14 Mart 2006
SÜPER Lig her hafta kamuoyuna yeni ve çarpıcı bir gündem sunuyor. Bakın, 24 haftası geride kalan Süper Lig’de neler konuşuluyor ve tartışılıyor... Samsun-Beşiktaş maçında Ahmed Hassan’ın nefis bir golü güme gitti. Hakem Oktay Demiray, avantaj kuralını düşünmeden çaldığı düdükle golü geçersiz saydı.
Kamuoyu ise, avantaj kuralını bir kenara iterek, başka bir konuyu tartışıyor...
Eğer Beşiktaş şampiyonluğa oynasaydı ve böyle bir golü iptal edilseydi, Oktay Demiray’ın hali ne olurdu?
O ana kadar mükemmel yönettiği maç unutulur, çaldığı hatalı düdük haftanın gündemine taşınır ve ortalık birbirine girerdi.
Belki de genç hakemin sıhhati bozulur, bozuk moralle bir süre kendini toparlayamazdı.
Oysa, bir de onun iç dünyasına girebilsek ve maç sonrası yaşadığı fırtınaları hissedebilsek...
Sevgili Oktay Demiray’a, Samsun dönüşü havalimanında rastladım. Kısa bir süre konuştuk. Söyledikleri gerçekten önemliydi. Açık yürekle yanlış düdük çaldığını beyan etti. Gelecek her türlü eleştirilere saygı duyduğunu da ekledi.
Dikkatle dinledim Demiray’ı. Bir söz benim kadar çevremdekileri de sarstı ve etkiledi. Dedi ki...
Duygusal davranmam beni hataya sürükledi!
Sonra devam etti konuşmaya...
Sakatlanan ve yerde kıvranan İbrahim Üzülmez’i görünce, dayanamadım ve hemen oyunu durdurarak yanına koştum. Oysa, pozisyonun bitmesini beklemem gerekirdi...
İşte, Demiray’ı hataya zorlayan yanlış düdüğün arkasındaki asıl gerçek...
Acıma hissi ve düşene yardım isteği.
Kimse kızmasın Demiray’ın çaldığı yanlış düdüğe...
Hakemler de insandır.
* * *
F.BAHÇE, bu sezon hiçbir hafta böylesine övgü dolu sözler ve alkışlarla haftanın takımı seçilmedi.
Alkışlardan Christoph Daum da payını aldı!
Dünya liglerinin belki de en çok eleştirilen teknik adamına yine de sataşanlar çıktı.
Ancak, Konyaspor maçının özellikle ikinci yarısında F.Bahçe’ye oynattığı futbolun keyif verdiğini haykıranlar çoğunluktaydı...
Ayrıca, Appiah’ın da Konya maçındaki performansı muhteşemdi. Sezonun en başarılı oyununu oynadı.
Tam 110 kez topla buluştu. Ve 88 isabetli pas verdi!
Bunlar, şimdiye dek Süper Lig’de hiçbir futbolcunun ulaşamadığı rakamlardı..
Yani, Appiah da bu hafta bir rekora imza attı.
Asist kralı Alex mi ne yaptı?
68 kez topla buluştu, 53 isabetli pas attı.
Bir bakıma, Ganalı’nın performansı yanında sönük kaldı!
* * *
HAFTANIN en ilginç demeci G.Saray Teknik Direktörü Erik Gerets’ten geldi.
Trabzon maçında çok iyi oynadıklarını söyledi.
İzleyenlerin G.Saray’dan keyif aldığını vurguladı.
Bu güzel futbola, bu skorun yakışmadığını dile getirdi.
Ve konuşmasını şöyle bağladı...
Taktiksel açıdan da çok iyiydik. Doğru kararlar verdik.
Yani, aslan payını kendine sakladı Belçikalı hoca.
Bir başka söyleyişle, G.Saray’ın bugünlere gelmesinde, Eric Gerets imzasını unutanlara bir mesaj gönderdi Belçikalı hoca...
* * *
YUKARIDAKİ satırlarda haftanın en ilginç demecini Erik Gerets’in verdiğini söylemiştim...
Son anda sevgili Erman Toroğlu’nun bir televizyon konuşmasını dinledim. Ve ikileme düştüm...
Toroğlu diyordu ki...
