda yolculuklarda çocuklarına en büyük kötülüğü yapıyordu...
Hayatlarını sulara gömüyordu...
*
Ve “Kayıtlardan göçüyorum sakıncalı bir yurttaş şerhiyle” diyen şairin anlattığı trajedi yaşanıyor sularımızda...
İnsanların ölümü artık kimseye bir şey ifade etmiyor...
*
Neden savaşlar oluyor biliyor musun?
Annesi yaşlı gözleriyle şöyle diyor:
Çünkü dünya insansız başladı ve de onsuz bitecek...
*
Evet, dünya insansız başladı ama savaşlarla insan kendi soyunu yok etmeye devam ediyor.
Yaşanan gelişmeler dünyada son insan ölene kadar savaşların da hiç bitmeyeceğini gösteriyor.
Ve barış da hiç gelmeyecek gibi...
Çünkü küresel güçlerin en büyük para kazanma kaynağı savaşlar...
Uzaylılar var. Bunun başka yolu yok. Milyarlarca yıldız arasında her türlü yaşam formu olmalı...
Ve devam etmiş:
Belki de şu anda buradalar ve biz onları göremiyoruz...
*
Demek ki uzaylılar bizi görüyor...
Ve bizlerin hiçliğin ortasındaki halini gördükleri için de görünmemeyi tercih etmiş olabilirler...
Yani yaşanan tüm gelişmeleri, savaşları, cinayetlerin hepsini uzaylıların yaptığını söylediklerinde hiç şaşırmayacağız...
Uzaylılar da bu kadar katliama sessiz kalıyorlarsa onlara da diyecek söz bulamıyoruz...