13 Temmuz 2004
Hagi’nin en fazla ağırlık verdiği konu fizik gücü. Çünkü, 24 kişilik kadroya baktığınız zaman, oyunu değiştirecek, amiral futbolcusu yok. Rumen teknik adam bu nedenle, oyuncuların fizik gücünü arttırıp rakiplerle savaşmak niyetinde. HAGI kurt bir hoca. Eldeki malzemesine bakıyor, ona göre hareket ediyor. Futbolclarında en fazla ağırlık verdiği konu da fizik gücü. Çünkü, 24 kişilik kadroya baktığınız zaman, oyunu değiştirecek, amiral futbolcusu yok. Bu nedenle de fizik gücünü arttırıp rakiplerle savaşmak niyetinde. Doğru da yapıyor.
Alternatifli orta saha
Çünkü, eksiklikleri çok. Defansı her an gedik veriyor. Bu da onu yoruyor. Bir de orta sahada tam anlamıyla oyunu sevk ve idare edecek futbolcusu henüz yok.
Şöyle bir baktığınızda sağ kanatta denediği Suat ve İbrahim, henüz istenilen düzeyde değil. Hagi bir ara Suat’ı stoperde denedi ama yine olmadı. Orta sahada birçok adam var. Cihan, Volkan, Saidou, Ayhan, Conceiçao ve Ergün’den beyin takımını bulmaya çalışıyor. Zaman zaman Saidou, Volkan oluyor, zaman zaman Conceiçao, Ergün, Cihan oluyor, zaman zaman da Ayhan’ı buraya monte ediyor. Hagi herhalde şimdilik Conceiçao ve Saidou’yu yan yana oynatmayı düşünmüyor. Bana göre Saidou savaşçı ve markajı düşünen, top kullanmasını iyi bilen bir oyuncu. Conceiçao ise daha narin, ikili mücadelelerden biraz uzak, topu zaman zaman iyi kullanan kişiliğe sahip.
Hücumda adam çok. Hakan Şükür, Hasan Şaş, Bratu, Necati, Baliç, Arif, Ümit Karan. Bunlardan iki futbolcu oynayacak. Sol kanatta Hasan ve Baliç var. Sağ kanatta ise Sabri ve Necati gözüküyor. Ama Necati, hücumun arkasında daha verimli oynayan bir oyuncu. Önceki gün Maasmechelen maçında sol kanatta oynadı ama sırıtmadı. Baliç ve Hasan’ın futbolları değişik. Hasan, daha serbest oynamayı seven, topla kaleye bir an önce gitmeyi hedefleyen yapıya sahip. Baliç ise kanatlara inip iyi orta yapan kişiliğe sahip.
Defansa iki oyuncu şart
İşte Hagi bundan sonra, rakiplere göre zaman zaman her ikisinden faydalanmayı düşünecek. G.Saray’ın eksikliği dersek, defansa Song’un dışında muhakkak iki tane futbolcu gerekir. Kalabalık bir orta saha olmasına rağmen Hagi, oynadığı yıllarda, hem takımın, hem de oyunun sevk ve idaresinde başrol oynayan kişiydi. Kendisini andıran bir futbolcu bulursa, o zaman roller değişir. Gözlemlediğim kadarıyla en çalışkan futbolcuların başında kaleci Aykut geldi. Onun dışında Saidou, Sabri, Necati, sakatlandığı zamana kadar Hakan Şükür sıralamaya girdi.
Yazının Devamını Oku 12 Temmuz 2004
<B>GALATASARAY, </B>sahayı genişlemesine mi kullanmak istiyor, yoksa orta alanı daraltıp çok adamla bu bölgeyi parsellemek mi istiyor? Birinci bölümde Hagi, orta alanda Conceiçao ve Ergün’ü yan yana oynatıp, bu bölgeyi sahiplenmek istedi. Rumen hoca, ‘kanatları geniş kullanın’ felsefesini uyguladı. Sol kanadı mükemmel kullanan Baliç’in çaprazdan attığı toplar isabetli olunca, rakibin dengesi bozuldu. Bu arada Ergün bir yandan kendi kulvarını kullandı, diğer yandan Hakan Ünsal’ın boşalttığı alanı sağlamlaştırdı. Sağ kanatta oynayan Necati de, boşluklar bularak gol pozisyonlarına girdi. Conceiçao’nun saha içi yönetmeni olacak güçte olmadığını gördük. Çok çalıştı, ancak bitirici paslar atamadı. İbrahim, devamlı arkaya kaçırdı. Suat, defansta zaman ayarlaması yapamadı.