Gerets, hücumu Trabzonspor’dan daha çok düşündüklerini, rakip kaleye daha çok adamla gittiklerini ama gerekli sonuca ulaşamadıklarını söylüyor. Olmaz, yanlış söylüyor.
Ve sevgili Toroğlu konuşmasını şöyle noktalıyor.
Her gün seks yapmakla çocuk olmaz. Kadınların muayyen günleri vardır.
Seçimi sizlere bırakıyorum sevgili okurlar... Gerets’in demeci mi ilginç, yoksa Toroğlu’nun söyledikleri mi?
Yazının Devamını Oku 13 Mart 2006
BEŞİKTAŞ’ta 5 banko adam oynamadı. Özellikle Sergen Yalçın ve Tümer Metin gibi iki usta yönetmenin yokluğu, Beşiktaş’ın klasik düzenini de etkiledi. İlk 45 dakikada Gökhan Güleç ve Bobo önlerine atılacak topları boşuna beklediler. Sağa-sola koşarak pozisyon kovaladılar... Yine de aradıkları pasları alamadılar.
Beşiktaş, bu iki ustanın yokluğunu çok koşarak, yardımlaşarak ve savaşarak unutturdu.
Okan Buruk, tekrar formaya kavuşmanın sevinciyle oynadı. Her topa saldırdı, rakiple boğuştu ve bir de gol attı.
Kleberson’un Okan Burak’a yardımı gerekirdi. Oysa, yine sıradan bir kimliğe büründü Kleberson... Oyuna beklenen ağırlığı koyamadı. Beşiktaş’ı rakip kaleye taşıyacak teknik beceriyi de gösteremedi. Brezilyalı, geldiği günleri aratıyor.
Savunmanın her adamı, kendi bölgelerinin birer bekçisi gibiydi. İlk yarıda hiçbiri oyuna katılmadı. Koray ve İbrahim Toraman böyle bir sorumluluğa soyunabilirdi. Herhalde, Tigana’nın direktifi gereği ilk yarıyı pas geçtiler. İkinci yarıda daha fazla hücuma çıkarak Beşiktaş ataklarına etkinlik getirdiler.
İlk yarının hücumdaki en başarılı adamı Ahmed Hassan idi. İkinci yarıda ise, Gökhan Güleç’in performansı mükemmeldi.
* * *
Beşiktaş, dün Samsun’da iki şanssız olay yaşadı. Biri, Mustafa Doğan’ın kendi kalesine attığı gol sonrası sakatlanması... Diğeri de, Ahmed Hassan’ın attığı nefis golün hakem Oktay Demiray’ın düdüğüne takılması...
Demiray, İbrahim Üzülmez’e faul yapan Musa’ya sarı kart göstermek için pozisyonun bitmesini bekleyebilirdi. Öyle yapmadı, Ahmed Hassan’ın topa vurduğu anda düdüğünü çalarak oyunu kesti ve golü geçersiz kıldı.
Beşiktaş, her maçın final bölümünü ilk 45 dakikaya oranla daha etkili oynuyor. Dün Samsun’da da böyle davrandı. Hücumu daha çok düşündü, rakip kaleye daha kalabalık gitti.
Oynadıkları futbol belki pek keyif vermedi. Ancak, 5 banko adamın yokluğunda yine kazanmayı becerdi. Aldıkları 3 puanın değerini gelecek haftalarda daha iyi anlayacaklar.
Yazının Devamını Oku 10 Mart 2006
BİR satranç oyunu düşünün... Masanın bir ucunda Jean Tigana, diğer tarafında Ertuğrul Sağlam. Tigana, maçın ilk 45 dakikalık bölümünde meslektaşı Ertuğrul Sağlam’ın oyun planı ve düzenini bozacak hiçbir hamle üstünlüğüne ulaşamadı.
İlk raundun yönetmeni ve ustası Ertuğrul Sağlam’dı. Kayserispor’u istediği ve planladığı gibi oynattı. Beşiktaş’a da oynama fırsatı vermedi.
Bu dakikalarda Tigana’nın devreye girmesi gerekirdi. Oyunu ağırdan alarak yan ve geri paslarla tempoyu hiç yükseltmeden rakibin açığını yakalamanın zorluğunu anlatmalıydı Beşiktaş’a...
