İlker Yasin

8 maçlık seri, Seri ile bitti!

9 Mart 2020
Sivas kaybetmemek, G.Saray kazanmak istiyordu. Sivas kazanmak için müthiş bir tempoyla ve inanılmaz bir baskıyla başladı.

G.Saray kaybetmemek için dengeli ve kontrollü oyunu seçti. Ligin ilk yarısında en az gol atan ve en az gol pozisyonu yaratan takımlar arasında yer alan G.Saray’a devre arasında hangi sihirli el değdi? Terim “Ocak ayında gemiyi limana yanaştıracağız” derken transfer ettiği iki futbolcu, Onyekuru ve Saracchi’den söz etmemişti herhalde. Sivas maça müthiş bir kuşatma ile başladı ve 10 dakika içerisinde kaleci Muslera’ya üç muhteşem kurtarış şansı verdi. Ve Muslera’nın kurtardığı golün hemen sonrasında 7. dakikada Hakan Arslan Sivas’ı öne geçiren golü attı. Ev sahibi takımın müthiş telaşlı, gol odaklı, yüksek konsantrasyonlu orta sahası her türlü hataya açıktı. Terim, Onyekuru’ya önlem alan Sivas savunmasına sağdan Feghouli ile vurma hesabı yapmıştı. Sivas golünden sonra oyun kontrolü tam anlamıyla G. Saray’a geçti. Maç öncesi Sivasspor’un bu kadar mahkum bu kadar direnen bir futbol anlayışında olmasını kimse beklemiyordu ama G.Saray ev sahibinin oyun planlarını bozdu.

MUHTEŞEM DONK

Solda Onyekuru ve arkasında Saracchi bindirmeleriyle arkadan gelen Ömer’e yol açarken Sivas’ın dikkati dağıldı. Sakatlıktan dönen Lemina defans önünde bir pas istasyonu ama sakatlığının psikolojik etkisinden kurtulamamış görüntüsündeydi. Seri defans hamlelerinde zaman zaman sorun yarattı ve sonunda bir penaltıya sebep oldu. Karşılaşma bir hesap maçıydı. İki taraf da kaybettiğinde çok şeyin yara alacağını biliyordu. Temel amaç kazanmak değil, kaybetmemekti ama kazanmaya yönelik ciddi gol hamlelerini hep G.Saray yaptı. Luyindama’nın sakatlığı bir yerde G.Saray’ın hayrına oldu. Yerine Marcao’nun partneri olan Donk, müthiş bir performansa imza koyuyor. Attığı hayati gollerin yanında dün akşam Feghouli’nin golü öncesindeki asistiyle G.Saray’a müthiş bir katkı verdi. Bir puana razı olmayan iki takımın mücadelesinde G.Saray’ın 8 maçlık galibiyet serisini yine adı Seri olan futbolcu bitirdi. Penaltı pozisyonunda karar doğruydu ve Yasin Öztekin ile Emre Kılınç arasında tereddütte kalan Rıza Çalımbay’ın takımı. ikinci yarı oyuna aldığı Emre ile skoru 2-2’ye getirdi.

ARKADAŞLAR, TOP OYNUYORUZ

Fikstür iki takım için de zorlu maçlara gebe Ama G.Saray kazanmaya çok yakın olduğu bir maçı 1 puanla bitirdi. Sivas için değişen bir şey yok. Her maç bir final. Ben dün Donk’un ve Feghouli’nin konsantrasyonunu çok etkili buldum. G.Saray kazanmaya yakın olduğu bir maçı kazanamadı. Bu arada futbol sahalarında UEFA’nın pankartlarla ilgili net açıklaması var. “Yol Kızıl Elmaya, menzil şahadet, vuslat vatan” cümlesinin TFF tarafından atlanmış olması da bence ilginç. Arkadaşlar top oynuyoruz.

İlk 100 TL'lik iddaa oyununa 10 TL hediye Misli.com'da, katılmak için buraya tıklayın!

