İlker Yasin

Bu kumarın bir yerlere mesajı olmalı

6 Şubat 2020
İlker Yasin yazdı...

Önceki gün Avrupa şampiyonu ve ligin bitimine haftalar kala neredeyse şampiyonluğunu ilan eden Liverpool'un hocası Klopp resti çekti ve FA Cup 4. turunda 3.Lig takımı Shrewsbury karşısında 19 yıl 102 gün ortalamasındaki U21 kadrosuyla maça çıktı. Tribünde 52 bin 399 cops, yani Liverpool delisi vardı. Klopp'un bu tepkisi federasyonda maç programını hazırlayanlaraydı. Kadrosundaki 22 futbolcuyu oynatmadı ve bir mesaj verdi. "Futbolcular robot değildir."

AZ ANLAŞAN BİR KADRO

TERİM Klopp'tan çok daha deneyimli. Alanya gibi bir takım karşısına birbirleriyle oynama pratiği hiç olmayan oyuncularla başlayıp derin bir rotasyona gitmek pek anlaşılır bir şey olmadı. 'İsim değil dinamizm, atalet değil hareket' felsefesiyle yapılan ciddi rotasyonda futbolcular birbirlerini tanımıyordu bile. Marcao ve Lemina dışında ilk 11 oyuncusu yoktu. Sekidika, Onyekuru, Jimmy, Lemina, Taylan, Şener, kaleci Okan belki de ilk kez aynı takımdaydılar. Evet daha hareketli ama daha az anlaşan bu kadroyla Alanya maçında risk almak, 'Bu kadroyla ve bunca sakatla ben iki kulvarda devam edemem'in mesajıydı. Ve de bu yönetimle iki cephede mücadele edilemeyeceğinin mesajını bir yerlere vermek istiyordu Terim.

TERİM ÖĞRENDİ AMA...

İkinci yarıya 1-0 yenik başlarken sadece Mariano'yu alıp Şener'i çıkarmaktan öte Ömer, Adem, Andone, Feghouli, Donk, Emre Akbaba gibi skora etki edebilecek isimleri sahada görmek isteyenler çoktu. 55'te oyuna giren Fernandes aynen ilk yarıda Bakasetas'ın golünün güzelliğinde nefis bir röveşata golü attı. Kayseri maçı sonrası "Terim öğrendi" diye yazdık. Takımını, hatalarını öğrenmiş olduğu halde çeyrek final ilk maçında dün akşam 'öğrenmemiş'e yatmasının bir nedeni olmalı. Ya "Elimdeki malzeme bu" ya da "Ben G.Saray'ım İstanbul'da bu işi hallerim" düşüncesine sahipti.

Çıkan kadro yanlıştı. Girenler oyuna katkı vermedi. Yunan üçgeni diye adlandırdığım savunmada Tzavellas, orta sahada Bakasetas ve Siopsis dünkü maça da damgalarını vurdular. Savunma-hücum hattı geçişlerini çok hızlı yapan, dönüşlerde alan daraltıp kaptıkları toplarla kontraya çıkan Alanya'nın Yunanlılarına Efecan da büyük katkı verdi. Bunun bir kupa maçı olduğunu düşünen Terim ya bilerek bu riski aldı, sakatları bol bir ekiple iki kulvarda devam edemeyeceğini anladı ya da İstanbul'da başka sürprizleri var.

Yazının Devamını Oku

Terim ilk yarıdaki hatalarını artık tekrar etmiyor

3 Şubat 2020
Trabzon'un F.Bahçe’yi yendiği, Sivas’ın Gazianttep’te 5 gol yediği hafta sonunda zirvede hesaplar ciddi yapılmaya başlandı.

Tepedeki 6 takım arasındaki puan farkı yukarıdan aşağıya sadece 6. Ve önümüzde 14 uzun hafta var. Öğrenmek, bir düzeltme sürecidir. Kendini düzeltmek, kendini yükseltmektir. Tecrübenin hamle yaptırmadığı, kişileri korumacı ve pasif kıldığı bilinir ama öğrenmenin, kendini düzeltmenin yaşı da yoktur. Terim ligin ilk yarısındaki yanlışlarını iyi analiz ederek daha atletik, hareketli, mesafe kat eden bir takımı Kadıköy’e 42 puanla götürmenin hesabını yapıyor. Luyindama ve Onyekuru’nun yokluğuna yanarken geçen hafta Falcao ve Saracchi’nin sakatlıkları ve Lemina’nın cezası nedeniyle hamle oyuncularına başvurdu Terim. Ve Falcao ile Andone’nin yedeği Adem maçı 5. dakikada kopardı. Mariano’nun ortasında ön direk koşusunu harika yapan Adem, golü erken buldu.