Sahanın her bölgesini çok adamla kontrolde tutan Ertuğrul Sağlam’ın planını bozacak hamleler ve değişiklikler düşünmeliydi.
Çözümü sadece Sergen Yalçın ve Tümer Metin’den beklemenin ötesinde, kenar adamlarını devreye sokabilirdi Jean Tigana...
Ahmed Hassan ile İbrahim Üzülmez’i rakip alana daha çok ve etkili koşturmanın yollarını arayabilirdi.
Yine kalabalık Kayseri savunmasının yerleşim düzenini bozacak, en azından peşinden koşturacak ve boş alanlar yaratacak İbrahim Akın’ı oyuna alabilirdi. Böyle bir kan değişimi Gökhan Güleç’i de etkileyebilirdi.
Bunların hiçbirini yapmadı Mösyö Tigana... Beşiktaş ilk 45 dakikayı eli-kolu bağlı bir kimliğe bürünerek ve rakibin egemenliğini kabullenerek bitirdi.
H H H
Ve Tigana, beklenen hamleyi 65. dakikada gerçekleştirdi. Sergen Yalçın ile İbrahim Üzülmez’i oyundan alarak, İbrahim Akın ve Bobo’yu sahaya sürdü. Ve Beşiktaş’ı skor üstünlüğüne taşıyan gol de hemen geldi. Bir kanat organizasyonunda Ahmed Hassan’ın kenardan taşıdığı topa dokunan Gökhan Güleç işi bitirdi.
Oyunun final bölümündeki performansı farklı ve etkiliydi Beşiktaş’ın. Tempo yükseldi, oyun çabuklaştı ve kanatlar işlemeye başladı. Savunmanın oyuna katılım hevesi arttı.
Ahmed Hassan sağ kulvarı bir otoban gibi kullanmaya başladı. İlk 45 dakikanın dağınık ve etkisiz adamı oyuna damgasını vurdu. Taşıdığı her top rakip kalede gol pozisyonuna dönüştü. Bobo’nun attığı ikinci gol de Ahmed Hassan’ın bir eseriydi.
Ve Tigana ilk 45 dakikada sadece seyrettiği oyunu son raundda çözerek, meslektaşı Ertuğrul Sağlam’ı mat etti.
Söylemeden geçemeyeceğim... Tigana’nın mücadeleye ısınamadığı dakikalarda, Cordoba gibi usta bir kalecinin varlığı ve mükemmel performansı, Fransız hoca için büyük bir şanstı.
Dünkü skor Beşiktaş’ı kupada bir üst tura taşıyacaktır. Yakaladığı fırsatı kaçıracağını düşünmüyorum. Sadece, işin pek kolay olmadığını anlatmak istiyorum.
Yazının Devamını Oku 7 Mart 2006
F.BAHÇE, Daum ile üç yıllık beraberliğinde ilk kez ardı ardına üç hafta maç kazanamadı. Elbette, eleştiri okları yine Daum’a yönelecekti. Ve G.Saray’a kaçan liderliğin faturası Alman hocaya kesilecekti. Oysa, F.Bahçe camiası ile medya Kayserispor yenilgisine farklı bir yorum getirdi.
Christoph Daum, her ne kadar yenilginin sorumluluğunu yüklense ve acı çektiğini haykırsa da, eleştiriler Daum’u aşarak bazı futbolculara da yöneldi...
Kimin aklına gelirdi, patlayan öfkenin prens Alex’e kadar uzayacağını... Hatta Anelka’yı da vuracağını...
Kayseri’de, Daum’a istifa diye bağıran bin kadar F.Bahçeli taraftarın, yere göğe sığdıramadığı Alex’e de tavır alıp, Alman hocaya şöyle bir soru yönelteceğini kim düşünebilirdi...
Bu Alex sevdasından ne zaman vazgeçeceksin?
Yine kim akıl edebilirdi, aynı taraftarın Alex’ten sonra Anelka’ya da sataşacağını...
Yabancılar kötü oynadıkça, taraftar Pierre Van Hooijdonk’un F.Bahçe’deki performansını hatırlayarak öfke dozajını hemen ikiye katlıyor. Ve bir başka soru dillerde dolaşıyor...
Daum, takımdaki yabancıları kenara çekmekten çekiniyor mu?