Yazının Devamını Oku

Futbolda kasıt yoksa penaltı yoktur

8 Mart 2020
1917 Sovyet Devrimi, Çarlık Rusya’nın bitişi, Igor Gouzenko, Maksim Gorki... Bunları konuşmaya gerek yok. Ben kitabın ismini severim: ‘Bir devin düşüşü’ Türk futbolunun en büyük armadası F.Bahçe’ye 3 Temmuz 2011 yılında başlatılan operasyondan bu yana 9 yıla yakın zaman geçti.

Türkiye’nin en büyük STK’sı milyonlarca taraftarı olan F.Bahçe halen toparlanamıyor. Bu yıl da lig bitti. Sarı lacivertli ekip kupa umudunu Kadıköy’e taşıdı.

F.Bahçe altından kalkmanın zor olduğu bir travmayı yaşıyor. Bu Comolli’nin dediği kadar negatif bir rüzgar değil. Bu, artçı şokları da olan çok ciddi bir deprem ama tarih yazan büyük kulüpler bu zor günleri de atlatırlar.

TÜKENMİŞLİK SENDROMU

SON 5 lig maçında 13 puan kaybeden, Comolli’den sonra Ersun Yanal’ı da gönderen, tükenmişlik sendromu yaşayan bir takımın hele ismi F.Bahçe ise bu maçları oynaması zor. Düşük tempoda maça başlayan F.Bahçe’nin karşısında ligin en başarılı deplasman ekiplerinden (17 puan puan) Denizlispor hücum aksiyonlarıyla başladı. 14 ve 24’te Barrow ve Aissati’nin iki mutlak golünü Altay kurtarmasa maç ev sahibi için çok dramatik bir hal alabilirdi. Denizli kaçırırken, Ekici’nin köşe vuruşunda Ozan F.Bahçe’yi öne geçirdi.

HAYIR MI ŞER Mİ?

Kruse’nin sakatlanıp Zajc’ın oyuna girişi bir ivme getirmedi. İlk 11’de sahaya çıkıp ama sahada görünmeyen Ferdi’nin performansına 45 dakika dayanmak sabır işiydi. Gustavo’nun Falette’in yerine stopere geçişi F.Bahçe için hem hayır hem şer oldu. İlk pas istasyonu olma, oyunu geriden kurma yönünde F.Bahçe için hayırdı ama orta saha dinamizmi Tolgay, Ekici ve Ozan’la Gustavo’nun performansını vermiyordu. Ekici bir duran top ustası. Ozan koşmayan takımın tek koşan adamı. Bu, düşük motivasyonlu günlerde “Gustavo stoperde kalsın” diyenler çok ama F.Bahçeliler Gustavo’yu kurtaran değil oyun kuran, bozan, golü bulan alanda görmek istiyorlar.

VAR, OFSAYTI ATLADI

Yazının Devamını Oku

Fenerbahçe kazanabilirdi

4 Mart 2020
İlker Yasin yazdı...

ATATÜRK der ki: “Kaza ve kader, talih ve tesadüf Arapça’dır. Türkleri ilgilendirmez. Fenerbahçe’de Comolli’nin gelişiyle başlayan negatif sürecin, gidişiyle bitmeyeceği belliydi. Lider, sonucu değiştiren kişidir. Ali Koç ne yapacak, ne edecek, bu kötü gidişe bir şekilde son verecek. Bu pısırık hal Trabzon halkının ve futbolcusunun tabii hali değildir. Sıfır motivasyonlu sporcuları ve düne özel bir maçlık ricayla maça çıkmış teknik direktör Ersun Yanal’a karşı özellikle ilk yarının tümünde bu denli yavaş, temposuz, baskısız, 32 bin seyirciye aldırmaksızın oynadığı ruhsuz futbol Trabzon’un hiçbir şeyine yetmez. Hele mart ayında 3 gün arayla üst üste oynayacağı beş maça hiç yetmez.

