23 Ağustos 2004
<B>GALATASARAY</B>, adeta hapishanedeki gardiyanlar gibiydi. Zaman geliyor rakibini hücresine kapatıp kilitliyor, zaman geliyor kilidi açıp <B>‘serbestsiniz’ </B>diyor. Rizespor, G.Saray’ın bu zaafından bazı bölümlerde yararlanıp üzerine giderek rahatsız etti. G.Saray bölük pörçük oynarken, Rizespor özgürlüğünü kazanmak için çırpınıp duruyordu.
G.Saray’ın sağ kanadında oynayan Hasan Şaş, rakibi Serkan’la kafa kafaya çarpışınca oyundan koptu, kendisini dinlemeye başladı. Bir süre bu kanat kırıldı kaldı. Yerine giren Sabri de geri kalan zamanın bir bölümünü idare etti. O sağ kanattan rüzgar bile esmedi.
İşte bu süre içerisinde Baliç’in adeta canı çıktı. Orta yaptı, pozisyon üretti, mücadeleye girdi. Allah’tan arkasında Ergün’le Hakan Ünsal vardı. Yoksa mübarek çocuk çatlayıp gidecekti. Baliç’e ‘bitti’ demişlerdi. Ancak o, devamlı oynatılırsa verim alınabileceğini herkese gösterdi.
Necati, maçın başlarında çok hareketliydi. Attığı gol de güzeldi. Ama o da daha sonra durdu. Gerçekten hayret edilecek bir durum.
G.Saray’da bir yanlışlık var. Defans, orta saha ve hücum oyuncuları bir türlü birbirine kilitlenemiyor. Mesafe açık, boşluklar fazla. Rakibi kendi alanında hapsetme durumu yok. Öyle bir pozisyon oldu ki, Hakan Şükür tek başına gole gidiyor. Yanında kimse yok. Anlayın siz bu kilitlenmeyi. G.Saray’da bu eksikleri gidermek Hagi’nin elinde. Ama hatalı işler mi yapıyor, yoksa futbolcuları söylediklerini uygulamıyorlar mı ben de bunu anlayamadım.
Arap saçına döndü
Hagi ‘oyuna çıkın’ diyor, çıkan yok. ‘Defansta kademe alın’ diyor, alan yok. Oyuncuların bir bölümü oynuyor, diğerleri bakıyor. Sonra da işler arap saçına dönüyor.
Bir de Saidou olayı var. Bu futbolcu antrenmanlarda oynuyor, taktik çalışmalarda var ama maça gelince kadroda yok. Saidou, orta sahayı toparlayabilecek bir oyuncu. Eğer sakatsa diyeceğim bir şey yok. Ama özellikle oynatmıyorsa Hagi yanlış yapıyor.
Dünkü maçın hakemi Metin Aydoğan henüz büyük takımların maçlarını kaldıracak tecrübeye sahip değil. Düdükleri gecikmeli çaldı. Yardımcıları bayrak kaldırıyor, görmüyor. Sahayı daha fazla taramalı, her tarafı kontrol etmeli.
Yazının Devamını Oku 14 Ağustos 2004
<B>CONCEİÇAO</B> sen neymişsin... Olmaz kardeşim, olmaz. ‘<B>Conceiçao</B> <B>yok’ </B>diye yazmaktan ben bıktım. <B>‘Herhalde bu hafta bir şeyler yapar’ </B>dedim ama nerede? İsmi var, kendisi yok. Defansıyla, ‘Al gülüm ver gülüm’ paslaşan, bitirici, dikine tek bir pası bile olmayan böyle bir futbolcu G.Saray’a ne yarar sağlar?
Petre ile beraber sanki yapışık ikizler gibi oynuyorlar. Doğru dürüst bir hareketleri yok. Haydi, Petre’nin biraz mücadelesi var. Ama Conceiçao’da o da yok. Sözde takımın beyni.. Allah’tan arkada Song ve Tomas gibi iki adam var. Onlar da topla fazla oynamaktan, mücadele etmekten yoruldular. Onlar da olmasa G.Saray tamamen çökecek.