İşi gerilere götürenler, şöyle bir iddiayı da gündeme taşıyorlar...
F.Bahçe, devre arası kampını iyi değerlendiremedi!
İşte, ardı ardına yitirilen puanlardan sonra F.Bahçe’deki manzara aynen böyle.
Daum yine hedef adam gibi gözükse de şimdi Prensler de eleştiriliyor!
Dikkat, balayı bitti, artık yataktan çıkın...
* * *
VE GALATASARAY tam 13 hafta sonra liderliği yakaladı. Bir bakıma fırtına dindi Galatasaray’da.
Parasızlıktan karikatürlere konu olan, bir ara idmana çıkmayan ve F.Bahçe’nin 6 puan gerisine düşen G.Saray, artık şampiyonluk hesapları yapmaya başladı.
Bu arada, Samsunspor maçından sonra Eric Gerets’in bir demeci, teknik açıdan bazı mesajlar veriyordu. Gerets diyordu ki...
Üç santrforla oynamanın bize bir yarar getirmediğini Samsunspor maçında gördük. Sistemde bir değişiklik yapacağız.
Nasıl bir sistem değişikliği yapabilir Belçikalı hoca? Öncelikle çift santrfora dönecek Gerets.
Bu ikili kim olabilir?
G.Saray’ı yakından izleyenler, Necati Ateş’i banko görüyor.
Öyleyse, tercih Hakan Şükür ile Ümit Karan arasında...
Ve Gerets, hücumda eksilttiği bir forvetin yerine orta sahaya bir adam sürecek.
Bu futbolcu kim olabilir?
Ya savaşan Ayhan Akman, ya da teknik özelleklerle donatılmış Sasa İliç...
Şimdi Gerets’in G.Saray’ı ile Daum’un Fener’i arasında amansız bir savaş başlıyor.
Bu savaşı Gerets kazanırsa, kahraman ilan edilir. G.Saray’ı mesken tutup, teknik adamlık kariyerini Türkiye’de noktalar. Daum kazanırsa, sık sık gündeme getirdiği huzursuzluğunu bir kenara iter. Ve yeni bir sözleşmeye imza atar.
Hem de ücretini ikiye katlayarak. Daum, başarıyı paraya dönüştüren en akıllı teknik adamdır.
* * *
VE Süper Lig’de dikkat çeken görüntüler, demeçler ve istatistikler...
3 Maç öncesi dua eden futbolcular her geçen hafta çoğalıyor. Kayseri’deki haftanın maçında Alex diz çökerek, Nobre kafasını elleri arasına alarak, Anelka avuçlarını açarak, Appiah ellerini havaya kaldırarak dua ettiler.
3Bu hafta lideri ağırlayacak Trabzonspor tam 9 yıldır Avni Aker’de G.Saray’ı yenemiyor. Trabzonspor en son 1995-96 sezonunda rakibini 4-1 yenme başarısını göstermiş. Daha sonra hiçbir maçı kazanamamış.
3Sergen Yalçın’ın Ankaraspor maçında oyundan çıkmasını "Yoruldu ve oyundan alındı" şeklinde yorumlayanlara ’süper solak’tan yanıt geldi. "Yorulduğum için değil, sakatlandığım için oyundan çıktım."
3Kayserispor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, galibiyeti F.Bahçe’nin kötü oyununa bağlayanlara isyan etti. Ve dedi ki: "F.Bahçe kötü oynadığı için değil, biz iyi oynadığımız için yenildi. Arada çok fark var. Lütfen atlamayalım."
Yazının Devamını Oku 6 Mart 2006
SERGEN Yalçın ile Tümer Metin yan yana oynar mı?" gibi klasik bir soruya hala kafa yoranlar, yüreğini rahat tutsun ... Cin gibi iki adam, Beşiktaş’ın sıkıntılar yaşadığı dakikalarda hemen devreye giriyorlar. Ve farklı bir kimliğe taşıyorlar Beşiktaş’ı...
Dün de böyle olmadı mı... Maç istatistiklerine ve notlara bakıyorum. Yani, Beşiktaş’ın top kaybı ve hatalı pas yüzdesi yüksek bir tempo ile oynadığı dakikalara...