Trabzon’da son beş maçtır düşen performansın neden kaynaklandığı belki gelen galibiyetler ve alınan puanların gölgesinde fazla araştırılmadı ama ligde 19 gol atmış, golcü etiketi almış bir Sörloth’u taç çizgisi kenarına atmak ve oradan orta yapmasını beklemek akıllıca değil. Hızlı oynamak geniş alanda çok koşturmak anlamındadır. Alan derinliğini yaratamaz ve genişliğini ayarlayamazsanız işiniz zorlaşır.

KALİTESİZ BİR İLK YARI

Fenerbahçe dün ilk yarıyı domine eden taraftı. Futbol kalitesi ve heyecanının olmadığı bir ilk yarı... Tempo yok... F.Bahçe orta sahası, Tolgay’ın da girmesiyle koşucu, mesafe kat eden değil, topa sahip olup birlikte set oyunu oynayan ve tempoyu rölantiye alan bir takım oldu ve Trabzon’u durdurmayı başardı. Trabzon, F.Bahçe’nin oyununa adeta seyirci kaldı, hangi hamlelerle yanıt vereceğini bilemedi. Falette’in sakatlanmasıyla stoperde Jailson’a partner olan Gustavo oyunu başlatmada ve uzun mesafeli paslarla Tolgay-Tolga-Ozan orta alanına ve Kruse ile Vedat’a rakip alanda rahatlık sağladı.

En iyi oynadığı yerden F.Bahçe gol yedi. Jailson’la Gustavo arasındaki hatadan kaynaklanan alana çok iyi hamle yapan Sörloth ikinci yarının başında golü attı. Rize maçının kötüsü Guilherme ikinci yarı Trabzonspor’a pas istasyonu olarak, dripling yaparak hücum hamlelerinde büyük canlılık getirdi. 66’da Ekuban’ın sağdan ortasında Trabzon sol beki penaltı noktası üzerinden net vurdu. F.Bahçe dün kazanabilirdi. Kaleci Erce’nin kurtardığı net pozisyonlar var. 82’de Ekici’nin ortasına Muriç vurduğu kafayla F.Bahçe’yi finale ortak etti. Yanal’a bir sorum var: Ekici’nin meziyetlerini bildiğiniz halde neden ilk yarı takım listesine almadınız? Zajc ve Ferdi’nin dinamizmini, sprint özelliklerini gördüğünüz halde merkez orta saha ağırlıklı kadroda neden bu isimlere daha fazla şans vermediniz?

Yazının Devamını Oku

Nwakaeme ile şoktan şova

1 Mart 2020
Son iki Demir Grup Sivas ve Beşiktaş maçlarındaki düşük performansıyla taraftarlarının 36 yıl sonra gelecek şampiyonluk inancına ve heyecanına limon sıkmaya başladı .

Trabzonspor. Ligde 19 gole imza koymuş Sörloth’un ligde her maçta gol atma zorunluluğu yok. Zaman zaman kötü oynama hakkı da var ama Sosa, Obi Mikel, Guilherme, Ndiaye, Ekuban ve Kamil Ahmet’in hepsinin birden bu kadar düşük performans sergilemesi şaşkınlık yaratıyor. Şu gerçek, Trabzon’un potansiyelleri olan ama bunları kullanamayan futbolcularla şampiyon olma şansı yok.