DONK’TAN ŞIK GOL

Bu golün daha güzeli, 21. dakikada Ryan Donk’tan geldi. Ömer’in ortasında topu göğsüyle yumuşatıp yere indirmeden yarım voleyle ağlara gönderen Hollandalı futbolcu, uzun süre alkışlandı.

ALKIŞLAR KAYSERİ’YE

HIRVAT teknik adam Robert Prosinecki, giden ve gelen oyuncuların birbirine karıştığı HES Kablo Kayserispor takımına pozitif futbol oynatma kararında. Yeni transfer Mesanovic’in, attığı golün yanında kaçırdığı mutlak gol pozisyonları ve skora aldırmaksızın Kayserispor’un gol hamleleri geceye renk attı.

ÖZKÖK, ADEM'İ TASVİR ETMİŞ OLMASIN?

Siyasetten felsefeye, müzikten astrolojiye hemen hern dalda yazmaya başlayan Ertuğrul Özkök’ün spor yazılarını da çokça görüyoruz bu sayfalarda. Dün Trabzon-F.Bahçe maçı sonrasındaki tespiti ilgimi çekti. “F.Bahçe’nin gol hunisinde yırtıp atacak, söküp çıkaracak Salah-Messi modeli futbolculara ihtiyacı var” diyordu. Dün G.Saraylı Adem’i tasvir etmiş olmasın? Messi gibi olmasa da yırtıp atacak, söküp çıkaracak, yırtıcı, kısa boylu bir isim Adem. Attığı goller de hep kritik goller. Ne var ki önce Falcao’nun daha sonra Andone’nin yedeği durumunda.

SÜPER LİG TAKIMLARINDA FEGHOULI GİBİSİ ÇOK AZ VAR

Yazının Devamını Oku

Sahada da masada da kriz yarıyor

27 Ocak 2020
Galatasaray'da ilk yarısındakinden değişen fazla bir şey yok” dedim, Rize maçı sonrasında. Aslında müthiş bir transferi var ‘Emre Akbaba’ adında.

Hastaneden sahneye... G.Saray zirveye gidecekse, götürecek isimlerin başında geliyor Emre Akbaba. Yönetimle Terim arasında esen küslük rüzgarı böyle devam ederse, Terim yeşil sahadan çıkıp masaya, yönetim stattaki dörtlü toplantıdan çıkıp medyaya dayanırsa G.Saray şampiyonluğu zor görür.

KOCAMAN'IN ANLAYIŞI SONA ERDİ

Gol yiyene kadar gol atmayı düşünmeyen Aykut Kocaman’ın savunma anlayışıyla artık Türkiye’de hiçbir kulüp oynamıyor. Marcao’nun yokluğunda Donk’un stoperdeki partneri Ahmet. G.Saray’ın acilen üst düzey stopere ihtiyacı var. Dün Seri’yi özellikle ikinci yarı stoperlerin önüne, hatta içine getirerek doğru iş yaptı G.Saray. Gol hunisinde sürekli hareket ederek defans dengesini bozma ve gol pası verme şansını Feghouli, Emre ve Falcao ile kolay buluyor G.Saray. Saracchi, sol kanada dinamizm kazandırırken, Ömer Bayram’ın devamlılığında bir düşüş gözleniyor. 25. dakikada Emre’nin milimetrik pasında ve Ömer Bayram’ın ortasında topa kendi gol yerinde Falcao güzel vurup golü buldu. Aykut Kocaman’ın “Üstüme gel, gol at” davetini iyi değerlendiren G.Saray, Konya’yı kendine getirdi. Ve yeşil beyazlı ekip futbol oynamak, rakip kaleye gitmek için hamleler yapmaya başladı. Skubic’in kaçırdığı net golün sonrasında 39’da Emre’nin nefis gollerinden birine tanık olduk. Saracchi’nin ortasında topla buluşması, görüş açısını kaleye çevirmesi ve dönüşü ve muhteşem vuruşuyla aslında maçın skoru da belirlenmiş oldu.