Rakip, Beşiktaş’ın pas yapacağı ve nefes alacağı bölgelere baskı yapınca, oyun bir anda arap saçına döndü. Sıkıntıların başladığı dakikalarda bu ikili sahne aldı. Ve beklenmedik bir pozisyonda Beşiktaş’ı skor rahatlığına kavuşturdu.
Beşiktaş’ı üstünlüğe taşıyan bu gol, iki kalite adamın zekasından fışkıran, senaryosu iyi yazılmış ve keyifle izlenen bir filmi andırıyordu.
Sergen Yalçın hazırladı, Tümer Metin işi bitirdi!
Şimdi soru meraklıları, bu ikili için yeni bir gündem yaratabilirler. Ve yine bu ikilinin oyuna katkı dakikalarının hesabını yapabilirler.
Hemen hatırlatayım, Sergen Yalçın ile Tümer Metin Fenerbahçe maçında 90 dakika sahadaydı.
Sergen dün 70 dakika oynadı, Tümer 90 dakikayı tamamladı. Ve her ikisi de Fenerbahçe maçında olduğu gibi dün de oyunu çözen iki kilit adamdı...
Üstelik, koşarak ve savaşarak oynadılar. Ve hiç kaytarmadılar!
* * *
BEŞİKTAŞ, zorlu bir rakiple oynadı. İlk 45 dakikada Ankaraspor söylediğim gibi, Beşiktaş’ın nefes alacağı ve pas yapacağı bölgelere baskı yaptı. Ve Beşiktaş’ın oyun planını bozdu.
Bu sıkıntılı dakikalarda Mehmet Sedef’in kaptırdığı toplar ve yediği kolay çalımlar, arkasındaki Çağdaş’ı da sıkıntıya soktu.
Kleberson, savunmanın üzerine yığılan oyunda hücuma koşacak fırsat bulamadı. Ve defans bloğunun arasına katılarak, sadece kalesini korudu.
Nedenini bilemiyorum... Ahmed Hassan adet haline getirdi... Konuşarak ve hakemle tartışarak oynuyor. Bir sarı kart gördü, durmadan kırmızıya çanak tuttu.
Gökhan Zan’ın dönüşü, Beşiktaş’ın hava toplarındaki sıkıntısını bir ölçüde giderdi. Dün, her hava topunda mükemmel bir zamanlama ile Koray’ın da yükünü hafifletti.
Beşiktaş, oyunun ikinci yarısında farklı bir kimliğe kavuştu. Tigana’nın, İbrahim Üzülmez’i oyuna alması, sol kulvara hareket ve bereket getirdi. İkinci gol, Üzülmez’in hazırladığı nefis bir organizasyonun eseriydi.
Ve yine bu yarıda Beşiktaş, Ankaraspor’un risk aldığı ve boşalttığı bölgelere Ahmed Hassan ile Kleberson’u koşturarak, sayısız pozisyon yakaladı. Yine de maçın farklı kazanılmasında Oscar Cordoba’nın hünerli elleri önemli rol oynadı.
Son dakikalarda iki top çıkardı ve farkın kapanmasını önledi. Üstelik, bu farklı galibiyetin Kayserispor ile oynayacağı kupa maçı öncesine rastlaması, Beşiktaş için bulunmaz bir moral kaynağıydı. Bunu da unutmamak gerekir...
Yazının Devamını Oku 28 Şubat 2006
DERBİ heyecanı bitti, gürültüsü ve patırtısı sürüp gidiyor. Sergen Yalçın’ın iki golü dillerde dolaşıyor, Daum eleştiriliyor... Tigana’ya sataşanlar da var, övgü yağdıranlar da... Ve bir de derbinin yönetmeni Selçuk Dereli’nin çaldığı düdükleri gündeme getiren öfkeli çığlıklar. Onun için de değişik yorumlar yapılıyor.
Bir derbi oynanır da, hakemi es geçilir mi... Maçın yorumunu yapanlar, hemen Selçuk Dereli’yi ön plana atıyor... Dün sabah sevgili Erman Toroğlu’na telefon açıp sordum...
Hocam, MHK artık hakem notlarını açıklamıyor. Sen, Dereli’ye ne verirdin?
- 5 veya 5.5 verirdim. Ama sınıfta bırakmazdım.
Neden bırakmazdın?
- Çünkü kötü niyetli değildi.
Bu yeterli mi?