Kendine gel
Hasan kardeşim.. Bir sözüm de sana var. ‘Kendine gel.’ Senin futboluna bir şey demiyoruz ama topa öyle bir sarılıyorsun ki, yapışkan gibi, sevgiliye sarılır gibi. Hele o isyankar yapın... Hem kendini bozuyorsun, hem de takım arkadaşlarını. Yapma Hasan. Ya Necati’ye ne demeli? Bu sezon banko oynayacak adam diye lanse edildi. Ama o da yok. Bu ne düşüş böyle. Şaşılacak şey.
Koca G.Saray doğru dürüst kaleye şut atmıyor. Sonradan oyuna giren Sabri’nin bir şutu var o kadar. Bir iki tane de Hakan Şükür’ün, Conceiçao’ya indirdiği gollük paslar.. Gerisi yalan.. Herkes kendine oynuyor.
Atılan bütün uzun toplar, Antep defansı tarafından kesiliyor. Hücuma kalkan G.Saray’da, ne verkaç var, ne de kanatları kullanma. Antep bunları yaparken G.Saray çok uzak kaldı.
Hakan olmazsa..
Hakan Ünsal birinci bölümde iyiydi ama o da oyundan düştü. Cihan kademe hataları yaptı. Hagi baktı maç gidiyor, hucüm silahlarını sahaya sürdü. Ümit Karan’ı aldı, Arif’i aldı, Sabri’yi aldı. Sahada yürüyen Conceiçao’yu geç aldı. Geç almasının nedeni de göbekte oynayacak oyuncusu yoktu. Volkan tribündeydi.
G.Saray’ın hastalığı belli. Bu orta alana ilaç bulamazlarsa, gelişi güzel maç kazanırlar. Bir gün Hakan Şükür ortaya çıkar gol atar, maç kazanırlar. Ama Hakan olmadığı zaman, kolay kolay gol de atamazlar.
Yazının Devamını Oku 9 Ağustos 2004
<B>ŞARAP </B>mahzende, <B>Hakan Şükür </B>de G.Saray’da yıllandıkça değer kazanıyor. İyi ki, varsın <B>Hakan.</B> Her zaman 1 numara oldun. Hiçbir zaman aşağılara inmedin. Zaman geldi, hakkında kötü konuştular. ‘Olsa da olur, olmasa da’ dediler. Öyle zamanlar oldu ki, ‘Hakan’ı neden geri aldılar?’ diye laf söylediler.
Hakan Şükür’ün değerini kimse fark edemedi. Ama o kimseye fark ettirmeden ‘ben sahalarda kalacağım’ dedi. İşini disiplinli ve ciddi yaptı ve vazgeçilmez Hakan Şükür oldu. O asla değişmeyen bir insan. Tek düşüncesi, gidebildiği yere kadar gitmek. Gidiyor da... Ve işi noktalamak. Hakan Şükür, dün yine bu sahnedeydi. Verilen rolü iyi oynuyordu. Sakın ha, Hakan Şükür hakkında kimse bir şey söylemesin.
Hagi gibi biri lazım
Attığı golleri bir yana bırakın. O komple bir futbolcu. Şayet G.Saray, oyunu genişletip daha çok atak yapsa, Hakan Şükür attığı golleri katlardı. Çünkü bunları yapacak kişiler vardı. Mesela, Hakan Şaş ve Baliç. Amaaa... Bu iki futbolcuyu yönlendirecek orta alan yönetmeni yok. Ben yine söylüyorum, Hagi sahada olsaydı, atacağı ters toplar kanatlara gider, kanatlar da bu görevi yapar ve Hakan’ı daha çok yüceltirdi.
Diyorum ki, bu takıma Hagi gibi bir rejisör lazım. Conceiçao bu görevi yapamıyor. Yapamayınca da oyun sıkışıp kalıyor. Hagi akıllı olarak defansı çakılı tuttu, bir hedefe giderken garanti damgasını vurmak istiyor. ‘Önce gol yemeyeyim, ben nasıl olsa atarım’ diyor. Yediği tek golde hata Mondragon’daydı. Pozisyonda acele etti. Önünde Petre vardı. O topu verse, bu futbolcu oyun kuracaktı. Oysa Mondi, topa gelişigüzel vurdu, sonra da filede çıkardı.