RİZE FARK ATABİLİRDİ

İlk gol pozisyonunu 34. dakikada Guilherme ile bulan, oyuna domine edemeyen, kendi alanına kapanan ve ani hızlı çıkış yapan Rizespor’a diş geçiremeyen bir Trabzonspor vardı. Rizespor 17. dakikaya kadar Skoda ve Boldrin ile farkı üçe bile çıkarabilirdi. 36’da soldan gelişen Rize atağında kale sahası içinde sırtı kaleye dönük topu saklayarak arkadaşı Melnjak’a gol attıran Trabzonspor savunması bu kadar aciz durumda olmamalıydı. Kendi evinde ilk yarıyı, rakip kaleye isabetli şut atamadan tamamladı Trabzonspor. Altı ay sonra Abdülkadir Ömür’ün sahalara dönmesi, Nwakaeme ile Abdülkadir Parmak’ın yedekler arasında olması Trabzonspor için ikinci yarıda da bir umuttu. 46’da Nwakaeme’nin oyuna girişiyle Trabzonspor şoktan uyandı ve şova başladı. 54’te Uğurcan, Skoda’ya ikinci gol şansı vermedi. Melnjak ve Talbi’nin şutlarında ev sahibi iki gol tehlikesi yaşadı.

EKUBAN'IN SİLKİNİŞİ

Trabzonspor'un özellikle duran toplarda etkili olduğu anlardan birinde, Jose Sosa’nın ortasında yeni transferlerden Manuel Da Costa skoru eşitledi. Anthony Nwakaeme’nin etkili oyunu, Caleb Ekuban’ın silkinişi, Trabzonspor’un oyun kalitesini artırmadı ama bulunan net gol pozisyonlarıyla istenen skora gidildi. 71’de Ekuban, 77’de penaltıdan Sosa, 86’da Sörloth’un asistiyle Nwakaeme maçı bitirdi.

İLK YARIDAKİ FUTBOL ŞAMPİYONLUK ADAYI BİR TAKIMA YAKIŞMADI

İlk yarıda bordo mavili takımın oynadığı futbol, şampiyon adayına yakışmadı. Sörloth attıkça, Uğurcan kurtardıkça işler iyi gidiyor gibi görünüyor. Ne var ki enerjisi azalmış, motivasyonu azalmış, savunması Campi ve Pereira’nın yokluğunda dağılmış Trabzonspor ikinci yarı oyuna giren Nwakaeme ile maçı aldı.

PERFORMANS ARTMALI

Yazının Devamını Oku

Galatasaray sonuna kadar hak etti

24 Şubat 2020
Sarı ve kırmızı renkteki kartları, yüz kızartan arbede sahneleriyle bir derbi daha tarihe utanç maçı olarak geçecek.

Türk futbol tarihini yazmış iki büyük kulübün büyüttüğü nefret Türkiye’nin büyük resmi değil mi? Kaçırdığı gol pozisyonlarıyla skoru farka götürecek Onyekuru yarattığı penaltı ve attığı final golüyle maçı G.Saray’a getiren birinci adam oldu. Terim ve G.Saray kazanmayı sonuna kadar hak etti. Konsantrasyon futbolcuların psikolojik açıdan rahat ve huzurlu olmasının ürünüdür. Zorlama konsantrasyon olmaz. dün Kadıköy’deki derbiye psikolojik açıdan rahat ve huzurla gelen takım G.Saray’dı. Bu maçtan kimse iyi futbol beklemiyordu. İyi sonuç her şeyden önemliydi. İyi sonuç iki taraf için de galibiyet demekti. G.Saray için beraberlik de iyi sonuç kabul edilebilirdi. Ama bu oyuncu grubuyla Fenerbahçe’nin G.Saray’ı yenmesi mümkün değildi.

NİYE TOLGAY? 

Kendi bakış açınızdan kaçış yoktur. Sadece kendi bacaklarınızın üzerinden yürüyebilir, sadece kendi poponuzun üstünde oturabilirsiniz. Bu cümleden F.Bahçe yönetimi de Ersun Yanal da alması gereken mesajı almalı. Gustavo ve Emre’nin yokluğunda F.Bahçe’nin en kilit noktasındaki isim Tolgay mı olmalıydı? Maça, formaya hasret ve psikolojik olarak bitik Tolgay’ı Ersun Yanal hangi gerekçelere inanarak sahaya sürdü? Atletik özellikleri yok, sprinter değil, temaslarında zayıf Tolgay’ı ve yanındaki ağır Ozan’ı Terim çok kolay pas etti.