EMRE, BELHANDA'YI BİTİRDİ

Emre Akbaba, G.Saray’a Belhanda’nın biletini kestiren oyuncudur. G.Saray’a karşı 2-0’dan geri dönmek tabii ki zor. Kocaman ikinci yarı futbol oynamaya, takımı rakip kaleye taşımaya karar verdi. Ama artık çok geçti. İkinci yarı Falcao ve Saracchi’nin arka adaleleri nedeniyle oyundan çıkması, Konya’nın riskleri alarak oyunu G.Saray yarı sahasına yıkması, Muslera’nın kurtarışları ve G.Saray savunmasının hatadan uzak kalmasıyla netice vermedi. “Verilmiş bir sözüm, vazgeçmediğim bir hayalim var” diyen Fatih Terim, artık futbolun bir bilgini, bir otoritesi olarak kendi yönetimiyle arasındaki buzları eritmeli. G.Saray yönetiminin de Arda Turan değil ama eksikliğini hissettiği bazı futbolcuları kadroya katması şart. Mesela stoper. Sonuçta krizlerin G.Saray’a yaradığı, Aykut Kocaman’ın pasif oyun anlayışı ve erken bulunan gol ile gelen 3 puanın yarışa büyük katkı yaptığı gerçek.

REHBERİMİZ 'VAR' İSE...

VAR sistemine karşı olduğumu yıllardır söylüyorum. Ceza alanı içerisindeki kol ile top ilişkisinin nerede VAR’a gideceği veya gitmeyeceğinin kararını hakemler veremiyor. Ve ofsayt uygulamasının bu ucube hali Türkiye’de büyük haksızlıklar yaratıyor. O zaman, VAR görüntüleri rehberimiz olacaksa ve değiştiremiyorsanız bari kuralları değiştirin.

Kaybeden tüm iddaa kuponlarına %3'e varan iade sadece Misli.com'da, katılmak için buraya tıklayın!

Yazının Devamını Oku

Bildiğimiz Galatasaray

25 Ocak 2020
Fatih Terim ile İsmail Kartal maç öncesi kafa kafaya verseler ve rotasyon konusunda mutabık kalsalar, dünkü 11’lerle maça başlarlardı.

Denizli maçında sahaya çıkan 11’den 7 oyuncu yoktu G.Saray’da. Rize’nin temel taşları Gökhan, Boldrin bırakın maça, İstanbul’a bile gelmemiş. Skor 0-0 devam ederken Samudio’nun mutlak golünü Şener son anda önlemese ne olurdu bu rotasyonun amacı? Ve İsmail Kartal’ın 0-0’a elendiğini bilmesine rağmen Umar’ı oyuna, golü yedikten sonra sokması ne mana?

BELHANDA GİDİCİ!

İlk yarı Tarık’ın kurtarışları ve G.Saray’ın oyunu forse etmesiyle geçti. terim’in Şener, Ahmet, Adem gibi uzun lig/kupa maratonunun havuz oyuncularına maç ritmi kazandırması doğru ama oyunda tuttuğu süreler yanlıştı. Rize’ye verilen penaltıyı Oğulcan’ın gole çevirmesi teknik adamları uyandırdı. Rotasyonda ısrar eden iki hoca yedikleri gollerden sonra kulübe baktılar. Rize’de Umar, G.Saray’da Falcao ve Saracchi girdi. Lemina’nın köşe vuruşu sonrası kafayla attığı gol maçın uzamasına engel oldu. Belhanda enine yavaş oyunda isteksiz ve gidici, Sekidika diklemesine hızlı, arzulu futbolla kalıcı görüntü verdi. Ama Galatasaray’da halen bir ekip ruhu yok ve dillerden düşmeyen değişimin esamisi okunmuyor. 90+7’de Rize’nin attığı golde faulü kim kime yaptı? VAR niye seyirci kaldı? Enteresan bir ülkedeyiz vesselam.

Kaybeden tüm iddaa kuponlarına %3'e varan iade sadece Misli.com'da, katılmak için buraya tıklayın!

Yazının Devamını Oku

Tek değişim Akbaba'nın dönüşü

20 Ocak 2020
Bu lig, G.Saray için 67. dakikada bitebilirdi. Skor 2-1 iken Sedat’ın vuruşunda Muslera müthiş uzayarak direk dibinde mutlak golü önlemese, bir beraberlik G.Saray’ı zirvede koparırdı.