Defansa güvenmiyor
İkinci bölümde oyunu daraltmak isteyen Galatasaray, Cihan, Saidou, Ayhan ve Volkan’la orta alanı kilitledi. Ayhan’ın sol kanatta görev alması, Hagi’nin hala defansa güvenmediğini ve bu yüzden orta alanı sağlam tutmak istediğini gösterdi. Hagi’nin hatlar arasındaki boşlukları kapatma isteği zaman zaman aksayınca Rumen hoca çileden çıktı. Maasmechelen maçı bir kez daha gösterdi ki, bu takıma çok iyi bir oyun kurucu ve defansın sağına adam alınması şart. Ama, hepsinden önce Hagi’nin, takımı nasıl bir oyun kalıbında oynatacağına karar vermesi gerekiyor.
Yazının Devamını Oku 8 Temmuz 2004
<B>G.SARAY,</B> önceki akşam Hollanda 3.Lig takımlarından Capelle’yi 3-0 yendi. Ancak, sarı kırmızılı takımın futbolu, beni tatmin etmedi. Öncelikle direkt oynayacak 2 defans oyuncusuna ihtiyaç var. Sağ kanatta oynayan İbrahim, yetersiz. Bir takımın oyununun başlangıç bölgesi defanstır. Ancak, G.Saray’da ben bunu göremedim.
Orta alanda ne bir verkaç ne de bitirici bir top yapabildiler. Hücuma atılan toplar adeta serseri mayın gibiydi. Hagi, Cihan’ı sağ çizgide oynattı. Bu futbolcu daha önceleri bu alanı değerlendirmişti, şimdi yapamadı. Kanatlardan bitirici toplar atılmadı. Hele Baliç, kazandığı toplarla adeta savaş yaptı. Bir takımı 3-0 yenebilirsiniz. Ancak, oyun kalıbınız oturmamışsa ‘acabalar’ başlar. Orta alanda görev yapan oyuncuların çoğu -Volkan, Ayhan gibi- top gelmeden topu kullanma zenginliğini yaşayamıyorlar.
Orta alan çok önemli
Futbolda oyun okumak çok önemlidir. Hele bir takımın beyni olan orta sahada 3 saniye içinde topu yardımlaşmaya sokamazsan hiçbir rakip oyuncu sana düşünme fırsatı vermez. HasanŞaş’ın hırsına, arzusuna, kazanma duygusuna diyeceğim bir şey yok. Ama kendisine yanlış pas atıldığı zaman sinirlenmesine, kritik anlarda topla çok oynamasına diyeceğim var. Öyle bir an gelir ki biri tekmeyi basar. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını.
Necati de katkıda bulunan futbolculardan. Ama gol atma sevdasından vazgeçmeli. Hakan Şükür’ün devamlı kritik bölgelerde alan boşaltması, arkadan gelen arkadaşlarına koridor açması mükemmel. Eksiklerini Hagi de iyi biliyor. Bu oyun felsefesine de bir ilaç bulacağını umuyorum.
Yazının Devamını Oku 16 Mayıs 2004
<B>BURSASPOR, </B>cezası nedeniyle Süper Lig’deki son maçını Sakarya’da oynadı. Ben de, iddiası kalmayan G.Saray’ı bırakıp Sakarya yollarına düştüm, Atatürk Stadı’ndaki yerimi aldım. 10 bin taraftarıyla Sakarya’ya gelen yılların Bursaspor’unu izlerken içim ‘cız’ etti. Çünkü, zirveye değil, düşmemeye oynuyorlardı...