ERSUN YANAL, TERİM'İN ASİSTANI GİBİYDİ!

Terim ilk dakikadan itibaren prese odaklanmış F.Bahçe defans arkasına Onyekuru’yu kaçırırken Nijeryalı 4 ve 7’de iki mutlak golle burun buruna getirdi. Onyekuru ve Falcao biraz daha becerikli olsaydı maç 45 dakikanın sonunda bitebilirdi. Terim 0-0’ken oynadığı oyunu yenik duruma düşünce de sürdürdü. Bu arada Yanal da Terim’in asistanıydı adeta. Savunma ağırlıklı orta alan oyuncularının kreatif yükünü sadece Tolgay’ın taşıması da mümkün değildi. Yine Hasan Ali aylardır sahada yok, maç eksiği çok, fizik gücü bitmişken bu maçta mı sahaya sürülmeliydi?
Galatasaray maçın başından sonuna kadar dominant olan taraftı. Fenerbahçe ise panik halindeydi. Kazanamadığında her şeyi kaybedeceğinin hesabı içindeydi. Rakibin en uzun adamı Donk’u bir kornerde kontrol altına alamadılar, ikinci yarı oyun disiplini koptular. Onyekuru F.Bahçe defansının arkasında sayısız net pozisyon buldu, hızına yaklaşan olmadı. Bir penaltı yaptırdı ve bir gol attı, maçı bitirdi.

"SENİ SEVMEYEN ÖLSÜN"

14 yıl aradan sonra 1987’de G.Saray şampiyon olduğunda kutlamayı Günay Restoran’da yaptı ve TRT naklen yayınladı. Sunucu bendim. Başkan Ali Tanrıyar’ı sahneye davet edip duygularını sordum. Uzun yıllar sonra gelen şampiyonluğun ve salonun coşkusuyla Tanrıyar mikrofona “G.Saray’ı sevmeyen ölsün” cümlesini dudaklarının arasından kaçırdı. Rahmetli Tanrıyar bir doktordu ve insanları hayatta tutmak için hipokrat yeminine bağlıydı. Dün F.Bahçe tribünlerinde bir pankart gördüm. “Seni de seni seveni de sevmiyoruz.” Olmaz, G.Saray’ı sevmeyebilirsiniz ama G.Saray’ı sevenleri neden sevmiyorsunuz? Nerede renklerin kardeşliği? Tanrıyar 3 kelimenin üzüntüsünü 103 yıllık ömrü boyunca yaşadı, o pankart zaten incelmiş olan ipi iyice koparır. Biz Türkiye’yiz.

Yazının Devamını Oku

Bu ligde her maç, her sonuca gebe

17 Şubat 2020
Artık hesap dönemi başladı. Alınacak üç puan, göze hoş gelen en iyi futbola tercih ediliyor. Zirve hesabı yapanların derdi, ne olursa olsun her maçta galibiyetle ayrılmak.

Ligin ikinci yarısına başlarken 10 puan gerideki G.Saray’ın son 6 maçta topladığı 18 puan yukarıdaki ve aşağıdaki her takımı gerçekçi olmaya ve kazanmak için oynamaya zorluyor. Bu sezon Süper Lig’de her maçın her skora gebe olduğunu çok yazdım. Sivas, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Alanya’nın kaybettiği puanlar Galatasaray’ı potaya iyice soktu. Yıldızlar, ateş böceği sanılmaktan korkmazlar. Terim o kadar puan gerideyken G.Saray’a ateş böceği muamelesi yapanlara bugünleri hatırlatmıştı. Süper Lig artık korkusuz takımların ligi. Malatya Galatasaray’dan, Ankaragücü F.Bahçe’den, Rize Trabzon’dan, Göztepe Konya’dan, Kayseri Denizli’den korkmadan, açık cesur ve kazanmaya oynuyor.