Emre Akbaba’nın dönüşü dışında G.Saray’da fazla değişen bir şey yok. Mariano ve Nagatomo’nun yerine sahaya sürülen Linnes ve Saracchi, seleflerinin çok önünde değil. Saracchi atletik, çabuk, ofans oyununda iyi ama defansta kuvvetli değil. Evet, Emre 8 ay süren sakatlık sonrasında özellikle ilk yarıdaki futbolla, Falcao’nun arkasındaki hareketli oyunuyla, ince derin pasları ve gol noktalarındaki vuruşlarıyla G.Saray’ın zirve yarışına katkı yapacak görüntü verdi.

SERI VE LEMINA ZAYIF HALKA

DEVRE arası için değişimden söz eden Terim’in söz ettiği değişim dünkü futbol ve iki üç oyuncu olmamalı. Hızlı, çabuk oynayan bir takım yaratmak isteyen Terim’in en zayıf noktası Seri ve Lemina’nın olduğu bölge. Bu iki isim G.Saray’ı hızlandıramaz. Solda Ömer, sağda sürekli gol hunisine giren Feghouli, öndeki Falcao ve arkasındaki Emre, G.Saray’ı gole daha çok yaklaştıracak. Maça öncesi 23 golle ligin en az gol atan 6 takımından biri olan G.Saray, 2 gol ve sayısız şut denemesiyle ilk 65 dakika çok iştahlıydı. Ama ligin ilk yarısında çokça görülen skoru koruma içgüsünü 2-0’dan sonra yine yaşadı G.Saray. Muhammet’in golüyle skor 2-1’e gelince Denizli, Sedat ile iki kez beraberliğe yaklaştı. Ligde yediği 16 golün 13’ünü ilk bir saatten sonra yiyen G.Saray, oyunu 90 dakikaya yaymak ve gol sayısını çoğaltmak zorunda.

ARDA DEĞİL, STOPER LAZIM

Donk stoper değil. Yanındaki Marcao her an patlayacak bir bomba. G.Saray’a Luyindama’nın yokluğunda Arda değil, iyi bir stoper lazım. Maç ritmini yakalayacak Falcao, G.Saray’a çok katkı verecek. Fizik olarak hazır değil. Dün goldeki hünerini ve vuruş tekniğini daha fazla göstermeli. Emre, Feghouli, Falcao üçgeninin göbekte yaratacağı gol pozisyonlarına Onyekuru ile gelecek kontralar, Saracchi, Linnes ve Ömer’den gelecek kenar ortaları da eklenirse, G.Saray’ın gol performansı artacak. Ama oyun daha çabuk olmalı. Orta saha dikine hızlı geçilmeli, Seri çıkışlarda top kaybetmemeli, ‘skoru bulduk, koruyalım’ düşüncesiyle oyundan düşmemeli. Bence dün G.Saray’da en büyük değişimi, Emre’nin dönüşü oldu.

Kaybeden tüm iddaa kuponlarına %3'e varan iade sadece Misli.com'da, katılmak için buraya tıklayın!

Yazının Devamını Oku

Fenerbahçe'nin yorgun yedekleri!

15 Ocak 2020
İlker Yasin yazdı...

Başta dört büyük kulüp başkanının, UEFA finans kriterleri dolayısıyla federasyonun belirlediği harcama limitlerinden boğulduğu ve de dağıldığı bu günlerde yarattıkları demeç ve bildiri sağanağına Bakan Kasapoğlu organizasyonundaki Spor Çalıştayı umarım son noktayı koyar. Bakan haklıdır. Mevcut yapılarıyla kulüplerimizin faaliyetlerini sürdürmesi mümkün değil. İdari, mali, sportif yeni bir yapılanma şart. Kulüpler Birliği Başkanı Mehmet Sepil de haklıdır. Türk futbolunun ortak bir akla ihtiyacı vardır. Futbol markasına, marka sahiplerinin ihanet etmesine izin verilmemelidir... · KOÇ yönetiminde 30 futbolcu transfer etmiş bir kulübün dün sahaya çıkan yedek kadrosu nasıl böyle bir tükenmişlik sendromu içinde olur, anlayamıyorum. Sorumluluk alacak, takım liderliğine soyunacak ve forma için saldıracak ilk isimler Tolgay, Alper, Mevlüt sahaya sanki zorla çıkarılmış gibiydiler. Dirar ve Isla lig performanslarının üstüne bir şey koyamıyor ama alternatifleri de yok. Dün F.Bahçe’de yürekten tepki veren tek kişi kaleci Harun’du. 9. dakikada Mehsah ve 55’te Kravets’in şutlarında mutlak golleri kurtardı. 34’te Lopes’in kafayla attığı ve ofsayt gerekçesiyle VAR uyarısıyla iptal edilen gol Fenerbahçe savunmasının duran ve kenardan gelen toplardaki zaafının en güzel örneğiydi.

