OTOMOTİV, beyaz eşya, demir çelik sektörlerinde faaliyet gösteren tam 180 işyerinde son günlerde heyecanlı günler yaşanıyor. Aralarında Ford, MAN, Aygaz, Arçelik, Bosch, Borusan, Mercedes Benz, Renault gibi Türkiye’nin dev şirketlerinin bulunduğu metal sektöründe yaşanıyor bu fırtına...
Metal sektörü Türkiye’nin en önemli sektörü. Ekonominin yüzde 30’unu üretiyor. 2017 bu sektör için çok parlak bir yıl oldu. Büyüme rekorları kırıldı. Sektörün 2015’de ihracat içindeki payı yüzde 34’ten yüzde 45’e çıktı. Metal sektörü Türkiye’de giderek yok olan özel sektör sendikacılığının da en yoğun olduğu sektörlerden. Türkiye’de sendikal örgütlülük oranı yüzde 11.95, bu sektörde ise yüzde 18 civarında.
GÜVENLİK GEREKÇESİ
Türk Metal, Birleşik Metal ve Metal İş sektörde örgütlü üç sendika. Sendikalar bu yıl bu büyümelerden paylarını almak istiyor. Ve istedikleri ücret artışı yüzde 30’un üzerinde başladı.
İşveren sendikası MESS ise memur ve emekli zamlarını örnek göstererek önce yüzde 3.20, sonra 6.40 son olarak da uyuşmazlık sürünce 13.2 olarak teklifini yeniledi.
Anlaşmazlık nedeniyle alınan grev ve lokavt kararı hükümet tarafından ulusal güvenlik gerekçesiyle ertelendi. Grev kararının tarihi 2 Şubat. Bu erteleme kararını daha grev olmadan alınması tüm sendikaları hayal kırıklığına uğrattı. Türk Metal, “İşçi sınıfının tek hakkının elinden alınmasını kabul edemeyeceklerini” söylüyor. 29’undan itibaren eylemlere başlayacağını açıklıyor. Devrimci İşçi Sendikaları’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal ise işveren tarafından talepleri kabul olmazsa yasağa rağmen fabrikaları boşaltmaya kararlı.
Başkan Adnan Serdaroğlu, şunları söylüyor: “Toplu sözleşmede kesinlikle iki yıl yerine üç yılı kabul etmiyoruz. Esnek çalışma, deneme süresinin 4 aya çıkarılması, ikramiyelerin çalışma süresine göre verilmesi kabul edemeyeceğimiz şartlar. Metal sektöründe yüksek ücretlerden söz ediyorlar. Alınan ortalama ücret 2145 TL, ikramiye dahil.”
Birleşik Metal’in 12 bin üyesi var. Serdaroğlu 2 yıl için 500 TL netin altına düşmeyeceğini bunun da yüzde 20 civarına geldiğini söylüyor.
Türkiye’ye 1955 yılında gelen Hilton Oteller zinciri ise fuarda ilk kez stand açan gruplardan biri. Hilton Türkiye Ülke Müdürü Armin Zerunyan da, grubun İstanbul Harbiye’deki ilk otelinde bir grup gazeteci ile bir araya geldi. Hem turizm sektöründeki gelişmeleri hem de grubun hedeflerini anlattı. Zerunyan, Hilton Grubu’nun Türkiye’de beş markası ile Hilton Resort, Conrad, Double Tree by Hilton, Hilton Garden İnn ve Hampton ile bulunduğunu söylüyor.
DOLULUK YÜZDE 62
Zerunyan’ın verdiği bilgilere göre 57 otelde yatak sayısı 11 bin 360. Bu otellerden 21’ini Hilton kendisi işletiyor, geri kalan ise francihise. 2016’da 10, 2017 ise 7 yeni otel açtıklarını anlatan Zerunyan, 2018 için açılacak otel sayısını 9 olarak açıklıyor ve ekliyor: “İmzası atılmış, yapım aşamasında ya da planlanan 27 yeni otelimiz daha var. Türkiye Hilton için önemli bir ülke. Türkiye turizm sektörü her daim büyütme fırsatı bulmuştur ve Türkiye’deki uzun vadeli olanaklar için oldukça iyimser düşünüyoruz.” Zerunyan, 2017’de turizm sektörünün Körfez ülkeleri ve İran’dan gelen turistlerle 2016’ya göre iyi bir yıl geçirdiğini söylüyor. Doluluklar açısından kendi gruplarında yüzde 62’lere çıkıldığını belirten Zerunyan, gelir konusunda ise henüz olumlu bir gelişme olmadığını vurguluyor.