KONTROLLÜ BAŞLADI

Bir yanda ekim ayından beri galibiyete hasret Malatya, diğer yanda son 5 maçta 15 puan toplayan G.Saray vardı sahada. Malatya sert, mücadeleci ve yüksek konsantrasyonla başladı maça. G.Saray sakin ve kontrollüydü. Mariano’nun cezalı olması nedeniyle sağ bekte Şener’e forma vermek, Linnes’i F.Bahçe maçına saklama amacına mı matuftu? Alanya maçında göz kamaştıran G.Saray, dün özellikle ilk yarıda temposuzdu ve tatmin eden bir futboldan uzaktı. “Üç puan gelsin nasıl gelirse gelsin, yeter ki Kadıköy’e F.Bahçe’nin 4 puan önünde gitme” mantığıyla G.Saray oyunu bilinçli germedi belki de. Yarım kilo bal yapabilmek için Arılar 2 milyondan fazla çiçeğe konar, bitki özü toplarmış. Rakiplerinin cömertçe kaybettiği puanlarla zirve eşiğine gelen G.Saray’ın dün daha gerçekti ve alternatifli gol hamleleri olmalıydı. Hafta arasındaki kupa maçının yorgunluğu gerekçe olabilir belki ama G.Saray önde basmayan, iştahsız, rakip direnci kırmakta zorlanan oyun anlayışıyla sanki bir hesap maçı yapıyordu.

KRİTİK KURTARIŞ

Her maçta kurtaracak mutlak bir golü olan Muslera dün maçın hemen başında Gökhan’ın vuruşunda gole izin vermedi. İki tarafın da çok net pozisyon bulmadığı ilk yarının son dakikasında emre Akbaba’ya Robin’in hareketi penaltıyla cezalandırılınca, Adem ilk yarının skorunu belirledi. İkinci yarıda Şener’in yerine Linnes’i alan Terim riskleri alarak gelen Malatya’ya gol şansı vermemek için çok zorlandı. Özellikle Bifouma sarı kırmızılı takımın savunması içinde net pozisyonlar buldu.

TERİM, FEGHOULI'Yİ OKŞAR MI HAŞLAR MI?

Orta alanda Seri-Lemina performansı defans hamlelerinde çok zayıf kaldı. Onyekuru istenen çizgiye gelemezken Ömer sol bek yerinde uçtaki performansının uzağında kaldı. Galatasaray’da golü atacak veya attıracak ilk adam Feghouli. Terim onu okşar mı veya haşlar mı bilemem ama Cezayirli performansını 1-2 tık yukarı taşımalı. Falcao son 10 dakikada oyuna girdi. 83’te Onyekuru’ya verdiği milimetrik pas onun golü atan kadar attıran oyuncu özelliğinin göstergesi. G.Saray rakip kalede ikinci yarıda daha fazlı fırsat yakaladı ama kendi kalesinde de Malatya’ya çok ciddi gol şansları verdi.

DİNGİNLİK, ASLINDA YÜKSEK ENERJİDİR

Yazının Devamını Oku

Liderlik temelini güvenden alır

16 Şubat 2020
İtibar kırılgandır. Büyük itibar daha da kırılgandır. İtibarı kazanmak 20 yıl, kaybetmek 5 dakika alır. G.Saray maçı öncesinde Ersun Yanal için tablo bu.

22 maçta 66 puanın 38’ini toplayabilmiş F.Bahçe gibi bir takımın psikolojik ezikliği, bütün ağırlığıyla G.Saray maçı öncesi üstünde... İkinci sınıf insanlarla birinci sınıf işler başarılamaz. Dirar bekte dünkü gibi koridor olur, öne çıktığında koridor açar. Ersun Yanal birinci sınıf oyuncuları (Jailson, Dirar, Tolga, Deniz) ilgisiz yerlerde kullanmaktan vazgeçmiyor. Yerinde, en iyi olduğunu sanan özgüveni oldukça yüksek bir kaleci Altay ve gerçek yerinde oynamadığını bilen ve hata üstüne hata yapan orta saha orijinli ürkek Jailson... F.Bahçe’de bu savunma savunma değildir. Bu kadar kifayetsiz oyuncularla hala “iyiyiz” kandırmacası içinde bir ‘avunma’dır.