Ve maç başladı... ‘Gözler sahada, kulaklar cep telefonlarındaydı’ derken, Akçaabat Sebatspor, ilk golü kalesinde gördü. Tribünlerde bayram coşkusu. Gülen yüzler karşımda. Sevinç çığlıkları altında sahaya atılan yabancı maddeler, maçın zaman zaman durmasına neden oluyor. Telefonlar durmadan çalıyor. Devamlı atak oynayan Bursaspor, golü atınca sevinçler, çığlığa dönüşüyor. Yine telefonlar çalıyor. Bu kez gelen haberler, taraftarı sarsıyor, sevinç, hüzne dönüşüyor, tribündekiler adeta çöküyor. Diğer statlardan gelen gol haberleri, yeşil beyazlı taraftarları kahrediyor. Çünkü, kazanmaları bile yetmiyor kümede kalmalarına...
Daha önceleri nerelerdeydin...
Maçın ikinci bölümünde taraftarların sahadaki mücadeleyle hiçbir ilgisi yok. ‘Bu maçı nasıl olsa kazandık’ diyorlar. Ligdeki kaderin başkalarının elinde çünkü. Telefonlardan gelen haberler ümitsizliğe itiyor Sakarya Atatürk Stadı’nı dolduran Bursasporlu taraftarları. Ve kulaktan kulağa fısıldanan acı sözler: ‘Galiba biz düştük arkadaş. Koca çınar devrildi...’
Ve bu hüzün, yerini öfkeye bırakıyor, Sakarya Atatürk Stadı’nın gıcır gıcır koltukları kırılıyor, yerlerinden sökülüp sahaya atılıyor, ateşe veriliyor...
Takımlarının küme düşmelerine üzülmeleri kadar doğal bir şey olamaz. Tamam, anladık. Ama bu düşüşe Sakaryalılar mı neden oldu? Yazık, günah değil mi kardeşim?
Ligin çınar ağacı, bir anda devrildi. Suçlular kimse iyi düşünmeli. Geçen yıl çekirge sıçradı, bu sene son maçta düştü. Ve Bursaspor da kaderinin son maçında cezasını çekti. Daha önceleri nerdeydi? İşi sıkı tutsaydın, başına bunlar gelmezdi.
Yazının Devamını Oku 10 Mayıs 2004
<B>BİR</B> yanda yeni sezonu düşünen, hazırlıklarını ona göre yapan G.Saray. Diğer yanda da Türkiye Kupası şampiyonu ve ligde de F.Bahçe’nin ensesinde olan, hata yapsa da 20 yıllık hasret sona ersin diye bekleyen Trabzonspor...
Ancak üst üste galibiyetler alan, oynadığı futbolla alkışlanan ve takdir edilen bordo mavililer dün gece Avni Aker’de değildi.
Haftalardır göklerde gezen Gökdeniz’i, yerde bile göremedim. Yılan gibi kıvrılan, defansın arkasına sarkan Gökdeniz’in o güzel hareketlerini aradım, taradım bulamadım.
Büyük düşünmeliler
Herhalde Trabzon, G.Saray’ı sever. Trabzon’da G.Saray’a hatır şikesi yaptı. Yani roller değişti!.. Sanki şampiyonluğa koşan takım G.Saray’dı. Trabzon ise bekleneni veremeyen bir futbol sergilerken, 3 puanı sanki istemiyordu. Bilmeyen birisi gelip bu maçı izlese, Trabzon, G.Saray’a şike yaptı derdi.
Trabzonspor, gerek Türykiye Kupası’nı gerekse de Süper Lig’i kaldıracak güçte değil. Ama buraya kadar gelmesi bile Trabzon için çok sevindirici bir olay. Trabzonspor bundan sonra daha büyük düşünüp, daha büyük işler yapmak için hazır olması gerekir. Şampiyonlar Ligi öncesi nelerin yapılmasını, nelerin gerekli olduğunu masaya yatırıp daha büyük çapta düşünmeli.
Cimbom’da kaleci Aykut harika top oynarken, Ayhan çok çalıştı. Necati de, ‘Ben burada uzun yıllar oynamak istiyorum’ diyordu...