YERLİ KAMPANYA
Türkiye’nin Afrin’e başlattığı harekatın turizmi etkilemediğini anlatan Zerunyan, “Türkiye’ye gelen turist artık bu olaylara alışkın. Seyahat tercihlerini etkilemiyor. Batı ve ABD’den zaten gelen turist sayısı da çok sınırlı. Her hangi bir iptal veya tepki görmedik” diyor. Türkiye için yerli turistin öneminin de anlaşıldığını, Anadolu otellerinde yüzde 90’lara varan dolulukların yaşandığını belirten Zerunyan, şu bilgileri veriyor: “Bu yıl özellikle yerli turiste yönelik kampanyalar yapacağız. EMİTT’e ilk kez standla katılmamızın nedeni de bu. Diğer yandan Türkiye gibi biz de Çin, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerden turist almaya çalışacağız. Refah seviyesi artan Çinli turistler önce Paris’i, Londra’yı keşfetti, şimdi yeni destinasyon arayışındalar. Biz başta İstanbul olmak üzere Türkiye’yi bu bölgelerde özellikle sosyal medyayı kullanarak tanıtmaya başladık. “ Özellikle İstanbul’da turizmin eski seviyelerine çıkması için ise Zerunyan’a göre uluslararası toplantılar ve kongrelerin başlaması gerekiyor. 2019’a kadar rezervasyon olmadığını söyleyen Zerunyan, 2020’den itibaren ise durumun değişeceği görüşünde. Zerunyan, Hilton’un önümüzdeki 3-5 sene içerisinde 2.100 yeni istihdam yaratacağını da sözlerine ekledi.
GEÇEN hafta yayınlanan bir fotoğraf, iş ve spor camiasında şaşkınlık ve merak yarattı. Fotoğrafta Fenerbahçe’nin birbirine rakip iki ismi; Mehmet Ali Aydınlar ile Aziz Yıldırım el ele birlik mesajı veriyordu. Fotoğrafın çekilme nedeni, Acıbadem Sağlık Grubu’nun Fenerbahçe’ye sponsor olmasıydı. Ancak şaşırtıcı olan, geçmişte yaşanan çekişme ve rekabet nedeniyle bir daha bir araya gelemeyeceği sanılan iki ismin büyük bir samimiyetle verdiği pozdu... Öyle ya, 3 Temmuz sürecinde Aziz Yıldırım suçlanırken dönemin Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’dı ve bu ikili birbirlerine karşı sert sözler de sarf etmişlerdi.
Peki, bu iki ismi bir araya getiren şey sadece sponsorluk muydu, yoksa Yıldırım’a rağmen başkan adayı olan Ali Koç’a karşı bir ittifak mı söz konusuydu? Aralarında Nihat Özdemir, Ferit Şahenk, Murat Ülker, Abdullah Kiğılı, Hamdi Akın gibi önemli iş insanlarının bulunduğu koyu Fenerbahçelilerden oluşan camiayı hareketlendiren de bu soru oldu. Barışma konusunda kulislerde ‘neler konuşuluyor, nasıl yorumlanıyor’ diye biraz araştırdım... Fenerbahçe’ye destek veren iş dünyası temsilcileriyle konuştum.
DOSTLUK İÇİN VAR
Önce kulubün güçlü isimlerinden Hamdi Akın’ı aradım. İlk sözleri şu oldu: “Söz konusu Fenerbahçe ise gerisi teferruattır.” Akın, “Fotoğrafı gördüğümde şaşırdım ama sevindim” diyor ve ekliyor; “Barış savaştan iyidir. Bu hareket güzel bir şey. Can düşmanı değiller ya. Spor da düşmanlık için değil dostluk için var.” Yorumu tabii ki “kongre yaklaşırken ittifakların artacağı” şeklinde. “Daha üç ay var. Daha çok ittifak göreceğiz” diyor.
FENERBAHÇE KAYBEDER
Adını kullanmamı istemeyen, bir dönem kulüpte çok önemli görevde ve her dönem Aziz Yıldırım’ın en yakındayken devre dışı kalan bir başka işadamı ise ortaya çıkan resmi doğru bulmadığını söylüyor. “Ben Aziz Yıldırım’ın yerinde olsam bu anlaşmayı yapmazdım. Bu ittifaka girmezdim. Formanın en değerli yerini veriyorsun ve rakam çok az. Bunu da seçim ittifakı için yapıyorsun” diyor.