ÖZGÜVEN NOKSANLIĞI VAR

Bloklarıyla bu kadar yavaş hareket eden, hızlı gelen her rakip atağında açık üstüne açık veren F.Bahçe nasıl şampiyon olacak? Rakip kale sahasında bile topu kaleye vurmaktan imtina eden, pas atacak arkadaşını arayan F.Bahçeli futbolcuların bu özgüven noksanlığının sebebi nedir? Bu takım kimliğini kaybetmiş veya kaybettirilmiş. Şampiyonluk hesabı yapan iki İstanbul takımı ve ligde kalma savaşı veren iki Ankara takımı haftaya derbi maçlarına çıkacak. Fenerbahçe’nin Galatasaray derbisi öncesinde mutlaka kazanmak için çıktığı maçta sıfır konsantrasyon, müthiş panik ve tam dağılmış bir kadronun tükenmişlik sendromu vardı. Ve maçın skoru da bu görüntünün hakkını verdi. Topa sahip olma, ceza sahasına onlarca orta yapma, kaleye daha fazla şut atma, maçı kazanmanın yolları değil. Dün güçlü ve amaca yönelik hareketlerin gerçeğini hep Ankaragücü yaptı. Futbolda kontratak kilitli kapıları açmak için en iyi anahtardır. Ve Ankaragücü, Michalak adında bir Polonyalı ile bunu çok iyi yaptı.

HER RAKİP BÖYLE OLMAZ!

Ligde 14 maç sonra geçen hafta Malatya’da kazanan, dünkü maçta parlayan devre arasında 1 Polonyalı, 1 Gürcü ve 1 Lüksemburglu ve Mustafa Reşit Akçay yönetimindeki Ankaragücü maçı bileğinin hakkıyla aldı. Hem de Orgill ve Scarione gibi iki asını, Gençlerbirliği maçını düşünerek riske etmediği halde. Başkent ekibi kontratak futbolun en güzel örneklerini F.Bahçe savunması karşısında verdi ama böyle bir savunmayı her zaman bulamaz.

AYNI TEKNİK ADAM İKİ AYRI FENERBAHÇE

M.Reşit Akçay’ın “Trabzonspor şampiyon olsun isterim” demeci, çoğunlukla çarpım tablosunu bilmekten ve 45 derecelik bir açı çizmekten aciz ülkemin insanı kafasında tahrik edici kıvılcımlara yıl açabilir. Dün F.Bahçe seyircisinin Ersun Yanal’a çıkardığı davetiye G.Saray maçı sonrasında ne ölçüde gerçekleşir bilemeyiz. Bildiğimiz tek şey itimadın kaybolduğudur. Ersun Yanal’ın yeniden Fenerbahçe teknik direktörlüğüne getirilmesinde, şampiyonluğun kazanıldığı günlerindeki göze hoş gelen futbolun etkisi büyüktü. Ama bu kadro o günlerin kadrosunun çok çok gerisinde.

SERDAR AZİZ'İN GOLÜ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Yazının Devamını Oku

Kaçan galibiyete kim yanmalı?

9 Şubat 2020
2 Ocak 2020’de New York Times International’da Rory smith imzasıyla VAR üzerine yayımlanan makalenin finali şöyle bitiyordu: “Video görüntülerini suçlamayın, futbol kurallarını değiştirin.”