Montaj yaparsa mutlu bitirir
Necati’yi sezon başından beri takdir ediyordum. Ama dün onu sahada göremedim. Hakan’ın arkasında vurucu timdi. Şimdi silahlarını kullanamıyor. Biz bu hataları saydık. Henüz sezonun ilk maçı. Hagi, teknik adam olarak bizim gördüklerimizi görecek. Oyun felsefesinde montaj yapacak. Bu montajı yaparsa, sezon sonunu mutlu bir şekilde bitirir. Ama hataları görmeyip, ‘nasıl olsa kazandım’ deyip devam derse de o da onun bileceği bir iş.
Yazının Devamını Oku 5 Ağustos 2004
<B>UFACIK,</B> tefecikti... Onda bir başkalık vardı. Rakibinden top çalar, mücadele eder, orta sahada maestro olur, hücuma gider, boylu poslu futbolcudan kafayla top alır, golleri yapardı. Daha sonra, bir çok şampiyonluklar gördü. Her şeyi tattı. Güzel günler geçirdi. Deplasmanlara giderken, uçak tirbülans yaptığı zaman koltuğunun altına girerdi. Zaman su gibi akıp, gitti. O da bugüne kadar bir çok futbolcu gibi buraya kadar deyip, ‘elveda’ dedi.
İşte o ufacık, tefecik Suat, dün Federasyon Karması forması giydi sonra G.Saray formasını üzerinde taşıdı. Sade bir şekilde futbol hayatını bitirdi.
Bundan sonra yapacağı işte başarılar dilemekten başka bir şey diyemem.
Dün maçı izliyordum; hepsi de Milli Takım düzeyinde oyunculardı. Biri vardı, top gelmeden düşünen, oyunu okuyan, oyuna yön veren, çapraz toplar atan, sahanın bir sağ tarafında, bir sol tarafında sinsice kendini kaybetmeye çalışan, takım içinde el kol hareketiyle oyuna yön veren biri vardı. Hiçbir bir futbolcu ona benzemiyordu.
Zekasına hayranım
Adı da Gheorghe Hagi’ydi. 22 dakika oyun içinde kaldı. Ben derim ki, Galatasaray 10 numara aramasın. Takımda fazla yabancı varsa da, birinin tercih edilmesi ve hemen ona lisans çıkartılmalı. Baktı oyun yanlış yöne gidiyor, kulübede takım elbiseyle değil, eşofman ve formasıyla hazır olması gerekir.
Adam sanki futbolu bırakmamış. Adeta futbol topuna bilgisayarda yön verir gibi ortalar yaptı. Vallahi tebrik ederim. Onu daha önce Romanya’da bir galasında izledim. Bir de dün.
Futbol zekasına hayran kaldım. Böyle bir futbolcu bir daha gelir mi diye kara kara düşündüm. Bravo valla Hagi. Onun için şimdi teknik direktörsün. 25 günlük kampı izledim. Senin gibi bir futbolcu takımın içinde bulamadım. Oynayıp, oynamayacağını ise kendisi bilir.
Biz göz zevkinden mahrum kalacağız. Onun eşini bulmak için ah işte, uzun zaman işte Hagi gibi futbol oynuyor diyeceğimizi de sanmıyorum.
Song, G.Saray’a yararlı olacak. Defans içinde topu çabuk kullanmayıp, oyunu orada kurması G.Saray için yeşil ışık yaktı.
Tomas, daha yeni ısınma turlarında. Hemen onun için karar vermek erken. Futbolunu biliyoruz. Defans anlayışı da kuvvetli. Devamlı yazdım, defansa iki adam lazım. Bu iki adam bulundu. Hagi, sağ kanat için de oyuncu arıyorsa elindeki malzemenin en iyisini kullanması gerekir.
Suat’a bir kez daha güle güle diyorum..
Yazının Devamını Oku 25 Temmuz 2004
<B>GALATASARAY’I</B> bundan önce oynadığı maçlara göre daha derli toplu gördüm. Her zaman defans hata yaparken, bu kez o hataları tekrarlamadı. Nedenine gelince, orta sahada oynayan Ergün ve Conceiçao defans bloğunun içine girdi. Cimbom kendi sahasında bir huni şeklini aldı. Bu nedenle de defans fazla hataya zorlanmadı.