TAKIMDAŞLIK RUHU EKSİK

Kafa kafaya bir maç oldu. İlk yarı dominant, ev sahibi Kayseri’ydi. İkinci yarı Tolga ve Tolgay’ın yerlerine giren Gustavo ve Kruse Fenerbahçe’yi rakip yarı sahaya biraz daha fazla taşıdı ama sorun giren çıkan isimlerde değil, yavaş oyun, çok pasla sahanın enine hareket ve yaratılamayan güçlü takımdaşlık ruhunun yokluğuydu.

Ersun Yanal’a geçmiş olsun. Aralık sonuna dek gelmeyen kışın ocakta çok kişiyi yatağa düşürdüğünü görüyoruz. Dünkü kadro ölçü değil ama yedeklerdeki bu heyecansız ruh halinin A takımına da sirayet etmesi Ersun Yanal’ı inanın yataktan zor kaldırır.

PROSINECKI’NIN İŞİ ZOR

Bu sezon Kayseri’nin 3. teknik direktörü Prosinecki’nin oyuncularına verdiği heyecan ve motivasyonu dün sahada gördük. Bir-iki oyuncu dışında genel futbolcu kalitesi düşük olan takımı Hırvat hoca nasıl kümede tutacak gerçekten işi zor. Son dakikalarda Kayseri’nin yorulmasıyla F.Bahçe Muriç’in de oyuna girmesiyle Ferdi ve Kruse ile iki net pozisyon buldu ama sarı lacivertlilerde dün beraberlik arzusu, kazanma hedefinden daha öndeydi. Fenerbahçe’de bu yorgun ve tükenmişlik sendromu yaşayan yedekler, A takımını zor forse eder.

Yazının Devamını Oku

Geride kalan 16 hafta neredeydiniz?

29 Aralık 2019
Ligde 16 maç sonra liderin 10 puan gerisindeki takım son iki yılın şampiyonu ise ve de Fatih Terim’in takımı ise bu işte yanlış giden bir şey vardır.

Terim’in haftalardır depresif, mutsuz halini yadırgamamak lazım. Ama hocanın dün maça başlarken iki veteran Belhanda ve Babel’i kulübede tutması, ligin devre arasında çok kökten hamleler yapacağının işaretiydi. Mesaj yerini bulmuş G.Saraylı futbolcular özellikle ilk yarıda kendi kimliklerine bürünmüştü.

LEMINA YILDIZLAŞTI

İlk yarı itibarıyla sarı kırmızılı ekip sezonun en iyi futbolunu oynadı. Lemina defansın önünde yıldızlaştı, ataklarda başlangıç noktası oldu ve hemen önündeki Seri bile koşmaya başladı. Uzun zamandır takım halinde oynamayı unutmuş G.Saray, bloklar arasındaki mesafeyi kısaltıp iki bekini sürekli hücuma çıkarıp, Falcao’nun arkasına, gezgin ikinci santrfor Taylan’ı takıp farklı, arzulu bir futbol ortaya koydu. İlk defa böyle gayretli gördüğüm Feghouli’nin kaçırdığı goller olmasa, G.Saray ilk yarı skoru 5’e de 6’ya da getirirdi.

TERİM BÜYÜ MÜ YAPTI?

Sol kenarda Ömer Bayram’ın bitmez enerjisi, Nagatomo’nun durmak bilmeyen gol hamleleri ile G.Saray dün tam anlamıyla bir takımdı.Peki neden 17. haftayı bekledi bu takım? 16 maçta 18 gol atabilen G.Saray dün geceye nasıl beş gol sığdırdı? Bu takımı uyandıran, ayağa kaldıran neydi, yoksa Terim büyü mü yaptı? Yani G.Saray dün akşam yaptığını geride kalan 16 haftada niye yapamadı? Falcao tam hazır değil. Dün attığı iki gol onun için önemli. Fizik olarak güçlendiği ve maç eksiğini giderdiği anda çok gol atacak gibi. Ve hemen gerisinde oynayan dinamik, genç Taylan hareketli oyunuyla, rakip savunmanın dengesinin bozulmasında dün çok başarılıydı. İkinci yarı kronik G.Saray hastalığı başladı. İlk yarı harcanan müthiş efor futbolcuları yormuş ve yağmurdan ağırlaşan sahada 3-0’ı bulan G.Saray oyuncularının tempoyu rölantiye almasına neden olmuştu. Sahanın en iyi isimlerinden biri lemina’ydı. Özellikle ikinci yarı defans hamlelerinde çok başarılıydı.