Yazının Devamını Oku 3 Mayıs 2004
<B>NEREDEN</B> başlasam bilemiyorum. Galatasaray’ın her bölgesinde bir arıza var. Bu arızayı gidermek için Hagi’nin çok işi var. Bir defans var, evlere şenlik, atılan her top bir hadise yaratıyor. Ne topu oyuna sokabiliyorlar, ne top kesebiliyorlar, ne de kademe yapabiliyorlar.
İstanbulspor biraz akıllı olsa, galip gelmesi işten bile değildi.
Ya G.Saray’ın orta alanına ne demeli? Bu alanda top kullanan bir kişi bile bulunmaz mı? Bugüne kadar bulunmadı, bundan sonra da zor bulunur. Bu orta alan ve bu oyun anlayışıyla G.Saray nereye gider? Futbol adına gerekenlerin hiçbiri yapılmıyor. Koca oyunda bir tek pozisyon var. O da Hakan Ünsal’ın soldan getirip yaptığı ortaya Necati’nin attığı mükemmel vole. Başka hiçbir şey yok.
Hadi canım sen de
Ya hücumdaki Bratu’ya ne demeli. Oyuna giriyor ama sadece vakit geçirmek için sahneye çıkıyor. Üstelik öylesine gamsız ki. O da herhalde sezon sonunu bekliyor, kendine bir kulüp bulmak için. Bütün bölümleri arızalı Galatasaray’ın toparlanması için büyük bir değişime ihtiyaç var. Kimi futbolcular artık oynamaktan sıkılmış, hırsını yitirmiş, ‘Hadi canım sen de’ diyorlar.
Yönetim şimdilik araştırma içinde. Hagi de bu takımda, ‘Kimler benim işime yarar’ arayışında. Kimlerle devam edip, kimlerle etmeyeceğini düşünüp duruyor.
Galatasaray önümüzdeki sezon için bir takım oluşturmak istiyorsa, kolları sıvamalı, bir an önce önlemini almalı. Çünkü artık izleyenlere ne tad veriyor, ne heyecan, ne de zevk. Sezon başından bu yana ıstırap çektiren sarı kırmızılı takım, bir adım bile ileriye gidemiyor. Artık yöneticiler ve Hagi bir karar verip kimlerin kalıp kimlerin kalmayacağını gözden geçirmeli. Çünkü taraftarlar artık takımını desteklemiyor. Kafaları başka yerde, başka takımları alkışlıyorlar, başka takımları yuhalıyorlar. Onlar da iki saatlik bir pazar keyfi yaşıyorlar.
Yazının Devamını Oku 24 Nisan 2004
<B>GALATASARAY</B>’ın sağ ve sol kanatlarında yol boyunca devamlı yeşil ışık yandı ve bu ışık hiç sönmedi. Malatyaspor her iki banttan gidiyor, önce sarıyı, sonra da kırmızıyı yakıp ‘dur kardeşim’ diyen yok. Olmayınca da Malatyaspor istediği gibi futbol oynadı. Belki maçı ilk bölümde farklı alırdı ama, becerileri olmayınca bu gerçekleşmedi. Galatasaray’da orta alan da bir alem.
Cihan ve Ergün göbekte oynuyorlar ama, bitirici top atamıyorlar. Atamadıkları için de zor anlar yaşadı Galatasaray. Aslında hücum defanstan başlar ama, Galatasaray savunması çakılı oynuyor, çıkmakta tereddüt ediyor.
Böyle olduğu için de defans ile hücum arasında büyük boşluklar oluşuyor. Kapatılması çok zor olan bu boşluk yüzünden de takım oyundan düşüyor. Üstüne üstlük bir de rakibe pozisyon olanağı veriliyor. Hagi’nin, takımı oluştururken bloklar arasında sağlıklı bir bağlantı kurmak için uğraşması gerek.
Yapılacak çok iş var
Hakeme gelince... Önce Fazlı’ya yapılan penaltıyı görmedi. Yarım dakika geçmeden Recep’in ceza sahası içinde elle kestiği pozisyona da ‘devam’ dedi. Veremez, çünkü kafası bir önceki pozisyona takılmış.