- Elbette değil. Derbiyi tempolu oynatmaya özen gösterdi. İkili mücadeleye izin verdi. Ama pozisyonları iyi özümleyemedi.
Nasıl yani?
- Adam topa mı gidiyor, yoksa rakibe mi. Bunu kestiremedi. Bir şey söyleyeyim mi, Selçuk Dereli’de bir gelişme var. Bana sorarsan, yine de yetenekli bir hakem olduğunu söyleyemem.
Ve Erman Hoca, konuşmamızın sonuna bir de not düştü. Ve dedi ki...
Selçuk Dereli’yi beğenenler de çıkabilir, beğenmeyenler de. Ama Dereli her iki takımın defansından da iyiydi...
* * *
KİM bu Selçuk Dereli?
Ankara büromuzdan sevgili dostum Atilla Türker, bana ilginç notlar verdi...
Dereli, FIFA kokartlı 7 hakemimizden biri.
UEFA, Avrupa’nın en yetenekli 14 hakemi arasında gösteriyor Dereli’yi.
FIFA sıralamasına göre, Türkiye’nin en değerli hakemi.
Atilla Türker’in verdiği bilgilere devam ediyorum...
FIFA’nın ’Top Class’ sıralamasında ve 24 hakem arasında hiçbir Türk hakemi yok.
’First Class’ sıralamasında yine 36 hakem arasında bir Türk hakemi bulunmuyor.
1.kategoride de bizden birinin adına rastlanmıyor.
Ve FIFA listesinin 2. kategorisinde yer alan bir Türk hakemi var. Selçuk Dereli...
Haziran ayında FIFA bir değerlendirme daha yapacak. Ve bu değerlendirmede Dereli’nin 1.kategoriye yükselme şansı var.
Üstelik FIFA Selçuk Dereli’yi özel takibe almış. Önümüzdeki yıllarda uluslararası organizasyonlarda kendisine önemli görevler verebilirmiş. Dikkatle izliyormuş.
Şimdi soruyorum... FIFA’nın izlediği Dereli, bu şansını iyi kullandı mı. Derbinin ağırlığını kaldırabildi mi?
Yazılı ve görsel basına bakıyorum, her ikisi de Dereli’nin yaklaşık 7-8 önemli pozisyonda hatalı kararlar verdiği görüşünde birleşiyor. Ve eleştiriyorlar Dereli’yi...
Galiba, bu derbi Dereli’ye biraz ağır geldi. Dilerim FIFA, es geçip, Şükrü Saracoğlu’na gözlemci göndermemiştir.
Özel takibe alınan tek hakemimiz fena yakalanacaktı FIFA’ya!
* * *
LÜTFEN dikkatle okuyun.
Çıkan arbedede Ümit Bozkurt’un kolu, taş yağmuruna tutulan Yasin’in kafası yarıldı.
Yöneticilerden Ahmet Baydar yumruklandı. Baydar’ın alnında yarık oluşurken, bir gözü de şişti.
Bebbe, rakip yönetici tarafından saha içinde tekmelendi.
Hırsını alamayan seyirciler, parmaklıkları kırıp sahaya girdi.
Polis, olayları bastırmak için havaya ateş açtı.
Bunlar bir savaşın değil, Süper Ligimiz’de bir maçın görüntüleri.
Tekme-yumruk-ateş ve kan... Süper Lig, Kurtlar Vadisi’ni mi oynuyor!
Yazının Devamını Oku 27 Şubat 2006
BEŞİKTAŞ, ilk 45 dakikada oyunu soğutarak ve ayağa oynayarak düşük tempoda garanti pozisyon aradı. Bir hafta boyunca F.Bahçe’nin maç kasetlerini izleyen Tigana’nın deplasman fobisi sanki Beşiktaş’ın da üzerine sinmişti.
Belki de Kadıköy’ün gürültülü atmosferinden kapacağı tek puanı iyi bir alış-veriş gibi düşünüyordu Tigana...
Özellikle ilk 45 dakikalık bölümde savunmayı kendi yarı alanında koşullandırdı. Dörtlü defans, oyuna hiç katılmadan sadece Fener ataklarına kilitlendi.