“Fenerbahçe’nin efsane başkanı. 110 yıllık takımı ayağa kaldıran, yeniden inşa eden, unutulmaz bir başkan” olarak tanımladığı Aziz Yıldırım’ın, üstelik kendisinin öne çıkardığı Ali Koç’a karşı rekabete girmesini ise üzücü bulduğunu söylüyor. “Yıldırım’ın yerinde olsam, Ali Koç’u davet eder, ben de onursal başkan olarak devam ederim. Bu seçimde Aziz Yıldırım kaybederse, biz Aziz Yıldırım’ı kaybederiz, Ali Koç kaybederse Fenerbahçe de geleceğini kaybeder” diyor.
ÖNCE başkan Erol Bilecik verdi ipucunu. “Toplantının sonunda SİAD’la ilgili bir tüzük değişikliği açıklayacağız…”
Toplantı bitti. Divan Başkanı Muharrem Hilmi Kayhan, divan kurulu üyesi Serpil Veral’e verdi mikrofonu. Ve Veral açıkladı:
“Tüzük değişikliği ile Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin adı Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği olarak değiştirilmiştir…”
Kendisi de bir sanayici olan Veral’in gururla okuduğu bu isim değişikliği tüm üyelerin oy birliği ve yoğun alkışları ile kabul edildi…
TÜSİAD’ın kadın erkek eşitliği açısından gerçekten devrimci bir adım olarak nitelenecek bu değişikliği ise beni yıllar öncesine götürdü.
Jale Özgentürk, 17 Ekim 2010’da iş insanı tartışmasını Radikal’deki köşesine taşımıştı.
Aslında TÜSİAD’ın isminden işadamı kelimesi çıkacak mı çıkmayacak mı tartışması ilk olarak 2007’de bir kadın başkan Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın seçilmesiyle başladı. O yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliğini önemli ilgi alanlarından biri haline de getiren TÜSİAD’ta hemen sonra seçilen Ümit Boyner’in dönemi de tartışmaların yoğunlaştığı dönem oldu. Businness Europe gibi önemli bir örgütün üyesi olan TÜSİAD, 34 üye ülke arasında isminde işadamı bulunan tek dernekti.
EKONOMİ Bakanlığı’na bağlandıktan sonra vesayet tartışmalarından kurtulamayan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda seçimler yapıldı. Sistemi değişen seçimlerde 6 bölgede faaliyetlerini yürüten, 136’sı ülke bazlı, 7’si sektörel ve özel amaçlı olmak üzere toplam 143 iş konseyinin başkan ve yönetimleri belirlendi. Ekonomi Bakanlığı’na bağlandıktan sonra Başkan olan Nail Olpak’la birlikte yönetmeliği de değişen DEİK’te, bölge bazlı üyelikten ülke bazlı üyeliğe geçildi, 66 başkan değişti. Kamu kurumu niteliğine dönüştüğü gerekçesiyle kurucu üyelikten ayrılan TÜSİAD’ın üyeleri açısından ise durum değişmemiş görünüyor. Başkan Nail Olpak daha önce yaptığı açıklamada yönetim kurulunun iki yıl daha görevde kalacağını açıklamıştı. Bu nedenle Başkan Yardımcıları arasında TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Koç’un DEİK’le bağı devam ediyor. İş Konseyi Başkanlıkları açısından da Özilhan, hem Avrasya hem de Türk-Rus İş Konseyi Başkanlığı’na seçilerek görevine devam ediyor. Murat Özyeğin Hollanda, Simone Kaslowski Arjantin, Bahadır Balkır ise Şili İş Konseyi Başkanı olarak seçilmiş.
KADINLAR KAZANDI
DEİK’de ilginç gelişmelerden biri ise kadınların başarısı. Geçen hafta bu köşede Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) toplantısında tek bir kadının yer aldığı fotoğraf üzerine Kayserili BRN Yatakları’nın sahibi Berna İlter aramıştı. DEİK’te fotoğrafın çok farklı olduğunu söylemişti. Seçimlerden sonra tekrar görüştük. Büyük bir gururla “14 kadın iş konseyi başkanı olduk. İcrada 3 kadın var. Ben sayman üyeyim. Başka hiçbir kurumda üst yönetimde bu kadar kadın yok” dedi.