Galatasaray’ın, dün maçı alırken öyle ahım şahım top oynadığını söylemek yanlış olur. Attığı gollerde Malatyaspor defansının bariz hataları vardı. Galatasaray, organize ataklar yapıp da bu maçı almadı. Uzun zamandır deplasmanda kazanamama hırsı ve arzusu bu galibiyeti getirdi.
Daha yapılacak çok iş var. Birincisi defans kurgusu. İkincisi, kanatların iyi çalışması. Üçüncüsü ve en önemlisi, orta sahanın en kritik yeri olan göbeğinde top yapabilen bir yahut iki oyun kurucu. Bunlar, olmazsa olmaz olanlar.
Goller her zaman kaçmaz
Bir maç kazandık diye eksikleri görmemezlikten gelmemek lazım. Bu sezon zaten öyle, böyle geçti. Şimdi yapılacak tek şey, bu işin başındakilerin masaya oturup eksikleri iyi tahlil etmeleri. Eldeki kadroya bakıp, ‘bunlarla olur, bunlarla olmaz’ deyip, yeni bir yapılanmaya girmek şart. Çünkü Galatasaray her zaman Malatyaspor gibi, boş kaleye atamayan bir takım bulamaz.
Yazının Devamını Oku 18 Nisan 2004
<B>ŞAMPİYONLUK</B> yarışında, Fenerbahçe’nin ensesinde bulunan Trabzonspor, son maçlarını dolu dizgin oynuyor, puanları üçer üçer küfesine koyuyordu... Elazığspor maçı, Trabzon için ayrı bir önem taşıyordu... ‘Ligde kalırım’ diye son şansını kullanan Elazağspor ‘Belki ’ diyordu.
Oyunun ilk bölümünde, Trabzonspor Fatih ve Gökdeniz ile birlikte ‘Gaza bastı’ Evet, ‘Bu ikili bu işi erken bitirir’ diyordum... Ama, her ikisi de ne olduysa oldu, ayaklarını pedaldan çektiler... Yattara da bunlara yardım ediyordu ama bir türlü tehlikeli alana yaklaşamıyordu... Oyunu sağ kanada yığan Trabzonspor, diğer kanadı düşünmez oldu... Sol kanatta sanki, çamur, hendek varmış gibi, topu o alana aktarmayı hiç düşünmeden koca bir bölümü bitirdiler. Elazığspor, her türlü eksikti, sakat, cezalı, puan, bir de seyirci...
Mehmet Yılmaz oyunda
Ziya Doğan baktı, koca bir bölümde bir şeyler yapılmadı, savunmadan D’Haene’yi kenara aldı. M. Yılmaz oyundaydı... Bu değişiklik, Elazığ defansını aldatma planıydı... Ziya Doğan çok akılllı bir plan düşünmüştü... Çünkü hücumda Fatih ve Gökdeniz, kuvvetli bir markaj altındaydılar...
M.Yılmaz’ın oyuna girmesiyle, Elazığ defans elamanlarının gözleri bir anda, Yattara ile birlikte dördüncü kuvvet olarak oyuna giren M.Yılmaz’a çevrildi... Elazığ tuzağa düşmüştü. İlk golün gelişimi de böyle oldu... Gökdeniz ve Fatih sahanın bir bölümünü boşaltınca, M. Yılmaz yalnız kalıp orta alandan kaleye yöneldi... Elazığ defansı da M. Yılmaz’a yöneldi ve Fatih ile Gökdeniz de şahlahdılar. İstedikleri gibi oyun içinde raks ettiler... Trabzon defansı, deplasmanda oynamasına rağmen kaleci dahil, hiç de öyle rahatsız olmadı. Çünkü Elazığspor’un rakip kaleye gitmeye gücü de yoktu... Bir bölümlük nefesleri vardı, onu da ellerinden geldiği kadar kullandılar.
Elazığ seyircisini anlamak güç. Maç elden gitmiş, tribünden taş yağıyor. Bu insanlık dışı davranış.
Yazının Devamını Oku