Derbinin havası ve heyecanı değişik bir baskı yaratıyor. Ve stres, toyları ve gençleri hemen yakalıyor. Mehmet Sedef, iyi şeyler düşündü, ayaklarına laf dinletemedi. Gökhan Güleç, hareketlerinde rahat ve huzurlu değildi.
Oyunu yönlendiren ve yönetenler yine aynı isimlerdi. Sergen Yalçın, Tümer Metin ve Jose Kleberson... Ancak, aralarında oluşturdukları pas trafiğinden çıkan topları kovalayacak çabuk adamın eksikliğini hep hissetti Beşiktaş...
Böyle bir göreve Ahmed Hassan bile soyunabilirdi. Ama sorumluluk aldığı bölgenin dışına pek çıkmadı.
Bu işi İbrahim Akın yapabilirdi. O da kenarda kulübede oturuyordu.
Beşiktaş, ilk 45 dakikayı Tigana’nın istediği gibi oynadı. Ve F.Bahçe’nin de düşündüğü gibi oynamasına fırsat vermedi.
Alex’i etkili bölgeye sokmadı. Anelka’yı ceza sahasına yaklaştırmadan bastırdı. Tigana’nın da planı buydu...
* * *
Oyunun final bölümünde iki pozisyon dengeleri ve skoru bir anda değiştirdi.
İkinci yarının hemen başında derbinin kahramanı Sergen Yalçın’ın boş kaleye harcadığı bir fırsat... Ve daha sonra Beşiktaş’ın yediği kolay bir gol...
Yediği golden sonra geçen her dakikayı Beşiktaş’ın boşa harcadığı bir zaman dilimi gibi düşünüyorum.
Ve Tigana gibi deneyimli bir teknik adamın hücum bölgelerinde gerekli değişikliği yapmakta direnmesini ve gecikmesini eleştiriyorum.
Beşiktaş özellikle ikinci yarıda çok adamla hücuma gittiği pozisyonlarda sayısız fırsatlar yakaladı.
Tigana, hücum borusunu erken çalsaydı... Oyunu, ağır Fener savunması üzerine yıkmak gibi bir planı, derbinin geneline yaysaydı... Ve biraz da yürekli davranabilseydi... Beşiktaş, bu derbiyi kazanırdı.
Kadıköy deplasmanından alınan tek puan, ilk bakışta belki Tigana’yı mutlu kılacaktır. Ama maçın kasetlerini ve Fenerbahçe’nin dünkü performansını izledikten sonra kaçan galibiyete o da üzülecektir. Belki de kendini suçlayacaktır...
Yazının Devamını Oku 21 Şubat 2006
YERLİ teknik adamların Süper Lig grafiği her geçen hafta yükseliyor. 21. haftaya girerken, Giray Bulak’ın Fener maçına getirdiği yoruma gülüp geçenler ve biraz da kızanlar, maç sonrası şoka girdiler. Bulak, yumuşak üslubunun arkasına gizlediği baskıya yönelik sözlerle önce kamuoyunu uyardı...
Hakem yürekli bir yönetim gösterirse, F.Bahçe’yi kesinlikle yeneriz.
Bulak, böyle bir çıkışla, Ankaraspor’u zedeleyecek ve F.Bahçe’yi avantajlı kılacak hakem hatalarına karşı bazı yerlere bir uyarı mesajı gönderiyordu.
Ve oyunun yönetmeni Kuddusi Müftüoğlu, sonucu etkileyecek hiçbir hataya yönelmeden maçı tamamladı.
Ve Giray Bulak’ın maç öncesi uyguladığı psikolojik taktik "CUK" diye oturdu...
Sahada da baskın çıkan teknik adam yine Giray Bulak idi. Christoph Daum’u iyi tanıyordu. Basit bir plan çizdi.
Geçen sezon Denizlispor ile F.Bahçe’yi 2-0 yenerken uyguladığı sade ama bilinçli planı bir kez daha yutturdu Daum’a...
Alex ile Anelka’ya özel önlem aldı. Duran toplarda öncelikle Luciano ile Önder’in hava üstünlüğünü kıracak formüller üretti. Ve topu ayağa oynatarak, F.Bahçe’nin temposunu ve etkinliğini sildi.
20 hafta hiç yenilmeyen F.Bahçe, bir Türk teknik adamın tuzağına düştü, unvanını yitirdi.