Ama ne var ki futbol sadece kurallar oyunu değildir. VAR uygulamasının futbola katkı yapmayacağına en baştan beri inanan biriyim. Hele bizim gibi ülkelerde futbolu kaosa götürdüğü gerçek. Kural, “Topun ele çarpması penaltıdır” demez. Jailson’un bana göre eline çarpan top bana göre penaltı değil. Yeni kural uygulamalarında, elin açık olması itibarıyla topun ele çarpmasına penaltı veriliyor. Jailson topu görmedi bile, nasıl eliyle dokunsun. Ama hakemin yanlış verdiği penaltı kararını tekrarlatması doğru.

KONTROLSÜZ BİR FUTBOL

Bu sezon hakemleri konuşmaktan, yazmaktan, demeç üstüne demeç yağdırmaktan, suçlamalardan, kollama ihbarlarından başka yaptığımız bir şey yok. Bu böyle gitmez. Son Başakşehir ve Trabzon maçlarının coşkulu ve iyi futbol oynayan takımı F.Bahçe dün maça heyecanlı ama kontrolsüz bir futbolla başladı. Ve maçın tamamında dominant olamadı. Bunda, çok iyi kadrosu olan ve ligde zirve hesabıyla son 5 maçını kazanan Alanya’nın oyun anlayışı ve saha parselasyonu etkiliydi. Maçın başında Bakasetas’ın vuruşunda mutlak golü kurtaran kaleci Altay oyunun genelinde F.Bahçe’nin iyilerindendi. Riski göremezsen ilerleyemezsin. Kaplumbağalar bile önünü görmek için boynunu dışarı çıkarmak zorundadır. İkinci yarı risklerle öne çıkan F.Bahçe’nin geri hatlarında Alanya istediği boşlukları bularak kontratak yapmaya başladı. F.Bahçe bütün hatlarıyla yüklenirken 53. dakikada siopis’in Rodrigues’i düşürmesiyle kazanılan penaltıyı Kruse’nin gole çevirmesi durumu 1-1 yaptı. Bir dakika sonra Muriç ikinci gole çok yaklaştı. Ve 5 dakika sonra ise Alanya ikinci penaltısını kazandı.

DİSİPLİN KAYBOLDU

F.Bahçe'nin stoper sorunlarını bilmeyen yok. Jailson, Campos’u düşürerek Alanya’ya ikinci penaltıyı kazandırdı ama Cisse bundan yararlanamadı. Geride kalan 30+5 dakikada Fenerbahçe’de oyun disiplini kayboldu, riskler alındı, Alanya’nın kontratakları başladı. Gustavo’nun sahaya kalbini koyduğu bu dakikalarda Fenerbahçe 87. dakikada yine Muriç’le galibiyet golüne bir kez daha yaklaştı.

MURIQI'E ALTERNATİF LAZIM

İkinci yarıda ersun Yanal, Deniz, Ferdi, Mevlüt gibi oyuncuları sahaya sürerek ikinci golü bulmaya çok çalıştı. F.Bahçe, gol için Vedat Muriç için alternatifler aramalı. Kenardan sürekli Vedat’a şişirilen toplar artık sıkı tedbir alınan bu oyuncuya gelmiyor bile. Mourinho “Tek santrfor oynarım, onu hareketlendirerek boşalttığı alanlara kenardan ve geriden adamlar sokarım” der. Rodrigues, Ozan, Tolga (Deniz) bu gol hamlelerini yapamadılar. Sadece Kruse’nin üç etkili dalışı gol dalışı vardı. Rodrigues’in neden bu kadar yavaş olduğunu anlayamadım. Karşısındaki Onur mu çok etkiliydi? Dün görüldü ki stoper sorunu çözülmemiş. serdar tamam ama yanındaki yama hep patlayacak. Alanya gücü belli olan bir takım. Oturmuş kadrosu, iyi de bir teknik direktörü var. Hafta içerisinde G.Saray’ı 2-0 yenerken de görüldü bu tablo. Üç penaltı kararının damga vurduğu gecede hakemi konuşmanın kimseye yararı yok. Zirveye oynayan iki takım da ikişer puan kaybetti. Ama F.Bahçe çok yaralı olan taraf.

Yazının Devamını Oku