Hagi’nin ilk kez sağ kanatta denediği Cihan, fazla sırıtmadı. Haddini bilerek oynadı. Bu futbolcunun yardımıcılığını Hasan Şaş yaptı. Şaş yanlız bununla kalmadı. Bir sola gitti, bir sağa, bir de ortaya geldi. Belli ki, çok kuvvetlenmiş. Kendinden emin. Hele Necati’den aldığı ara pasında defans ve kaleciye bastığı çalımlar bunun göstergesiydi.
Hasan Şaş, dün hakikaten yıllar önceki Hasan’a dönüşüm yaptığını gösterdi. Biraz da sinirli hareketlerini beyninden atarsa, daha da mükemmel olur.Baliç ise yeteri kadar istenilen kanat ortalarını yapamadı.
Ergün’ün de orta sahada oynaması şart. Çünkü, Conceiçao ile iyi anlaşıyor. Dün G.Saray’ı daha önceki Almanya’daki son hazırlık maçına oranla diri ve canlı, hatalardan az yoksun gördüm. Demek ki, futbol kolay.
Hatlar arasında yardımlaşma olursa hatalar azalır, futbolu güzelleştirirsin.
Son 10 dakikada oyuna giren Song ise 3 defa topla buluştu. Attığı uzun çapraz toplarla dikkati çekti. Onun için fazla bir şey söylemek erken.
Yazının Devamını Oku 22 Temmuz 2004
<B>Ö</B><B>NCE</B> Banik Ostrava karşısında G.Saray’ın iyi yönlerini sayayım. Orta sahada 4 isimden, kanatlarda <B>Hasan</B>’ı sağda, <B>Baliç</B>’in solda oynaması hücum gücünü arttırıyor. İlk bölümde Baliç’in alışık olduğu çapraz topları Hakan Şükür için bal ve kaymak.
Hagi’nin can simitleri
Hasan’ın sağdan yıpratıcı hareketleri, rakip kulvarı sarstı. Kritik noktada görev yapması, yani Hakan Şükür’ün hemen arkasında hücum pozisyonlarında vuruş ve gol kokusu alması mükemmel. Tabi bunların da yedekleri var. Sabri ve Arif. Bu saydığım isimler Hagi’nin Galatasaray’ın can simitleri.
Gelelim en dertli yere. Hollanda kampından beri defans diyorum, yok. Paslanmış boru gibi önündeki adamlara su akıtamıyor. Rakibin arkasına attığı toplarda hep bakakalıyor. G.Saray’ın tek ızdırabı burası. Hagi yine buraya bir çok adam koyup çıkartıyor, ama maya yine aynı maya. Song gelecek bakacağız. Yunanlı Dellas da gelirse o göbeği biz de göreceğiz. Yine sağ kanada mecburen bir adam şart.
Teknik heyet de görmeli
Orta sahada Conceiçao topla oynuyor, ama o da defanstan aldığı topları iyi kullanamıyor, yetersiz kalıyor. Aslında ayaklarıyla oyunu okuyuşu iyi. Ergün istediği yerde oynadığı zaman daha istekli oluyor. Hakan Ünsal yavaş yavaş kendini buluyor.
G.Saray’ın yeterli futbol oynadığını söylemekten kaçınıyorum ve arızalı yerinin neresini olduğunu ben tesbit ediyorsam, teknik heyet de belirlemeli. Takım oyununda Hagi’nin daha disiplinli davranması gerekir. Zaman su gibi akıyor. Bir an evvel eksik olan transferlerin yapılması, takım oyununa adapte olunması, oyun felsefesinin kabul edilmesi gerekiyor. Böyle kopuk kopuk oynarsan, gole çabuk gidebilirsin de, çabuk da gol yersen, bunun altından kalkamazsın.