Seçimler sırasında çok güçlü bir destek görmüş kadınlar. Kadın başkanlarının yerine erkekler aday olmamış. Örneğin Hindistan İş Konseyi başkanlığını bırakmak isteyen Canan Çelebi’nin yerine yine bir kadın Elif Neşe
Çelik seçilmiş.6 Koordinatör Başkanlıktan biri olan Avrupa İş Konseyleri’nin Koordinatör Başkanı da Zeynep Bodur Okyay olarak seçilmiş.
Ferda Yıldız, Gülsüm Azeri, Aysu Özlem Gökçe, Aygen Yenigün, Merve Özer Yılmaz, Ebru Özdemir, S.Pınar Eczacıbaşı, Müjde Ferahlı Aktaş, Süheyla Çebi Karaha, Günnur Diker, Esra Cevahir seçilen diğer kadınlar.
YILLARDIR bir çok kadın gazeteci arkadaşım gibi ben de Türkiye’deki cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmeye çalışıyorum.
Geçen hafta bir fotoğraf, ne anlatmak istediğimizi bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriverdi. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin katılımıyla düzenlediği toplantıda tek kadın olan Şişecam Düzcam Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı Ebru Şapoğlu, fotoğrafta yer almak isteyen erkek topluluğunun arasında yok olmuştu.
Türkiye’de kadının yeri başlığıyla Posta gazetesinin manşetinde yer alan fotoğraf çok yankı buldu, tartışıldı.
Dediğim gibi yıllardır hem rakamlarla hem somut verilerle anlatmaya çalışıyoruz kadın sorunlarını. Cinsiyet Eşitsizliği sıralamalarında 144 ülke arasında 131’inciyiz. Kadının çalışma hayatındaki oranı yüzde 36, bu rakam Avrupa’da yüzde 51, kadın işveren oranı yüzde 8. Üst düzey kadın yöneticilerin oranı ise Türkiye’de sadece yüzde 18.
İş dünyasının önemli örgütlerinin durumu ise vahim. Olayın geçtiği TİM’in yönetim kurulu ve birlik başkanları arasında hiç kadın yok! En büyük iş dünyası örgütü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) yönetim kurulunda hiç kadın üye yok.
SADECE 3 KADIN
365 oda ve borsa başkanı arasında ise sadece üç kadın var. Bir de İstanbul Sanayi Odası’nda Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay ile Sultan Tepe yüreklere su serpiyor.
BİR yılı daha geride bırakıyoruz. Siyaset ve özellikle Avrupa ve ABD ile yaşanan gerginliklerle dış ilişkilerde zor geçen bir yıl oldu 2017.
Ekonomide ise umutsuz başlayan 2017, tüketici için de şirketler için de fena geçmedi. Son ayda yüzde 11.1 oranındaki rekor büyümenin etkisi ile ortalama yüzde 7 olması beklenen büyüme bunu gösteriyor zaten. Ancak iki haneye ulaşan enflasyon ve işsizlik, yaklaşık yüzde 10 değer kaybeden TL’yi bir yana bırakırsak.
2018 bazı kamuoyu araştırmalarına göre olumlu beklentilerle başlıyor. Yüisimksek büyüme ile avantajlı girilen bir yıl olacak 2018...İş dünyasının tahmini yüzde 5 büyüme. Sanayi, perakende, finans, turizm 2018’e umutlu başlayan sektörler...
2017’nin iyi geçmesinde tabii ki kredi garanti fonu, ÖTV indirimleri, cumhuriyet tarihinde verilen en bol keseden teşvikler etkili oldu. 2018’de bu teşvikler, destekler ne kadar sürecek henüz bilinmiyor.
Bunlar kısa vadeli beklentiler. İş dünyasının önünde çok daha büyük bir sorun var. Dijital dönüşüm. Dünyada 25 yıl sonra mevcut şirketlerin sadece üçte birinin ayakta kalması bekleniyor. Ortalama şirket ömürlerinin 60’lardan 12 yıla düşeceği tahmin ediliyor.
Dünyanın dev şirketlerinin sıralandığı Fortune 500 listesinde on yıl önceki şirketlerin yüzde 45’i artık yok.
Kurallar değişiyor. Bu dönüşüm Türkiye’de de daha çok gündemde. Özellikle büyük şirketlerin yıl sonu değerlendirmelerine de yansıyan önemli bir başlık bu. Türkiye’nin lider şirketleri durumun farkında. Ben de bu şirketlerin yıl sonu açıklamalarının satır aralarına baktım. Nasıl bir yaklaşımları var anlamaya çalıştım.