* * *
GEÇEN hafta yine bir Türk teknik adam ile ilgili önemli bir haber gözlerden kaçtı. Bazı gazetelerde tek sütuna sıkıştırıldı, diğerlerinde ancak çift sütuna kadar çıktı.
Okudum, gururlandım ve bir daha okudum...
Kayserispor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, Avrupa’nın istikbal vaadeden en başarılı 20 teknik adamı arasında!
Ertuğrul Sağlam daha çiçeği burnunda bir teknik adamdı. Ancak, Kayserispor ile yakaladığı inanılmaz çıkış, Sağlam’ı Avrupa’nın 20 teknik adamı arasına sokuyordu.
Böyle bir başarının perde arkası ve Sağlam’ın sözleri gerçekten bir ders niteliği taşıyordu. Diyordu ki...
Bir gazetenin anketinde 18 gazeteciden 17’sinin düşecek ilk takım olarak Kayserispor’u göstermesi beni hırslandırdı.
Ve yine bazı yerlere mesajlar göndererek, başarısının perde arkasını aralıyordu Sağlam...
Kulübümüzün parasını kendi paramız gibi koruduk. Flaş futbolcularla değil, takım bütünlüğünü sağlayacak futbolcularla yola çıktık. Önümüzdeki sezon Türkiye’yi Avrupa’da temsil edeceğiz.
Ve Kayserispor, geçen hafta Diyarbakırspor’u da 3-0 yenerek tırmanışını sürdürdü. Şimdi puan şemasının üçüncü sırasında Avrupa’ya doğru koşuyorlar...
Bu da bir başka Türk teknik adamının başarısı!
* * *
VE Güvenç Kurtar... İstanbul’a ayak bastı ve Rizespor’un, Beşiktaş’ı yeneceğini ileri sürdü. Ona da gülüp geçtiler.
Maçtan sonra söylediğini gerçekleştirmenin ve Beşiktaş’ı yenmenin onuru ile konuştu. Adeta özgüven tazeledi Kurtar... Ve dedi ki...
Benim çalıştırdığım her takım iyi futbol oynar. Sahada herhangi bir azizliğe uğramazsak, rakibin büyüklüğü bizi etkilemez.
Ve Kurtar, 16.haftada 14 puanla teslim aldığı Rizespor’u 21.haftada 23 puana ulaştırdı. Dahası var... Rizespor, Güvenç Kurtar ile geçirdiği 5 haftada hiç yenilmedi.
İşte bu da bir başka Türk teknik adamı. Her haftası başarı dolu!
Ve Güvenç Kurtar, yine maç sonrası F.Bahçe derbisi için Beşiktaş Teknik Direktörü Tigana’ya bir de tüyo verdi.
Bu kadro benim elimde olsa F.Bahçe’yi Kadıköy’de yenerim.
Ve F.Bahçe derbisi için bir kadro yaptı Güvenç Kurtar... İşte Kurtar’ın derbi kadrosu...
Geri dörtlüde A.Tandoğan, Koray, M.Doğan (Çağdaş), İ.Üzülmez- Ortada A.Güneş, Kleberson, A.Hassan- ve Tümer’in önünde Sergen Yalçın ile İ.Akın (Gökhan Güleç).
Üstelik bir de garanti belgesi verdi Kurtar... Bu kadro ile banko yenerim Fener’i!
* * *
VE Manisa’da sessiz sedasız başarıya koşan Ersun Yanal... Herkesin düşeceği görüşünde birleştiği Manisaspor’u 8 puanda teslim alıp, 21.haftada 30 puanın rahatlığına kavuşturan Türk teknik adam Ersun Yanal.
Yine Ersun Yanal’ın Denizli, Ankaragücü, G.Birliği ve Milli Takım’da yardımcılığını yapan 31 puanlı G.Birliği’nin yeni teknik direktörü Mesut Bakkal...
Her biri Türk antrenörü. Onlar, derslerini iyi çalışan, dünya futbolunu satır satır okuyan... Türk futbolu için uğraş veren... Ama Avrupalı meslektaşlarının gölgesinde yaşayan isimler.
Sayıları her geçen gün çoğalıyor. Bir gün Süper Ligi aşıp, belki Avrupa’ya yayılacaklar.
Değerleri o gün anlaşılacak!
Yazının Devamını Oku