Yazının Devamını Oku 16 Temmuz 2004
<B>G</B><B>ALATASARAY’</B>ın 17 günlük Hollanda kampının eksileri ve artıları vardı. Futbolcularda göze batan bir isim yoktu. Tek dikkat çeken teknik direktör <B>Hagi</B>’ydi. Zaman zaman agresif, zaman zaman yumuşak olan Rumen hoca, takımın dertlerini biliyordu. G.Saray’ın en büyük sorunu defansta. Hagi, idmanlarda bu bölgede çeşitli oyuncular denedi ama bir türlü istediği verimi alamadı. Bunun yanında takımın şut yüzdesi de azdı. Yapılan şut çalışmalarında isabet oranı düşüktü ve bu maçlara da yansıyordu.
Hagi, orta sahada da çeşitli futbolcuları denedi. Volkan, Cihan, Ayhan gibi futbolcular adeta futbolu unutmuş. Saidou ve Conceiçao ikilisi Kızılyıldız maçının ilk 20 dakikası içinde biraz umut verdiyse de kimse kesin karara varamadı. Ama bu ikilinin devamlı oynaması şart. Çünkü başka alternatifleri yok.
Garanti oyuncu bulmalılar
G.Saray’da hücum zenginliği var. Elinde Hakan Şükür, Ümit Karan, Arif, Baliç, Hasan Şaş, Sabri, Bratu, Necati gibi isimler bulunuyor. Sarı kırmızılı takım, bu kadar hücum zenginliğinde ortadaki hücum adamlarını bulamadı. Hakan Şükür, 3-5 gün sakat çalıştı ama hiç hissettirmedi.
Hagi’nin kafasındaki takım kurgusunda kaleciler hariç toplam 7-8 kişinin yeri garanti gibi. Song defansta tecrübeli kaptan Bülent ile birlikte görev yapacak. Diğer bankolar ise Saidou, Conceiçao, Hasan Şaş, Hakan Şükür, Baliç. Rumen hoca, oyun kalıbına göre diğer futbolcuları ise henüz belirlemiş değil.
Kamp neşeli geçti ama takım tam anlamıyla oturmuş değil. Şimdi G.Saray’ın garanti oyuncular bulması gerekir. Yoksa bu gemi zor gider.
Yazının Devamını Oku 15 Temmuz 2004
<B>G</B><B>ALATASARAY’</B>ın başı dertte. Defalarca yazıyorum, söylüyorum. G.Saray lig başlamadan kimleri alacaksa almalı. Çünkü, <B>‘Kırmızı alarm’ </B>veriyor. Rakip Kızılyıldız’ın oyuncuları, sağdan, soldan, ortadan bomboş, ellerini kollarını sallaya sallaya ceza alanına giriyor. Her an gol havası estiriyor.
İki metre boyunda bir futbolcu var Kızılyıldız’da; adı Zigic. G.Saray defansı bir türlü baş edemedi onunla. Hagi, öyle bir an geldi ki, Bülent’i çıkardı, Uğur’u aldı yerine. Sonra İbrahim’i çıkardı, Cihan’ı oraya yerleştirdi. Onlar da baş edemedi Zigic’le.
Sakatlık planları bozdu
Hagi, ilk kez Saidou ve Conceiçao’yu birlikte oynattı. İlk 20 dakikada işler iyi gidiyordu. Conceiçao’nun sakatlanıp oyundan çıkması oyunun dengesini bozdu. Aslında orayada bir adam; oyunu okuyan, yönlendiren bir isim şart. Galatasaray’ın forveti bol. Hagi’nin, Hasan’ı sağda, Baliç’i solda oynatması iyi bir düşünceydi. Onların ikisi de başarılıydı dün. İkisi de hücuma katkıda bulunup, gerekli ortaları yaptı. Ama, sonuç alamadılar.
Galatasaray’ın bir hastalığı daha var. Boşta kalan oyuncunun top kazandığı zaman düşünce zenginliği zayıf. Onu da düşünse topu oyuna daha çabuk sokacak. Ama etrafına bakmıyor. Topu kazandığı zaman ‘Bir saniye içinde atmalıyım’ diye bir düşünceleri yok. Galatasaray, sert oynayan, mücadele eden Kızılyıldız karşısında mağlup olurken böyle takımlarla karşılaşacağını hiç unutmasın.
Yazının Devamını Oku