BEKLENEN 'OCAK' GELDİ

Lemina ve Seri böyle oynarsa, Falcao’nun yanına bir partner alınırsa orta alana mesafe kat eden görüş açısı geniş bir virtüöz bulunursa G.Saray şampiyonluk potasının asla dışında kalmaz. 10 haftadır kazanamayan Antalya dün açık futbolu tercih etti. Teknik direktör Tomas, diego, Aatıf, Serdar, Cissokho ve Charles gibi as oyuncularından umudunu kesmiş olacak ki ligin ikinci yarısına inanmış genç bir kadro ile götürmek niyetinde. Sözün özü G.Saray dün zirveden kopmayacağının işaretini verdi ve Terim’in beklediği ‘ocak’ ayı geldi. Dünkü futbolu görünce sormamak mümkün değil, 16 hafta neredeydiniz.

Yazının Devamını Oku

Takıma değil yenilgiye karşı oynamak

23 Aralık 2019
Emre 39 yaşında... Kaptanlığı, ekibe verdiği motivasyon tartışılmaz. F.Bahçe’ye sürekli 11’de forma almak için değil, ekibin bir parçası olmak için geldi.

Oyun karakterleri birbirine çok benzeyen Gustavo ve Emre’nin birlikte oynaması, önlerindeki Kruse’nin defans hamlelerine katılmaması Sivas maçında Yanal’ın gözünü açtı. Ve Yanal Gustavo’nun yanına Ozan’ı, kenarlara Deniz ve Tolga’yı yerleştirerek rakip sahada pres yaptı, topu kazandı, yüksek mücadele arzusuyla Beşiktaş’a kendi futbolunu kabul ettirdi. Emre’nin artık istisna maçlar dışında Yanal’ın yardımcısı gibi olması F.Bahçe’nin selameti açısından daha doğru olacak.

MOURINHO’VARI MOTİVASYON

Maç öncesindeki kaybetme ihtimali, aldığı riskle kazancı çok daha değerli hale getirdi. Yanal Emre’yi oynatmama riskini aldı ve kazandı. Renkli, mücadeleli, hareketli, zevk veren bir maçtı. Sivas’ta orta sahada kaybeden F.Bahçe dün orta sahada kazandı. Başta Ozan, çarpışan Tolga ve enerjisi bitmeyen Gustavo olmak üzere F.Bahçeliler maçı kazanmak için gerekli her şeyi yaptı. Mourinho, “Ben futbolcuları kendi motivasyonumla motive ederim” derken dün de Yanal aynısını yaptı: Emre’siz 11, fizik gücü yüksek bir ekip ve inanmış bir kadro.

YANAL’IN YERİNDE OLSAM...

Beşiktaş orta sahada kaybetti. Ljajic’in yerine Diaby ile başlamak, fizik gücü yetersiz oyuncuların çokluğu ve en önemlisi maçın başından itibaren F.Bahçe’nin müthiş baskısıyla dağılan takım konsantrasyonu... Yanal’ın yerinde olsaydım Ferdi’yi oyuna alırken Deniz’i çıkarmam, son bölümde Kruse-Tolgay değişikliğini daha erken yapardım. Deniz’i ve Tolga’yı lig maratonunda F.Bahçe’nin demirbaşları arasında tutardım.

BEŞİKTAŞ İNANMAMIŞTI

Abdullah Avcı’nın dün sahaya çıkan ve sonradan giren hiçbir oyuncusu kazanmaya inanmamıştı. Ünlü Fransız futbolcu Eric Cantona, “Ben bir takıma karşı değil, daima yenilgiye karşı oynarım” demişti. Dün Beşiktaş’ta Atiba hariç yenilgiye karşı oynayan hiç kimse yoktu. Ve kazanmaya odaklanmış komple bir Fenerbahçe vardı.

MARATON SÜRÜYOR

Yazının Devamını Oku