Koç Topluluğu Dijital Dönüşüm konusunu geçen yıldan itibaren stratejik önceliklerinden biri olarak belirlemişti. Ciddi bir dönüşüm içinde. CEO Levent Çakıroğlu, Capital’e yaptığı açıklamada, “Rekabetçiliği yükseğe taşımak için dijital dönüşümü başlattık. Bu konuda Türkiye’ye de öncülük etmek istiyoruz” diyor. Koç yazılımda güçlenmek için bir startup satın almış. Grubun en büyük şirketi Arçelik’in hedefi teknoloji ve yazılım şirketi olmak.
Tam 42 yıldır Türkiye’de sektörün gelişimine katkıda bulunan Grünberg, Almanya’nın büyük markalarından Bosch Siemens (BSH) Ev Aletleri’nin Türkiye’de yaptığı yatırımların da öncülüğünü yaptı. Grünberg, 15 yıldır BSH Türkiye İcra Kurulu Üyesi olarak yürüttüğü görevi 1 Ocak itibariyle bırakıyor. Roni Grünberg ve BSH Türkiye ve Bölge CEO’su Norbert Klein ile bir araya geldik. Roni Grünberg’e veda ederken BSH Türkiye’deki yeni yapılanma kararlarını da dinledik. BSH Bosch, Siemens ve Profilo markaları ile beyaz eşya pazarında Arçelik’ten sonra yüzde 30 payla ikinci sırada yer alan, 3500 bayiisi, Türkiye’de 6 fabrikası, 8 bin çalışanı ile önemli bir oyuncu. Türkiye’deki büyümenin mimarlarından Grünberg’e ilk sorumuz tabii ki “Neden bırakıyorsunuz?” oluyor. “Yoruldum” diye başlıyor Grünberg. Geçen ay genç yaşta eşini kaybetmiş, çok sarsılmış. 16 yaşında olan oğlu ile daha fazla vakit geçirmek istediğini söylüyor.
15 yıl boyunca Türkiye’de başarılı olduklarını anlatıyor ve “Ciro 5 kat, personel 4 kat, pazar payı 2 kat arttı” diyor. Grünberg icra kurulundan ayrılırken, 15 yıldır Türkiye olan CEO Klein’ın da görevi değişiyor. Türkiye, Ortadoğu, Afrika, Bağımsız Devletler Topluluğu Bölge Başkanı ve Türkiye Yönetim Kurulu üyesi olan Klein’ın görevini ise Gökhan Sığın alıyor. Roni Grünberg ve Norbert Kleinla pazardaki son gelişmeleri de konuşuyoruz. Şunları söylüyorlar: “2015-2016 iyi yıllardı. 2017 ise muhteşem bir yıl oldu. Beyaz eşya sektörü adet bazında yüzde 15 büyüdü. BSH olarak biz de aynı oranda büyüdük. Ama ciro bazında yüzde 25 büyüdük. TL 2017’de yüzde 27 değer kaybetti. Zam yapmak zorunda kaldık. ÖTV indirimi ise tüketici talebini diri tuttu. Bu sayede rekor büyüdük.”
ÖTV DESTEĞİ SÜRMELİ
ÖTV uygulamasının kalkması ile birlikte tüketimde durgunluğun başladığını söyleyen Klein, 2018’de pazarda daralma beklediklerini ekliyor. 2018 öngörüleri de şöyle: “TL değer kaybının ardından ÖTV de kalkınca yüzde 33 gibi bir fiyat artışıyla karşı karşıya tüketici. 2018’de toplam pazarda yüzde 5 büyüme bekliyoruz. Üretimde yerlileştirmeyi arttırmak istiyoruz ancak yerli hammadde de dolar ve euro ile alınıyor. Dövizde artış karşısında fiyatları sabit tutmamız mümkün değil. ÖTV desteği sürerse durgunluk olmaz. Desteksiz olmaz.” BSH’nin Türkiye pazarına önem verdiğini söyleyen Klein, üretim konusunda Türk işçisinden çok memnun olduklarını söylüyor. Dünya çapındaki 41 üretim tesisinin en büyüğü Çerkezköy’de bir çatı altında 6 fabrikaya sahip BSH’nin büyümek istediğini ancak fiziksel imkan olmadığını da belirtiyor. BSH’nin geleceğe yönelik hedefi Afrika’da büyümek. Bugün en büyük pazarı Çin, Türkiye ise dördüncü sırada. Klein, “Uzun vadede organik büyümek istiyoruz” diyor.